Yatırım Teşvik Politikaları

Ocak 2, 2014

|

Kategori:

M. Büşra ARSLAN

GİRİŞ

Tarih içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, iktisadi kalkınma ve sanayileşmelerinin hızlandırılmasına yönelik vergi politikalarına yoğun bir şekilde başvurmuşlardır. Günümüzde de adil ve dengeli kalkınma özleyişini sağlamada vergi politikası aktif bir araç olarak kullanılmaktadır. Vergi polkitikası, kalkınma hedefini gerçekleştirmek için ekonomik hayatı yönlendirici ve teşvik edicidir.

Serbest piyasa ekonomisinin benimsendiği ülkelerde, iktisadi kalkınmayı desteklemek amacıyla uygulanan vergi politikalarının başında yatırımları teşvik edici politikalar gelmektedir. Son zamanlarda gelişmiş ülkeler dahi, yatırımları geliştirmek amacıyla vergi teşvik politikalarına artan oranda başvurmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise, sermaye birikiminin yetersizliği nedeniyle, çeşitli vergi teşvikleri ile yatırımları artırma arzusu daha da belirgindir.

Yatırımları teşvik edici vergi politikalarının yoğun bir şekilde uygulandığı ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Ükemizde, özellikle 1980 yılından sonra vergi kanunlarında yapılan değişikliklerle yatırımları teşvik edici vergisel düzenlemelerin sayısı oldukça artmıştır.

TEŞVİK POLİTİKALARI VE ÜLKEMİZ TEŞVİK UYGULAMALARININ TARİHÇESİ

Çeşitli şekillerde tanımlanabilen teşvik deyi­mi genel anlamda, ülkelerin kalkınma stratejilerine ve mevcut sosyo – eko­nomik ve toplumsal yapılarına bağlı olarak belirli aktivitelerin yapılması­na veya yapılmamasına özendirmek amacıyla kamu tarafından sağlanan nakdi veya gayri nakdi destekler paketi olarak tanımlanabilir. Bu çerçeve­de, yatırımların teşvikini; bölgeler arası dengesizlikleri gidermek, serma­yeyi tabana yaymak, istihdamı artırmak, katma değeri yüksek ileri ve uy­gun teknolojilerin kullanılmasını sağlamak ve uluslararası rekabet gücünü artırmak amaçlarıyla uluslararası yükümlülüklerin de dikkate alınması ko­şulu ile yatırımların kamu tarafından desteklenmesi olarak tanımlamak mümkündür. [1]

Tanımdan anlaşılacağı üzere, ekonomik teşviklerin temelin­de, kaynakların, ülke ekonomisi açısından daha yararlı olduğu kabul edi­len alanlara yönlendirilmesi anlayışı bulunmaktadır. Bu bağlamda, teşvik politikaları, ülkelerin zaman içerisindeki gelişmelerine paralel olarak, ih­racata, yatırımlara, demografik yapıya vb. alanlara öncelik verilmek sure­tiyle değişebilmektedir. Teşvik politikalarının amaç ve yöntemlerinin çok daha karmaşık olabilmesi ve çok farklı araçlar kullanılarak uygulanabil­mesi açısından sadece devlet tarafından mali yardımlar ile yapılan sübvan­siyon tanımından daha farklı bir amacı bulunmaktadır. Devletlerin teşvik­ler ile neleri amaçladığı tespit ettikleri hedeflere göre değişmekle birlikte temel amaç, genel anlamda halkın refah seviyesinin yükseltilmesidir.

Ülkemizde uygulanan yatırım teşvik politikalarını 19. yüzyıla kadar gö­türmek mümkündür. Buna göre, Osmanlı İmparatorluğu’nda sanayinin desteklenmesi ile ilgili ilk çalışmalar 1863 yılında kurulan “Islah-ı Sanayi Komisyonu “nün oluşturulması ile başlamasına rağmen, konu ile ilgili ola­rak çıkarılan ilk yasa 14.12.1913 tarihli “Teşvik-i Sanayi Kanunu Muvak­kati” dır. Bu Yasa’dan Cumhuriyetin ilk yıllarında önemli ölçüde yararla­nılmış ve bu Kanun sonraki uygulamalara da temel teşkil etmiştir.

1923 tarihinde İzmir’de toplanan 1. iktisat Kongre­si’nde Teşviki Sanayi Kanunu’nun günün koşullarına uygun duruma geti­rilmesi ve 25 yıl süre ile uzatılması kararı alınmıştır. Bu karar doğrultu­sunda, 1923 yılında Kanun tadil edilmiş ve 15.6.1927 tarihinde de günün gereksinmelerine uygun olarak hazırlanan “Teşvik-i Sanayi Kanunu” yü­rürlüğe girmiştir. Bu Yasa ile özel sektöre geniş ve önemli sayılabilecek teşvikler getirilmiştir. Ancak, 1929 Dünya ekonomik buhranı ve ikinci Dünya Savaşı bu Yasa’nın tam olarak uygulanma fırsatını vermemiştir. Söz konusu yasa 1942 yılında yürürlükten kaldırılmış olmasına rağmen daha sonraki dönemlerde uygulanan teşvik politikalarına öncülük etmiştir.

Diğer taraftan, dünyadaki iktisadi krizin varlığı, günün siyasal koşulla­rı ve ülkemizde yeterli sermaye ve girişimcinin bulunmadığı bu yıllarda sanayileşme konusunda devletin ekonomiye doğrudan müdahaleleri ol­muştur. Bu doğrultuda bir çok Kamu İktisadi Teşebbüsü oluşturulmuştur. Nitekim bu dönemde, 2. Sanayi Kongresi yapılmış (22.4.1930) ve 1933-1938 yılları arasında uygulanmak üzere 1. Sanayi Planı hazırlanmıştır.

İkinci Dünya Savaşını takip eden çok partili dönemde teşvik politikala­rı konusunda mevzuat ve uygulayıcı kuruluşlar açısından bir dağınıklığın olduğu ifade edilebilir. 1960 yılına kadar olan bu dönemde Yabancı Ser­mayeyi Teşvik Kanunu ile Petrol Kanunu yürürlüğe girerek yabancı ser­mayenin ülkemize çekilmesine çalışılmıştır.

Ayrıca, özel sektör yatırımla­rına yardımcı olmak ve bunların finansman ihtiyacını karşılamak amacıy­la Türkiye Sınayi Kalkanma Bankası bu dönemde kurulmuştur.

Özel sektör için yol gösterici kalkınma planlarının hazırlanmasına bağ­landığı 1960 ve sonrası planlı dönemde ise yatırımların teşviki kalkınma planları ve yıllık programlar çerçevesinde çıkarılan kararnameler ve teb­liğler ile yürütülmüştür. Bu dönemde Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuş ve yatırımların teşvikine ilişkin diğer yasal düzenlemelere gidilmiştir. Bu doğrultuda, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapan 19.2.1963 tarihli 202 sayılı yasa çıkarılarak yatırım indirimi konusu teş­vik mevzuatına dahil edilmiştir. Söz konusu düzenlemeyi, ihracatta vergi iadesi imkanı veren 27.6.1963 tarihli 261 sayılı Kanun ile ithalden alınan vergi ve resimlerin taksitlendirilmesi olanağı sağlayan 14.5.1964 tarihli 474 sayılı Kanun izlemiştir. Ayrıca, sanayi için gerekli orta ve uzun vade­li finansman ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak Sınayi Yatırım ve Kredi Bankası ile Devlet Yatırım Bankası oluşturulmuştur.

Diğer taraftan, ikinci plan döneminde (1968-1972) 933 sayılı kanun çı­karılarak yatırım indirimi oranı bölgesel ve sektörel bazda artırılmış, güm­rük vergisi muafiyeti, ihracatta vergi iadesi ile sanayi bölgesi kurulması için arazi istimlaki uygulaması getirilmiştir. Öte yandan, 1.11.1969 tarih ve 6/12585 sayılı Kararname ile teşvik işlemleri için “Teşvik Belgesi” uy­gulamasına geçilmiştir.

1980 yılına kadar ithal ikamesine yönelik kalkınma stratejisine dayalı ekonomi politikalarının, 24.1.1980 tarihinden sonra da ihracata yönelik politikaların izlendiği ülkemizde yukarıda belirtilen teşvik araçlarına ila­ve olarak ağırlıkları zaman zaman değişmekle birlikte kaynak kullanımını destekleme primi, kaynak kullanımını destekleme fonu kaynaklı kredi, fon kaynaklı kredi, faiz farkı iadesi uygulaması, T.C. Merkez Bankası kay­naklı reeoskont kredileri, bankaların taahhütleri karşılığında bulundurmak zorunda oldukları disponibilite ve mevduat munzam karşılık oranlarının farklılaştırılması, Katma Değer Vergisi desteği, finansman fonu uygula­ması ve enerji desteği gibi çeşitli araçlar teşvik politikaları çerçevesinde kullanılmıştır.[2]

YATIRIM TEŞVİK POLİTİKALARININ TANIMI VE ÖNEMİ

İktisadi kalkınmanın sağlanması açısından yatırımlar belirleyici rol oynamaktadır. Yatırım kavramının çok farklı tanımları vardır, ancak teşvik uygulamalarından yararlanacak yatırım tanımı “işletmelerin yatırım kapasitesinde artış veya sürekliliğin sağlanması ve gelecekte belli bir zaman sürecinde gerçekleşmesi beklenen karları elde etmek amacıyla kıt kaynakların üretime tahsis edilmesi” şeklinde yapılabilir.

Teşviklerin ana amacı; yatırımların maliyetlerini düşürmek, finansman ihtiyacını hafifletmek, kolaylıklar sağlamak ve karlılığı artırmak, özel sektör yatırımlarını belirli sektörlere ve yörelere kaydırmaktır.[3]

Yatırımları teşvik edici vergi politikaları ise belirli bir kazanç veya iradın vergiden istisna edilmesi veya işletmelerin çeşitli yollarla ertelenmesi olarak tanımlanabilir.

Yatırımları teşvik edici vergi politikaları, piyasa ekonomisi koşullarında değişik biçimlerde uygulanmakta olup, iktisadi kalkınmanın sağlanması ve sosyal refah hedeflerine ulaşılması açısından önemli rol oynamaktadır. Çünkü bir yatırımın kısa vadede bir getiri sağlamaması, belirli bir mali külfeti ve risk unsurunu beraberinde taşıması teşvik politikalarının uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.[4]

TEŞVİKLERİN AMAÇLARI

Devlet yardımları, gelişmekte olan ülkelerde gerek iç piyasanın büyütülmesi gerekse dış piyasalarla rekabet edebilmesi yönünde yatırım oranının artırılmasında ve ihracatın yüksek seviyelere ulaşabilmesinde önemli bir yere sahiptir.

Teşvikler, ekonomik süreç ve yapının arzulanan sonuçlara ulaşması için başvurulan belli ekonomi politikası önlemleridir. Teşvik politikası, genel ekonomi politikasının bir alt dalı olup ekonomik birimleri belli davranışlara yönlendirerek arzulanan sonuçların gerçekleşmesini sağlamaktadır.

Kısaca, ekonomi politikalarının amaç-araç hiyerarşisi içinde teşvik politikaları, maliye ve para politikası ile kurumsal teknolojik araçların belli bir kesitini kapsayarak bunları, belirlenmiş ekonomik amaçların gerçekleşmesi yönünde bir araya getirmektedir.

Değişik alanlardaki araçların, birbiriyle uyumlu bir önlem paketi olarak bir araya getirilmesi, teşvikpolitikalarından sonuç almayı kolaylaştırmakta ve etkinliği yükseltmektedir.

Etkinliği bu noktadan kaynaklanan teşvik politikası, sanayileşme, istihdam, ekonomik kalkınma ve ödemeler dengesi gibi temel sorunların çözülmesi için yoğun olarak kullanılmaktadır. [5]

Gelişmiş Ülkeler

Gelişmiş Ülkelerde , yürürlükte olan teşvik önlemleri genellikle görece geri kalmış bölgeleri kalkındırmak, teknolojik gelişmeyi devam ettirmek, bazı faaliyetlerde prodüktiviteyi artırmak ve işsizliği azaltmak için uygulanmaktadır.

Gelişmekte Olan Ülkeler

Gelişmekte Olan Ülkelerin,teşviklere başvurmalarının nedenleri ise ekonomik kalkınmayı sağlamak, bölgesel kalkınmayı sağlamak, sanayileşmek, bazı alanlarda dünya piyasalarında rekabet imkanı elde etmek, kaynakların rasyonel dağılımını sağlamaktır. [6]

YATIRIMLARI TEŞVİK EDİCİ POLİTİKALARIN GELİŞİMİ VE ÖZELLİKLERİ

Türkiye’de kalkınmanın bir aracı olarak kullanılan yatırımları teşvik edici politikaların tarihçesi 1913 tarihli “Teşvik-i Sanayi Kanunu”na kadar uzanmaktadır. Sanayi işletmelerine hammadde, makina ve donatma ithalatında vergi muafiyeti tanıyan bu yasa, daha sonra 1924 ve 1927 yıllarında yapılan değişikliklerle sanayileşmeyi daha da kolaylaştırmaya yönelik düzenlemeler getirmiştir. Planlı kalkınma dönemi öncesinde yatırımları teşvik politikaları konusunda önemli bir düzenleme de 1951 yılında çıkarılan 6224 sayılı “Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu”dur. Ancak, Türkiye’de yatırımları teşvik edici politikalar gerçek anlamda ilk kez planlı dönemde uygulanmaya başlanmıştır.

Kalkınma planlarının özel kesim için yol gösterici olması nedeniyle yatırımları teşvik politikaları ayrı ayrı yasal düzenlemelerle uygulamaya konulmuştur.

1967 yılında kabul edilen 933 sayılı Kanun ile o zamana kadar yürürlikte olan tüm teşvik tedbirleri bir araya getirilmiş, ancak bu yasanın birçok maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ve etkisini yitirmiştir.

1980 sonrası dışa dönük bir sanayileşme stratejisine uygun olarak yatırımları teşvik edici vergi politikalarının amaçları yeniden belirlenmiş, kullanılan araçlar daha da çeşitlendirilmiş ve müteşebbislerin daha çok yatırım yapmaları yoğun bir şekilde desteklenmiştir. Bu amaçla vergi kanunlarında bir dizi değişiklikler yapılmış ve Türk Vergi Sistemi adeta bir “teşvikler, istisna ve muafiyetler” mevzuatı haline dönüştürülmüştür . [7]

Günümüzde Türkiye’de uygulanmakta olan yatırım teşvik sisteminin başlıca özellikleri şunlardır:

·Yatırım teşvik sistemi merkezidir, tüm teşvikler merkezi hükümet tarafından verilmekte ve tüm uygulama Hazine Müsteşarlığı’na bağlı Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.

·Yatırımlar, teşvik edici sistemden yararlanabilmek için teşvik belgesi alınması, yatırımlarda en az yatırım tutarı ve öz kaynak oranlarının karşılanması ve yatırımların belirli niteliklerde olması gibi bazı asgari şartlar aranmaktadır.

·Yatırımlara teşvik uygulamaları açısından dörtlü bir yöresel-sektörel sınıflandırmaya gidilmiştir :

1) Gelişmiş Yöreler;

2) Normal Yöreler;

– Sanayi kuşakları kapsamındaki normal yöreler

– Sanayi kuşakları dışındaki normal yöreler

3) Kalkınmada Öncelikli Yöreler;

– Kalkınmada birinci derecede öncelikli yöreler

– Kalkınmada ikinci derecede öncelikli yöreler

4) Özel Önem Taşıyan Sektörler.

Gelişmiş yörelerden kalkınmada öncelikli yörelere doğru gidildikçe teşvik sisteminden yararlanma olanakları artmaktadır.

·Yatırım teşvik sisteminde özel önem taşıyan sektörlere yer verilmiştir. Ancak bu sektörler hemen hemen ekonominin tamamını kapsamaktadır. Dolayısıyla sektörel yönlendirmede seçicilik tam anlamıyla sağlanamamaktadır.

·Yatırım teşvik sisteminde üretim konusunun teşvik edilip edilmediğine bakılmaksızın teşvik belgesi şartı aranmayan genel nitelikteki teşviklere de yer verilmiştir.

Yatırım teşvik politikaları yatırım aşamasında ve işletme aşamasında çeşitli avantajlar sağlayacak bir biçimde düzenlenmiştir.[8]

TEŞVİK SİSTEMİNİN SINIFLANDIRILMASI

Ekonomide uygulanabilecek genel amaçlı teşvik araçlarını aşağıdaki başlıklarda incelemek mümkündür:

Mali Teşvik Araçları :

üBina ve teçhizat yatırım sübvansiyonu,

üOrta ve uzun vadeli düşük faizli yatırım kredileri,

üÖzel reeskont kredi faiz oranları,

üFaiz ve vergi iadeleri,

üGümrük taksitlendirmesi,

üTam veya kısmî gümrük ve fon istisnaları,

üBina vergisi istisnası.

İktisadi Teşvik Araçları :

üÖzel Amortisman uygulamaları,

üGelir ve Kurumlar Vergisi İndirimi,

üGelir ve kurumlar Vergisi Muafiyeti,

üKatma Değer Vergisi Muafiyeti,

üİhracat Kredi Sigortası,

üİhracatta Vergi İadesi,

üYeni Pazar elde etme ve bunların haklarında bilgi verme.

İdari ve Teknolojik Teşvik Araçları :

üAraştırma ve geliştirme harcamaları sübvansiyonu,

üLisans ve know-how alma kolaylıkları,

üYabancı Teknik personel çalışmalarında kolaylık sağlanması,

üVerimlilik artırma çalışmalarının desteklenmesi,

üİşgücüne yetenek kazandırma programları.[9]

YATIRIM TEŞVİKLERİNİN UYGULANMA ESASLARI

1980 sonrası dönemde yatırımların teşvikine ilişkin benimsenen yeni anlayışla birlikte önemli kurumsal ve yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Öncelikle kurumsal bakımdan önemli bir değişiklik yapılmış; teşvik uygulamalarından sorumlu çeşitli birimler DPT Teşvik ve Uygulama Dairesi adıyla yeniden bir arada toplanmıştır. Daha sonra 1993 yılında Teşvik ve Uygulama Dairesi Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’na devredilmiştir. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 1994 yılında ikiye ayrılmasıyla, yatırım teşviklerinden Hazine Müsteşarlığı’na bağlı Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü sorumlu hale gelirken, ihracat teşvikleri Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın görev alanına girmiştir.

Getirilen yeni yasal düzenlemeler çerçevesinde yatırım teşviklerinin uygulanabilmesi için belirli esaslar getirilmiştir: Teşvik belgesi almak, asgari yatırım tutarını aşmak, öz kaynak oranlarını karşılamak ve belirli nitelikte yatırımlar yapmak.

Yatırım Teşvik Belgesi düzenlenebilmesi için asgari sabit yatırım tutarı;

-Kalkınmada öncelikle yörelerde 6 milyar,

-Diğer yörelerde 10 milyar,

Yatırımda kullanılması gereken öz kaynak oranı;

-Kalkınmada öncelikli yörelerde%40,

-Normal yörelerde%50,

-Gelişmiş yörelerde%60’tır.[10]

Tamamen dış kredi ve dövizkredisi kullanılan yatırımlar ile gemi ve uçak ithali yatırımlarda öz kaynak oranı%15 ‘e kadar indirilebilir.

Her yıl çıkarılan kararname ve tebliğlerle çeşitli sektör ve bölgelere göre farklı düzeyde belirlenen asgari yatırım tutarı en önemli kriterlerden biri durumuna gelmiştir. Örneğin, son yıllarda, yatırım hacmi belirlenen tutarlarda olmak koşuluyla teşvikler her alandaki yatırımlara verilebilmektedir.Yani teşvikler ülke çapında yaygınlaşırken genel bir uygulama niteliği kazanmış ve zamanla seçicilik özelliğini yitirmiştir.

Öte yandan yatırım teşviklerinin uygulanması ile ilgili yöresel-sektörel sınıflandırma yapılması ile, gelişmiş yörelerdeki komple yeni yatırımların teşviklerinden vazgeçilmiş ve sadece sanayi kuşakları ile özel önem taşıyan sektörler altında sayılmış yatırım türlerinin teşvik edilmesi suretiyle bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi amaçlanmıştır.

YATIRIM TEŞVİKLERİNİN BÖLGELER İTİBARİYLE DAĞILIMI

Teşviklerin Türkiye’de uygulanmaya çalışılan bölgesel dengesizliklerin giderilmesine dönük politikaların amacına ulaşıp ulaşılamadığının ve yatırımların yoğunlaştığı bölgelerin tespiti açısından önemlidir.

Yatırım teşvik belgelerinin 1968-1997 döneminde bölgelere göre dağılımı şu şekildedir. Yalnız illere göre 1980 sonrası dönem için mümkün olabilmiştir.

1.Marmara Bölgesi : En çok yatırım teşvik belgesini alan bölgedir. En çok alan iller; İstanbul, Bursa, Kocaeli diye sıralanmaktadır.

2.Akdeniz Bölgesi . Bu bölgede turizm sektöründe yatırım yapılmıştır. Dönemde Antalya ve Muğla turizm sektöründe en çok yatırım yapılan illerdir. İllere göre; Antalya, Adana, Mersin, Maraş diye sıralanmaktadır.

3.Ege Bölgesi : Marmara bölgesinden sonra ikinci sıradadır. En istikrarlı bir gelişme görülmüştür. İllere göre ise; İzmir (İstanbul ve Ankara’dan sonra üçüncü sıradadır), Denizli, Aydın diye sıralanmaktadır.

4.İç Anadolu Bölgesi : Dönemdeçok önemli bir değişiklik olmamış fakat belli oranda istikrarlı bir artış olmuştur. İllere göre; Ankara (İstanbul’dan sonra dönemde ikinci teşvikte yatırım alan ildir), Konya, Kayseri diye sıralanır.

5.Karadeniz Bölgesi :Döneminde küçük dalgalanmalar olsa da fazla değişiklik olmamıştır.İllere göre; Bolu, Zonguldak, Samsun diye sıralanmıştır.

6.Doğu Anadolu Bölgesi : En çok 1990 da teşviklerin büyük kısmını almıştır. 1990 da en çok belge verilen 3. bölge olmuştur. Sonrasında payı düşmüştür. İllere göre; Malatya, Adıyaman, Elazığ, Erzurum diye sıralanır.

7.Güneydoğu Anadolu Bölgesi : 1990 yılında en çok teşvik alan bölgedir. GAP’ın devreye girmesinin de artış da etkisi vardır. Şanlıurfa ve Diyarbakır yatırımların ilgisini çekmiştir. İllere Göre; Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt diye sıralanmıştır. En az ise Tunceli ve Hakkari almıştır.

Kalkınmada Öncelikli Yöreler

KÖY, birinci derecede öncelikli (BDÖY), ikinci derecede öncelikli (İDÖY) ikiye ayrılır. Teşvikler genelde bu yörelere verilmiştir.

Vergisel Teşviklerin Bölgesel Dağılımı

Bunlar ithal makine – teçhizat kullanan firmalar genellikle büyük şehirlerde sanayi bölgelerinde bulunan firmalardır. Bunlarda gümrük vergilerinden daha çok yararlanmıştır.

Yatırım indirimi teşvikinden de mevcut tesisi olan ve vergi öder durumunda olan firmalar için yatırım indirimi teşviki alabilir. Yeni kurulan, yatırım maliyetleri yüksek olan, yatırım süresi uzun olan ve işletme kârlılığı düşük olan işletmelerin yatırım indiriminden yararlanması söz konusu olmayabilir. Dolayısıyla gelişmiş bölgelerde yatırım indiriminden önemli ölçüde yararlanmaktadırlar. Vergisel teşvikler Bölgesel olarak; Marmara, İç Anadolu, Ege, Akdeniz, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu bölgeleri diye sıralanmaktadır.

Gelişmiş bölgelerin ekonomik olarak daha fazla vergisel teşviklerden yararlandığı, gelişmekte olanların ise ekonomik olarak daha az vergisel teşvik aldığı görülmektedir.[11]

Parasal Olarak Teşviklerin Bölgesel Dağılımı

üMarmara :İstanbul, Bursa, Tekirdağ diye sıralanır.

üAkdeniz :En çok Antalya, Maraş, Mersin diye sıralanır.

üKaradeniz : Zonguldak, Tokat, Kastamonu, Amasya, Bolu olmuştur.

üİç Anadolu :Ankara, Kayseri, Konya ve Çankırı olmuştur.

üEge : Muğla, İzmir, Aydın diye sıralanır.

üGüneydoğu Anadolu :Gaziantep, Siirt diye sıralanır.

üDoğu Anadolu :Malatya birinci sıradadır.

YATIRIMLARI TEŞVİK EDİCİ VERGİ POLİTİKALARI

A.YATIRIM AŞAMASINDA UYGULANAN VERGİSEL TEŞVİKLER

Bunlar; Gümrük Vergisi ve Fon muafiyeti, KDV ertelemesi, Makine ve teçhizat alımlarındakiKDV desteği ve Bina İnşaat Harcı İstisnasıdır.

  1. Gümrük Vergisi ve Fon Muafiyeti : Yatırım aşamasında yurt dışından getirilen makine, teçhizat veya belirli malzemelerin ithal edilmesine ihtiyaç olabilir. İşte bu vergi teşvik belgesi kapsamında ithal edilecek yatırım malı, hammadde ve işletme malzemelerinin bu vergiden muaf tutulması şeklinde uygulanır. Bu nedenle Gümrük Vergisi ve Fon muafiyeti yatırımların maliyetini düşüren bir vergi teşvikidir.

  2. KDV Ertelemesi :Yatırım mallarının ithalinde ödenmesi gereken KDV’nin bu verginin fiilen indirilmesinin mümkün olacağı tarihe kadar ertelenmesine imkan sağlayan vergi teşvikidir. Bu teşvikten sadece gerçek usulde vergiye tabi KDV mükellefleri yararlanabilmektedir. Erteleme, yatırımcının işletme aşamasında vergi dairesine ödediği KDV’nin ertelenen KDV’ye ulaşıncaya kadar sürmektedir.

  3. Makine ve Teçhizat Alımlarında KDV Desteği : İthal makine ve teçhizatlar için uygulanan KDV ertelemesi teşvikine karşılık, yerli makine ve teçhizat alımlarında teşvik sağlamaya yönelik bir uygulamadır. Böylece yerli makine üreticilerinin de teşvik edilmesi amaçlanmıştır.

  4. Bina İnşaat harcı İstisnası : Hastane, fabrika, imalathane, tersane ile organize sanayi bölgelerinde yapılan her türlü bina inşaatı ve turizm Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı tarafından desteklenmesi karara bağlanmış otel-motel benzeri turistik tesisler inşaat harcından istisna tutulmuştur. Bu istisnadan faydalanmak için ayrıca bir belge alınmasına gerek yoktur.

B.İŞLETME AŞAMASINDA UYGULANAN VERGİSEL TEŞVİKLER

1.Yatırım İndirimi

Yatırım İndirimi, günümüzde birçok ülke tarafından yatırımları artırmak için kullanılan bir teşviktir. Yatırım İndirimi, yatırımların teşvik edilmesi ile ekonomik kalkınmayı desteklemeye ve bölgeler arası ekonomik ve sosyal dengesizliği ortadan kaldırmaya yönelik bir vergi teşvik önlemidir. Yatırım indirimi, devletin, gelecekte elde edeceği daha fazla bir gelir için, mevcut gelirden vazgeçmesi şeklinde basit bir malî politika gibi görünmesine karşın, özellikle az gelişmiş ülkelerde, üzerinde durulması gereken önemli bir teşvik aracıdır.

Bu yolla yatırımcıdan alınacak vergiden vazgeçilmek suretiyle yatırımcıya finansman imkanı sağlanmış olmakta ve yatırım maliyetleri düşürülmektedir.

Yatırım İndirimi’nden yararlananlar, Gelir Vergisi Kanununa(GVK) tabi olan şirketler, İktisadi Kamu Müesseseleri, Dernek ve Vakıflara ait İktisadi İşletmelerdir.

Yatırım İndirimi ile büyük ve orta ölçekli işletmelerin yatırım yapmak suretiyle gelişmesi, büyümesi ve rekabet gücünün artırılması amaçlanmıştır.

2.Finansman Fonu

Finansman Fonu, yatırımları teşvik amaçlı bir vergi erteleme sistemidir. Uygulama işletmenin bir yıl süreyle vergi dışı bırakılması ve ertesi yıl tekrar kazanca ilave edilerek beyan edilmesi şeklinde gerçekleşmektedir.

Bu uygulamadan, sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler yararlanabilmektedir. Bu uygulama yatırım indirimini tamamlayıcı ve destekleyici niteliktedir.

Finansman fonu kurum kazancının ve yatırımların var olması halinde söz konusu olup, uygulanabilmesi için özel şartları vardır.

3.Yatırım Kredilerine Vergi, Resim ve Harç İstisnası

Teşvik belgesine bağlı yatırımların tamamlanmasından sonra beş yıl süre ile belirli oranlarda ihracat yapması taahhüt edilen yatırım projeleri için alınan yatırım kredilerine vergi, resim ve harç istisnası uygulanmaktadır.

Bu teşvikten yararlanmak için;

-Kalkınmada öncelikli yörelerde100.000 $,

-Normal yörelerde200.000 $,

-Gelişmiş yörelerde300.000 $,

yıllıkihracat miktarları taahhüt edilmelidir.

Yenileme, modernizasyon ve benzeri yatırımlarda ise kullandırılan döviz dikkate alınmaktadır.[12]

YATIRIMLARI TEŞVİK EDİCİ VERGİ POLİTİKALARININ ETKİNLİĞİ

Ülkedeki doğal kaynakların durumu, sermaye piyasasının gelişmişlik düzeyi, pazarın genişliği, işgücünün niteliği, ekonominin yapısı ve nihayet siyasal ve toplumsal koşullar yatırımlar üzerinde önemli rol oynamaktadır. Dolayısıyla vergileme tedbirleri ile yatırımların teşviki hususunda fazla iyimser olunmamalıdır. Tabi ki, teşvik edici vergi politikaları özel yatırımları etkilemektedir, ancak bunda fazla başarı sağlandığı söylenemez. Teşvik edici vergi politikalarının etkinliği ile ilgili yirmi sekiz gelişmekte olan ülkede yapılan bir ampirik araştırma sonucunda elde edilen bulgular, vergi teşvik önlemlerinin etkinliğinin yok denebilecek düzeyde olduğunu göstermektedir. Ülkemizde Milli Produktuvite Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, özel yatırımların yatırım teşviklerine karşı esnekliği %0.4’dür. Dolayısıyla teşvik oranlarını yükseltmek yatırımları artırmak için etkin bir yol değildir. Her şeye rağmen vergisel avantajlar sağlanarak yatırım maliyetlerinin düşürülmesi, yatırımların belirli sektörlere ve yörelere kaydırılması ve yatırımların karlılığının artırılmasına yönelik birçok teşvik tedbiri, özellikle 1980’den sonra yoğun bir şekilde uygulamaya konulmuştur. [13]

TÜRKİYE’DE UYGULANAN TEŞVİKLER

Günümüze geldiğimizde uygulanan teşvikleri birkaç alt başlıkta incelemek mümkündür:

1- Yatırımlarda devlet yardımları (Yatırım teşvik belgesi uygulamaları)

a. KDV istisnası

b. Gümrük vergisi istisnası

c. Faiz desteği

d. Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu istisnası

2- KOBİ’lere sağlanan destekler

a. Danışmanlık desteği

b. Yurtdışı pazar araştırma destekleri

c. Fuar desteği
d. Yeni girişimci desteği

e. Proje desteği

f. Patent desteği

3- İhracata yönelik devlet yardımları

a. Çevre maliyetlerinin desteklenmesi

b. Pazar araştırmasına yönelik yardımlar

c. Yurtdışında milli veya bireysel düzeyde gerçekleştirilen fuar katılımlarının desteklenmesi

d. Yurtdışı ofis-mağaza, işletme-marka tanıtım faaliyetleri yardımları

e. Türk ürünlerinin yurtdışında markalaşması ve Türk malı imajının yerleştirilmesine yönelik faaliyetlerin desteklenmesi

f. İstihdam yardımı

g. AR-GE destekleri TÜBİTAK ve Dış Ticaret Müsteşarlığı nakit destekleri

4- Gelişmekte olan bölgelere tanınan vergi teşvikleri

a. Gelir vergisi stopajı desteği

b. Sigorta prim desteği

c. Bedelsiz yatırım yeri tahsisi

d. Enerji desteği

5- Teknoloji geliştirme bölgelerindeki destekler

a. Kurumlar vergisi istisnası

b. Gelir vergisi istisnası

c. Katma değer vergisi istisnası

6- Serbest bölgeler

a. Kurumlar vergisi istisnası (üretim firmaları ile sınırlı)

b. KDV istisnası

c. Gümrük vergisi istisnası

7- Diğer vergi destekleri

a. AR-GE indirimi

Özet olarak baktığımızda ülkemizin uyguladığı teşvik politikaların çok dağınık olduğunu görebiliriz.

Teşvik sisteminin çok verimli olduğunu ve gerek yabancı gerekse yerli sermayeyi ülkemizde yatırıma yöneltmek noktasında olumlu etkisi olduğunu söylemek çok gerçekçi olmayacaktır.

Son yıllarda yatırım ortamını iyileştirmek için ciddi adımlar atılmış olmakla beraber vergi mevzuatlarında tanınan teşvik unsurları konusunda ciddi bir ilerleme sağlanamamış hatta geriye gidilmiştir.

Özellikle yıllar boyunca devam etmiş yatırım indirimi mekanizmasını ortadan kaldırarak bölgesel ve sektörel tercihlere göre vergi teşviklerinin verilme imkanı da ortadan kaldırılmıştır.

Yetkililerin yapması gereken en kısa süre içerisinde sektörel ve bölgesel ihtiyaçları da göz önünde bulundurarak özellikle istihdamı artıracak ve istihdam üzerindeki vergi yükünü azaltacak bir teşvik sistemi ortaya koymaktır.

Bu teşvik sistemi aynı zamanda sektörel ihtiyaçlara da cevap vermelidir. Örnek olarak Türkiye’nin belki de yeni tekstil yatırımlarına değil tekstilde marka yaratmaya yönelik yatırımlara destek vermelidir (Turquality Projesi güzel bir örnektir). Bir diğer örnek olarak otomotiv yan sanayii, beyaz eşya gibi sektörlerin belirlenerek desteklenmesi gerekmektedir.[14]

Tabii ki bu çalışmaları yaparken sektörel ve bölgesel gereksinmelerin çok detaylı incelenmesi ve yatırım çekme noktasında bize rakip olan Bulgaristan, Romanya, Polonya gibi ülkelerin uyguladıkları vergi ve/veya diğer teşvik unsurlarından daha az olmayan desteklerin yatırımcılara tanınması gerekmektedir.

Unutmamak lazımdır ki Avrupa Birliği ile imzalamış olduğumuz “Gümrük Birliği” anlaşmasının doğal bir sonucu olarak İstanbul pazarında ürün satmayı amaçlayan bir sanayi tesisinin Bulgaristan’da veya Bolu’da faaliyet göstermesi arasında neredeyse hiçbir fark kalmamıştır.

Son olarak belirtmemiz gerekir ki, serbest bölgelerin de başta bölgesel depolama merkezleri ve bölgesel hizmet merkezleri olma potansiyelleri göz önüne alınarak Avrupa Birliği’ne tam üyelik gerçekleşene kadar yeni istihdam yaratmak amacıyla en efektif şekilde kullanılması gerekmektedir.[15]

TEŞVİKLERİN YATIRIM KARARLARINA ETKİSİ

Müteşebbisler yatırım kararı verirken kâr amacıyla hareket ederler ve yatırımın kâr sağlayacağına inanılırsa yatırım yaparlar. Aynı durum yatırımın yapılacağı bölge açısından da geçerlidir. Eğer yatırım yapılması düşünülen bölge veya saha yatırımın kârlılığını etkileyebilecek avantajlara sahipse, o bölgelere yatırım yapılması güç kazanır.

Teşvik tedbirleri ekonominin ihtiyaç duyduğu saha ve bölgelere çeşitli avantajlar sağlar. Müteşebbis kararları üzerinde etkili olan teşvik avantajlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

·Yatırımın Maliyetini Düşürmek : Yatırım indirimi, vergi, resim ve harç istisnası ile gümrük vergi ve resim muafiyeti gibi mali teşvikler yatırımın maliyetini düşürmektedir.

·Finansman İhtiyacını hafifletmek : Düşük faizli iç ve dış yatırım kredileri, işletme kredisi, yatırım destekleme primi, teşvik primi gibi finansal nitelikli teşvikler ile finansman fonu uygulaması sayesinde yatırım ve işletme aşamasında yatırım için gerekli finansmanın sağlanmasında teşviklerle yatırımcıya destek olunmakta ve kolaylık sağlanmaktadır.

·Kârlılığı Arttırmak : Altyapı yatırımlarının devlerce yapılması, ucuz arsa ve arazi temini, vergi, resim ve harçlardan muaf olması ile maliyetler düşerek, yatırımın kârlılığı artmaktadır.

Bu gibi teşvikler müteşebbislerin yatırım konusundaki kararlarını olumlu yönde etkileyerek yatırım yapmaya yönlendirmektedir. Bir taraftan müteşebbisler finansal yönden desteklenerek kaynak temin edilirken bir yandan da geleceğe ilişkin risklere karşı devlet güvenceleri yatırım kararlarını olumlu yönde etkilemektedir.

TEŞVİKLERVE YABANCI YATIRIMLAR

Son yıllarda Türkiye’ye yönelen ve geçmiş yıllar ile kıyaslandığında yüksek sayılabilecek bir yabancı sermaye girişi görülmektedir. Uluslararası firmaların bir ülkeye veya bir sektöre yatırım yapma kararı alırken göz önüne aldıkları birçok farklı ve ölçülebilir kıstaslar vardır.Yapılan çalışmalarda uluslararası firmaların yatırım yapacak ülkeleri belirlerken öncelikli olarak:
– Tahmin edilebilir ve yabancı sermayeli firmalara negatif ayrımcılık yapmayacak, işlerini idame ettirmek için gayri meşru yollara sapmalarına gerek olmayacak bir idari yapı,
– İstikrarlı bir ekonomik ortam,
– Yakın pazarlara ulaşmaları için geniş imkânlar,
– Yeterli ve aynı zamanda ulaşılabilir kaynaklar ve tabii ki insan kaynağı,
– Tarafsız bir yargı sistemi aradıkları ortaya çıkmaktadır.

Vergi sistemleri ve verilen teşviklerin miktarı ve nitelikleri yukarıdaki şartları taşıyan ülkeler arasında tercih yaparken bir kıstas olarak karşımıza çıkmaktadır.[16]

TABLO 1 : ÜLKELERİ YATIRIMLAR ACISINDAN CAZİP KILAN FAKTÖRLER

Politik ve Kurumsal Ortam

Makro – Ekonomik Ortam

Endüstriyel Ortam

Yatırım Yeri Avantajları

Politik sistem

Sosyo – ekonomik

Gruplar arasındaki çatışma

Hükümetin yabancı sermaye yaklaşımı

Kamu Yönetimi

Yasal altyapı : adalet sistemi ve anlaşmazlıkların

çözümü

Uzun dönem strateji

  • İstikrar

  • Yerel Pazar

  • İhracat

  • Yabancı yatırım tanıtımı

Ekonomik Özgürlük

  • Kamu – özel sektör

  • Özelleştirme programları

  • Tarifeler ve engeller

  • Döviz rejimi

  • Vergileme

Performans

  • GSYİH büyümesi

  • Enflasyon

  • Kamu açığı

  • İç ve Dış borçlar

Endüstriyel Yapı

  • Sektörel dağılım

  • Firma büyüklüğü

  • Ar-Ge ve teknoloji

  • İş ortamı

  • İleri – geri bağlantılar

  • Kayıt dışı sektör

Haberleşme

  • Telekominiskasyon

  • Ulaşım ağı

Rekabet

·Rekabet rejimi

·Giriş engelleri

Pazar Büyüklüğü

  • İç

  • Bölgesel

  • Uluslar arası

Emek Piyasası

·Ücretler

·İşgücü kalitesi

·Endüstriyel ilişkiler ve işgücü mevzuatı

Yatırım yeri

·Arazi fiyatları ve büro kiraları

·Endüstri bölgeleri

Enerji

  • Maliyet

  • Uygunluk

Ulaşım

  • Maliyet

  • Yoğunluk

Finasman

·Faiz oranları ve kredi imkanları

·Bankacılık sistemi

·Mali piyasalar

Vergileme

·Vergi sistemi

·Yatırım teşvikleri

·Efektif vergi oranı

UNCTAD’ın tanımına göre teşvik; belirli bir kuruluş ya da kuruluş grubuna belirli bir biçimde davranmaya yönlendirmek için hükümetler tarafından ya da hükümetlerin talimatı doğrultusunda sağlanan her türlü ölçülebilir ekonomik avantajdır. Bu avantajlar ya belirli bir yatırımın getiri oranını yükseltmek ya da bu yatırımın maliyet ya da risklerini azaltmak için özellikle tasarlanmış tedbirler içerir. Bunlar altyapı gibi daha geniş kapsamlı ve herhangi bir ayrım içermeyen politikalar, Yabancı Doğrudan Yatırımlar ( YDY ) açısından genel yasal durum, ticari faaliyetlere ilişkin hukuki ve mali rejim ve karın serbestçe ülkeden çıkarılması gibi hususları içermezler. Bu sayılanlar her ne kadar yabancı doğrudan yatırımların nerede yapılacağına yönelik kararları etkilese de, teşvik değildirler.Teşvikler getirilirken ülkeye yabancı doğrudan yatırım çekmek (coğrafi teşvik) ya da ülkedeki yabancıların eğitim, yerel tedarik, araştırma ve geliştirme veya ihracat gibi istenen yönde davranılmasını sağlamak (davranış teşviği) amaçlanır. Çoğu teşvik yerli ve yabancı yatırımcı arasında ayrım yapmasa da ikisinden birine yönelik olabilir. Bu amaçlarla uygulanan YDY teşvikleri üç grupta sınıflandırabilir :

o Mali Teşvikler

o Finansal Teşvikler

o Diğer Teşvikler

MALİ TEŞVİKLER

Mali teşviklerin özelliği , yabancı yatırımcının vergi yükünün azaltılmasıdır. Bu amaçla çeşitli türlerde teşvikler uygulanmaktadır. Mali teşvik türleri şu şekildedir :

a. Kara Dayalı Teşvikler

Şirketler üzerindeki vergi yükünü azaltarak yapılacak yatırımın net karlılığını artırmak maksadıyla uygulamaya konulabilecek teşvikler arasında kurumlar vergisi oranının düşürülmesi, hesaplanacak verginin azaltılmasına yönelik vergi indirimi imkanı sağlanması, şirketleri belirli bir süre ile sınırlı olarak vergiden muaf tutulması (tax holidays) ya da ifa edilmesi istenen faaliyetle bağlantılı olarak istisnalardan yararlandırılması yer almaktadır.

Kurumlar vergisi oranında indirim çok uluslu şirketlere yönelik en yaygın şekilde uygulanan teşviktir. Kurumlar vergisi indirimi ise farklı şekillerde yapılabilmektedir. İndirim imkanı belirli bir firma grubuna tanınabileceği gibi tüm mükellefler için aynı oranda söz konusu olabilir. Bu iki uç arasında çok değişik alternatifler düşünülebilir. Örneğin, yatırımcının belirli prim ödeyerek satın alacağı ve kendisini vergi rejiminde ileride meydana gelebilecekdeğişikliklerden muaf tutmasına yarayacak bir “istikrar primi” opsiyonu söz konusu olabilir.

b. Sermaye Yatırımına Yönelik Teşvikler

Bu kapsamda hızlandırılmış amortisman ya da yatırım indirimi gibi imkanlar tanınabilir.

c. İşgücü Maliyetlerine İlişkin Teşvikler

Sıklıkla uygulamaya konulan teşvik türlerinden ikisi de yapılacak yatırımlar sonucunda yeni istihdam edilecek çalışanların sosyal güvenlik primlerinin, kısmen devlet tarafından yüklenilmesi suretiyle, indirime tabi tutulması ile bunların gelirlerine uygulanacak vergiden yapılacak indirim miktarının yükseltilmesidir

d. Satışa Dayalı Teşvikler

Bu teşvik türünde şirketlerin gerçekleştirdikleri toplam satış miktarına göre kurumlar vergisinden indirim yapılması söz konusu olmaktadır.

e. İthalat Teşvikleri

Üretimde kullanılacak sermaye malları, ekipman, hammadde, parça ve girdilerin ithalinde gümrük vergisinden muaf tutulabilir.

f. İhracat Teşvikleri

İhracattan elde edilen gelirlere ayrıcalıklı muamele edilmesi, özel döviz kazandırıcı faaliyetler ya da mamul madde ihracında gelir vergisi indirimi, ihracat performansına karşılık ülke içi satışlarla ilgili vergi indirimi, ihraç edilen mallardaki net yerel muhteva dolayısıyla vergi indirimi, ihracatçı sektörlere yurtdışı harcamalar ve sermaye malları amortismanı imkanı, ithal

edilen malların ihracı halinde gümrük vergisi iadesi gibi teşvikler bu grup içinde yer alıyor.

g. Diğer Masraflara Yönelik Teşvikler

Pazarlama ya da promosyon faaliyetleri gibi konularda yapılan bazı özel harcamalara dayalı kurumlar vergisi indirimi yapılması da teşvikler içinde yer alır.

h. Katma Değer Teşvikleri

Şirketlerin ürettikleri mallardaki net yerel muhteva miktarına göre vergi indirimi, kazanılan net değer üzerinden gelir vergisi indirimi sağlanabilmektedir. Gelişmiş ülkelerde hızlandırılmış amortisman ve kurumlar vergisinde ve diğer vergilerde özel indirimler özel bölgelere mahsus kalan gümrük vergisi iadesi ya da muafiyetine göre daha yaygındır. Gelişmekte olan ülkelerde ise vergi muafiyeti ve iadeleri ile gümrük vergisi istisnaları kurumlar vergisi oranında indirimden sonra çok uluslu şirketlere yönelik en başta gelen teşvik

yöntemleridir.

i. Yabancı çalışanlar için vergi indirimi

Yabancı uyruklu çalışanların gelirlerinin vergilendirilmesinde indirim uygulanması söz konusu olabilmektedir.

• FİNANSAL TEŞVİKLER

a. Yatırım destekleri

Yatırım projelerinin sermaye, üretim ya da pazarlama maliyetlerinin karşılanması için uygulanan doğrudan sübvansiyonlar bu grupta yer almaktadır.

b. Kredi ve kredi teminatı destekleri

Bu grup içinde ise sübvanse edilen kredilerle kredi teminatları ve teminatlı ihracat kredileri bulunmaktadır.

c. Devlet sigortası ve veya risk sermayesi ortaklığı

Siyasi karmaşa veya müsadere gibi ticari olmayan risklerle, döviz kuru istikrarsızlığı ve devalüasyon gibi belirli türde bazı risklerin karşılanmasına yönelik daha uygun primlerle devlet tarafından sağlanan sigortalar bir başka teşvik türüdür. Ayrıca, kamunun yüksek ticari risk taşıyan yatırımlara risk sermayesi ile katılımı finanse etmesi de diğer finansal teşviklerdendir.

• DİĞER TEŞVİKLER

Yukarıda açıklanan iki grup teşvik içinde yer almayan diğer önemli teşvik türlerinden de bahsetmek gerekir:

a. Düzenleyici işlemler yönünden sağlanan teşvikler

Yapılacak yasal düzenlemelerle çevre, sağlık, güvenlik iş hayatı standartlarının düşürülmesi ile bu standartların yüksekliği nedeniyle yatırım yapmakta tereddüt gösteren yatırımcıların endişesi giderilmeye çalışılabilir. Başka bir şekilde, uygulamadaki standartlara uyma konusunda geçici ya da kalıcı muafiyetler in tanınması da bir teşvik aracı olabilir. Benzer biçimde, mevcut düzenlemelerin yabancı yatırımcıların aleyhine değiştirilemeyeceği

hüküm altına alınabilir.

b. Hizmet destekleri

Yabancı yatırımcıya devletçe sübvanse edilmek üzere hususi altyapı tahsis edilerek elektrik, su, iletişim ve taşıma hizmetlerinin ticari fiyatın altında bir maiyetle yatırımcıya sunulması da mümkündür. Ayrıca finansman kaynaklarının tespiti, yatırım öncesi araştırmaların yapılması, piyasa, hammadde ve gerekli altyapının mevcudiyetinin araştırılması gibi konularda sağlanacak yardım dahil yabancı yatırımcılara bu nitelikteki bazı hizmetlerin sübvanse edilerek sunulması söz konusu olabilmektedir.

c. Pazar ayrıcalıkları

Devlet yabancı yatırımcılardan bazıları ile tercihli anlaşmalar yaparak, piyasayı başka bir firmanın girişine kapatarak, tekel hakları vererek ya da ithalat yoluyla yapılacak rekabete karşı koruma sağlayarak yatırımcıların ülkeye gelmesini kolaylaştırabilir.

d. Döviz kuru ayrıcalıkları

Yabancı yatırımcılara özel kurlar uygulanması, dış kredilerin kur riskinin ortadan kaldırılması ve kazançlarla sermayenin yurtdışına çıkarılmasında kolaylıklar sağlanması bu yatırımcılar için diğer cazip avantajlar arasında yer almaktadır.[17]

İHRACATA YÖNELİK DIŞ TİCARET POLİTİKASI ve İHRACATI TEŞVİK POLİTİKASI KAPSAMI

İhracata yönelik dış ticaret politikası, ihracat için üretime ağırlık veren ve üretilmiş ürünlerin ihracatını kolaylaştırmak için teşvik tedbirlerini kapsayan bir ekonomi politikasıdır. İhracatı teşvik politikasında ihracat için üretim artışının sağlanması kadar bu ürünlerin dış pazarlarda satış gücüne ulaşabilmesi için gerekli olan teşvik ve desteklerde önemli bir konu olmaktadır. [18]
Gelişme yolunda olan ülkelerde ekonomi politikasının temel amacı kalkınmayı hızlandırmak ve sanayileşmeyi sağlamaktır. Bunun için tarifeler ve miktar kısıtlamaları ile yeni kurulan genç sanayiler dış rekabete karşı korunarak gelişimleri sağlandıktan sonra, “dışa dönük” politikalar izlemekte ve ihracata ağırlık verilmektedir.
İhracata yönelik olarak yapılan devlet yatırımlarının amaç ve kapsamı Türkiye’de Kalkınma Planları ve Yıllık amaç ve kapsamı Türkiye’de, Kalkınma Planları ve Yıllık programlardaki toplumsal ve ekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesi amacıyla yapılacak faaliyetlerin, uluslararası kuruluşlara olan yükümlülüklerimize aykırılık teşkil etmeyecek yöntemler desteklenmesidir.

Kapsamına bakıldığında, bölgeler arası farklılıklardan kaynaklanan ekonomik ve sosyal dezavantajların ortadan kaldırılmasına yeni eğitim olanakları sağlanarak istihdamın güçlendirilmesine, özellikle yeni ürün, üretim sistemi ve teknoloji kullanan sektörlerde araştırma-geliştirme programlarının uygulanmasına aynı üretim dalında faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin örgütlenmelerine, çevre sorunlarının önlenmesi için sanayinin yeniden yapılanmasına ürünlerimizin uluslararası alanlarda tanıtıma ve pazarlanmasına ilişkin devlet yardımlarını kapsar.[19]

İHRACAT TEŞVİK TEDBİRLERİNİN ÖNEMİ

Gerek gelişmiş gerek gelişme yolunda olan ülkeler ihracatın artırılması konusunda büyük çabalar harcamaktadırlar. Dünya ekonomisinde kendini gösteren işsizlik, dış rekabet ve teknolojik yarış, ihracat, teşvik tedbirlerinin uygulanmasına neden olmuştur. Gelişme yolunda olan her ülke kalkınma  sürecinde  karşılaşabileceği döviz darboğazını genişletmek ve bunu sağlamak için ekonomi politikalarına yön vermek ister ve bazı tedbirler almak zorundadır. Alınacak bu tedbirler ihracat artırıcı nitelik taşıyorsa bunlar ihracat, teşvik tedbirleri olarak tanımlanır. Maliyetleri düşürerek veya gelirleri arttırarak ihracatı karlı bulan tüm tedbirleri içine almaktadır. İhracat artışı ile ihracata dayalı yeni iş kolları ve iş yerleri açılacağından yeni istihdam imkanları oluşacaktır, ayrıca kazanılan dövizlerle ödemeler bilançosunun açıları kapanacağı gibi, ithalatın ve dolayısıyla sanayinin finansmanında gerekli olan döviz de kazanılmış olacaktır, ayrıca döviz artışı ile uluslararası bankacılık ve kambiyo işlemleri daha da  yaygınlaşacak, ancak ihracatın arttırılması için verilen teşvikler, enflasyonist süreci  daha da hızlandıracak, malların dışarıya gitmesi ile içeride arz daralması ile enflasyon daha da yükselecek ve döviz kazanmayan kesimlerin aleyhine (tarım esnaf) gelir dağılımı bozulacak yani bu kesimlerin reel alım gücü düşecektir. [20]

İHRACAT TEŞVİK TEDBİRLERİNİN ÇEŞİTLERİ

İhracatta Prim Sistemi: İhraç malı üreten üreticilere ve dolayısıyla ihracatçılara genel anlamda para olarak devlet tarafından yapılan yardımlardır.
İhracatta Vergi İadesi: İhracat için üretim yapılan bazı malların içinde ithal malı üretim faktörleri vardır. Ülkenin uygulamış olduğu gümrük vergisi dolayısıyla ihraç ürünü içindeki ithal malı, o ürünün fiyatını şişirecek. Aynı durum ithal mallarındaki iç vergi yükünün ağırlaştırılması durumunda da ortaya çıkar. Bu yüzden ihracatçının dış pazarlarda fiyat yönünden rekabet edebilmeleri için bu yüklerinden kurtarılmaları gerekir.  Türkiye’de 1980 yılından sonra geniş uygulama imkanı bulan vergi iadesi uygulaması, GATT baskıları nedeniyle 1 Ocak 1989’da kaldırılmıştır.

Girdi Teşvikleri’ni üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Birinci grup teşvikler yatırımlar, işletme sermayesi ve ihracat kredileri üzerine etkili olan tedbirleri kapsar. Burada amaç ihracatçıya mali gücünün sınırlı kaldığı alanlarda yardımcı olarak onu ihracata yöneltebilmektedir. Ucuz kredi, ihracatçı için çok önemli bir mâli imkandır. Bu krediler, genel olarak yatı­rım ve işletme sermayesi ile üretim ve satışın finansmanında kullanılmaktadır. İkinci grup teşvikler ihracat kredi sigortası ile ilgilidir. Ve Türkiye’de uygulama alanı yoktur. Burada, ihracatçıya verilen kredinin garantisi veya sigor­tası önem kazanır ve devlet bu konuda ihracatçılara yardımcı olur. ihracatçıya ucuz fiyatla hammadde sağlanması, ulaşım ücretlerinde indirim ve personel eğitimi ile diğer üretim faktör­lerinin teşviki de sonuncu grup altında toplanabilir.

Devlet Pazarlama Yardımı : Pazarlamada karşılaşılan güçlükleri çözümlemek için dış pazarlar hakkında bilgi toplama, dış ülkelerde sergi açma ihracat elemanı yetiştirme, ambalajlama ile ilgili hizmetlerin kamu kuruluşlarınca düşük ücretlerle veya karşılıksız olarak yapılması gerekmektedir.[21]

SONUÇ

Türkiye’de yatırımlar uzun yıllar boyunca çeşitli amaçlar doğrultusunda teşvik edilmiş, ancak uygulanan teşvikler etkinlik açısından değerlendirilmemiş ve buna yönelik bir düzenlemeye gidilmemiştir. Yatırım teşvik mevzuatında genel yatırım yardımları ağırlıktadır ve belirli hedeflere yönelik seçici bir teşvik sistemi yoktur.

Yatırımların risk derecesi, sağladığı fayda ve kalkınma hedeflerine uygunluğu araştırılmadan çok genel kriterlere dayanarak teşvik uygulamalarına gidilmektedir. Uygulanan teşvikler genelde vergiden bağışıklık sağlayarak özel sektörün finansman imkanlarını artırmaya yöneliktir. Uygulanan teşvik sistemi, bir taraftan günümüz ekonomi konjonktüründe yatırımlar üzerinde hedeflenen etkiyi yaratmamakta, diğer taraftan ise önemli ölçüde vergi kayıplarına yol açmakta ve gelir dağılımını olumsuz yönde etkilemektedir.

Günümüz enflasyon ortamında, yatırımları teşvik edici vergi politikalarında başarılı olmanın ön koşulları; teşviklerin yatırımın hangi aşamasında uygulanacağının tespit edilmesi, hangi alanlara ve ne tür teşviklerin verileceğinin çok iyi saptanmasıdır. Enflasyon ortamında, gelecekle ilgili var olan belirsizlikler yatırımcıyı caydıran bir faktördür. Dolayısıyla, teşviklerin, yatırım öncesinde veya yatırım esnasında verilmesi yatırımın bir an önce bitirilmesi açısından etkili olabilir.

Ülkemizde kamu finansman sorununun boyutları da dikkate alınarak, artık teşvik politikalarında sanayileşme, rekabet gücü yaratma ve dünya ile bütünleşme hedeflerine uygun bir biçimde seçici davranılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizdeki yatırım teşvik sistemi ise genel yatırım yardımı niteliğindedir. Artık sanayileşme hedefleri ve dünya konjonktürü dikkate alınarak uygulanan teşvik politikalarında çok seçici davranılması ve bu yönde gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Bunların yanı sıra, en çok tercih edilen ve etkili olan teşviklerin doğrudan ve dolaylı parasal teşvikler olduğu dikkate alınarak ve bu konuda AB’nin uyguladığı teşvik politikaları incelenerek daha etkin teşvik politikaların saptanmasına gidilmelidir. Kredi mekanizmasına ve vergi kolaylıklarına ilave olarak, yatırım aşamasında proje bazında nakit yardımlar ve faiz sübvansiyonları Türk teşvik sistemi açısından uygulanabilecek yeni teşvik araçları olarak görülmektedir.

KAYNAKLAR

  1. ATO Danışmanlık Birimi , Türkiye’de uygulanan teşvik politikaları , Ankara, Ankara Ticaret Odası Yayını,2000, s.7.

2.http://www.zucder.org.tr/zucder/docs/tesvik_politikalari.doc‘TÜRKİYE’DE UYGULANAN TEŞVİK POLİTİKALARI’ başlıklı rapor , ATO Yayınları No: 14 ( Erişim Tarihi : Haziran 2000 )

3.http://www.kobitek.com/makale.php?id=30 ‘Yatırım teşviki ve yatırım teşvik belgesi nedir’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 16.11.2009)

  1. http://idari.cu.edu.tr/igunes/makale/tesvik.doc ‘Türkiye’de Yatırımları Teşvik Edici Vergi Politikaları Ve Etkinliği‘ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 23.05.2009)

5.www.devlettesvikleri.com ‘Devlet Teşvikleri’ başlıklı yazı ( Erişim Tarihi : 26.07.2009 )

  1. http://www.veribaz.com/viewdoc.html?tesviklerin-amaclari-araclari-ve-yatirim-kararlarina-etkileri-380899.html ‘Teşviklerin Amaçları, Araçları Ve Yatırım Kararlarına Etkileri’ başlıklı yazı ( Erişim Tarihi : 2008 )

  2. http://iibfdergi.kmu.edu.tr/userfiles/file/aralik2005/13.pdf ‘Yatırım Teşviklerinin Sabit Sermaye Yatırımları Üzerindeki Etkisi’ başlıklı rapor ( Erişim Tarihi : 05.04.2008 )

  3. Afşar Hayrettin, ‘Türkiye’de uygulanan yatırım teşvik politikaları ile mevcut teşvik mevzuatının değerlendirilmesi’,Ankara, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü,1999,S.42-43

9.http://www.treasury.gov.tr/irj/go/km/docs/documents/Treasury%20Web/Research&Data/Treasury%20Staff%20Papers/T%C3%BCrkiye’de%20Uygulanan%20KOB%C4%B0%20Te%C5%9Fvik%20Politikas%C4%B1%20ve%20KOB%C4%B0%20Te%C5%9Fvik%20Politikas%C4%B1%20ve%20Uygulama%20Sonu%C3%A7lar%C4%B1n%C4%B1n%20De%C4%9Ferlendirilmesi.pdf ‘Türkiye’de uygulanan KOBİ teşvik politikası ve uygulama sonuçlarının değerlendirilmesi’ başlıklı rapor , Hazine Dergisi , 2008 Nisan

  1. Özhan Uluatam, ‘Vergilerin yatırımlar üzerindeki etkisi ve yatırımları teşvik edici vergi politikası’, Ankara , Sevinç Matbaası , 1971, s.79-85

  2. http://www.muhasebenet.net/mh_1605_turkiye%20de%20uygulanan%20tesvikler%20ve%20yabanci%20sermaye.html PricewaterhouseCoopers, Direktör ‘Türkiye’de uygulanan teşvikler ve yabancı sermaye ‘ başlıklı yazı( Erişim Tarihi : 16.05.2007 )

  3. http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:WLj8A3GAPykJ:www.vergikonseyi.org.tr/dosYayinlar/sunum44.ppt+yat%C4%B1r%C4%B1m+%C3%A7ekme&cd=1&hl=tr&ct=clnk&gl=tr ‘Büyük Yatırımların Teşviki hakkında kanun tasarısı’ başlıklı dosya

  4. Duran, Mustafa, ‘Teşvik politikaları ve doğrudan sermaye yatırımları’ Ankara, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, 2003 , s.85

  5. http://portal1.sgb.gov.tr/calismalar/maliye_dergisi/yayinlar/md/149/hasankaymak.pdf ‘Yabancı Doğrudan Yatırımları Arttırmak için Teşvikler’ başlıklı rapor , Maliye Dergisi , Sayı 149 , Mayıs – Aralık 2005

15.http://www.cellotin.com/forum/dis_ticaret/ihracata_yonelik_dis_ticaret_politikasi_ve_ihracati_tesvik_politikasi_kapsami-t1164.0.html ‘İhracata Yönelik Dış Ticaret Politikası ’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 12.08.2009 )

  1. http://www.frmtr.com/ekonomi-iktisat-isletme/723823-ihracata-yonelik-dis-ticaret-politikasi-ve-ihracati-tesvik-politikasi-kapsami.html‘İhracata Yönelik Dış Ticaret Politikası ve İhracatı Teşvik Politikası Kapsamı’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 04.04.2009)

  2. http://www.superbilgiler.com/ihracat-tesvik-tedbirlerinin-onemi.html ‘İhracat Teşvik Tedbirlerinin Önemi’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 11.03.2010)

  3. http://www.turkmmo.com/ekonomi-iktisat-isletme/37585-ihracata-yonelik-dis-ticaret-politikasi-ve.html ‘İhracata yönelik Dış Ticaret Politikası ve İhracatı Teşvik Politikası Kapsamı’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 27.03.2009)


[1] ATO Danışmanlık Birimi , Türkiye’de uygulanan teşvik politikaları , Ankara, Ankara Ticaret Odası Yayını, 2000, s.7.

 

[2] http://www.zucder.org.tr/zucder/docs/tesvik_politikalari.doc ‘TÜRKİYE’DE UYGULANAN TEŞVİK POLİTİKALARI’ başlıklı rapor , ATO Yayınları No: 14 ( Erişim Tarihi : Haziran 2000 )

[3] http://www.kobitek.com/makale.php?id=30 ‘Yatırım teşviki ve yatırım teşvik belgesi nedir’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 16.11.2009)

[4] http://idari.cu.edu.tr/igunes/makale/tesvik.doc ‘Türkiye’de Yatırımları Teşvik Edici Vergi Politikaları Ve Etkinliği‘ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 23.05.2009)

[5] www.devlettesvikleri.com ‘Devlet Teşvikleri’ başlıklı yazı ( Erişim Tarihi : 26.07.2009 )

[6] http://www.veribaz.com/viewdoc.html?tesviklerin-amaclari-araclari-ve-yatirim-kararlarina-etkileri-380899.html ‘Teşviklerin Amaçları, Araçları Ve Yatırım Kararlarına Etkileri’ başlıklı yazı ( Erişim Tarihi : 2008 )

[7] http://iibfdergi.kmu.edu.tr/userfiles/file/aralik2005/13.pdf ‘Yatırım Teşviklerinin Sabit Sermaye Yatırımları Üzerindeki Etkisi’ başlıklı rapor ( Erişim Tarihi : 05.04.2008 )

[8] http://baybul.com/muhasebe/984401-muharrem-demirci-yatirimlarda-devlet-yardimlari-hakkinda-karar-ile-getirilen-degi.html ‘Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar ile getirilen değişiklik’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 22.02.2009)

[9] http://www.daka.org.tr/tesvik_rehberi.pdf ‘Teşvik Rehberi ,Yatırımlarda Devlet Yardımları , Yatırım Teşvik Mevzuatında Yeni Düzenlemeler’ başlıklı rapor ( ERİŞİM TARİHİ : 18.03.2008 )

[10] http://www.koto.org.tr/tr/2hz.asp?islem=incele&id=110 ‘KOBİ Teşvik Belgesi’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 05.03.2008)

[11] Afşar Hayrettin, ‘Türkiye’de uygulanan yatırım teşvik politikaları ile mevcut teşvik mevzuatının değerlendirilmesi’,Ankara, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü,1999,S.42-43

 

[13] Özhan Uluatam, ‘Vergilerin yatırımlar üzerindeki etkisi ve yatırımları teşvik edici vergi politikası’, Ankara , Sevinç Matbaası , 1971, s.79-85

 

[14]http://www.muhasebenet.net/mh_1605_turkiye%20de%20uygulanan%20tesvikler%20ve%20yabanci%20sermaye.html PricewaterhouseCoopers, Direktör ‘Türkiye’de uygulanan teşvikler ve yabancı sermaye ‘ başlıklı yazı( Erişim Tarihi : 16.05.2007 )

[16] Duran, Mustafa, ‘Teşvik politikaları ve doğrudan sermaye yatırımları’ Ankara, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, 2003 , s.85

 

[17] http://portal1.sgb.gov.tr/calismalar/maliye_dergisi/yayinlar/md/149/hasankaymak.pdf ‘Yabancı Doğrudan Yatırımları Arttırmak için Teşvikler’ başlıklı rapor , Maliye Dergisi , Sayı 149 , Mayıs – Aralık 2005

[18]http://www.cellotin.com/forum/dis_ticaret/ihracata_yonelik_dis_ticaret_politikasi_ve_ihracati_tesvik_politikasi_kapsami-t1164.0.html ‘İhracata Yönelik Dış Ticaret Politikası ’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 12.08.2009 )

[19] http://www.frmtr.com/ekonomi-iktisat-isletme/723823-ihracata-yonelik-dis-ticaret-politikasi-ve-ihracati-tesvik-politikasi-kapsami.html ‘İhracata Yönelik Dış Ticaret Politikası ve İhracatı Teşvik Politikası Kapsamı’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 04.04.2009)

[20] http://www.superbilgiler.com/ihracat-tesvik-tedbirlerinin-onemi.html ‘İhracat Teşvik Tedbirlerinin Önemi’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 11.03.2010)

[21] http://www.turkmmo.com/ekonomi-iktisat-isletme/37585-ihracata-yonelik-dis-ticaret-politikasi-ve.html ‘İhracata yönelik Dış Ticaret Politikası ve İhracatı Teşvik Politikası Kapsamı’ başlıklı yazı (Erişim Tarihi : 27.03.2009)

Paylaşın

İlişkili Makaleler

About Author

admin