ATATÜRK HAVALİMANI TAŞINDIKTAN  SONRA BİNALAR VE ARAZİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN BİR ÖNERİ

Eylül 15, 2018

|

Kategori:

 

Herşeyden önce ismini  koyalım :

İstanbul Atatürk Bilim, Kültür ve Spor Merkezi

Giriş

Atatürk havalimanı yeni yerine taşınıyor. Yakında İstanbul, dünyanın en büyük, en modern hava alanlarından birine kavuşacak.

Benim şahsi tercihim Atatürk hava limanının aynen kalması ve memleketim Çorlu havaalanı bölgesinde ikinci bir liman yapılarak, her ikisinin ihtiyacı karşılamasıydı. İki liman arasında bağlantı hızlı tren/metro servisi ile sağlanabilirdi. Yaklaşık 80-90 km olan bu yolculuk  hızlı trenle 20- 25 dakikada yapılabilirdi.

Neyse bu benim kişisel fikrim. Karar verildi, yeni ATATÜRK havalimanı yakında açılacak. Bugün için, sadece yeni limana kolayca ulaşabileceğimiz, uçağa bininceye kadar verilen hizmetlerden rahatça faydalanabileceğimiz ve mimarisi, düzeni ve özellikle işletmesi ile dünyaya örnek bir eser olmasını arzuluyor ve  bütünüyle Türkiye’nin neler yapabileceğini dünyaya gösterecek bu eserle gururlanmak istiyoruz.

Bunun yanı sıra,Türkiye yeni havalimanından çok daha büyük bir eser  Atatürk havalimanı binaları ve arazisi üzerinde doğabilir. Kısa vadede belki hemen rantabl gözükmeyecek böyle bir PROJEnin uzun vadede ülkemize çok büyük katkıları olacağı kuşkusuzdur. Yeter ki  inanalım ve  gerçekleşmesi  için gerekli istek, özen ve her türlü çabayı gösterelim. Kanaatimce PROJE  o kadar önemli ki yazarken hep  büyük harf kullandım. Bu ay içinde 80 yaşıma gireceğim. Havalimanının taşınmasının sonuçlanması, hukuki altyapının ve  mimari projelerin hazırlanması ve nihayet ilk çalışmanın başlamasına muhtemelen şahit olamayacağım. Bununla birlikte  PROJEnin  kamuoyu ve  Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından benimsendiğini ve ön çalışmalara başlandığını görmek bile beni sonsuz mutlu edecektir. Kimbilir belki.

Aşağıdaki fikirlerin sadece bir  düşünce tasarımı olduğu, öncelik sırası ve temel  tercihlerin, maliyet ve teknik hususların ayrıntılı biçimde irdelenmesi gerektiğine şüphe yoktur.  Alan arazisinin kullanılabilir yüz ölçümünün ne kadar olduğu ve  mimari ön çalışmaların  yapılması ile binaların tümünden  ne şekilde yararlanabileceği, ne kadar m2 kullanılabilir alan sağlanabileceği daha  sonra ortaya çıkacaktır. Bu nedenle aşağıda belirttiğim tesis türleri ve sayıları tamamen tahminidir ve sadece bir fikir vermek amacıyla ortaya konmuştur.

PROJE

Atatürk Hava limanının yerine Dev bir « Bilim, Kültür ve Spor  Kompleksi » kurulmalıdır.

Bu kompleks oraya taşınmak isteyebilecek  çok sayıda üniversitemizden oluşacak ve kültür, sanat ve spor faaliyetleri  üniversitelerin bünyesinde gelişecektir.  Böyle bir ortamda uluslararası kurumlarla işbirliği yapılarak dünya çapında başarılar elde edecek, bilim , kültür , sanat ve spor insanımızın yetişmesine olanak sağlanacaktır.

– ATATÜRK havalimanındaki ana bina (dış hatlar, iç hatlar) ve yardımcı hizmet binaları kesinlikle yıkılmamalı, iç mekanları ihtiyaca ve teknik olabilirliğine göre düzenlenmeli ve  İstanbul’un çeşitli semtlerinde ayrı ayrı binalarda hizmet gören bazı devlet ve vakıf üniversiteleri ve özellikle bunların  ilgili bölümleri buralara taşınabilir. Bu çerçevede, bölgede çeşitli büyüklükte birkaç üniversite ile  onbinlerce öğrencinin  ve  eğitim elemanının  akademik ve diğer ihtiyaçlarını karşılayacak  bir program ve mimari proje hazırlanmalıdır. Ortaya çıkacak  olanaklar, üniversitelerin  kapasite hedeflerine göre  bölüştürülebilir ve bedelsiz olarak tahsis edilebilir. Binaların yıkılmaması, mevcut alt yapıdan yararlanılması, moloz sorunu olmaması ve milli servetin heba edilmemesi açılarından da uygun olacaktır.

Yüksek tavanlı bölümlere sığdırılabilecek iç mekanların ne şekilde düzenlenebileceği hususunda mimarlarımızın ve inşaat sektörümüzün mucizeler yaratabileceğine ve tüm dünyayı etkileyebilecek bir eseri ortaya çıkaracaklarına yürekten inanıyorum.

PROJEde Yer Alabilecek Tesisler Şunlar Olabilir :                               

Her Bir Üniversite İçin : Çeşitli büyüklükte sınıf, toplantı ve konferans salonları,  kütüphane ve laboratuvar ve araştıma merkezleri, yeme-içme mahalleri, kapalı spor, eğlence , dinlenme mekânları, açık alan spor tesisleri             

 Ortak Tesisler : Gerektiğinde vatandaşlara da hizmet verecek tiyatro, konferans ve konser salonları, Avrupa ülkelerinde görüldüğü gibi çok sayıda yanyana veya farklı alanlarda , belki 10 futbol sahası, 20 tenis kortu, voleybol, basketbol sahaları atletizm pisti vs.

– Mevcut binalardan yaralanmak veya yenisi yapılmak suretiyle onbinlerce öğrencinin ikamet edeceği yurtlar,

–  Genç öğretim üyeleri için lojmanlar,

– Bazı yabancı eğitim kurumlarının da  böyle bir oluşum içinde yer almak istemesi mümkündür.

– Bilişim teknolojilerini ön planda tutan eğitim kurumlarına öncelik verilmeli ve hatta sadece onlar tercih edilmelidir.

Bunlara paralel olarak, arazi içinde veya yakın çevrede özellikle bilişim alanında  faaliyet gösteren şirketlerin yerleşebilecekleri alanlar  açarak bunların üniversitelerle yakın işbirliğine girmeleri ve öğrencilerin eğitim dönemlerinde de çalışma olanaklarına kavuşmaları mümkün olabilir. Bu durum  kendi çapında bir « silikon vadisi « nin ortaya çıkmasına  vesile olmalıdır. Gene aynı amaçla arazi içinde ve  yakın bölgede en yetenekli gençlerimiz için « süper teknik liseler » de açılabilirse,  bu girişimin bütünüyle Türkiye’nin geleceği açısından  çok önemli olacağı kuşkusuzdur..

Daha önce basında yer aldığı üzere, arazinin bir bölümünde yeşil alan, park, bisiklet ve yaya parkurları yapılması da da öngörülebilir.

PROJEnin Kısaca Yararları :                     

İstanbul’da 8-9 ‘u devlet, diğerleri vakıf olmak üzere 50 kadar Üniversitemiz var. Kaçı gelişmiş ülkelerde gördüğümüz tarzda  mekanlara ve yerleşkeye sahip ? Bir kısmı çeşitli semtlerde, bazen ara sokaklarda, apartman, ofis katlarında eğitim veriyor. Öğrenciler birçok kolaylıktan mahrum gerçek bir üniversite hayatı yaşamadan mezun oluyorlar. Yurtlar yetersiz, kiralar yüksek !  Ayrıca İstanbul gibi bir metropolde okula gidip gelmek için çok kıymetli saatler harcanıyor. Bu saatlerin okumaya, çalışmaya ve spor yapmaya ayrılması herhalde gençlerimiz için büyük yarar sağlayacaktır. Gençlerimize üniversite lokantalarında kabul edilebilir  fiyatlarla doğru beslenme, dinlenme ve eğlenme imkanı sağlanmalıdır. Unutmayalım, bilim, sanat ve sporda dünya çapında başarı gösteren gençler  her açıdan geniş olanaklara sahip üniversitelerden çıkıyor. Atatürk havaalanı binaları ve arazisinin bu açıdan çok büyük bir  fırsat yarattığını düşünüyorum.

Birçok üniversitede tecrübeli öğretim üyesi ihtiyacı açıkça görülmektedir. Bu ihtiyacı gidermek için  hocalarımız  farklı üniversitelerde ders veriyor. Ancak İstanbul’un ulaşım zorlukları nedeniyle birçok sorunla karşılaşıyor ve çok kıymetli vakitlerini kaybediyorlar. Birden fazla  üniversitemizin ve bilim ve bilişim bölümlerinin aynı coğrafi mahalde bulunmasının  da çok yararlı olacağı kuşkusuzdur.

Öte yandan bina ve araziler bedelsiz verilmeli, bütçeden inşaatlar için finansal yardım yapılmalıdır.  Projeye ilgi duyacak üniversitelerimizin çeşitli bölgelerdeki bina ve arazilerinin değerlendirilmesi de önemli bir finans kaynağı olacaktır. Bu tür bir projenin katkı, hibe veya kredi şeklinde bazı dış finansal olanaklar sağlayabileceği de göz önünde tutulmalıdır.

Atatürk Havalimanı sahası ulaşım açısından çeşitli kolaylıklar sağlamaktadır. Metro ana binaya kadar gelmektedir. Bölgede yurt sorununun çözülmesiyle burada öğrenim görecek öğrenciler yürüyerek veya bisikletle  yerleşkelere ulaşabileceklerdir. Öte yandan hava meydanının taşınması ile havacılıkla ilgili  faaliyetlerde çalışan çok sayıda, uçucu personel ve yer hizmetleri çalışanları yeni alana yakın bölgelere taşınacağı cihetle, Bakırköy, Yeşilköy ve civar bölgelerde üniversite çalışanlarına da geniş ikamet imkanları sağlanabilecektir.

Böylesine büyük bir PROJEyi gerçekleştirebilir miyiz ve yürütebilir miyiz bilemiyorum. Çok çeşitli itirazlar ileri sürüleceği de kuşkusuz olmakla birlikte büyük projelerin üstesinden gelebileceğimizi umuyorum.  Herşeye rağmen hayal kurmak serbest ve ben bu hakkımı kullandım. Bu düşünceler belki ilgi çeker diye umuyorum.  AVM ve beton yığını konut inşaatı bu büyük fırsatı kaçırtmamalı. Gerçekten bu PROJE birçok sanayi ve alt yapı yatırım projesinden çok daha önem taşıyor çünkü en büyük ve önemli yatırım  özel yetişecek gençlere yapılacak yatırımdır.  Kaldı ki, bilişim sektörü  tüm sanayinin ve gelişmenin temelidir. Böyle bir olanak Türkiye’nin  yazılım alanındaki mevcut kapasitesini ve dolayısıyla  ihracatını da büyük ölçüde arttıracaktır. Bilindiği gibi, yazılımın tek sermayesi iyi yetişmiş beyinlerdir ve ihracat için gerekli  ithalat oranı « 0 » dır. Ayrıca yazılım sektöründeki bu  gelişmenin  ulusal güvenliğimiz açısından da büyük önam taşıdığı kuşkusuzdur.

Bu yönde bir ilgi doğacak olursa, ilk ve vakit geçirmeden  ilgili ve yetkili uzman kişilerin katılımları sağlanarak  nelerin yapılıp yapılamayacağını  değerlendirecek bir  komisyonun derhal kurulmasıdır ve bu komisyon gece gündüz çalışarak Cumhurbaşkanlığına kapsamlı bir ön rapor sunmalı ve kabul görürse çalışmalara vakit geçirmeden başlanmalıdır.

Sonuç olarak PROJEnin  en önemli ilkelerine ilişkin düşüncelerimi  aşağıda kısaca tekrar ifade etmek istiyorum :

  1. Bu konu milli bir PROJE olarak özellikle ve öncelikle değerlendirilmeli ve gerçekleştirilmelidir.

  2. Münhasıran bilim, teknoloji ve bilişime yönelik akademik çalışmalar yapacak yüksek öğretim kurumlarına bedelsiz tahsis edilmeli, gereken mali yardım ve krediler sağlanmalı, çeşitli teşviklerle desteklenmelidir.

  3. Tüm akademik çalışmaların tek bir kurum şapkası altında organize edilmesi hususu da irdelenebilir.

  4. Her durumda sektörün ilgili kuruluşları ile üniversiteler arasında çok yakın işbirliği yapılması sağlanmalı, en yetenekli öğrencilerin bu şirketlerde iş bulmasının yolları açılmalıdır.

  5. Özel üniversiteler bu yapıda yer alacak olursa, yapılan bina ve arazi tahsisleri, sağlanan mali yardım ve teşviklerin karşılığı olarak yeterli sayıda öğrenciye tam burs sağlanmalı,  bu suretle en  yetenekli gençlerin bu sisteme dahil üniversitelerde eğitim  görmeyi tercih etmeleri sağlanmalıdır.

  6. Gerekirse YÖK dışında özel bir yapılaşma ile en uygun koşulların sağlanması hususu değerlendirilmelidir.

  7. yüzyılı yakalamak, Türkiye’nin en üst düzey toplumlar arasında yer almasını sağlamak ve halkımızı arzuladığımız refah düzeyine ulaştırmak için  başka bir seçeneğimiz olmadığını düşünüyorum.

    İstemi Parman

   İstanbul 14 Eylül 2018               

                                                                                                                                                                                                              

 

Paylaşın

İlişkili Makaleler

CUMHURİYETİMİZİN İKİNCİ YÜZYILINA DAİR
14 Mayıs seçimleri: Yeni bir yol ayrımı

About Author

admin