Dış Ticaret Politikası Araçları..

Mart 6, 2014

|

Kategori:

Damla AKÇAY

 

 

İÇİNDEKİLER

                                                                                                                                                Sayfa

İÇİNDEKİLER…………………………………………………………………………….2

BÖLÜM I.

GİRİŞ…………………………………………………………………………………………..3

BÖLÜM II.

DIŞ TİCARET POLİTİKASI………………………………………………………….6

BÖLÜM III.

DIŞ TİCARET POLİTİKASI AMAÇLARI ………………………..……………8

BÖLÜM IV.DÜNYADAKİ EKONOMİK GRUPLAŞMALAR……….……10

        IV.1.Avrupa Birliği ……………………………………………………………….9

        IV.2.EFTA Ülkeleri………………………..……………………………………. 11

        IV.3. NAFTA Ülkeleri………….. ……………………………………………….11

        IV.4. APEC -Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği………………….…….12

BÖLÜM V.DIŞ TİCARET POLİTİKASI ARAÇLARI……………………..12

         V.1. Tarifeler…………………………………………………………………………12

         V.2. Tarife Dışı Önlemler………………………………………………….…..16

         V.3. Mali Nitelikli Önlemler…………………………………………………..18

         V.4. Özel Gümrük Rejimleri………………………………………………….20

        V.5. Diğer Ticaret Politikası Araçları………………………………..……21

BÖLÜM VI.

TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARET POLİTİKASI ARAÇLARI………………..22

BÖLÜM VII.

SONUÇ…………………………………………………………….………………………..…..24

BÖLÜM VIII.

REFERANSLAR……….……………………………………………..……………………..25


 

 

 

 

 

 

BÖLÜM I .GİRİŞ

 

       Bir ülkenin, diğer ülkeler ile yaptığı mal-hizmet alım ve satımlarını kapsayan işlemlere ‘Dış Ticaret’ adı verilir.

        Dış ticaret günümüzde ekonomik büyümenin temel faktörlerinden biri olarak görülmektedir. Ülkenin ekonomik politikalarının belirlenmesinde, devletin ve işletmelerin gelecekte yapacakları yatırımlara doğru karar verilmesinde ithalat ve ihracat verileri önemli yer tutmaktadır. Dış ticaretten sağlanan yararları üretim ve kaynak açığını karşılama, iç ekonomideki ürün fazlasına pazar sağlama, geniş bir piyasa hacmi, rekabetin artmasıyla kaynak verimliliğinin artması olarak sayabiliriz.

        Gerek mal, gerekse hizmetlerin ülke sınırları dışına satılması (ihracat) veya diğer ülkelerden satın alınması (ithalat) dış ticaretin başlıca konusudur. Uluslar kendi aralarında mal alım satımı yaparak dış ticarete katılmaktadırlar. Bu katılımlarında ulusları ticarete yönelten pek çok faktör vardır. Bunlar arasında yerli üretim  yetersizlikleri, uluslararası fiyat ve maliyet farklılıkları, doğal kaynaklar farklılığı,ürün farklılıkları gibi bazı sebepler ilk anda akla gelenlerdendir.

 Dış Ticaretin Temel Nedenleri

                                 

  • Ülkelerin doğal kaynak farklılığı : Doğal kaynakların dengesiz dağılımı sonucu ülke içerisinde bulunmayan doğal kaynakların yurtdışından temini dış ticaretin başlıca konularındadır.

 

  • Ülkelerin bazı ürünlerin üretiminde uzlaşmaları :Bazı ürünlerin üretiminde uzmanlaşan ülkeler, ürettikleri ürünlerin maliyetini düşürerek dünya piyasasına daha düşük fiyatla mal satabilirler.

 

  • Ülke içi üretimin yetersizliği : Malzemelerin bazı ülkelerde üretilmemesi ya da yurtiçindeki üretimin yerli talebi karşılayamaması sonucunda ülkeler dış ticaret yapmaya yönelir.

  

  • Kalifiye işgücü yetersizliği: Kalifiye işgücü üretim maliyet ve kalitesini etkileyen başlıca sebeplerdendir.Dolayısıyla kalifiye işgücü dış ticarette üstünlük kazandırır.

 

  • Ülkeler arası maliyet farklılıkları : Bazı ülkeler daha ileri üretim teknikleri ya da üretim faktörlerinden bazılarının ucuz olması nedeniyle aynı malları daha düşük fiyatlardan üretebilirler.

 

  • İhtiyaç fazlası ürünlerin değerlendirilmesi : Yurt içinde üretilip talep bulamayan üretim fazlası mallar ülkelerin dış ticaret yapmasına sebep olur.

 

  • Farklılaşmış mallar :  Çeşitli ülkelerde üretilen ve aynı ihtiyaca yanıt  veren mallar;  dayanıklılık süreleri, şekil, fonksiyon ,kalite gibi farklılıklar göstermekte olup, farklı ülkelerde, farklı tüketici sınıflarına hitap etmektedir.

 

  • Tüketici tercihleri : Tüketici zevk ve ihtiyacına yanıt verecek olan mal ve hizmetler ülke dışında olabilir.Bu da dış ticaretin oluşumuna neden olur.

 

Ülkeler arasındaki dış ticaretin büyük bir bölümü nitelikli iş gücü farklılıkları ile açıklanabilir. Yani ülkelerin işgücü farklılıklarının olması dış ticaret yapmalarının başlıca sebeplerindendir. Nitelikli işçilerin ürettikleri mallar genelde sanayi ürünleridir. Niteliksiz emeğe sahip bulunan ülkelerin ürettikleri ürünler de tarım ürünlerini oluşturur. Böylece bu ülkeler kendi aralarında ticaret yapmaya başlarlar, yani sanayi malları üretenler, bu mamullerini ihraç ederek karşılığında tarım ürünleri ithal ederler. Ülkelerin dış ticaret yapmalarının başka bir sebebiyse tüketicilerin tercihlerindeki farklılıktan kaynaklanır.

 

Dış Ticaretin Faydaları

 

  • Üretim ve kaynak açığını karşılama : Gelişmekte olan ülkeler kalkınmaları için gerekli olan, ancak kendileri üretemedikleri mal, hizmet ve kaynakları yurt dışından ithal ederler.

 

  • İç piyasadaki ürün fazlasına pazar sağlama : İç talep yetersizliği dolayısıyla, yurtdışındaki pazarların talepleri ile fazla olan ülke kaynakları eritilir.

 

  • Geniş piyasa hacmi :Üretim hacmindeki artış dolayısıyla     dış ticaret maliyetleri düşürücü yönde etki doğurur.

 

  • Rekabet : Dış ticaret yerli ve yabancı üreticileri karşı karşıya getirerek üretimde etkinliği artırır, teknolojiyi geliştirir.

 

                Dünya ekonomisinin gelişmesi : Dış ticaret sayesinde dünya    ekonomisi ivme kazanır.

 

Yeni mal ve üretime dayalı olarak da dış ticaret yapılır.Sanayileşmede ileri noktalarda bulunan ülkelerde kurulu firmalar tarafından yeni bir mal üretilebilir. Bu yeniliği ilk kez bulan firma onun tekelcisi olur ve onu da izinsiz başkalarına kullandırmaz. Yeni malı bulanlar bu malların ilk ihracatçıları olurlar. Ancak zaman içerisinde teknolojiyi taklit yoluyla ya da serbest bir mal durumuna gelerek öteki ülkelerin eline geçtikten sonra, o ülkeler işgücünün ucuzluğu veya doğal kaynak üstünlüğü nedeniyle söz konusu malı ilk üretenden daha ucuza mal eder, böylece adı geçen mal daha az gelişmiş durumdaki bu ülkeler tarafından ihraç olunmaya başlanır. Malı ilk ihraç edenler bu ülkelerle rekabet edemedikleri için onu dışarıdan ithal etmeye başlarlar.

 

BÖLÜM II. DIŞ TİCARET POLİTİKASI

 Dış Ticaret Politikasının Kapsamı

 Gerek Türkçe, gerekse İngilizce literatürde dış ekonomi politikası (foreign economic policy) ile uluslararası ekonomi politikası (international economic policy) genellikle birbirlerinin yerlerine ve eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Dış ticaret politikası genel ekonomi politikasının bir aracıdır. Geniş anlamda  dış ekonomi politikası veya uluslararası ekonomi politikası, hükümetlerin ticaret ve üretim faktörleri akışlarının yönüne, bileşim ve hacmine müdaheleye yönelik tüm faaliyetleri olarak tanımlanabilir.Dar anlamda dış ekonomi politikası hükümetlerin dış ticareti, iç ve dış yatırımları sınırlaması, düzenlemesi, teşvik etmesi veya bunlara yol göstermesi olarak kabul edilir.

 

Dış Ticaret Politikası ödemeler bilançosunun, cari işlemler hesabında ihracat ve ithalat kalemleri üzerindeki tüm hükümet faaliyetlerini kapsayan bir tür dış ekonomi politikasıdır.

Ülkelerin dış ticarete müdahaleleri doğrudan ya da dolaylı yoldan yapılabilir.

Doğrudan uygulanan dış ticaret politikaları (gümrük vergisi, tarifeler gibi) hükümetin doğrudan ülkenin dış ticaretini sınırlamak, arttırmak ya da yasaklamak amacıyla düzenlenmiş olabilir,başka amaçlar için alınan fakat dış ilişki ve ticareti etkileyen dolaylı yoldan müdahaleler de yapılabilir.Örneğin ülke içerisinde alınan herhangi bir ekonomik karar ithalat ve ihracatı kolaylıkla etkileyebilir.Bu uygulamalarla ilgili alınan kararlar Dış Ticaret Politikaları olarak adlandırılır.

 Ekonomik yönden gelişmiş ülkelerin uyguladıkları dış ticaret politikaları tüm dünya ekonomisini ve diğer ülkeleri etkiler. Bu ülkelerin uygulayacağı herhangi bir sınırlama dünya ekonomisinde daralmaya yol açacağı gibi, uygulayacakları serbestleşme ekonomiyi geliştirir.Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde temel amaç kalkınma olduğu için devlet yoğun olarak dış ticaret politikalarını kullanır.

 Dış Ticaret Politikalarının Türleri

1) Koruyucu Ticaret Politikası: Devletin dış ticarete müdahale ederek yerli üreticileri dış rekabet karşısında korumaya yönelik izlediği dış ticaret politikasıdır.

Dış Ticarette korumacılığın sakıncaları;

  • Rekabeti engeller .

  • Yaratıcılığı yok eder.

  • Kaynakların etkin dağılımını bozar.

  • Girişimcileri durgunluğa ve tembelliğe iter.

  • Monopol yaratır.

  • Bürokratik işlemler artar.

  Rüşvete ve kaynak israfına yol açar.

2)      Serbest Ticaret Politikası

Dış Ticarette serbestleşmenin yararları;

  • Uluslararası uzmanlaşmayı teşvik eder .

  • Serbest fiyat mekanizmasını güçlendirir.

  • Uluslararası uzmanlaşmayı teşvik eder .

  • Kaynak dağılımı sağlar.

Tarihsel Açıdan Dış Ticaret Politikaları

 

  1. yy’dan itibaren geçerli olmaya başlayan ve yoğun korumacılığa dayanan merkantilizm 19. yy’dan itibaren etkisini kaybetmeye başlamış ve serbest ticaret  akımları etkili olmaya başlamıştır. Bunda “en çok kayrılan ülke” (Most Favored Nation) ve Ulusal işlem adı verilen uygulamalarının çok etkisi olmuştur.

 

  • MFN Kuralı: En çok kayrılan ülke kuralına göre, bir üye ülkenin diğerinin mallarının ithalatıyla ilgili olarak ona verilen ödün (tarife indirimi gibi) veya sağlanan bir kolaylık, ayrım yapmadan diğer bütün ülkelere de aynen geçerli kılınmalıdır.

 

  • Ulusal İşlem Kuralı: Ulusal işlem kuralı, yurt içinde uygulanan vergi ve öteki müdahalelerde yerli mallarla yabancı mallar arasında bir fark gözetilmeden hepsine aynı işlem yapılmasını ifade eder

               

I. Dünya Savaşı yıllarında serbestleşen dünya ticareti, 1929 Büyük Buhran sonrası ülkelerin tarifelerini yükseltmesi ile rekabetçi dönemine girmiştir. Dış ticarette koruyuculuk tekrar ön plana çıkmıştır. II. Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda GATT, Birleşmiş Milletler (UN), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, Uluslararası Ticaret Örgütü (ITO) gibi uluslararası ticareti düzenlemeye yönelik örgütler kurulmuştur. 1973’lerde yeni korumacılık adı verilen ticareti koruyuculuk akımları başlamıştır. 1994 yılından beri dünya ticaretini serbestleştirme çabaları Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde yürütülmektedir.1948 yılında gerçekleştirilen GATT, 1994 yılında Uruguay Görüşmeleri sonunda Dünya Ticaret Örgütü kurulduktan sonra bu örgüte katılmıştır.

 BÖLÜM III. DIŞ TİCARET POLİTİKASI AMAÇLARI

 

       ●  Dış  Ödemeler  Dengesizliklerinin Giderilmesi : Ödemeler bilançosu açık veren ülkeler söz konusu açığı kapatmak için şu üç yöntemi uygulayabilirler ; İthalatı azaltmak,İhracatı arttırmak ya da her iki yöntemi birlikte uygulanabilir.

        ● Üretim ve Kaynak Açığını Karşılama : Gelişmekte olan ülkeler kalkınmaları için gerekli olan, ancak kendileri üretemedikleri mal, hizmet ve kaynakları yurt dışından ithal ederler.

            ● İç ekonomideki ürün fazlasına (pazar) sağlama: Dış ticaret iç piyasada kullanılmayan ürünlere dış pazar olanağı sağlar.

            ● Geniş bir piyasa hacmi: Kapalı ekonomilerde üretim iç piyasa hacmi ile sınırlıdır. Böylece dış piyasalar için üretim, piyasa darlığı engelini ortadan kaldırır.

           ● Dış rekabetten korunma : Ülkelerin kendi üreticilerini dış piyasaların rekabetinden koruma amacıyla aldıkları önlemlerdir.

           ● Ekonomik Kalkınma: Dış ticaret sayesinde ülkeler birbirine yaklaşır,diğer ülkelerin ihtiyaçlarından,davranışlarından haberdar olurlar. Böylece yeni ihtiyaçlar doğar, farklı kalitede mallar talep edilir. Bu da ekonomiye dinamizm kazandırır.

           ● Ekonominin Serbestleşmesi:  Ülkeler liberal dış ticaret politikalarını uygulayarak  ulusal ekonominin dünya ekonomisi ile bütünleşmesini sağlamaya çalışırlar.

           ● İç Ekonomik İstikrarın Sağlanması (talebin yerli mallara yöneltilmesi) Devletler dış ticaret politikasını kullanarak söz konusu istikrarsızlıkları gidermeye çalışabilirler, örneğin korumacılık politikasının arttırılarak ,talebin yerli üretime kaydırılması ,dolayısıyla yerli üretimin böylelikle de istihdamın artması amaçlanabilir.

           ● Piyasa Aksaklıklarının Giderilmesi: Yurtiçindeki monopolleşmeyi gidermek için dış ticaret politikalarını uygulayarak ithal malların yurtiçine girişini kolaylaştırır ve böylece tekelleşme kırılmış olur.

           ● Hazineye Gelir Sağlanması:  Dış ticarette uygulanan vergiler hazine için önemli bir gelir kaynağı oluşturur.

            ● Otarşi (kendine yeterlik): Bu politikayı benimseyen ülkelerde amaç ülkenin dış dünya ile olan ekonomik bağlantısını  en düşük düzeye indirmektir.

            ● Sosyal ve Siyasal nedenler : Hükümetler  sosyal ve siyasi nedenlerle bazı sektörlerle ilgili malların ithalinden alınan gümrük vergilerini yükselterek endüstriyi dış rekabetten koruyabilirler.

 

BÖLÜM IV. ÜLKELERİN TEMEL DIŞ TİCARET POLİTİKALARI

 IV.1. Avrupa Birliği Dış Ticaret  Politikası

 Avrupa Birliği ticaret politikası öncelikle tarife üzerine odaklanması ve diğer uygulanan tedbirlerle ürünlerin ticaretinde etkileyici bir rol oynamaktadır. Son yıllarda AB’nin üçüncü ülkelerle ticari ilişkilerin iyileştirilmesi amacıyla AB’nin ticaret politikasında önemli adımlar atılmıştır.

 

  • Ortak Ticaret Politikası

 Ortak ticaret politikası iç (malların serbest dolaşımı) ve dış (ortak dış ticaret politikası) uygulamalardan oluşmaktadır. Avrupa Birliği’nde iç düzenlemelerin sonucu olarak ortaya çıkan dış düzenlemeler, topluluğun üçüncü ülkelere karşı ortak ticaret politikasını uygulamasıyla başlamıştır. Avrupa Birliği ikili ve bölgesel ticaret anlaşmaları imzalayarak Dünya ticaretinin daha serbest hala gelmesine büyük katkıda bulunmuştur. Ortak ticaret politikasının temel amacı kişilerin, malların, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımının sağlanmasıdır.

Avrupa Birliği ortak ticaret politikası Roma Antlaşması ile ortaya çıkmıştır. Ortak ticaret politikası üye ülkelerin dış ticaret politikalarını ortak kurallar çerçevesinde belirlenmesiyle oluşturulmuştur.Tüm malların serbestçe dolaştığı gümrük birliğine dayandırılmıştır. Gümrük birliği üye ülkeler arasında ithalat ve ihracat vergilerini kapsadığı gibi üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi uygulamasını da kapsamaktadır.

Ortak ticaret politikasının uygulanma amacı üye ülkelerin birbirinden bağımsız hareket etmesini önlemektir. Bu politikaya aracılık eden uygulamanın başında da ortak gümrük tarifesi gelmektedir.

 İthalata ilişkin kurallar :

Gözetim ve Korunma Önlemleri: İthalat serbest olmakla birlikte gerektiğinde gözetim ve korunma önlemlerine konu olabilmektedir. İthalatta uygulanacak önlemler tek pazar ilkesi doğrultusunda ortak kurallara bağlanmıştır.

 Dampingli ithalata karşı korunma : Dampingli fiyatlarla yapılan ve topluluk üreticilerine zarar verecek olan ithalatlara karşı gerektiği durumlarda miktar kısıtlamaları düzenlenebilir.

 Sübvansiyonlu ithalata karşı korunma :Üretici-ihracatçı devletlerin uyguladığı sübvansiyonlar  sonucu topluluk pazarına giren ve topluluk üreticilerine zarar veren ithalatlara karşı telafi edici vergi uygulanmaktadır.

     .İhracata ilişkin kurallar:

 İhracat serbesttisi : İhracat ilke olarak serbesttir.Temel maddelerin üretiminde görülen yetersizlikler sebebiyle ihracatta kısıtlamaya gidilebilir.

 IV.2. EFTA Ülkeleri Dış Ticaret Politikası:

 Norveç, İsviçre, İzlanda ve Lichtenstein üye ülkelerdir. 1960’ta yürürlüğe giren Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi’nin kuruluş amacı üye ülkeler arasındaki ekonomik bağları güçlendirmek ve sanayi mallarında serbest ticareti teşvik etmektir. EFTA, tarifelerin üye ülkelerden ithal edilen imalat sanayi mallarına uygulanan miktar kısıtlamalarının kaldırılmasını öngörmüştür. AB olduğu gibi EFTA’nın üçüncü ülkelere karşı ortak bir gümrük tarifesi ve ortak ticaret politikası bulunmamaktadır.

 IV.3. NAFTA Ülkeleri:   

 Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşmasının tarafları Kanada, ABD ve Meksika’dır. 1 Ocak 1994’te yürürlüğe giren NAFTA kapsamında, söz konusu üç ülke arasındaki ticaret ve yatırımlar liberalize edilmiştir. NAFTA sadece gümrük vergilerini kaldırmakla kalmamış bu ülkelerden gelen yatırımcılara yerli firmalarla aynı hakların tanınması sağlanmıştır.

IV.4. APEC -Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği

APEC üye ülkeler arasında dünya ekonomisinin %60’ını temsil eden ekonomik ve teknolojik işbirliğini geliştirmek amacıyla  ticaret ve yatırım özgürlüğü ve desteklenmesi konusunda çalışmalarda bulunmaktadır. Örgütün başlıca kuruluş sebepleri ;

  • Ticaret ve yatırımın serbestleşmesi,
    Ticaretin desteklenmesi,
     Ekonomik ve teknolojik işbirliğidir. 

             APEC işbirliğinin temel hedefleri üyeler arasında gümrük tarifelerinin düşürülmesi ve diğer ticaret engellerinin azaltılması, yerel bazda verimli ekonomilerin oluşmasına katkı sağlanması, bu sayede ithalatın önemli bir biçimde artırılmasıdır.   

     

BÖLÜM V. DIŞ TİCARET POLİTİKASI ARAÇLARI

 Dış ticarete müdahale için kullanılan geleneksel araç gümrük tarifeleridir. Ancak zamanla gümrük tarifelerinin etkisi azalmış, bunun yerine çok sayıda yeni araç ve düzenlemeler ortaya çıkmıştır.

 

V.1. Tarifeler (Tariffs): Dış ticaret politikasının en eski ve en çok kullanılan araçlarından biridir. Tarifyurt dışında üretilen ve yurt içinde satılan mallar üzerindeki bir vergidirGümrük vergileri ülkeye ithal edilen veya ülkeden ihraç edilen mallar üzerinden gümrük hattını geçtiklerinde alınan vergilerdir. Çağımızda; ihraç mallarından ancak çok istisnai durumlarda vergi alındığından gümrük vergileri deyimi uygulamada sadece ithal edilen mallara konulan vergiler için kullanılmaktadır. Çeşitli mallara uygulanacak vergi oranlarını gösteren listelerdir.

Gümrük vergileri tek taraflı olarak konuyorsa böyle tarifelere “Otonom Tarife” adı verilir. Eğer vergiler uluslararası anlaşmalar sonucunda belirleniyor ise bu tip tariflere “Sözleşmeli Tarife” adı verilir.Uluslararası anlaşmalar sonucunda belirlenen gümrük tarifeleri tek taraflı olarak değiştirilemez.

Tarifeler iç piyasada üretilen ürünlere, ithal eşdeğerleri karşısında fiyat avantajı sağlamak ve devlet bütçesine gelir elde etmek için uygulanır. Devletin en kolay gelir sağlama yollarından biri olduğu için dış ticaret politikasının en eski aracıdır. Özellikle gelişme yolundaki ve az gelişmiş ülkelerde hazinenin önemli bir gelir kaynağıdır.

Uluslararası anlaşmalarla belirlenen tarifeler dünya ticaretini serbestleştirmek amacıyla yapılmaktadır. DTÖ kapsamında gerçekleştirilen çok taraflı ticaret görüşmeleri sonucunda, gümrük tarifelerinde çok önemli indirimler sağlanmıştır. Bundan dolayı artık gümrük tarifeleri, dış ticarete müdahale aracı olarak daha az kullanılan ve fazla etkin olmayan bir araç durumuna gelmiştir.

Gümrük tarifeleri başlıca advalorem ve spesifik olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca bunların bir­leşimin’den oluşan karma vergiler de vardır.

1)Ad-Volarem:Advalorem vergi,malın değerinin belli bir yüzde oranıdır.

2)Spesifik vergiler: Spesifik vergiler, birim ve ağırlık gibi malların fiziki birimleri üzerinden alınır.

3)Karma vergiler: AdVolarem  ve spesifik  vergi bir mala aynı anda uygulanır.

Eğer ithal bir malın vergisi CIF fiyat üzerinden % olarak alınıyorsa bu vergi  Ad valorem bir vergidir. Eğer vergi ithal edilen her bir mal üzerinden alınıyorsa bu vergi de spesik vergidir.

Gümrük Vergisinin Ekonomik Etkileri:

1)Dar Anlamda Etkileri : İthalatı tarifelerle korunan endüstriler genelde dış piyasa ile rekabet edemeyen endüstrilerdir. Bir mal üzerine gümrük vergisi konulması o malın yurtiçi fiyatının yükselmesine yol açar. İç fiyatların artması ise, malın yerli üretiminin genişlemesine, tüketimin kısılmasına ve milli gelirin ilgili endüstride çalışan üreticilere doğru yeniden dağıtılmasına neden olmaktadır.Ayrıca, vergiler malın ithalatını sıfıra indirecek kadar yüksek olmadığı sürece, devlet hazinesine de bir gelir sağlayacaktır.

Gümrük vergileri dar anlamda 5 farklı etki çıkartır.Bunlar; Üretim, Tüketim, Dış Ticaret, Gelir Dağılımı, Hazineye Gelir Sağlama olarak sayılabilir.

a) Üretim Etkisi:

 Dış ticaret üzerinden alınan vergilerin ithal malının iç fiyatını yükseltmesi ithalata rakip üreticileri dış piyasanın rekabetinden koruyarak yerli üretimin artmasına yol açar. Buna koruma etkisi de denir. Üreticiler, ekonominin diğer sektörlerinden kaynakları çeker ve yükselen fiyatlarla artık rekabet edebilecekleri bu yeni korunan sektöre yatırım yaparlar. Çünkü yükselen fiyatlar marjinal maliyetleri aşan bir fiyattır.Artan üretim miktarı ise aslında ithal ikamesinden başka bir şey değildir. İthal ikamesi üretim dallarında arz ne kadar esnek ise fiyat artışı o kadar çoğalır.

 b)Tüketim Etkisi:

 Dış ticaret üzerinden alınan vergiler (gümrük vergileri) iç fiyatları yükselterek

bir yandan yerli üretimi özendirirken öbür yandan da tüketimin kısılmasına yol açar.Tüketiminde meydana gelen azalma, ithal malının talep esnekliğine bağlıdır. İthal malının talep esnekliği ne kadar yüksek yani bir den büyükse vergi sebebiyle belirli bir fiyat artışı sonucunda tüketimdeki azalma o kadar fazla olur. Gümrük vergileri ithal malını pahalılaştırdığın’dan tüketici eskisine oranla daha az mal tüketecektir ve refahında bir azalma meydana gelecektir. Bu azalmaya tüketim etkisi denir.

 

c) Hazineye Gelir Sağlanması (Gelir Etkisi):

 Gümrük vergisi uygulanmasının en önemli nedenlerinden bir diğeri hazineye gelir sağlamaktır. Gümrük vergileri devletin önemli gelir kaynağını oluşturmaktadır. Toplam vergi geliri, ithal edilen miktar ile birim başına verginin çarpılması sonucunda bulunur ve buna gümrük tarifesinin “Gelir Etkisi” denir. Gümrük tarifeleri, ithalat hacmini sıfıra indirecek kadar yüksek olmadıkları sürece hazineye bir gelir sağlarlar. İthalat olmayınca da, vergi gelirleri sıfıra inecektir. Bu şekilde ithalatı engelleyecek düzeye çıkarılan gümrük vergisi oranına “mutlak himaye oranı” ya da “yasaklayıcı tarife oranı” adı verilir.

 

d) Gelir Dağılımı (Bölüşüm) Etkisi:

 Gümrük vergisi, milli gelirin tüketiciden üreticiye doğru transferine neden olurken, toplumdaki gelir dağılımını değiştirdiğinden buna bölüşüm etkisi denir. Tam rekabet koşulları altında endüstri dengesi o endüstride verimliliği en düşük olan firmanın maliyetinin piyasa fiyatına eşitlenmesi ile sağlanır. Bu firmaya marjinal firma adı verilebilir. Bu firma uzun dönemde kendisini ancak o endüstride tutmaya yetecek kadar bir kar sağlar. Marjinal firmanın üretim maliyetlerinin altında çalışan firmalar normal üstü kãr, diğer bir değişle “üretici rantı” elde ederler. Bu rant tüketicilerin yapmış olduğu bir gelir aktarması olarak değerlendirilebilir. Piyasa fiyatı, piyasaya en son giren firmanın marjinal maliyetine eşitlenince sektör dengesi yeniden sağlanır ve marjinal firma için normal üstü kar ortadan kalkar. Gümrük tarifeleri kısmi denge analizi ile ekonomik etkilerinin incelenmesinde, koruma etkisi ile tüketim etkisi aslında tarife uygulamanın ekonomiye yüklediği net kaybı ifade eder. Çünkü tüketici fazlasının bir kısmını üreticiye, bir kısmını hükümete transfer etmektedir. Bu durumda; bir ekonomide serbest dış ticaret ihracat sektörünün gelirini, koruma ise ithal ikamesi sektörünün gelirini arttırır. Dış Ticaret üzerinden alınan vergilerin diğer etkilerine geldiğimizde, yerli üretimdeki artış ve tüketimdeki azalmanın ithalatta daralma yarattığını görürüz. İthalatta söz konusu olan bu azalmaya dış ticaret etkisi adı verilir.

2) Geniş anlamda Etkileri : Gümrük tarifelerinin genel manada en önemli etkisi dış ödemeler bilançosunda görülmektedir. Gümrük tarifeleri ithalatı kısıtladığı ölçüde, ülkenin döviz giderlerinden tasarruf sağlar, yani dış ödemelerdeki açığı kapayıcı bir etki söz konusudur. Gümrük tarifeleri toplam talebi yabancı mallardan yerli üretime doğru kaydırarak, korunan endüstriden başlayarak ülkenin toplam hasılasını ve milli gelirini arttırmasını sağlar. Milli gelirdeki bu artış aynı zamanda çalışma düzeyinin yükselmesi ve işsizlik oranlarının düşüşü anlamına gelecektir.

 

V.2 Tarife Dışı Önlemler (non-tariff measures)

Gümrük tarifelerinin dışında genellikle döviz çıkışına yol açan işlemleri kısıtlamak için ülkenin tek taraflı kararı ile konulan müdahale önlemleridir. GATT çerçevesinde gerçekleştirilen çok taraflı tica­ret görüşmeleri sonucunda, çeşitli tarihlerde gümrük tarifelerinde çok önemli indirimler sağlan­mıştır. Bundan dolayı artık gümrük tarifeleri, dış ticarete müdahale aracı olarak çok daha az kullanılan ve fazla etkin olmayan bir araç durumuna gelmiştir. Buna karşılık tarife dışı kısıtla­malar, gerek gelişmiş ve gerekse gelişme yolunda olan ülkeler açısından önem kazanmaya başlamıştır.

a)      Miktar Kısıtlamaları : Devletin ithalatı doğrudan doğruya belirli bir miktar ile sınırlandırması durumudur. İthalat kotaları, yasaklamaları ve döviz kontrolleri bu durum içerisindedir. Gümrük tarifeleri, ithal malı fiyatlarını artırarak bu malların ithalatını dolaylı yoldan etkilerken, kotalar ülkeye girecek mal miktarını doğrudan doğruya sınırlandırır. Kotalar, tarife dışı kısıtlamalar içinde en önemli olanıdır ve piyasa işleyişini aksatabilir.

 Üç farklı kota türü vardır:

   Global Kota : Hükümet sadece ithal mal hacmini belirler, ithalatın hangi ülkeden ve kimler tarafından yapılacağına karışmaz.

   Tahsisli İthal Kotası : Lisans sistemi uygulanır. Lisans ithalatçıya belirli miktar mal ithal etmek için verilen özel bir izin belgesidir.

  Gümrük Tarife Kotaları : İkili tarife sistemi uygulanarak kotalar yumuşatılır. Belirli bir ithalat miktarına kadar mallar normal gümrük vergisi ödenerek ithal edilirken, bu miktar aşılınca tarifeler de yükseltilir.

 İthalat kotalarının etkisi : Kotaların ilk etkisi, ithal mallarının yurt içinde arzını kısarak fiyatlarını yükseltmektir. Fiyat artışlarından sonraki durum aynen gümrük tarifelerin etkilerine benzer.

 Gümrük Tarifelerinin İthalat Kotaları ile Karşılaştırılması : Kotaların devlet geliri etkisi açısından tarifelerden farklı olduğunu söyleyebiliriz. Kota ve tarifeler piyasa mekanizmasındaki etkinlikleri bakımından da farklıdırlar. Tarife piyasa mekanizmasının işleyişi açısından kotalara göre daha esnektir. Kotalar piyasa mekanizmasını tamamıyla tıkarlar. Bu nedenle eşdeğer tarife ve kotaların uygulanması durumunda kotaların ticarete etkisi daha kısıtlayıcı olur.

Tarife ile kotalar arasında hükümete gelir sağlamanın dışında da bazı önemli farklar vardır. Kotalar tarifelerden farklı olarak ithalatı kısıtlar. Tarife ise ithalatı aynı oranda sınırlamaz. Tarife uygulayan ülkeye ihracat yapan üreticiler, ihraç fiyatlarını düşürüp verginin bir kısmını kendi üzerlerine alarak ithalatın azalmasına engel olabilirler. Kotaların tarifelere oranla üstün olduğu durumlar şunlardır:

Kotalar, tarifelere göre daha fazla esnekliğe sahiptir. Hükümetler, ekonominin içinde bulunduğu duruma göre kota uygulamasına gidebilirler. Kotalar geçici nitelikte olduklarından ihracat ortadan kalktıktan sonra kolaylıkla ortadan kaldırılabilirler. Gümrük tarifelerinin konulması ve kaldırılması süre alır. Çünkü tarifeler yasalarla konulur ve kaldırılır. Kotaların ithalatı sınırlandırma etkisi kesindir. Kota miktarının dışında ülkeye mal girişi olmaz. Kotalar ithalatı istenen ölçüde daralttığı için ticaret bilançosunu düzeltme , ithalat ikamesi sanayi dallarında üretimi artırma ve işsizliği gidermede tarifelere göre daha üstün ve etkindir.

 

b)      Tarife Benzeri Faktörler: Devlet fiyat mekanizması aracılığı ile serbest ticarete müdahale eder , ithalatı pahalılaştırıp yerli üretimin karlılığını artırır. Burada mekanizma, ithalatın bu engeller vasıtasıyla pahalılaştırılarak, toplam talebin yabancı mallardan yerli mallara doğru kaydırılması şeklinde olmaktadır. Böylece, yerli üretim artar ve ithalat kısılmış olur. Bu kapsamda uygulanan araçlar ise: ithalat teminatları, iç piyasaya dönük endüstrilere sübvansiyon verilmesi, sübvansiyona karşı uygulanan vergiler ve katlı kur sistemi gibi araçlardan oluşmaktadır.

 

c)       Görünmez Engeller : Devletin, halk sağlığı, çevre korunması veya kamu güvenliği gibi nedenlerle çıkartmış olduğu idari, teknik düzenleme veya standartları içerir.

 

d)      Gönüllü ihracat kısıtlamaları : İthalatçı ülkenin piyasasını bozduğu gerekçesi ile üretici ülkelerin mal ihracını sınırlandırmaya yönelik bir tür kota uygulamasıdır. İthalat kotalarından farkları ithalatçı ve ihracatçı ülkeler arasında bir anlaşmaya dayanması ve karşı tarafın ihracatı üzerine konmuş olmasıdır

 

e)      İhracat özendirilmesi : Gerek gelişmiş, gerek az gelişmiş ülkeler ihracatın özendirilmesi amacıyla dış ticaret politikası araçlarını kullanırlar. Örneğin; ihraç malları üretiminde maliyetlerin düşürülmesine yönelik uygulamaları söyleyebiliriz.

 

f)       Bağlı Ticaret: Ülkeler arası anlaşmalara dayanan ve taraflardan birinin devlet olduğu ticaret türüdür. Örneğin; takas, kliring, karşı-satın alma vb. Kalitesi düşük yerli üretimin ihracını sağlamak, yabancı sermayeyle ağır sanayi kurmak gibi amaçlarla kullanılır

 g)      Çoklu kur sistemi:Çoklu kur sisteminde, çeşitli mal ve hizmetler ticaretine farklı döviz kurları uygulanmaktadır. Bu kur sisteminde, ihracatı özendirilmek istenen mallara yüksek kur uygulanırken; diğer mallarda ise düşük kur uygulanır.

 

V.3. Mali Nitelikli Önlemler

                                                                         

a)      Üretim Sübvansiyonları:Hükümetçe yerli üreticiye yapılan ödemelerdir. Nakit hibeler, düşük faizli krediler, vergi muafiyetleri vb. biçiminde uygulanır. İthal ürünlerine karşı yerli üreticiyi korumak için uygulanır.

 

b)     İhracat Sübvansiyonları : Yeni ihracat pazarları sağlamak ve mevcut ihraç pazarlarında Pazar payını artırmak amacıyla, ihracatçıya vergi iadesi, dolaysız ödeme, düşük faizli kredi, ucuz girdi sağlanması, gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti vb. biçiminde uygulanır. Böylece ihraç malının birim üretim maliyetinin düşürülmesi sağlanır.

 1. İhracatçıya yapılan doğrudan ödemeler

2. Vergi indirimleri

3. Borç destekleri

4. Düşük faizli kredi şeklinde olabilir.

 İhracat destekleri, ülkeler arasında haksız rekabete neden olduklarından, uluslararası anlaşmalarda kural dışı olarak nitelendirilir.

 c)      Anti damping vergisi : Bir malın düşük maliyetle ya da ulusal ekonomiye göre yurt dışına daha düşük fiyattan ihracatıdır.

 Damping 3 gruba ayrılabilir:

 1. Sürekli damping, yurtiçinde mallarını en yüksek fiyattan, uluslararası piyasada ise en düşük fiyattan satarlar. Bu damping türüne uluslararası fiyat farklılaşması da denir.

 

2. Yıkıcı damping, rekabetin yetersiz olduğu durumlarda, uluslararası piyasada monopol gücü elde edebilmek, yabancı üreticileri piyasa dışında bırakmak için malın çok düşük fiyattan / maliyetinin altından satılması.

 

3. Arada bir yapılan damping, üretim fazlalıklarının oluşması durumunda, bu fazlayı eritmek için malın çok düşük fiyattan / maliyetinin altında satılması Anti damping vergisi ,ithalatçı ülkenin kendi endüstrisini haksız rekabete neden olan aşırı düşük fiyatlı ithal mallarına karşı koyduğu bir vergidir.

d)     Telafi edici vergiler: İthal edilen mallara ihracatçı ülkenin devlet sübvansiyonu sağlaması durumunda, bunu karşılamak için ithalatçı ülke tarafından konulan vergidir.

 V. 4. Özel Gümrük Rejimleri :

 a) Geçici İthalat ve İhracat : Daha sonra tekrar yurt dışına çıkartılmak şartıyla, ülkeye girmesine izin verilen mallar geçici ithalat kapsamında değerlendirilir. Bu kapsamda yer alan mallardan gümrük vergisi alınmaz.Tersine, daha sonra tekrar ülkeye geri getirilmesi kaydıyla, ülkeden ihraç edilen mallar ise geçici ihracat rejimi kapsamında değerlendirilir. Bu tür mallara vergi iadesi ödemesi yapılmaz.

         

b) Antrepolar : Gayri milli malların, vergi ödemeden, gümrük makamlarının denetimi altında uzunca bir süre muhafaza edilmesine yarayan kapalı alanlardır. Bu depolar gümrük idareleri tarafından işletilenler ve özel kişiler tarafından işletilenler olarak 2’ye ayrılırlar.Antrepoda saklanmak üzere ülkeye giren mallardan bir gümrük vergisi alınmaz. Ancak, bu malların daha sonra ev sahibi ülke tarafından ithal edilmesiyle, gümrük rejimi uygulanacaktır. Örneğin, ithalatçı malı yerinde görmek istediği zaman veya küçük partiler halinde ithal etmek veya piyasaya sürmek istediği zaman bu olanağı elde eder.

 

c) Transit Taşımacılık : Bir ülkeden, bir diğerine gönderilen malların yol üzerinde üçüncü ülke sınırları arasından geçmesidir. Eskiden transit taşımacılık üzerinden de vergi alınırken, 1959 tarihli Cenevre, TIR sözleşmesi uyarınca, alınan tüm vergi, resim ve harçlar kaldırılmıştır.

    d) Transit Ticaret : Bir firmanın kendi  ülkesinin döviz varlıklarını kullanarak, başka bir ülkeden satın aldığı malları, üçüncü bir ülkeye satmasına transit ticaret denir.

 e) Sınır ve Kıyı Ticareti : Ülkenin ortak kara ve deniz sınırı olan devletlerle yaptığı, genellikle özel bir rejime tabi olan bir ticaret şeklidir. Şartları, Komşu ülkeler arasında yapılan karşılıklı anlaşmalarla düzenlenir. Temel amacı bu bölgelerde yaşayanların ihtiyaçlarını karşılamaktır.Ülkemizde de sınır ticareti, o bölgelerde yerleşik tüzel kişiler ile gerçek kişiler tarafından yapılabilmektedir. Bu ticaret için ihracat veya ithalat belgesi aranmaz, gümrük giriş-çıkış beyannameleri düzenlenmez. İlgili illerdeki valiliklerin denetimi altında yapılır.

   f) Bedelsiz İthalat: Ticari bir nitelik taşımayan söz konusu malların ithali için Türkiye’den yurt dışına bir döviz transferinin yapılmamış olmasıdır.

 

V. 5. Diğer Ticaret Politikası Araçları

 

a)      Serbest Bölgeler: Serbest bölgeler; ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerlerdir. Bu bölgeler mali bakımdan yabancı toprağı kabul edildiğinden, buraya gelen eşya ve mallardan gümrük vergi ve resimleri alınmaz. Temel amaçlar; ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek olarak sıralanabilir.

 b)      Dış ticaret Sermaye Şirketleri/ Sektörel Dış Ticaret Şirketleri :

 Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, aracı ihracatçı sıfatıyla imalatçı ve imalatçı/tedarikçi firmalara ait malların ihracatına aracılık yapmaktadır.

 Avantajları :

  – KDV iadelerinde teminat kolaylığı,

– Dahilde İşleme Rejiminde teminat kolaylığı,

– Eximbank TL ve döviz kredilerinde indirimli faiz uygulaması, kredi temininde indirimli teminat kolaylığı,

– İhracatta bazı devlet yardımlarında avantajlardan yararlanma,

– Onaylanmış Kişi Statüsü edinmek yoluyla, gümrük işlemlerinde sürat ve kolaylık.

 

Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, aynı üretim dalında faaliyet gösteren firmaların çok ortaklı dış ticaret şirketleri şeklinde örgütlenerek ihracata yönlendirilmesi amacıyla, “Sektörel Dış Ticaret Şirketi (SDŞ)” modeli geliştirilmiş.

 Avantajları :

 – İhracat giderlerinin paylaşılması ile daha az finans ve kaynak tahsis edilmesini sağlamak,

– Büyük miktarda olan siparişlerin şirket aracılığı ile daha ucuz ve kolaylıkla karşılanabilmesi imkânını yaratmak,

– Yurtdışı temsilcilikleri ve oluşturulan müşteri portföyü sayesinde yeni pazarlar bulunmasına çalışmak ve dış pazar eğilimlerini takip etmek,

–  Nakliye, gümrükleme ve mal teslimini daha hızlı ve etkin gerçekleştirmek

–  Ortak bir ürün markası yaratılmasına çalışmak,

– İhracatçı firmalar arasındaki fiyat rekabetini önlemek,

– Sermaye birikiminin oluşmasını ve kullanılmasını sağlamak.

 

c)       Döviz Kuru Politikası : Döviz kontrolü, hükümetlerin döviz piyasasına yaptıkları müdahaleleri kapsamaktadır. Bu müdahaleler döviz işlemlerini sınırlandırmaya yönelik olarak uygulanmaktadır.

 

d)      Karteller : Karteller benzer mal ve hizmetleri üreten firmaların fiyatları belirlemek, üretimi kısmak, piyasaları bölüşmek ve yeni teknolojilerin kullanımını sınırlamak amacıyla aralarında yapmış oldukları anlaşmadır. Özellikle ikamesi zor olan mallarda görülür. Mesela petrol, kalay, şeker, kakao, kahve, kauçuk gibi. OPEC 1970 lerde üretimi kısarak fiyatları hızlı yükseltmeyi başarmıştır.

 

BÖLÜM VI. TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARET POLİTİKASI ARAÇLARI

 1960 ve 1970’li yıllarda, Türkiye ekonomisinde sanayileşme politikalarının temelini, ithal ikameci sanayileşme politikaları  oluştururken, 1980’li yıllardan itibaren ise, dışa açık sanayileşme politikaları  uygulanmıştır. 1980 sonrası  dönemde, Türkiye ekonomisi, ihracata yönelik sanayileşme stratejisini izlerken, dış ticaret serbestleştirilirken ekonomi politikasında bazı önemli yapısal dönüşümler başlamıştır. Ancak, ekonomide yaşanan yüksek enflasyon, yatırım eksikliği gibi sorunlar değişim sürecini geciktirmiştir.

 

Türkiye, 1980 sonrası  dönemde dışa açık bir piyasa ekonomisi olmanın koşullarını geliştirmiş ve uygulamıştır. Bu dönemde dış ticaret serbestleştirilmiş, ihracata yönelik sanayileşme stratejisi benimsenmiş, mali piyasaların yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır. 1990’lı yıllarda dış ticaret politikalarımızı şekillendiren unsurlar, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’ne 1995 yılında taraf olunması ve 1996 tarihinde yürürlüğe giren Gümrük Birliği (GB) Anlaşması’dır. 2000’li yıllarda ise dış ticaret, uygulanan kur politikaları ve dünya ekonomisinde yaşanan olaylar ekseninde şekillenmektedir.

 

Türkiye ekonomisinde, son yıllarda ithalattaki artış­, ihracattaki artışın üzerinde gerçekle­mektedir. Buna bağlı olarak da, cari i­şlemler açığı sürekli olarak büyümektedir. Bunu önlemek ve yapısal süreci  tersine çevirmek için, ara malı ve sermaye malı üretebilecek endüstrilerin geli­şimine yönelik politikaların uygulanması gereklidir.

             Ticaret politikası araçları dampinge karşı önlemler, telafi edici önlemler ve korunma önlemlerinden oluşmaktadır. Dampinge karşı önlemler Türkiye’ye dampingli fiyatlarla yapılan ithalatın benzer malı Türkiye’de üreten üreticilere verdiği zararı gidermek amacını taşır. Telafi edici önlemler üreticilerimizi sübvansiyonlu ithalatın neden olduğu zarara karşı korur. Korunma önlemleri ise belli bir malın ithalatında meydana gelen ciddi bir artışın benzer veya doğrudan rakip malı üreten Türk üreticiler üzerinde meydana getirdiği ciddi zararı gidermeye yönelik önlemlerdir. Dünya Ticaret Örgütü üyesi olan ülkeler bu örgütün ticaret politikası araçlarının nasıl kullanılması gerektiği konusundaki kurallarıyla bağlıdır.

         Türkiye ticaret politikası araçları konusunda, DTÖ anlaşmalarına ilave olarak, kendi milli mevzuatını da çıkarmış ve uygulamaya koymuştur.  Dampingli ve sübvansiyonlu ithalata karşı alınacak önlemleri düzenleyen İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Mevzuat 1989 yılından, Korunma Önlemleri Mevzuatı ise 1995 yılından beri yürürlükte bulunmaktadır. Türkiye kısa sürede ticaret politikası araçlarına en sık başvuran ülkeler arasındaki yerini almıştır.  DTÖ istatistiklerine göre, 1995-2010 döneminde Türkiye dampinge karşı önlemleri en sık uygulayan ülkeler arasında beşinci, korunma önlemlerini en çok uygulayan ülkeler arasında ise ilk sıradadır.  Buna karşılık, dünyadaki trende paralel olarak, Türkiye sübvansiyonlu ithalata karşı uygulanan telafi edici önlemlere sık sık başvurmamaktadır. 

 

 

BÖLÜM VIII.REFERANSLAR

 http://www.paradoks.org/old/makale/yil3_sayi1/bulentbalyemez31.pdf 

 

http://www.wto.org/english/res_e/booksp_e/anrep_e/wtr08-2c_e.pdf

 

http://www.deu.edu.tr/userweb/dilek.seymen/dosyalar/Dis%20Ticaret%20Politikasi%20Araclari.pdf

 

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/16/1122/13216.pdf

 

http://www.ikv.org.tr/icerik.asp?konu=gumrukbirligi&baslik=G%FCmr%FCk%20Birli%F0i

 

http://www.ikv.org.tr/pdfs/7c53b0dc.pdf

 

http://www.izto.org.tr/IZTO/TC

 

https://www.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/2292/unite09.pdf

 

http://www.tpsa.gov.tr/index.cfm?sayfa=A15EC9FD-D8D3-8566-4520FBC1E3ED2D43

 

http://www.mfa.gov.tr/amerika-birlesik-devletleri_nin-dis-ticaret-politikasinda-serbest-ticaret-anlasmalarinin-yeri-___.tr.mfa

 

http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=498591D0-D8D3-8566-45202645DE9566C3

 

http://www.efta.int/

 

http://www.mfa.gov.tr/asya-pasifik-ekonomik-isbirligi-_apec_-.tr.mfa

 

http://www.oaib.org.tr/tr/ihracatta-kumelenme-ve-orgutlenme-yollari-nelerdir

Paylaşın

İlişkili Makaleler

Kıbrıs Sorunu İçin Doğal Çözüm*

About Author

admin