Dünyada ve Türkiye’de Tahıl

Mart 2, 2014

|

Kategori:

Neslihan ÇAKMAK

 

İçindekiler

I.Giriş : Dünyada ve Türkiye’de Tahıl

II.Önemli Tahıl Çeşitleri Dünyada ve Türkiye’de Üretimi ve Tüketimi, Ülkeler

A.Buğday

B.Arpa

C.Mısır

D.Çeltik

III.Dünyada Tahıl Ticareti ve Fiyatları

A.Buğday

B.Arpa

C.Mısır

D.Çeltik

IV.Türkiye’de Tahıl Ticareti, İthalatı, İhracatı, Fiyatları,

A.Buğday

B.Arpa

C.Mısır

D.Çeltik

V.Tahıl Üretimi ve Ticaretinde Etkli Kuruluşlar, Anlaşmalar

A.TMO

B.IGC- Uluslararası Tahıl Konseyi ve Anlaşmalar

C.Tahıl Borsaları

VI.AB Ortak Tarım Projesi ve Tahıl Sektörü

VII.Politikalar, Stratejiler, Sorunlar, Sonuç ve Değerlendirme

VIII. Kaynakça

ÖZET

World Economy dersi dönem projesi olarak hazırladığım bu ödevde, öncelikle tarım sektörünün ülkemizde ve Dünya’da ki durumu, tahıl ürünlerinin üretimi ve ticaretinin geçmişten günümüze durumu ile ilgili özet mahiyetinde genel bir giriş yapacağım. Bu genel girişten sonra, önemli tahıl çeşitlerini, bu ürünlerin özelliklerini ve kullanım alanlarını ve bu ürünlerin Türkiye ve Dünya’da ki üretim- tüketim miktarlarını yani Dünyada ki üretici-tüketici ülkeleri ve fiyat hareketlerini vermeye çalışacağım. Ayrıca tahıl ürünlerinin ticaretini de önemli ithalatçı-ihracatçı ülkeleri, miktar ve değer olarak üretim rakamlarını vererek değerlendirmeye çalışacağım. Bunun yanında ülkemizinde önemli tahıl ürünlerinin ticaretinden aldığı pay ve tahıl ürünleri ticaretinde Dünya’da ki yeri ve tahıl ihracatı-ithalatı arasındaki farka bağlı olarak bir değerlendirme yapmaya çalışacağım. Bu değerlendirmeye bağlı olarak Türkiye’nin mevcut tahıl üretim-tüketim politika ve stratejilerini ve sorunlarını anlatacağım. Daha sonra, ülkemizde ve dünya da tahıl üretiminde ve ticaretinde söz sahibi olan en önemli kurum, kuruluş ve tahıl borsalarından bahsedeceğim. Ayrıca, ülkemizin AB ile müzakerelerde en çok sıkıntı yaşayacağı konu olan tarımla ilgili olarak AB’nin Ortak Tarım Projesini ve tahıl ürünlerinin bu projedeki yerinden ve AB’nin tahıl ürünleri ticareti rakamlarından bahsedeceğim ve bu konu ile ilgili olarak da 4 tane ayrıntılı tabloyu çalışmamda sunacağım. Son olarak geleceğe yönelik tahıl üretimi ve ticareti ile ilgili tahminleri verdikten sonra Sonuç ve Değerlendirme bölümünü de kapsayan tahıl sektörünün stratejilerini, politikalarını ve sorunlarını içeren yazı ile projeyi bitireceğim.

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE TAHIL ÜRÜNLERİ TİCARETİ

Toprağın bereketini en güzel yansıtan ürün gruplarından tahıl, insan beslenmesinin ana kaynağını oluşturur. Gerek dünyada, gerekse ülkemizde tarıma elverişli arazilerin yaklaşık %75Tik bölümünde tahıl üretimi yapılmaktadır. Bunun en önemli nedeni; temel besin maddesi olan ekmek,bulgur, makarna ve pirinç gibi gıdaların bu ürünlerden elde edilmesi yanında, mısır ve arpa gibi ürünlerin hayvan beslenmesinde ve dolayısıyla insan beslenmesindeki önemidir.

Tahıl, dünya ticaretinin de önemli bir parçasını oluşturmaktadır. 2004 yılında dünya toplam tahıl üretimi 1,9 milyar ton olup, bu miktarın yaklaşık %30Tuk bir kısmı ticarete konu olmaktadır.

Ülkemizde yıllık 18.5 milyon hektar ekilen alanın yaklaşık 13.5 milyon hektarında tahıl ekimi yapılmaktadır. Tahıl ekim alanı içinde de yaklaşık %67Tik pay ile ilk sırada buğday gelmektedir. Ekilen tarım arazilerinin tahıla ayrılan kısmı ve tarımda çalışan nüfus değerlendirildiğinde hububatın ülkemiz için ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyetin, tahıl politikalarına yaklaşımı ve politikasının gereği yasal ve pratik uygulamalarına baktığımızda; 1932’de çıkarılan yasa ile üretici lehine fiyatların belli bir düzeyin altına düşmemesi için devlet buğday alım satımma Ziraat Bankası aracılığıyla müdahale eder. Tahıl alımları için Ziraat Bankası’na 6 milyon TL kredi açılır. Ziraat Bankası’na üreticinin buğdayını satın alma yetkisi verilir. 1932’de de devlet Banka aracılığıyla en önemli ürün olan buğdayın alımına girdi. Buğday ile birlikte diğer tahıl türlerinin de pazar sorunundan ötürü destekleme kapsamı içine alınmaları gereği duyulmuş, bu ürünlerin alım işleri TC Ziraat Bankası’nca yürütülemeyecek kadar kapsamlı olduğundan, 1938 yılında 3491 sayılı yasa ile TMO kurularakbu görevi devir alır.

13.07.1938 tarih 3491 Numaralı Yasa ve 30 milyon sermaye ile kurulan ve 1959 yılma doğru sermayesi 600 milyon TL’ ye (260 milyon TL’si ödenmiştir) yükselen İktisadi Devlet Kuruluşu Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), kuruluş amacı ise yasa da şöyle belirtilmiştir: Üreticilerden tahıl satın almak, alman tahılları iç ve dış pazara sürmek, devlet tahıl yedeklerini oluşturmak, iç pazarda ürün fiyatlarını düzenlemek, tahıl standardizasyonunu izlemek un değirmenleri, ekmek fabrikaları, tahıl ambarları kurmak, sınai şirketler kurmak ve benzeri görevler TMO’ya verilmiştir.

Kuruluş amaçları doğrultusunda işletilip-işletilmediği ayrıca tartışılabilir, ama, TMO’nun kuruluşundan amaçlanan, “çiftçilerin tüccara karşı korunması, yani, çiftçinin pazar sorununun çözülmesi”ni kısmen de olsa çözüyordu. TMO’ya ait olmak üzere, 1950 ve 1957 yılları arasında, Marshall Planı çerçevesinde Amerika’nın kredi yardımlarıyla, savaş sonrası Avrupa ülkelerinin gıda ihtiyacının karşılanması amacıyla ülkenin çeşitli yerleşim noktalarında 450 tane tahıl ambarı inşa edilmiştir. Şu an TMO depolama kapasitesi 4 milyon 425 bin 450 tona ulaşmıştır.

TMO depolarının yüzde 67.9’luk bölümü halen dünyada sağlıklı depolamaya olanak sağlayan birçok ülkede de kullanılan havalandırma sistemlerine sahiptir. Dünya ölçeğinde bu oldukça önemli bir orandır. Doğal hava ile havalandırma yapan sistemlerin yanı sıra 24 adet de mevzi soğutma cihazı bulunmaktadır.Dünya tahıl üreticileri ve ihracatçıları gelişmiş ülkelerdir.Dünya tahıl üretiminin dörtte üçünden fazlasını gelişmiş ülkeler sağlamaktadır. En önemli üretim bölgeleri Asya, Kuzey Amerika, eski Sovyetler Birliği ve Avrupa Birliğidir. En büyük üretici ve tüketici Asya ülkeleridir. İhracatçı ülkeler sırasıyla Kuzey Amerika ülkeleri,Avrupa Birliği ülkeleri, Avustralya ve Yeni Zelanda’dır.

Dünya tahıl ihracatçıları olan ülkeler gelişmiş ülkelerde stoklarını eritmek için IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü aracılığıyla az gelişmiş ülkelerde yaptırımlarda bulunmaktadır. Türkiye de maalesef bu yaptırımların uygulandığı ülkeler sınıfındandır. GATT – DTÖ anlaşmalarının dayatmaları sonucunda Türkiye’de devlet eliyle destekleme alımları yerine silolar kiraya verilerek amacmdan uzaklaştırılmıştır. 1980’den sonra uygulanan butarımsalpolitikadandolayıçiftçilerimiztüccaradahaçokteslim edilmiştir.

Türkiye’de hükümetler, tahıl üretiminin başında gelen ürünlerden olan buğdayda, uyguladıkları yanlış politikalar sonucu; yeterlilik oranı 100’ün altına düşürülmüş, buğdayüretiminde yeterlilikten çıkarılmış, ithalatçı ülke haline getirmişlerdir. Türkiye’nin buğday dış alım miktarı aşağıdaki tablodaki gibi bir seyir izlemiştir.

Her geçen yıl daha fazla buğday ithal etmek durumunda bırakıldığımız çizelgede de açıkça görülmektedir.

1994’te 495 bin 906 ton buğday ithalatı 1995’de 1 milyon 253 bin 331 tona, 1996’da da 2 milyon 214 bin 876 tona, 2000’de 963 bin tona, 2004’te lmilyon tma çıkmıştır(tablo-l).

Tahıl tüketiminin önemli özelliği, tahıl ticaretinin önemli miktarlara vardığı ülkelerde gerek dış alımın gerekse dış satımm ya doğrudan hükümet ya da hükümet kontrolündeki kuruluşlarca yürütülmesidir. Devlet ya da onun kontrolünde bulunan kuruluşların -TMO-dışmda yürütülen dış ticarette yapılan hatalar büyük yaralar açmaktadır. Bu hatalar üretimden tüketime, sonuç olarak yeterlilik oranlarına -gıda güvenliğine- olumsuz yansımaktadır.

Önemli Tahıl Çeşitleri Dünyada ve Türkiye’de Üretimi ve Tüketimi

Dünya nüfûsu bugün 6 milyar civarmdadır. Nüfus arttıkça beslenme problemleri ve açlık çok daha önemli sorunlar olmaktadır. 2020’li yıllarda dünya nüfusnun 8 milyara yaklaşacağı düşünülürse, 15 yıl sonra bile bu nüfusu beslemenin büyük sorun olacağı açıkça görülmektedir.

Konu beslenme olunca akla ilk gelen ürün ekmektir. Bu durumda tarımsal üretimin, tahıl ile başladığı söylenebilir. Bugün de tahıl üretimi tarımsal üretimin en önemli kısmıdır. Çünki hububat tüm dünyada önemli bir besin maddesi olarak yerini korumaktadırve temel besin maddesi ekmek olduğu sürece de bu yerini koruyacaktır.

Buğday türevleri olan un ve unlu mamuller insanların, arpa ve mısır yoğun olarak hayvan beslenmesinde içerdiği besin maddeleri açısından öenli önceliğe sahiptir. Bu sebeple dünyanın bütün ülkelerinde, kutuplar hariç tahıl üretimi yapılmaktadır. Buna rağmen yapılan üretimle kendi iç tahıl ihtiyacını karşılayabilen ve ürettiği ile doyabilen ülke sayısı oldukça azdır. Bu durumda tahıl ticareti, dünya tarım ticareti içinde çok önemli bir paya sahiptir. İthalatçı ve ihracatçı ülkeler ortaya çıkmış ve bu ülkeler tahıl fiyatlarının oluşmasında etkili olmuşlardır.

Ülkemizin bütün bölgelerinde tahıl üretimi yapılmaktadır. Tahıl içinde buğday, arpa, çeltik, çavdar, mısır önemli ürünlerdir. Ülkemiz buğday ve arpada bugün itibariyle net ihracatçı konumundadır. Genenelde tahıl üretimimiz buğday ve arpa üzerine yoğunlaşmıştır. Yaklaşık 2,9 milyon işletmede tahıl üretimi yapılmakta ve 15 milyon kişi geçimini bu yolla sağlamaktadır.

Türkiye, 681 milyon hektar olan dünya tahıl ekim alanının 13,5 milyon hektar alanla yaklaşık %2’sini, buğday üretiminin ise 21 milyon ton ile %3’ünü oluşturarak dünya 7.si olmasına rağmen, dünya tahılında söz sahibi ve etkili değildir.

Şimdi proje için kendime seçmiş olduğum Buğday, arpa,mısır ve Çeltiğin dünyada ve Türkiye’de ki üretimi ve tüketimine daha detaylı bakalım

> BUĞDAY

Dünya buğday üretiminde son yıllarda önemli miktarda bir değişme olmayacağı 2001/2002 döneminde buğday üretiminin 580,323 milyon ton olacağı tahmin edilirken,buğday üreten ülkelerle ilgili üretim durumları aşağıda özetlenmektedir.

Dünya buğday üretiminde 2001/02 dönemi geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında Avustralya’da geçen yıla göre ekili alanlarda 0,5 milyon ha yani %4 ‘lük bir düşme görülmektedir. Üretimin Batı Avustralya’nın kuraklıktan etkilendiği ancak özellikle doğu Avustralya’da mevsimin iyi geçmesi nedeniyle verimin önceki yıllara göre yüksek olacağı tahmin edilmektedir.

Avrupa Birliği (AB) buğday üretim alanlarında, geçen yıl kötü geçen mevsimle bağlantılı olarak azalma olmuştur.Ayrıca buğday ekim zamanında 2000 yılı sonbaharında yağış miktarının fazla olmasından üretim olumsuz etkilenmiş, fiyatlar düşmüştür.Bu arada toplulukta yağlı tohumlara uygulanmakta olan telafi edici ödemelerin (compensatory payment) buğdayla eşitlenmesi sonucu buğday ekili alanlarda artış meydana gelmiştir. AB’nin tahıl ticaretiyle ilgili önemli bir kuruluşu olan COCERAL buğday alanlarında 2002 yılı içinde %14 oranında bir artış olacağını tahmin etmektedir.

Sonbahar ve kış aylarında yağışların iyi olması nedeniyle AB’de buğday ekili alanlarda verim artışı olacaktır. Buğday üretiminde, İngiltere ve Fransa AB’nin üretim fazlası olan ülkeleri olup, İspanya ve İtalya’da üretim açığı olan ülkelerdir. İngiltere’de Çevre, Gıda ve Köy İşleri Dairesi (DEFRA) tarafından Aralık 2001 tarihinde yapılan surveylerde buğday ekili alanlarda 2000 yılma oranla %43 oranında artma olacağı tespit edilmiştir.Fransa’da da buğday ekili alanlar 2000 yılındaki ekilişlere yakın gerçekleşmiştir.İtalya’da ise ekmeklik buğday ekili alanlarda son yıllarda görülen daralmanın 2001 yılı içinde değiştiği soya ekilisinden ekmeklik buğday ekilisine doğru bir kayma olduğu gözlenmektedir.Bu değişimin nedeni olarak soyanın getirişinin buğdaya göre daha düşük olması gösterilmektedir. Soya için yapılan telafi edici ödemeler buğday için yapılan ödemeler düzeyine çekilmiştir.Bu durum, üretim giderleri ve girdi kullanımı daha düşük olan buğday lehine bir durum yaratmıştır.

Doğu Avrupa’da ise 2000 yılma göre ekilişlerde bir miktar düşme görülmektedir. Bulgaristan’da ise gerek ekilişlerde görülen artma ve Aralık/Ocak aylarında kar yağışlarının olması kurak geçen sonbaharı dengelemesi üretim artışına neden olacaktır. Romanya’da fiyatlarm düşük olması ve kuraklık nedeniyle üretim alanlarında ve üretim miktarında düşüş beklenmektedir.

Polonya’da kış mevsiminde kar örtüsünün olmaması ve düşük sıcaklık nedeniyle, özellikle Batı Polonya’da don zararları üretimi etkilemiştir.

Asya’da özellikle Hindistan’da devletin yüksek fiyat ilan etmesinden dolayı buğday baklagillere ve sorgum,mısır, arpa( coarse grain) erken muson yağışlarına rağmen, ekim ayında yağışları iyi olması buğday için ekim döneminin iyi geçmesine yol açmıştır.Buğday üretiminin %30 dan fazlasını karşılayan Utter Pradesh bölgesinde Ocak ayı yağışlarının iyi olması nedeniyle verim artışı belenmektedir.Diğer eyaletlerde Punjab ve Haryna’da buğday üretimin %30 üretilmekte olup, buralarda buğday üretimi sulanan arazilerde yapıldığı için yağışların etkisi görülmemektedir.Üretimin % 11 ni oluşturan Mandhya Pradesh de ise, Şubat ayı yağmurlarıyla üretimde bir düşüş görülmemektedir.

Pakistan’da ise ciddi olarak yaşanan kuraklık ve fosfatlı gübre kullanımı ve herbisit kullanımındaki düşüşler nedeniyle üretimde düşüşler olacağı tahmin edilmektedir.Benzer sıkıntılar Afganistan içinde söz konusudur.

Çin’de buğday ekili alanlarda iki nedene bağlı olarak azalma söz konusudur.Birincisi devletin buğday üretimine uygulamış olduğu desteği kesmesi, ikincisi ise su kullanım maliyetinin yükselmiş olmasıdır.

Rusya’da toplam buğday ekilişlerinin %50’den fazlası kışlık olarak yapılmakta olup,kışlık ekilişlerde yaklaşık olarak, 2 milyon ha kadar bir artış beklenmektedir.Kışlık ekiliş oranı %90’nm üzerinde olduğu Ukrayna’da ise kışlık ekilişlerde önceki yıllara göre az bir artış görülmekte olup, ayrıca ihracat potansiyelinin yüksek olması nedeniyle arpa ekilisinde buğdaya kıyasla artış olacaktır.Rusya’da 2002/03 döneminde de buğday için uygulanacak olan fiyat desteği devam edecektir.

Kuzey Afrika’da fazla bir değişim beklenilmemektedir.Kurak hava koşulları, kışlık buğday ekilisini etkilemektedir.Fas, Cezayir, Tunus için kasım ayından -mart ayma kadar olması gereken yağış miktarının %50’si gerçekleşmiş olup, bu rakam 2000-2001 döneminde %70 dir.Bu durum özellikle Ocak ayındaki yağışların düşük olmasından ileri gelmektedir.

Orta Doğu’da ise geçmiş yıllara oranla fazla bir değişme beklenmemektedir.Örneğin İran’da Buğday üretiminin %30-40 kadarı kuruda ekilirken, %70 kadarı sulanan alanlarda olmaktadır.İran son 3 yıl Orta Doğu’da yaşanan kuraklık nedeniyle sulanan alanlarda gerekli su rezervasyonu yapılmıştır.Türkiye’de buğday üretimin %30-40 nı oluşturan, Orta Anadolu’da yaşanan kuraklık üretimde düşme görülürken, 2001/2002 döneminde özellikle Kasım ayı ortalarında yağışların iyi olması buğday gelişimini olumlu yönde etkilemiştir.

Amerika kıtasında Meksika için, buğday üretiminde 2001/2002 döneminde önceki yıllara göre kuraklık nedeniyle düşüş gözlenmektedir.Kanada’da buğday alanlarından daha iyi getirişi olduğu için kanoya dönüş görülmektedir.Önceki yıllara göre hava şartlarının iyi olmasından dolayı verimde bir artış beklenmektedir.

Aşağıdaki tabloda belli başlı buğday üreticisi ülkelere ait üretim rakamları ve dünya üretimi verilmektedir.

TABLO 1. DÜNYA BUĞDAY ÜRETİMİ VE BAŞLICA ÜRETİCİ ÜLKELER

Tablo 2 de yıllar itibariyle dünya buğday tüketimi ve başlıca tüketici ülkeler verilmiştir.

TABLO 2.DÜNYA BUĞDAY TÜKETİMİ VE BAŞLICA TÜKETİCİ ÜLKELERÇ.OOO TON)

ÜLKELER

1996/97

1997/98

1998/99

1999/00

2000/01

2001/02

KANADA

8 200

7 336

8 077

7 621

8215

8 200

ÇİN

113 000

113 773

114 701

115 625

113 895

113 500

HİNDİSTAN

64 555

69 246

63 707

68 793

66 426

60 363

PAKİSTAN

19 700

20 258

21 284

20 452

20 500

19 500

RUSYA

37 800

39 809

34 838

35 365

35 158

38 000

TÜRKİYE

16 300

16 751

16 886

16 777

16 700

17 000

UKRAYNA

16 500

15 643

12819

12 586

11 355

14 850

AB

79 700

82 793

88 210

86 821

91 518

90 274

ABD

35 611

34 210

37 579

35 407

36 339

33 367

DÜNYA

571 315

584 116

585 792

591 501

589 421

588 985

KAYNAK: FAS USDA GRAIN WORLD MARKETS AND TRADE

Tablo 2 nin incelenmesinden de görüleceği gibi dünya buğday tüketiminin yaklaşık 1/3 den fazlasını Çin Halk Cumhuriyeti oluşturmakta, sonra sırasıyla Hindistan ve Rusya gelmektedir.

Türkiye Buğday Üretimi

Buğday üretimi ülkemizin hemen her bölgesinde yapılmakta olup, tarla ürünleri içerisinde ekiliş alanı ve üretim miktarı bakımından ilk sırayı almaktadır. Tablo 7’nin incelenmesinden de görüleceği gibi, ekili alanların % 51’inde buğday ekilmektedir. Son 20 yılda buğday ekim alanlarında fazla bir değişim görülmemekte olup,ekili alanlar 9-9,4 milyon hektar civarında değişim göstermiştir.Buğday ekili alanların yaklaşık %19 ‘unda(1.8 milyon hektar) makarnalık buğday yetiştirilmektedir.

Tablo 7’de yıllar itibariyle buğday üretimi, ekim alam ve verim miktarları verilmiştir.

TABLO 7 . BUĞDAYEKİM ALANI, ÜRETİMİ VE VERİMİ

Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi, buğday üretimimiz 1980 yılından 2001 yılma kadar %15’lik artışla 19 milyon tona ulaşmıştır. 2002 yılında ise uygun hava

koşulları nedeniyle Aralık ayından itibaren etkili olan yağışlar nedeniyle üretimin olumlu olarak etkileneceği özellikle buğday için önemli olan Mart-Mayıs dönem yağışlarının da iyi olması durumunda üretimde geçen yıla göre bir artış gözlenebileceği ABD-NASA, NO AA AVHRR satellite uydusu tarafından alman fotoğraflardan da alınmaktadır.

Türkiye’nin buğday üretimi iç tüketimi karşılamaya yeterlidir. Ancak bazı yıllar gerek kötü hava koşullarından

gerekse süne ve kımıl zararlıları dolayı buğday kalitesi düşmektedir.

Türkiye Buğday Tüketimi

Ülkemizdeki artan nüfusa paralel olarak buğday talebi de artmaktadır.Tablo 3’ te yıllar itibariyle buğday talebi verilmiştir.

ARPA>

Arpa dünyada tahıllar içinde üretimde buğday ve mısırdan sonra 3. sırada yer almaktadır. Türkiye’de ise buğdaydan sonra 2. sıradadır. Dünya’da arpa üretiminin büyük bir ksımı kuzey yarım kürede gerçekleşmektedir. 2004 yılı itibariyle en büyük üretici ülke, dünya üretiminin % 12.6’sim karşılayan Rusya’dır. Dünya arpa üretiminin %40’ı Rusya, Kanada, Almanya, Fransa ve İspanya tarafından karşılanmaktadır. Aşağıdaki tabloları incelediğimizde, son 7 yıl içinde en büyük üretim artışı Avustralya’da, en büyük düşüş ise Almanya’da gerçekleşmiştir. Dünya Üretimi;

Arpa Tüketimi

Aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere 2000,2001,2002 yıllarında yaklaşık 135 milyon ton olan arpa tüketimi,

2003 ve 2004 yıllarında üretim artışı ve raip ürünlerin fiyatlarındaki artışa bağlı olarak 145 milyon tona ulaşmıştır.

Türkiye’de Arpa Üretimi ve Tüketimi

Ülkemizde her bölgede üretimi yapılan arpa, tarla ürünleri arasında buüdaydan soma 2. sırada yer almakta. Ortalama olarak 7.5 milyon ton civarında olan üretim 2001 den soma artmaya başlamış.

Ülkemizde tüketilen arpa miktarının büyük bir kısmı yem sanayinin ham maddesi olark kullanılmakta, bir kısmı doğrudan hayvan yemi olarak ufak bir kısmı da bira sanayinde değerlendirilmektedir.

Daha önce yem ve mısır ekmeği olarak tüketilen mısır, son yıllarda kanatlı hayvan sanayinin artmasına paralel olarak yem sanayinde ve mısır özlü yağ kullanımının artmasıyla birlikte yağ sanayinde kullanılmaya başlamıştır. Ayrıca cornflakes, cips vb. ürünlerde de kullanılmaktadır.

> Çeltik

Özellikle Uzakdoğu ve Güney Asya ülkelerinde insan gıdası olarak son derece önemli olan ve bazı ülkelerde yıllık tüketimi 200 kg olan çeltik, dünyada buğdaydan sonra en çok gıda maddesi olarak tüketilen

üründür. Dünya toplam çeltik Üretiminin 400 milyon ton olduğu görülmektedir. Dünya’da çeltik üretiminde ilk sırayı Çin almakta 2. sırada ise Hindistan bulunmaktadır. 2002 yılında Hindistan’da 20 milyon tonluk, 2003’te de Çin’de 10 milyon tonluk üretim düşüşleri dikkati çekmektedir.

Çeltik üretiminde olduğu gibi tüketiminde de ilk iki sırayı Çin ve Hindistan almakta. Bu ülkelerin kalabalık nüfusları ve beslenme

500_ alışkanlıkları bu üretimi artırmakta.

> Mısır- Dünyada Durum

Mısır, toplam tahıl içinde ekim alanı olarak 2. sırada, üretim olarak da 1. sıradadır. Yandaki çizelgede de görüldüğü gibi dünya mısır üretiminin %45’ini ABD tek başına karşılamaktadır.

Hayvan beslenmesinde ve nişasta bazlı şeker üretiminde yoğun olarak kullanılan mısırı yandaki şekilde de gösterdiğim gibi en çok üretici olan ABD tüketimde de 1. sırada yer almakta.

Türkiye’de Durum

Ülkemizin hemen her yerinde üretimi yapılabilmekle birlikte, Adana, Sakarya, Gaziantep ve Samsun’da yoğun olarak üretilmektedir. Tabloyu incelediğimizde, üretim alanlarında çok büyük değişim olmamasına rağmen üretimin 1985’den sonra arttığını görüyoruz.

Türkiye’de Çeltik

2004 yılı verilerine göre ülkemizde 37 ilde çeltik tarımı yapılmakta ancak üretimin büyük kısmı Edirne, Balıkesir, Samsun, Çorum ve Sinop illerinde yapılmakta. Ülkemizde kişi başı yıllık pirinç tüketimi 8kg/yıl civarındadır. Ülkemizin yıllık pirinç talebi yaklaşık 550 bin tondur.

Dünyada Tahıl Ticareti ve Fiyatları

> Buğday

Dünyada ticarete konu olan buğday miktarının, 2000/01 yılma oranla yaklaşık olarak 4,4 milyon ton artarak, 2001/02 yılında 107,7 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir.Stok miktarının da 8,7 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir.

Dünya ticaretine konu olan buğday miktarı üretilen buğdayın yaklaşık %10’nu kadar olmaktadır.Tablo 4 de dünya buğday ihracatı ve başlıca ihracatçı ülkeler verilmektedir.

TABLO 4 . DÜNYA BUĞDAY İHRACATI VE BAŞLİCA İHRACATÇI ÜLKEI_ER(.000 Ton)

Dünya buğday ihracatında yıllar itibariyle dalgalanmalar olmasına rağmen ortalama ihracat 100 milyon ton civarındadır. Tabloda verilen önemli beş ihracatçı ülke, toplam dünya ihracatının yaklaşık %88’sini oluşturmaktadır. 2001/02 yılı içinde yukarıdaki tabloda belirtilen ihracatçı ülkeler dışında, Kazakistan, Hindistan, Bulgaristan, Çin’de buğday ihracatı artan ülkeler olarak dikkati çekmektedir.Türkiye’de buğday ihraç eden ülkeler arasında olup, buğday ihracatımız 2001 yılında önceki yıla oranla yaklaşık %35 civarında düşmüştür.

Dünya Buğday İthalatı

Dünya buğday ithalatı ve önemli ithalatçı ülkeler verilmektedir. Buğday ithalatında ilk şuayı yaklaşık % 45’lik payla Asya , ikinci sırayı % 25’lik payla Afrika , üçüncü sırayı % 20’lik payla Amerika ve dördüncü sırayı ise %10’luk payla Avrupa ülkeleri (Bağımsız Devletler Topluluğu dahil) almaktadır.

Ayrıca tablo 10’nun incelenmesinden de görüleceği gibi buğday ithal eden ülkelerin başında Brezilya, İran, Mısır ve Japonya gelmektedir.Bu dört ülke dünya buğday ithalatının yaklaşık % 25 lik kısmını oluşturmaktadır.

TABLO 6. DÜNYA BUĞDAY İTHALATI VE BAŞLICA İTHALATÇI ÜLKELER (.000 Ton)

KAYNAK INTERNATIONAL GRAINS COUNCIL(GRAIN MARKET REPORT

Dünya Buğday Fiyatları

Dünya’da ticarete konu olan ABD ve Arjantin menşeyli buğday fiyatları tablo 19 da verilmiştir.

TABLO 19. ABD VE ARJANTİN MENŞEYLİ BUĞDAY FİYATLARI (FOB $/Ton)

YILLAR

BD No 2 Kışlık Sert Buğday

ABDKışlık Yumuşak Buğday

ARJANTİN Trigo Pan

1990/91

118

112

85

1991/92

150

147

114

1992/93

143

142

124

1993/94

143

132

120

1994/95

157

145

136

1995/96

216

198

218

1996/97

181

158

157

1997/98

142

129

137

1998/99

120

100

118

1999/00

112

97

104

OCAK 2000

111

98

93

AĞUSTOS 2000

115

90

111

ARALIK 2000

130

105

109

MAYIS 2001

130

107

119

Ocak 2002

144

122

133

2002

142

127

Kaynak: INTERNATIONAL G

RAINS COUNCIL(GRAIN

MARKET REPORT)

Dünya buğday fiyatları arz -talep ve stok durumuna göre yıllık,haftalık aylık olarak değişmektedir.

> Arpa

Dünya Arpa ticaret hacmini AB, Rusya, Avustralya, Kanada, Suudi Arabistan,Arjantin ve Cezayir belirlemektedir. 2004/2005 sezonunda dünya arpa ticareti 800 bin tonluk bir artış göstererk 15.5 milyon tona ulaşmıştır.

Suudi Arabistan arpa ithalatında yaklaşık %40’lık pay ile en büyük ithalatçı konumundadır. Arpa ihracatında ise AB, Avustralya,Rusya ve Kanada dünya arpa ihracatının %75’ini karşılamaktadır.

Arpa Fiyatları

> Mısır

Birçok ithalatçı ülkedeki üretim artışı nedeniyle 2004/2005 sezonunda dünya mısır ticaretinde yaklaşık %3Tük bir küçülme yaşanmıştır. AB’de mısır üretiminin 12 milyon ton artması mısır ithalatını önemli ölçüde azaltmıştır

Mısır ithalatmda ilk sırayı %22Tik payla Japonya alırken 2. sırayı G.Kore almakta. Bu iki ülkenin ekilebilir alanlarının kısıtlı olması ithalat miktarlarını yükseltmekte.

Mısır üretiminde olduğu gibi ihracatında da ilk sırayı %65-70’lik payla ABD almakta. 2. sırada da %12Tik payla Japonya gelmekte.Bu2 ülkenin yüksek ihracatındaki ana sebep yiksek teknoloji kullanarak üretim yapmaları

Mısır Fiyatları

Yukarıdakiçizelgede de görüldüğü gibi ihracatçı ülke fiyatları, ithalatçı ülke fiyatlarından düşüktür. Özellikle Arjantin kriz yaşadığı yıllarda daha rekabetçi olabilmek için fiyatları aşağı çekmiştir.

> Çeltik

Çizelgeden de görülebileceği gibi ithalatçı ülkelerin başında Nijerya,Çin, Endonezya, Irak ve Suudi arabistan gelmektedir. Tayland, Vietnam, Hindistan ve Çin ise dünyanın önde gelen çeltik ve pirinç ihracatçısı ülkeleridir.

Çeltik Fiyatları

1996-1997 ve 1998 yılları arasında çeltik fiyatları 410-440 dolar civarında iken, daha sonra önemli miktarlarda düşüşler olmuş ve tekrar 380 dolar seviyelerine yükselmiştir.

Türkiye’de Tahıl Ticareti, İthalatı, İhracatı, Fiyatları, Politika

Ve Stratejiler

> Buğday

Türkiye’nin Buğday İhracatı

Ülkemizde, buğday ihracatı, üretim miktarı ve ürün kalitesiyle yakından ilgilidir.Üretim miktarın büyük ölçüde iklim koşullarına bağlı olması nedeniyle ihracatta yıldan yıla dalgalanmalar görülmektedir. 1995 yılma kadar ülkemizden buğday ihracatını sadece TMO yapmaktaydı günümüzde serbest piyasa ekonomisi koşullarında özel sektör tarafından da buğday ihracatı yapılmaktadır.

Türkiye buğday yanında önemli miktarlarda un, makarna,bulgur ve diğer buğday mamulleri ihraç eden bir ülkedir. Özellikle un ve makarna ihracatında dünyada önemli bir yere sahiptir.

BUĞDAY İHRACAT MİKTAR VE DEĞERİ

Türkiye’nin Buğday İthalatı

BUĞDAY İTHALATI, İTHALAT DEĞERİ VE ORTALAMA İTHAL FİYATI

DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI

Tablo’nun incelenmesinden görüleceğigibiyıllar itibariylebuğday ithalat miktarlarımızda dalgalanmalar görülmektedir.2001 yılında buğday ithalatında makarnalık buğday ithalatında görüleceği gibi önemli miktarda düşme söz konusudur. Tablodaki birim ithal fiyatlarıyla ihraç fiyatları karşılaştırıldığında ithal fiyatlarının yüksek olduğu gözlenmektedir. Bunun nedeni ülkemiz buğdaylarının düşük kaliteli olmasıdır.İthal bağlantılarının erken veya geç yapılması da dış fiyatları büyük ölçüde etkilemektedir.

2001 yılında toplam buğday ithalatmın 5 337 tonu (864 933 $) Makarnalık buğdaylardan oluşmaktadır.

Tablo 15 de son dört yıllık makarnalık buğday ithalatı verilmektedir.Makarnalık buğday ithalatımızda son 4 yılın karşılaştırması yapılırsa makarnalık buğday ithalatında yaklaşık olarak %20 oranında bir düşme olduğu görülmektedir.

.Buğday Fiyatları

Ülkemizde buğday 1983 yılından beri Devlet desteklem alım programı içerisindedir ve her yıl Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenir. Ancak 2003 de bu uygulamaya son verilmiş ve TMO buğday fiyatlarım kendi alım fiyatları olarak belirlemiştir.

> Arpa

Son 15 yıllık dönemde arpa ithalat miktarında önemli dalgalanmalar olmuş, ithalat miktarı 20 bin ton ile 250 bin ton arasında dalgalanmıştır.

Arpa ihraçtı üretim miktarı ve kalitesi ile yakından ilgilidir. Üretim miktarının büyük oranda iklim koşullarına bağlı olması ihracatta da yıldan yıla dalgalanmalara sebep olmaktadır.

Arpa da ülkemiz net ihrcatçı konumundadır.

> Mısır

Ülkemiz 1995 yılından itibaren uygulamaya konula DTÖ tarım anlaşması çerçevesinde mısır ithalat ve ihracatı yapmaktadır. İthalat miktarımız 537 bin ton ile 1.800 bin ton arasında dalgalanmaktadır. Kümes hayvancılığı yaygınlaştıkça artan yem talebi ithalat miktarını da artırmaktadır. Ülkemiz net mısır ithalatçısı konumundadır.

Tablodandagörüldüğüüzere mısır ihracatımız oldukça düşüktür.İhraç edilen mısırnda büyük kısmı tohumluktur.

Çeltik

Ülkemiz yıllardan beri iç talebi karşılamak amacıyla pirinç ithal etmektedir. Son yıllarda bu ithalatın çeltiğe kaydığı görülmektedir. Net çeltik ithalatçısı olan ülkemizin çeltik ihracatı çok düşük rakamlardadır. Yaklaşık ihracat rakamımız 4 bin ton civarlarmdadır.

Tahıl Üretimi ve Ticaretinde Etkili Kuruluşlar, Anlaşmalar

ULUSLARARASI TAHIL KONSEYİ (INTERNATIONAL GRAINS COUNCIL-IGC) MERKEZ:One Canada Square Canary Wharf Londra E14 5AE İngiltere Konsey Başkanı: A. Moneim Mousa (Mısır)

KURULUŞ VE FONKSİYONLARI

Uluslararası Buğday Konseyi, 1 Temmuz 1949’da ve 23 Mart 1949’da Vaşington’da imzalanan Uluslararası Buğday Anlaşması hükümleri altında kurulmuş ve daha soma imzalanan 1953, 1956, 1959, 1962 Uluslararası Buğday Anlaşmaları, 1967 Tahıl Anlaşması ve 1971, 1986 Uluslararası Buğday Anlaşmaları ile devam etmiştir. 1986 Uluslararası Buğday Anlaşması (IWA) daha önce imzalanan anlaşmalar gibi, birbirinden bağımsız iki yasal araç kullanmaktadır; Buğday Ticareti Anlaşması (WTC) ve Gıda Yardım Komitesi tarafından yönetilen Gıda Yardımı Anlaşması (FAC). Her iki anlaşmanmda süresi (sırasıyla 5 ve 3 yıl) uzatılmıştır ve 30 Haziran 1995’te sona ermiştir.

Aralık 1994’te Londra’da yapılan toplantıda iki yeni Anlaşmayı kuran metinler birleştirilerek 1995 Uluslararasi Tahıl Anlaşması olarak değiştirilmiştir. İlgili Hükümetlerce onaylanma prosedürleri veya diğer gerekli faaliyetlerin tamamlanmasından soma 1995 Tahıl Ticareti Anlaşması ve 1995 Gıda Yardımı Anlaşması, 1 Temmuz 1995’te yürürlüğe girmiştir.

1995 Tahıl Ticareti Anlaşması

1986 Buğday Ticareti Anlaşması’nm uluslararası işbirliğinde başarılı olması nedeniyle, anlaşmaları başlatan Uluslararası Buğday Konseyi bu anlaşmanın çok fazla değiştirilmemesi gerektiğini düşünmektedir. 1993 GATT Uruguay Round’u görüşmelerinde kabul edilen hususlar gözönüne alınmıştır. 1995 Tahıl Ticareti Anlaşması (GTC) önceki anlaşmalar gibi, dünya gıda güvenliğini sağlamayı ve tahıl piyasasına istikrar kazandırmayı amaçlamakta ve üye ülkelere istatistiksel bilgilerin daha iyi düzenlenmesi ve piyasa hakkında enformasyon hizmetleri de sunmaktadır. Konsey herhangi bir iktisadi yaptırım uygulayamasa da, ortaya çıkan sorunlar konusunda görüşmeler başlatabilmektedir. GTC, sadece buğday ile değil bütün tahıllarla ilgilidir ve bu yüzden Konsey her defasında buğday yerine tahıl deyimini kullanmaktadır.

Piyasa Takip Komitesi (Komite dünyadaki tahıl üretimi ile ilgili gelişmeleri izlemekle görevlidir) Konseye doğrudan bağlıdır ve tüm üyelerin konsey toplantılarına katılmalarını teşvik etmektedir. Konsey toplantılarına, gerekirse ilgili uzmanlarda çağrılmaktadır.

Konsey, üye ülkelerin oy haklarına bağlı olarak belirlenen katkı payları ile finanse edilmektedir, katkı payları üye hükümetlerin dünya tahıl ticaretindeki ağırlıkları ile orantılı olarak belirlenmektedir.

Konsey, çeşitli ülkelerin GTC’ye üye olmaları konusunda çalışmalar yapmaktadır. Konsey, üye olmayan, ancak dünya tahıl ticaretinde önemli olan ülkeleri gelişmeler konusunda bilgilendirmektedir ve bu ülkeleri 4 Aralık 1994 tarihindeki Hükümetler Konferansa davet etmiştir. 1 Temmuz 1995 tarihinden soma ise konsey tarafından belirlenen şartlara herhangi bir ülkenin uyabileceği kabul edilmiştir. GTC, 30 Haziran 1998 tarihine kadar 3 yıllık bir süre için kurulmuştur, muhtemelen çalışma süresi bu tarihten itibaren 2 yıl daha uzatılacaktır.

1995 Gıda Yardımı Anlaşması:

1995 yılında Gıda Yardım Komitesi tarafından alman bir kararla oluşturulmuştur ve adı geçen komite gibi çalışmaktadır. Konseyin amacı, gelişmekte olan ülkelere uluslararası topluluk yardımı ile yıllık olarak, 10 milyon ton gıda yardımında bulunmaktadır. Kanada, Norveç ve ABD’nin yardım içerisindeki katkıları düşerken, İsviçre’nin yardım payı artmıştır. 1986 yılında Konsey tarafından 7,52 milyon ton (buğday ağırlığında) gıda yardımı yapılmışken, geçen yıl 5.35 milyon ton yardım gerçekleştirilmiştir. Yardım koşullarında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Yardımlar, tahıl hibesi ve nakit şeklindedir. Yardımlar iki taraflı olabilmektedir. Bununla birlikte üye ülkelerin yardımlarını Dünya Gıda Programı gibi çok taraflı yöntemlerle yapmaları istenmektedir.

Gıda Yardımı Komitesi’nin (FAC) amaçlarından biri de yardımda bulunan ülkelerin tahıl alımlarını, gelişmekte olan ülkelerden nakit karşılığında almalarını sağlamaktır. Gelişmekte olan ülkeler deyimi Komite tarafından OECD’nin Gelişme Yardımları Komitesi tanımına uygun olarak kullanılmaktadır. Yardımlar, az gelişmiş ülkeler, fakir ülkeler ve daha fakir ülkeler tasnifine uygun olarak gerçekleştirilmektedir.

Konsey’in 30 Haziran 1998 tarihine kadar çalışması planlanmıştır. Bununla birlikte Konsey gerekli görürse çalışma dönemini 2 yıl daha uzatabilir.

ÜYELER

Uluslararası Buğday Konseyi ve 47 Ülke: Cezayir, Arjantin, Avustralya, Barbados, Bolivya, Kanada, Fildişi Sahilleri, Kuba, Ekvator, Mısır, Avrupa Birliği ve üye ülkeleri (Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsveç, İngiltere), Holy Sea, Macaristan, Hindistan, İran, Irak, İsrail, Japonya, Kore, Malta, Mauritus, Fas, Norveç, Pakistan, Panama, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Tunus, İsviçre, Türkiye, ABD ve Yemen.

YAPI

Konsey, yılda 2 kez hasat dönemlerinde toplanmaktadır. Toplantının kesin tarihini Başkan belirlemektedir. Konsey 14 Yönetim Kurulu Üyesi’ni seçmektedir.

ÜYELER

Gıda Yardım Komitesi; 22 üye hükümet bulunmaktadır: Arjantin, Avustralya, Kanada, Avrupa Birliği ve üye ülkeleri (Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsveç, İngiltere), Japonya, Norveç, İsviçre, ABD.

YAPI

Gıda Yardım Komitesi, Uluslararası Buğday Konseyi ile birlikte yılda iki kez ve Başkan toplantı kararı verdiğinde veya üyelerden en az üçünün talebi üzerine toplanmaktadır.

BAŞLICA YAYINLAR

Uluslararası Buğday Konseyi: Tahıl Piyasası Raporu (Ulusal Politikalar ile birlikte yılda 11 sayı çıkmaktadır), Dünya Tahıl İstatistikleri (yıllık), Mali Yıl Raporu (yıllık), Buğday ve Buğday Unu Gemi Yüklemeleri (yıllık); Gıda Tardım Komitesi: FAC Üyeleri Tarafından Yapılan Gıda Yardımı Gemi Yüklemeleri.

TMO (TOPRAK MAHSÛLLERİ OFİSİ)

Birinci Dünya Savaşı sonrasında sanayi tesislerinin büyük ölçüde yok olması
Dünyanın pek çok ülkesinde tarıma yönelmeyi zorunlu kılmış ve tarımsal üretimin hızla artması sonucu üretici ülkelerde bilhassa buğday stokları büyük ölçüdeçoğalmıştır.Buğday stoklarındaki bu artış dış piyasada rekabete, fiyatların düşmesine ve bunlardan kaynaklanan büyük krizlere neden olmuş, özellikle 1928 yılından soma Türkiye dahil birçok ülkedebuğday fiyatları hızla düşmeye başlamıştır.

Krizin giderek büyümesi, üreticileri zor duruma düşürmüş ve ülkelerin bu konuda önlemler almasını gerektirmiştir. Bir çok ülkede görülen bu durum üretici bir ülke olan Türkiye’dede yaşanmış ve Hükümet belirli bir taban fiyatıyla bazı yerlerde buğday satınalınmasını gerekli bulmuş; 10.07.1932 tarihinde yürürlüğe giren 2056 sayılı Kanunlada Ziraat Bankası’nı bu işle görevlendirmiştir. (ABD’de bugün uygulanmakta olan fiyat destekleme programının başlangıcı olan 1929 tarihli Zirai Marketing Kanunu ve Kanada’da 1930’da başlayıp 1935’te
bugünkü şeklini alan Kanada Hububat Kanunu, aynı amaçla yapılan Hükümet
düzenlemeleridir.) Ziraat Bankası 1932/1933 yıllarında çoğu Orta Anadolu’da olmak üzere alım merkezleri açmıştır. Bu defa, alınan buğdayların muhafazası için yeterli kapasitede depo bulunmaması sorunu ortaya çıkmıştır. Bunu gidermek için Silo ve Ambar İnşası hakkında çıkarılan 11.06.1933 tarih, 2303 sayılı Kanunla hububat muhafazates isleri kurma görevi de yine Ziraat Bankasına verilmiştir.

Gerek üreticinin desteklenmesi, gerekse silo ve ambar yapımı oldukça büyük bir mali yük meydana getirdiğinden Hükümet ekmeğe küçük çaplı bir vergi koymak zorunda kalmış, bu amaçla 30.05.1935 tarih, 2466 sayılı “Buğday Koruma Karşılığı Kanun” yürürlüğe konmuştur.

Üretimin bu şekilde desteklenmesiyle buğday ziraatının gelişmesi ve zaman zaman meydana gelen tabii afetler dolayısıyla tohumluk ve yardım ihtiyaçlarının belirmesi sonucu, bu ihtiyaçların giderilmesi görevi de Ziraat Bankasına verilmiştir.

Buğday üretiminin artması yanında görevlerin çoğalması ayrıca II. Dünya Savaşı belirtilerinin gittikçe fazlalaşmasıyla Ziraat Bankasında Buğday Masası Şefliği adı altında yürütülen bu işler, yalnız bu amaçla çalışacak bir kuruluşun kurulmasını gerektirmiş ve 13.07.1938’de yayımlanan 24.06.1938 tarih ve 3491 sayılı kanunla İktisadi Devlet Teşekkülü niteliğinde olmaküzere “Toprak Mahsulleri Ofisi” kurulmuştur.

O günlerde yalnızca buğday üreticisine destek olmak ve buğday piyasasını düzenlemek amacıyla kurulmuş olan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), değişen ve gelişen şartlar içinde zamanla arpa, çavdar, yulaf, mısır, patates, pirinç ve çeltik ile fasulye, nohut, mercimek gibi bakliyat, yağlı tohumlar ve uyuşturucu maddeleri de faaliyet alanı içine almıştır. Kurulduğu günlerin II.Dünya Savaşı yılları içinde olunması nedeniyle geçici olarak benzin, otomobil lastiği, et kavurması, margarin ve hatta kahve gibi maddelerin tedarik ve dağıtımını da ek görev olarak yürütmüştür.

TMO’NUN AMACI

TMO Ana Statüsünün 4.ncü maddesinde, Kuruluşun amaç ve faaliyet konuları; “Yurtta hububat fiyatlarının üreticiler yönünden normalin altına düşmesini ve tüketici halk aleyhine anormal derecede yükselmesini önlemek, bu ürünlerin piyasasını düzenleyici tedbirler almak ve gerektiğinde Bakanlar Kurulu Kararı ile hububat dışında bakliyat ve yağlı tohumlarla ilgili verilecek görevi yürütmek, afyon ve uyuşturucu maddelere konulan Devlet tekelini işletmek, bu ürünlerin alım-satımmı yapmak, gerekli stokların tesisini ve muhafazasını sağlamak” şeklinde ifade edilmiştir.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 16 Ekim 1945 tarihinde Kanada’nm Quebec kentinde Birleşmiş Milletler’e üye 44 ülke temsilcisinin, insanların beslenme düzeylerini yükseltmek, gıda ve tarımsal ürünlerin üretimini ve dağıtımını geliştirmek ve kırsal kesimde yaşayan insanların yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla FAO Anayasasını imzalamaları ile kurulmuştur.

Bugün FAO, 175 üye ülke ve 2.000 çalışanı ile Birleşmiş Milletler sistemi içindeki en büyük özerk kuruluştur. Kuruluşundan bu yana FAO; tarımsal kalkınmayı, iyi beslenmeyi ve tüm insanların faal ve sağlıklı yaşamaları için gerekli gıdayı bulabilmelerini amaçlamış, fakirliği ve açlığı azaltmaya yönelik çalışmalarda bulunmuştur.

FAO, tarımsal kalkınmayı sağlayacak ekonomik ve sosyal politikalar üretirken, gıda ve tarımdaki acil durumların ele alınmasında da en büyük rolü üstlenmektedir.

Doğal kaynakların korunması ve yönetilmesi için “sürdürülebilir tarımsal ve kırsal

kalkınma” nm öncüsü olan FAO, yürüttüğü programlarla, gelecek kuşaklarında ihtiyaçlarını karşılamayı hedeflemektedir.

Uluslarası Tarımsal Araştırma Danışma Grubu (CGIAR) bünyesinde tahıl üretimine yönelik araştırma ve destekler bulunmaktadır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar sonucu halen gelişmekte olan ükelerde 500’ü aşkın tahıl türü üretmiş ve verimin hedef alman tahılda %75 artmasını sağlayan çalışmalar yapmıştır.

Tahıl Borsaları

Hızlı bir değişimin yaşandığı günümüzde türev (derivatives) piyasaları, finans piyasalarının gelişmişlik seviyesini artırarak, ekonomide kaynakların daha etkin dağılımı ve kullanımına katkıda bulunmak, gelişmiş uluslararası piyasalarda yeralmak ve bu piyasalara entegre olmak gibi amaçların gerçekleştirilmesinde önemli işlevler üstlenmektedir.

Vadeli ürün işlemleri ve bu işlemlerin yapıldığı piyasaların ortaya çıkması oldukça eskilere dayanmaktadır. İlk futures işlemi 1679 yılında Japonya’da kaydedilmiştir. Bu dönemde daha çok kişisel işlemler olarak kalan bu tür işlemler için ilk piyasa sayılabilecek örgütlenme 1730 yılında Osaka’da kurulan Dojima Pirinç Ticaret Borsası’dır. (Tuncer 1994: 24) Günümüzde bilinen anlamda modern vadeli işlem borsalarının oluşumu 1840Tı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşmiştir. Bu dönemde Chicago gerek ulaşım altyapısı gerek çevre eyaletler için bir pazar konumunda olması dolayısıyla tüccarların buluştukları bir merkez haline gelmiştir. Ancak pazarda zaman zaman oluşan arz-talep dengesizliği üreticileri ve tüccarları zor durumda bırakmıştır. Bu dengesizliğin önlenmesi amacıyla 1848 yılında Chicago Board of Trade (CBOT) olarak bilmen tahıl borsası kurularak pazar örgütlü bir yapıya kavuşturulmuştur. Daha soma değişik ürünlerin de piyasalarda işlem görmeye başlamasıyla 1919 yılında Chicago Merchantile Exchange (CME) olarak kurulan borsa bir kurum geleneğiyle günümüze kadar gelmiştir. Türkiye’deki önemli tahıl borsaları ise Çorum ve Polatlı’da bulunmaktadır.

AB Ortak Tarım Projesi ve Tahıl Sektörü

Ortak tarım politikası nedir ve ilk olarak ne amaçla oluşturulmuştur? Tarmı her zaman devletlerin ilgisinin odaklaştığı alanlardan biri olmuştur. Bir ülkenin kendine yeterliliğinin sağlanması (bu çoğu zaman üretim fazlası sonucunu doğurur böylece hasat kötü olduğunda da erzak bulunması garanti altma alınmış olur) bunun merkezindedir. Aynı şekilde, çok sayıda kırsal kökenli ailenin topraktan kopmaması için çiftçilerin gelirlerinin iklim, toprak ve hastalıklar gibi kontrol altına alınamayan etkenler sebebiyle aşırı dalgalanmalara maruz kalmamasının sağlanması da aynı derecede önem taşır. Bu nedenle tarım politikası nüfus kaymaları, bölgesel politikalar ve istihdam politikaları gibi diğer pek çok ilgi alanına da uzanma eğilimindedir.

Ortak tarım politikası (OTP) 1962’de oluşturulmuştur. O tarihte spesifik olarak Topluluk’un tarımsal üretimini arttırmak, tarım topluluğu için yeterince iyi bir yaşam standartı sağlamak, piyasaları istikrara kavuşturmak, tüketicilerin her zaman ürünleri bulabilmelerini garanti etmek ve bu ürünleri makul fiyatlarla sunmak için tasarlanmıştı. OTP birbirine bağımlı üç ilke üzerine kuruldu ve hâlâ da bunlar üzerinde yükselmektedir. Bu ilkelerden birincisi tüm tarım ürünleri için tek bir pazarın varolması gerekliliğiydi ve bunun işlemesi için ortak pazar kurallarına gerek vardı. Bunun ardından 1968’de fiyatların bir örnekleştirilmesi geldi. Bu, tek pazarın tamamlandığının göstergesiydi. Bulmacanm ikinci parçası üye devletlerin hepsinin Topluluk içinde yetiştirilmiş ürünleri tercih etme zorunluluğuydu. Bunun sonucunda ithalat üzerine gümrük vergileri kondu, böylece bunlar rakip yerli ürünlerden daha pahalı oldular. Buna paralel olarak, Topluluk ürünlerinin dünya pazarlarında rekabet gücüne sahip olmasını sağlamak için bir ihracat sübvansiyonları sistemi uygulamaya kondu. Üçüncü olarak, çiftçilere sağlanan mali sübvansiyonlar, hiçbir üye devletin kendi tarım topluluğuna haksız biçimde arka çıkmasına meydan vermeyecek şekilde, bir araya toplandı. Böylece Topluluk bütçesi OTP’nin uygulanması ve yönetilmesinde başlıca mali araç halini aldı.

2003 OTP reformu, geçmiş reform girişimlerinde yer verilen, fiyat desteğinden doğrudan ödemelere geçiş eğilimini sürdürmektedir. Farklı ürün ve ürün grupları için uygulanmakta olan piyasa, fiyat ve destek politikalarında getirilen yenilikler aşağıda özetlenmektedir:

Hububat

Hububat ile ilgili olarak, müdahale fiyatı ve doğrudan ödeme düzeyinin korunması, ancak bu ödemeler için aylık bazda uygulanan artışların % 50 oranında azaltılması yoluna gidilmiştir.Çavdar, müdahale sistemi dışında bırakılırken enerji ürünlerine yönelik olarak yeni getirilen hektar başına 45 Euro’luk yardımın 1,5 milyon hektarlık bir “Garanti Edilen Azami Alan” (“maximum guaranteed area”) için verilmesi için mutabakat sağlanmıştır.

DurumBuğdayı

AB’nin “geleneksel” olarak tanımlanan bölgelerinde ödenen durum buğdayı yardımın 3 yıl içerisinde hektar başına 344,50 Euro’dan 285 Euro’ya düşürülmesi ve 2005 yılından itibaren bu ödemelerin üretim ile bağının kesilmesi öngörülmektedir (“de-coupling”). İyi durumdaki (“well-established”) bölgelerde hektar basma 138,90 Euro olarak verilmekte olan yardım ise 3 yıllık dönemin sonunda tamamen sona erdirilecektir. Buna ek olarak, sadece “geleneksel” durum buğdayı alanlarında verilmek üzere hektar başına 40 Euro’luk bir kalite primioluştumlmuştur.(Kaynakttp://www.euturkey.org.tr/uzman/uzmanIik_tezleri_files/er hunjbas.pd)

Ayrıca AB’nin tahıl sektörü ile ilgili daha detaylı bilgiler (üretim miktarı, ticareti..vs) ekler bölümündeki tablolarda mevcut durumda.

Sonuç ve Değerlendirme

2003 yılında genel ekonomi %5.9 büyürken, tarım sektörü % 2.4 küçülmüştür. 2004 yılında % 9.9 olarak açıklanan büyüme rakamına karşılık, tarım sektörü büyümesi % 2.0 ile sınırlı kalmıştır. Bundan da öte, tarım katma değeri rakamları, bırakın ilerlemeyi, sektörel gerilemeyi açıkça ortaya koymaktadır. Tarım katma değeri (1987 fiyatlarıyla, milyar TL) 2003 yılında 15.978 iken, 2004 yılında gerileyerek 15.863 olarak ortaya çıkmıştır.

2003yılından bu yana, Türkiye, sattığından daha fazla tarım ürünü ithal eder bir ülke konumuna gelmiştir. Türkiye, kendi ekolojisinde yetişen tarımsal ürünlerin

dışalımına, 2 milyar ABD Dolarına yakın bir finansman ayırmak zorunda kalmaktadır. Ülkenin 2003 yılında tahıl dışalımına 400 milyon dolar, yağ bitkileri dışalımına 850 milyon dolar, pamuk dışalımına 500 milyon dolar ödemesi, yanlış tarım politikalarının acı sonuçları olarak ortaya çıkmaktadır.

Elbette bütün bunlar, tesadüf değildir. Tarımın yapısal sorunlarına yönelik hiçbir kalıcı iyileştirme politikası güdülmezken, kamunun tarım sektörünü düzenleme görevi neredeyse tümüyle terk edilmiş durumdadır buğday ve mısıra geçen yılın alım fiyatlarının altında fiyat açıklanması; tüm bunlara karşın tarımsal girdilerin fiyatlarının her yıl % 35 – 40 düzeyinde artması, alt sektörler itibariyle çöküş sürecine işaret etmektedir.

2004yılında buğdaya 370 bin TL/kg. fiyat açıklayan Hükümet, 2005 yılında fiyatı 20 bin TL aşağıya çekerek 350 bin TL/kg. olarak açıklamış, kg. başına 30 bin TL prim ödeyeceğini ilan etmiş, ancak bugüne dek prim ödemesi yapılmamıştır.

Konu ile ilgili bir başka “politikasızlık örneği”, Toprak Mahsulleri Ofisi’ni piyasadan çekme çabası içinde teşkilatının yarısını kapatan Hükümet’in, Eylül ayı sonu itibariyle 5 milyon tonun üzerinde buğday – arpa – çavdar ve mısır satın almış olmasıdır. Özellikle TMO işyerlerinin kapatıldığı merkezlerde buğday fiyatları 250 bin TL’ye kadar gerilemiş; kendisinden yarar umulan “piyasa”, gelişmelerden çıkar sağlamak için alıma girmemiş;tüccarı – sanayiciyi alıma yönlendirecek politikalar kurgulanamamıştır

Konu ile ilgili son gelişme, en çarpıcı olanıdır. 2004 yılında 332 bin TL/kg olan mısır fiyatları, üretim deseni içinde mısırın yerini artırmış ve 2003 yılında 1.8 milyon ton mısır dışalımı yapmak zorunda kalan Türkiye, 2004 yılında dışarıdan 900 bin ton mısır satın almış, 2005 yılında ise kendine yeterlilik sağlanmıştır. Ancak tüm bu gelişmeler birilerini rahatsız etmiş olmalı ki, 2005 yılında, bir önceki yıla göre 72 bin TL/kg daha düşük olmak üzere, mısır alım fiyatı, 260 bin TL/kg. olarak açıklanmıştır.

Bu çerçevede, iki önemli yapısal soruna dikkat çekmekte yarar görülmektedir. Bunlardan birincisi, ülkede yalnızca 4.5 milyon hektara yakın bir alanın sulanabilmesi ve bir o kadar alanın daha sulama yatırımı beklemesi nedeniyle, ürün fiyat paritelerinde bir ürün lehine oluşan dengenin, diğer ürünler aleyhine sonuç doğurmasıdır. Bu bağlamda, mısır ve buğday üretim alanları, pamuk ve soya aleyhine alan genişletmektedir. Bu sonuç, sulanabilen alan miktarını artırmadan rasyonel bir üretim desenine ulaşmanm olanaksızlığını açıkça göstermektedir.

Bir başka yapısal sorun ise, tarımsal ürünlerin dünya fiyatları ile yerel fiyatların farklılaşması ve bunun düşük fiyat açıklamaları için gerekçe yapılmasıdır. Başlangıçta şunun altını çizmekte yarar görülmektedirki, Dünya Ticaret Örgütümün gümrük vergilerini indirgemeye yönelik politikaları bağlamında; orta vadede dünya fiyatından yüksek yerel fiyatlarla üretim yapma durumu sürdürülebilir olmaktan çıkacaktır. Bunun yanında, yerel fiyatların dünya fiyatlarından yüksek olması, tarımsal ürün işleme ve tarıma dayalı sanayi süreçlerinde rekabet etme yeteneğini ortadan kaldırmaktadır.

Bu saptamaları yapmakla birlikte, “soruna” yönelik kalıcı çözümün, ancak Türkiye’nin tarımsal üretim yapısının sürdürülebilir olmasından geçtiğini özellikle vurgulamak gerekmektedir. Başka bir deyişle, “üretici her geçen gün yoksullaşırken fiyat farklılığının nedeni nedir ?” sorusuna verilecek yanıt, gerçeği ortaya çıkarmaktadır. Yapısal sorunlarla boğuşan; tarlasına su ulaşmayan-toprak mülkiyeti yapısı bozuk olan-tarımsal girdilere yüksek fiyatlar ödeyerek ulaşabilen üretici, ortalama maliyetlerini geri çekememekte ve verimliliğini yükseltememektedir. Çözüm, bu sorunları ortadan kaldırmaya yönelik gerçekçi politika tercihleri ile sağlanabilir.

Sonuç olarak; dünya buğday üretiminin bu yıl 610 milyon ton, tüketiminin ise 613 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Yani 3 milyon tonluk bir açık. Geçtiğimiz yıl ise yaklaşık 10 milyon tonluk fazla verilmişti. Ülkemizde de gerek TMO raporlarında gerekse Tarım Bakanlığı raporlarında buğday en stratejik tahıl ürünü olarak gösterilmekte. Ancak bu adlandırmaya yakışacak destek ve ilgiyi görememekte. Her ne kadar buğday da ihracatçı konumda gözüksek de ülkemiz hızla kendi ihtiyacını karşılayamayacak duruma gelmiştir. Bu durumu durumu düzeltmek için benim bu proje için yaptığım çalışmalardan çıkardığım 3 temel çözüm yolu var: Birincisi program. Tahıl üreticilerinin, TMO’nun, Bakanlığın bir araya gelerek planlı ve programlı şekilde hareket etmeleri gerekiyor. Ülke içindeki fiyatların dış fiyatlardan yüksek olmaması ve dışarı ile rekabet edebilmek için bu çok önemli. 2. olarak tarım sektöründeki işletmelerin çok parçalı, bölünmüş yapıları. Birleşmeler ve kooperatifleşmeler verimliliği ve karlılığı mutlak surette artıracaktır. Üçüncü olarak da üretimde yüksek teknolojik imkanların kullanılması ve ürün çeşitlemesine gidilmesi. Tabi burada devletin rolü ve payı çok önemli. Teknoloji kullanımı konusunda üretici desteklenmeli. Nitekim şu an dünyanın bir numaralı üreticisi olan ABD’nin bu durumda olmasının en büyük nedeni teknolojik alt yapısı. Yukarıdaki satırlarda da belirttiğim gibi 3 milyon ton açığın verildiğini düşünürsek, önümüzdeki yılalrda artan nüfus ile tahıl üretiminin tüm dünya için öneminin artacağını söyleyebiliriz. Ülkemiz ile dünya tahıl sektörünü karşılaştırdığımızda, verim ve depolama sorunu en önemli sorunlar olarak gözükmekte. Ayrıca iç fiyatlar dünya fiyatlarının üstünde. Bunun da sebebi dünya tahıl ticaretini belirleyen tahıl borsası sisteminin ülkemizde yeterince uygulanamamasıdır. Bu sebeple fiyatları TMO belirlemektedir. Bir an evvel tahıl borsası sistemini oluşturmalı, dünyada 7. sırada olduğumuz tahıl üretiminde hak ettiğimiz ve potansiyelimiz olan üretim ve ihracat rakamlarına verim seviyesini ve kaliteyi artırarak ulaşmalıyız.

Kaynakça

1.<http://www.usda.gov/wps/portay RICULTURE> Amerika Tarım Bakanlığı

2.<http://faostat.fao.org/>Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü İstatistik

3.INTERNATIONAL GRAINS COUNCIL(GRAIN MARKET REPORT)

4.<http://www.foreigntrade.gov.tr/ead/DTDERGI/ocak97

5.<www.euturkey.org.tr/uzman/uzmanlik_tezleri_files/erhun_bas.pd>

6.www.tmo.gov.tr/index.php?_plugin=SitePagesO 1 &id=302>

7.<http://www.zmo.org.tr/yayinlar/>

8.<http.w ww.foreigntrade.gov.tr>

9.<www. Aeri.org.tr> Tarımsal Ekonomik Araştırma Enstitüsü Raporları

10.Agrovizyon Tarım Dergisi, Sayı 7

11.<www.tarim.gen.tr>

12.<www.die.gov.tr>

13.<www.dpt.gov.tr>

14.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yayınları

Paylaşın

İlişkili Makaleler

About Author

admin