Organik Tarım Sektöründe Organik Pamuk Üretimi Ve İhracatı

Mart 2, 2014

|

Kategori:

Merve Rabia GÜR

GİRİŞ

Organik tarım sektörü ile ilgili olarak genel bilgi ile birlikte sektörde en çok talep gören ürün olan organik pamuk ile ilgili olarak endüstriyel, üretim ve ticaret odaklı bir rapor hazırlamaya çalıştım. Bu raporla Türkiye’nin organik pamuk sektöründeki Pazar hacmi yanında, ükemizin AB’ye yakın olması ve AB’ye giriş aşamasında olması nedeniyle potansiyeli yüksektir. AB ülkeleri markalaşması nedeniyle organik pamuk ürünleri üretiminde lider konumdadır. Bu nedenle ülkemiz üretimdeki liderliğini ürüne çevirmede kullanması için yapabilecekleri konusunda referans alınabilecek bir kaynak ortaya koymaya çalıştık. Raporu hazırlarken, TÜBİTAK, ABD Tarım Bakanlığı ve birçok uluslararası kurumla birlikte, Türkiye Tarım Bakanlığı’nın raporlarından yararlandım.


PAMUK SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

2009/10 rakamlarına yapılan düzeltmelerin yanında ABD Tarım Bakanlığı raporu 2010/11 yılı için tedarik, talep ve ticaret öngörülerini içeren ilk tam veri setini içeriyor. 2009/10 için yapılan önemli değişikliklerin arasında dünya başlangıç stokları için yapılan 406.000 balyalık artış ve dünya üretimi için yapılan 1,2 milyon balyalık artış bulunuyor. 2009/10 dünya başlangıç stoklarındaki artış, Türkiye için yapılan 422.000 balyalık tahmini başlangıç stoku artışının sonucu oldu. Dünya üretim tahmini artışının büyük kısmı ise Çin’in üretim rakamlarına yapılan 1,0 milyon balyalık artıştan kaynaklandı. Dünya tüketim öngörüsündeki küçük (-175.000 balyalık) düşüşle birlikte bu değişiklikler 2009/10 kapanış stoklarını 1,8 milyon balya arttırarak 2009/10 stok/kullanım oranının Mart tahmininden 1,6 yüzde puan (%43,9’dan %45,5’e) gevşemesine sebep oldu. [1]

2009/10 kapanış stoklarındaki artışa rağmen 2010/11 başlangıç stoklarının 52,8 milyon balyaya ulaşması bekleniyor. Bu, dünya pamuk üretiminin sadece 109,0 milyon balya olduğu 2004/05 yılından beri görülen en düşük başlangıç stoku seviyesi. 2010/11’de dünya pamuk tüketim miktarının 2009/10’dan %2,7 (3,2 milyon balya) artarak 119,1 milyon balyaya ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünyadaki en büyük 6 pamuk tüketici ülkenin her birinin pamuk kullanımını 2010/11’de arttırması bekleniyor. Çin’in pamuk tüketimini 1,5 milyon balya yükselerek 47,5 milyondan 49,0 milyona ulaşması bekleniyor. Hindistan’ın da tüketimini 900.000 balya arttırarak 19,5 milyondan 20,4 milyona ulaşması bekleniyor.

Yüksek pamuk fiyatlarının pamuk ekimini son birkaç hasat yılından daha cazip hale getirmesi ile dünya pamuk üretiminin 2010/11’de %10,7 (11,0 milyon balya) artması bekleniyor. Fiyatlara en büyük tepkiyi vermesi beklenen ülke ABD olurken üretiminin %37 (4,5 milyon balya) artarak 12,2 milyondan 16,7 milyon balyaya çıkması öngörülüyor. Hindistan üretiminin 1,5 milyon balya artarak 23,5 milyondan 25,0 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Çin üretiminin de sadece 500.000 balya artarak 32,5 milyondan 33,0 milyona ulaşması bekleniyor. Çin tahmini tüketiminin 49,0 milyona yükselmesi ile birlikte Çin’in 2010/11’deki ihracatlarının 1,5 milyon balya (10,0 milyondan 11,5 milyona) artması bekleniyor. ABD ihracatlarının 1,5 milyon balya artarak 13,5 milyona artması öngörülüyor. Hindistan ihracatlarının 500.000 balya düşerek 2009/10’daki 6,2 milyon balyalık seviyeden 2010/11’de 5,7 milyon balyaya gerilemesi bekleniyor.

Dünya Pamuk Bilançosu

(Milyon x 480lb. Balya)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Başlangıç Stokları

62.4

63.3

62.9

62.7

63.2

52.8

Üretim

122.0

120.1

107.5

101.7

102.9

113.9

Arz

184.3

183.3

170.3

164.5

166.1

166.6

Tüketim

123.7

123.1

109.7

116.1

115.9

119.1

Kapanış Stokları

63.3

62.9

63.2

50.9

52.8

50.1

Stok/Kullanım Oranı

51.1%

51.1%

57.5%

43.9%

45.5%

42.1%

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

Dünya pamuk üretimindeki artışa rağmen ABD Tarım Bakanlığı 2010’daki kapanış stoklarında başka bir aşağı yönlü düzeltme öngörüyor. Kapanış stoklarının düşmesi ve dünya tüketiminin artması yönündeki beklentilerle stok/kullanım oranının 2010/11’de 3,4 yüzde puan düşerek %45,5’ten %42,1’e gerileyeceği tahmin ediliyor. Bu, stok/kullanım oranının %37,8 ve A endeks ortalamasının 91,8 cent/lb olduğu 1994/95 hasat yılından beri görülen en düşük stok/kullanım oranı olacaktır. Mevcut stok/kullanım oranı tahmininin ortaya koyduğu dar tedarik durumunun 2010/11’de fiyatları desteklemesi beklenebilir. Diğer yandan, boyle bir tahmin için hala erken olup pamuğun hasat edilmeye başlanmasına daha birkaç ay var. Bu süre içinde hava şartlarının ve küresel ekonominin arz ve talep durumunu değiştirme potansiyeli bulunuyor.

Dünya Pamuk Üretimi

(Milyon x 480lb. Balya)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Çin

35.5

37.0

36.7

31.5

32.5

33.0

Hindistan

21.8

24.0

22.6

23.5

23.5

25.0

Birleşmiş Devletler

21.6

19.2

12.8

12.2

12.2

16.7

Pakistan

9.9

8.9

9.0

9.8

9.8

10.5

Brezilya

7.0

7.4

5.5

5.8

5.9

6.8

Özbekistan

5.4

5.4

4.6

4.1

4.1

4.6

Türkiye

3.8

3.1

1.9

1.7

1.8

2.1

Avustralya

1.4

0.6

1.5

1.6

1.6

2.0

Afrika Serbest Bölgesi

3.4

2.3

2.2

2.1

2.0

1.7

AB-27

1.6

1.7

1.2

1.0

1.0

1.3

Türkmenistan

1.2

1.3

1.4

1.3

1.3

1.3

Yunanistan

1.4

1.6

1.2

0.9

0.9

1.2

Suriye

1.0

1.1

1.1

1.0

1.0

1.0

Arjantin

0.8

0.7

0.6

0.9

0.8

0.9

Burkina Faso

1.3

0.7

0.9

0.8

0.7

0.9

Diğerleri

7.6

7.4

6.3

5.4

5.5

6.1

Dünya Toplamı

122.0

120.1

107.5

101.7

102.9

113.9

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

Dünya Pamuk İhracatları

(Milyon x 480lb. Balya)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Birleşmiş Devletler

13.0

13.7

13.3

12.0

12.0

13.5

Hindistan

4.6

7.0

2.4

6.1

6.2

5.7

Özbekistan

4.5

4.2

3.0

3.9

3.9

3.6

Brezilya

1.3

2.2

2.7

1.9

1.9

2.0

Avustralya

2.1

1.2

1.2

1.8

1.8

1.9

Afrika Serbest Bölgesi

2.4

1.7

1.5

1.4

1.4

1.6

AB-27

1.6

1.6

1.0

1.1

1.1

1.2

Türkmenistan

0.8

0.8

0.6

1.0

1.1

1.0

Yunanistan

1.3

1.3

0.8

0.9

0.9

1.0

Burkina Faso

1.4

0.8

0.8

0.8

0.8

0.9

Pakistan

0.2

0.3

0.4

0.7

0.8

0.7

Tacikistan

0.6

0.5

0.4

0.5

0.5

0.5

Mali

0.9

0.5

0.3

0.4

0.4

0.5

Kazakistan

0.9

0.5

0.3

0.4

0.4

0.3

Zimbabve

0.4

0.4

0.3

0.4

0.4

0.4

Diğerleri

4.9

4.3

3.1

3.2

3.4

3.5

Dünya Toplamı

37.3

38.5

30.2

34.2

34.6

35.7

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

Dünya Pamuk Tüketimi

(Milyon x 480lb. Balya)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Çin

50.0

51.0

44.0

47.5

47.5

49.0

Hindistan

18.1

18.6

17.8

19.4

19.5

20.4

Pakistan

12.0

12.0

11.3

11.5

11.3

11.4

Türkiye

7.3

6.0

4.9

5.4

5.3

5.4

Brezilya

4.6

4.6

4.2

4.4

4.4

4.6

Bangladeş

3.2

3.5

3.8

4.0

4.0

4.3

Birleşmiş Devletler

4.9

4.6

3.6

3.5

3.4

3.3

Endonezya

2.2

2.2

2.0

2.1

2.1

2.1

Meksika

2.1

2.0

1.9

1.9

1.9

1.9

Vietnam

1.0

1.2

1.3

1.5

1.6

1.8

Tayland

2.0

2.0

1.6

1.8

1.8

1.8

Özbekistan

0.9

1.0

1.0

1.1

1.1

1.2

Kore

1.1

1.0

1.0

1.0

1.0

1.0

Tayvan

1.2

1.0

0.8

0.9

0.9

0.9

Mısır

1.0

1.0

0.9

0.9

0.9

0.9

Diğerleri

12.2

11.4

9.9

9.3

9.3

9.3

Dünya Toplamı

123.7

123.1

109.7

116.1

115.9

119.1

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

Dünya Pamuk İthalatları

(Milyon x 480lb. Balya)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Çin

10.6

11.5

7.0

9.5

10.0

11.5

Bangladeş

3.2

3.5

3.8

4.0

4.0

4.3

Türkiye

4.0

3.3

2.9

3.7

3.6

2.7

Endonezya

2.2

2.3

2.0

2.1

2.1

2.2

Pakistan

2.3

3.9

2.0

2.0

1.7

1.9

Tayland

1.9

1.9

1.6

1.8

1.8

1.8

Vietnam

1.0

1.2

1.2

1.6

1.7

1.8

Meksika

1.4

1.5

1.3

1.5

1.5

1.6

Kore

1.1

1.0

1.0

1.0

1.0

1.0

Tayvan

1.2

1.0

0.8

0.9

0.9

0.9

Rusya Federasyonu

1.3

1.1

0.7

0.7

0.7

0.7

Hindistan

0.5

0.6

0.8

0.6

0.6

0.6

Mısır

0.5

0.4

0.4

0.5

0.6

0.5

Hong Kong

0.4

0.4

0.3

0.3

0.3

0.3

İran

0.3

0.3

0.3

0.3

0.3

0.3

Diğerleri

6.3

5.1

3.9

3.2

3.9

3.7

Dünya Toplamı

38.1

39.0

30.0

34.2

34.6

35.7

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

A.B.D. Pamuk Bilançosu

(Milyon metrik ton)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Başlangıç Stokları

1.3

2.1

2.2

1.4

1.4

0.7

Üretim

4.7

4.2

2.8

2.6

2.7

3.6

İthalat

0.0

0.0

0.0

0.0

0.0

0.0

Arz

6.0

6.2

5.0

4.0

4.0

4.3

A.B.D. Fabrika Tüketimi

1.1

1.0

0.8

0.8

0.7

0.7

İhracat

2.8

3.0

2.9

2.6

2.6

2.9

Talep

3.9

4.0

3.7

3.4

3.4

3.7

Kapanış Stokları

2.1

2.2

1.4

0.7

0.7

0.7

Stok/Kullanım Oranı

52.8%

55.1%

37.6%

19.4%

20.1%

17.9%

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

Çin Pamuk Bilançosu

(Milyon metrik ton)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Başlangıç Stokları

4.9

4.5

4.5

4.9

4.9

4.3

Üretim

7.7

8.1

8.0

6.9

7.1

7.2

İthalat

2.3

2.5

1.5

2.1

2.2

2.5

Arz

14.9

15.0

14.0

13.8

14.1

14.0

Cin Fabrika Tüketimi

10.9

11.1

9.6

10.3

10.3

10.7

İhracat

0.0

0.0

0.0

0.0

0.0

0.0

Talep

10.9

11.1

9.6

10.4

10.3

10.7

Kapanış Stokları

4.5

4.5

4.9

4.0

4.3

3.9

Stok/Kullanım Oranı

41.0%

40.2%

50.7%

38.4%

41.7%

36.3%

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

Dünya Pamuk Bilançosu

(Milyon metrik ton)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Başlangıç Stokları

13.6

13.8

13.7

13.7

13.8

11.5

Üretim

26.6

26.1

23.4

22.1

22.4

24.8

Arz

40.1

39.9

37.1

35.8

36.2

36.3

Tüketim

26.9

26.8

23.9

25.3

25.2

25.9

Kapanış Stokları

13.8

13.7

13.8

11.1

11.5

10.9

Stok/Kullanım Oranı

0.5

0.5

0.6

0.4

0.5

0.4

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

Dünya Pamuk Üretimi

(Milyon metrik ton)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Çin

7.7

8.1

8.0

6.9

7.1

7.2

Hindistan

4.7

5.2

4.9

5.1

5.1

5.4

Birleşmiş Devletler

4.7

4.2

2.8

2.6

2.7

3.6

Pakistan

2.2

1.9

2.0

2.1

2.1

2.3

Brezilya

1.5

1.6

1.2

1.3

1.3

1.5

Özbekistan

1.2

1.2

1.0

0.9

0.9

1.0

Türkiye

0.8

0.7

0.4

0.4

0.4

0.5

Avustralya

0.3

0.1

0.3

0.3

0.3

0.4

Afrika Serbest Bölgesi

0.7

0.5

0.5

0.5

0.4

0.4

AB-27

0.4

0.4

0.3

0.2

0.2

0.3

Türkmenistan

0.3

0.3

0.3

0.3

0.3

0.3

Yunanistan

0.3

0.3

0.3

0.2

0.2

0.3

Suriye

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

Arjantin

0.2

0.2

0.1

0.2

0.2

0.2

Burkina Faso

0.3

0.1

0.2

0.2

0.2

0.2

Diğerleri

1.7

1.6

1.4

1.2

1.2

1.3

Dünya Toplamı

26.6

26.1

23.4

22.1

22.4

24.8

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

Dünya Pamuk Tüketimi

(Milyon metrik ton)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Çin

10.9

11.1

9.6

10.3

10.3

10.7

Hindistan

3.9

4.0

3.9

4.2

4.2

4.4

Pakistan

2.6

2.6

2.4

2.5

2.4

2.5

Türkiye

1.6

1.3

1.1

1.2

1.2

1.2

Brezilya

1.0

1.0

0.9

1.0

1.0

1.0

Bangladeş

0.7

0.8

0.8

0.9

0.9

0.9

Birleşmiş Devletler

1.1

1.0

0.8

0.8

0.7

0.7

Endonezya

0.5

0.5

0.4

0.4

0.4

0.5

Meksika

0.5

0.4

0.4

0.4

0.4

0.4

Vietnam

0.2

0.3

0.3

0.3

0.3

0.4

Tayland

0.4

0.4

0.3

0.4

0.4

0.4

Özbekistan

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

0.3

Kore

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

Tayvan

0.3

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

Mısır

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

Diğerleri

2.7

2.5

2.1

2.0

2.0

2.0

Dünya Toplamı

26.9

26.8

23.9

25.3

25.2

25.9

Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı

TÜRKİYE’NİN PAMUK POLİTİKASI

Pamuk, Türkiye ekonomisinde önemli yeri olan bir tarım ürünümüzdür. Çok eski yıllara kadar uzanan Türkiye pamuk tarımı, Cumhuriyet döneminde bir devlet politikası içinde önemle ele alınmış, kurulan tohum ıslah istasyonları ve araştırma enstitüleri sayesinde bilimsel çalışmaları teşkil eden adaptasyon, seleksiyon, verim denemeleri ve yetiştirme tekniği ile ilgili araştırmalara başlanılmıştır. Titiz ve ısrarlı çalışmalar sonucu ıslah edilen pamuk çeşitleri, yıllarca dejenere olmadan üretilebilmişlerdir.

Yurt içinde giyinme ihtiyacını karşılayan dış satımla ülke ekonomisine katkıda bulunan ve hammadesinin tamamını yurt içinden sağlayan Türkiye dokuma endüstrisinin başında pamuklu dokuma, hazır giyim ve iplik endüstrisi yeralmaktadır. Çünkü bu endüstrinin ham maddesi olan pamuk ülkemizde yıllardır yaygın bir şekilde yetiştirilmektedir. Modern tarım tekniklerinin bilinçli ve baişanlı bir şekilde uygulanması sonucu verimde ve buna bağlı olarak üretimde yıldan yıla artışların olduğu anlaşılmaktadır.

Dünyadaki hammaddeler arasında çok önemli rolü olan pamuğun, insan yaşamının her döneminde yer aldığı, insanlık için vazgeçilmez bir rolü olduğu aşikardır. Pamuk insan hayatında giyimden beslenmeye, ev eşyasından sanayie kadar her alanda ve her yönden büyük faydalar sağlanan bir üründür.

Pamuk öncelikle tekstil sanayiinin hammaddesi olan lifi için yetiştirilmektedir. Pamuk lifinin insan terini absorbe etmesi, ısıtılıp kaynatıldığında diğer lifler göre daha sağlam kalışı gibi özellikleri nedeniyle diğer bitkisel ve sentetik elyaflar karşısında tercih edilmektedir.

Bir yandan dünya nüfusunun hızla artması, diğer yandan sanayileşen ve kalkınan toplumlarda yaşam düzeyinin ve doğaya zarar vermeyen ürünlerin kullanım bilincinin yükselmesi pamuk ve pamuğa dayalı ürün tüketimini artırmakta ve dolayısıyla pamuğa olan ihtiyaçta giderek artmaktadır.

Bu talebe paralel olarak, pamuk lifi kullanımının tüm kullanılan lifler içerisinde %50’lik bir paya sahip olduğu, tüketilen tekstil bitkileri içerisinde son on yıllık ortalama alındığında, kullanılan en yüksek lif olma özelliğini sürdürdüğü görülmektedir.

Pamuk, tekstilden barut ve film malzemesi yapımına kadar yaklaşık 50 civarında sanayi kolunun hammaddesini oluşturan önemli tarımsal ürünlerden birisi olup, lifi ile tekstil, çiğidi ile insan ve hayvan beslenmesinde önemli bir üründür. Pamuk ve pamuğa dayalı sanayiden, Türkiye ihracat gelirinin %35-40’ı, toplam yağ üretimimizin de %22’si pamuk çiğidinden elde edilmektedir.

TBMM Tekstil Komisyonu raporuna göre sektör 2.5 milyon kişiye doğrudan, 10 milyon kişiye de dolaylı olarak istihdam olanağı sağlamaktadır.

Ülkemizde pamuk, genelde Ege, Antalya, Çukurova ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetiştirilmektedir. Yoğun olarak Ege ve Çukurova Bölgesinde tarımı yapılan pamuk, GAP’ın sulamaya açılması ile birlikte bölgede hâkim ürün niteliğini kazanmış ve bölge üretimde ilk sırayı almıştır. 1980 yılı başlarında 500 bin hektar olan pamuk ekim alanları bugün 700–800 bin hektara yükselmiştir.

Son yıllarda başta Antalya olmak üzere, Çukurova ve Ege bölgesinde pamuk ekim alanlarında daralmalar görülmektedir. Bu durum GAP bölgesindeki ekim alanı artışıyla dengeleniyor ise de ülkemizde artan talebin karşılanması için pamuk ithalatı her geçen yıl artarak devam edecektir. 1980/81 sezonunda 672 bin hektar olan pamuk ekim alanı, 1997/98 sezonunda 719 bin hektara yükselmiştir. Güneydoğu Anadolu Projesinin tamamlanması ile birlikte toplam pamuk ekim alanının 930 bin hektara ulaşması beklenmektedir. 1980 yılını baz aldığımızda, 1980–98 yılları arasında verimde %70 üzerinde artış kaydedilerek, hektara verim 1980/81 sezonundaki 744 Kg’dan, 2001/02 sezonunda 1165 Kg.’a yükselmiştir. Toplam ekim alanı ve verimdeki artışlar sonucunda 920 bin ton düzeylerine yükselmiştir.

Türkiye Ekim Alanları, Üretim ve Verim Durumu

Bölgeler

Ekim Alanı(Ha)

Üretim(Ton)

Verim(Kg/Ha)

Çukurova

147.420

208.641

1.415

Güneydoğu

337.045

471.317

1.398

Ege

226.612

294.862

1.301

Antalya

8.905

12.160

1.360

TOPLAM

719.982

986.980

1.370

Kaynak: Daimi Pamuk Çalışma Grubu Toplantı Raporu

Türkiye, Dünya ülkeleri arasında ekim alanı açısından 7., üretim miktarı açısından ise 6. sırada yer almaktadır. Ülkemizde, pamuk üretimi çoğunlukla Ege, Çukurova, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yapılmaktadır. Dünyada 76 ülkede pamuk tarımı yapılmaktadır. Türkiye pamuk ekim alanları bakımından 7. , üretim bakımından 6. sırada bulunmaktadır.

Türkiye’de tarımsal destekleme politikaları; Beş Yıllık Kalkınma Planlarında ana hedefleri belirtilen bir çerçeve içinde, yeterli üretim seviyesi ve üretimin olumsuz koşullardan daha az etkilenmesinin sağlanması, ihracatın geliştirilmesi, kendine yeterlilik oranının yükseltilmesi amaçları doğrultusunda belirlenmektedir.

Uygulanan Bazı Politikalar

Fiyatlar ve Alımlar Yoluyla Destekleme: Ülkemizde uygulanan en yaygın destekleme modelidir. Uzun yıllar devlet destekleme alım kapsamında olan pamuk 1994 yılı ekonomik kararlarından sonra kapsam dışında bırakılmış, 1995 yılından itibaren Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF)’dan %50 basit faizli kredi sağlanarak bölgesel bazda belirlenen fiyatlar üzerinden Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde yer alan Tarım Satış Kooperatiflerince satın alınmıştır. Bu süre içerisinde alımlarda kullanılmak üzere TSKB’ne Destekleme ve İstikrar Fonu (DEFİF)’den T.C. Ziraat Bankası aracılığı düşük faizli kredi sağlanmakta iken, yeniden yapılanma ve tarımsal reform programı çerçevesinde destekleme alımlarına son verilmiştir.

Kooperatif ve birlikler 1960’dan sonra değişen ekonomik şartlar karşısında, tarımsal destekleme politikası aracı olarak görülerek, destekleme alımları ile görevlendirilmişlerdir. Birlikler, devlet destekleme alımlarının sınırlandırıldığı 1994 yılı sonrasında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kaynaklarından sağlanan düşük faizli kredilerle kendi nam ve hesabına ürün alım uygulamasına geçilmiştir.

1995 yılından itibaren Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF)’dan %50 basit faizli kredi sağlanarak Birlikler ürünü almaktadır. Prim sisteminin uygulanması nedeniyle kütlü pamuk alımında birliklerin payı artmış, 1998/99 döneminde %21 oranında artarak 436 bin ton pamuk alımı gerçekleştirilmiştir.

Ancak, 2000 yılında tarımsal reform kapsamında önemli bir adım atılarak Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4572 Sayılı Kanunla tarım satış kooperatif ve birliklerinin yeniden yapılandırılması süreci başlatılarak bu yapılandırmaya ilişkin çalışma, inceleme ve önerilerde bulunmak üzere dört yıl süreli Yeniden Yapılandırma Kurulu oluşturulmuştur.

Geçmiş yıllarda ülkemizde pamuk ihracatını veya ithalatını destekleyen yada kısıtlayan tedbirler alınmıştır. 1995 yılında pamuk ihracatına 60 cent/Kg, daha sonra da 12 cent/Kg tutarında DFİF kesintisi uygulaması getirilmiştir. Ayrıca pamuk ihracatında kota sistemi de uygulanmış, ancak 1996 yılında pamuk ihracatında kesinti ve kota uygulamasından vazgeçilmiştir.

Prim Ödemesi: 1993/94 kampanya döneminde ise Devlet bir garanti fiyatı, diğeri de hedef fiyat olmak üzere iki ayrı fiyat belirlemiş, aradaki 3.000 TL/Kg’lık farkı destekleme primi olarak üreticiye ödemiştir. Bu sezonda uygulamaya konulan fark ödeme (prim) sisteminden olumlu sonuçlar alınmasına rağmen uygulamaya son verilmiştir.

1998/99 kampanya döneminde pamukta prim sistemi tekrar uygulanmaya başlanmış, kararname gereği kilogramda 10 sent olarak belirlenen prim, ürününü satan üreticilere belirli belgeler karşılığında ödenmiştir. 1999/00 döneminde prim miktarı 12 Cent/Kg, 2000/01 kampanya döneminde 9 Cent/Kg ve 2000/01 yılı üretimi kütlü pamukta prim miktarı 70 bin TL/Kg olarak ödenmiştir. 2001/02 yılı ürünü kütlü pamuğa prim ödenmesi konusunda da karar alınmıştır. 2002yılı ürünü için 85.000 TL/Kg prim miktarı belirlenmiş ve toplam 11.3 milyon dolar kütlü pamuk prim ödemesi yapılmıştır.

İhracat Desteği ve İthalatta Korumalar: Ülkemiz, taraf olduğu DTÖ Tarım Anlaşması ile belirlenen çerçeve içerisinde ithalata getirilen önlemlerle üreticiler korunmaktadır. Ancak, pamuk ithalatında koruma önlemi bulunmamaktadır. Ayrıca, pamuk AB-Gümrük Birliği Anlaşması kapsamında sanayi ürünü olarak işlem görmekte olup, AB ile Türkiye arasında serbest dolaşıma tabidir ve herhangi bir gümrük vergisi ile korunmamaktadır.

Türkiye, anti damping ve anti sübvansiyon soruşturmaları yanında AB ve ABD tarafından miktar kısıtlamalarına maruz kalmaktadır. DTÖ Tarım Anlaşmasında uluslararası ticarette korumacılığın kaldırılması ve tarife kotaları konması yönünde hüküm yer almaktadır. Bu kapsamda, baz alınan yılda %10 olan tarife oranının üst sınırı 2004 yılında %6 olacaktır.

ORGANİK PAMUK VE ORGANİK PAMUK ÜRÜNÜ NEDİR?

Organik terimi tarım ürünlerinin yetiştirilme ve işlenme metodunu ifade etmektedir. “Organik” kelimesinin kullanıldığı ürünler tamamı ile doğal metotlar ve materyaller ile yapılan tarım işlemleri sonucu üretildiğini temin etmektedir. Sertifikalı Organik ise bu ürünlerin üreticilerinin bağımsız ve akredite edilmiş kontrol firmaları tarafından başlangıçtan sona takip ve denetiminin yapıldığını garanti etmektedir. [2]

Organik pamuk tohumu üretimi, “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmenlik kurallarına göre üretilmiş:

·Genetik yapısı degistirilmemiş

·Döllenmis hücre çekirdegi içindeki DNA dizilimine dısarıdan müdahale edilmemiş.

·Sentetik pestisit, radyasyon ve mikrodalgayla muamele görmemis olmalıdır.

·Organik tohum üretimi için ekilen anaç organik tohumlar, organik pamuk tarımı yapılan alanlarda üretilerek sertifikalı tohum üretimi amacıyla hasat edilir.

·Kütlü depolanması ve çırçırlama islemi sırasında depo ve çırçırların temizligi yapılır.

·Tohumluk vasfına haiz olan çigitlerin analizleri yapılarak delintasyonu yapılır.

·Uygun tohumlar organik tarımda kullanılmasına müsaade edilen ilaçlarla ilaçlanıp ambalajlanır.

·Numuneler alınarak sertifikasyon islemi yapılır.

Organik pamuk üretimi,

·Çiftçi sertifikasyon kurulusuna kayıt yaptırarak anlasma yapar.

·Üretime basladıgı ilk iki yıl geçis dönemi sertifikası alır.

·Üçüncü yıldan itibaren organik pamuk sertifikası verilir.

·Yetistirilecek pamuk çesidi bölgede en iyi performansı gösteren hastalık ve zararlılara dayanıklı çesit olmalı.

·Ekilecek tohum, organik tohum olmalı

·Tohum yatağı (yüksek çimlenme oranı için) çok iyi hazırlanmalı.

·Konvansiyonel ürünlerle en az 5 metre izolasyon mesafesi bırakılmalı

·Tohum ekimi, ekim derinligindeki toprak sıcaklıgı 18 dereceye ulasgında ve bir

·Haftalık yagıs durumu gözetilerek yapılmalı.

·Dekara en az 3 kg delinte organik pamuk tohumu ekilmeli.

·Çıkıstan sonra ara çapa ve mekanik ot mücadelesi yapılmalı.

·Seyreltme islemi bölgenin ve topragın durumuna göre 12-16 cm

·arasında yapılması gerekir.

·Ülkemizde hasat elle yapılıyor.

·Hasat yardımcıları(propan gazı,magnezyum klorid,deniz tuzu,bitkisel yaglar)

Organik Ürün Tanımı

Organik ürünler, yetiştirilme süreçlerinde herhangi bir kimyasal kökenli madde ile takviye edilmediklerinden dolayı insan sağlığını, bu yönüyle tehdit etmeyen ürünlerdir. Normal koşullarda üretilen tekstil ürünlerinin ise; üretilmeleri, kullanılmaları ve yok edilmeleri esnasında çevre ve insana zarar verme ihtimali her zaman vardır. Bu amaçla üretilen organik kökenli ürünler, özellikle ihracat ağırlıklı çalışan firmaların vazgeçilmez talepleri arasında yerini bulmaya başlamıştır.

Organik Tarım ürünleri normal ürünlerden daha pahalı olduğu için tüketiciler bu ürünleri almakta çekingen davranıyor. Alması gerektiği durumlarda ise ürün kaynağını detaylı olarak inceleme ihtiyacı hissediyor. Bugün organik pamuk normal pamuktan daha pahalı üretim esnasında uygulanan kriterler çok daha zahmetli bir çalışma gerektiriyor.

Gereklilikler, Ürünün içeriğini oluşturan maddeler/işlemeye yardımcı olan maddeler: Ürünün içeriğini oluşturan organik maddelerin NOP standardına göre organik olarak sertifikalanmış olması gerekmektedir. Kullanılan kovansiyonel maddeler, sentetik maddeler/işlemeye yardımcı olan maddelerin ise ulusal listede G (§ 205.605 – 606) mutlak bulunması gerekmektedir.

İşletmelerde Zararlı Kontrolü, organik işletmelerde Zaralıların fiziksel faktörler (zararlının habitatının uzaklaştırılması, besin kaynaklarının uzaklaştırılması ve işletmeye ulaşmalarının engellenmesi v.b) yardımıyla engellenmesi sağlanmalıdır. Eğer gerekli ise zararlıların ulusal listede belirtilen maddelerle birlikte kullanılan tuzak ve uzaklaştırıcı kokular tercih edilebilir. Bütün bunların etkili olmadığı zamanlarda ise Ulusal listeyle uyumlu sentetik veya sentetik olmayan girdiler kullanılabilir.

Bulaşma, paketlemede kullanılan tüm materyallerin temiz ve bulaşma riski taşımaması gerekmektedir. Bu materyaller kesinlikle kullanımına izin verilmeyen bir girdi ile muamele edilmemelidir. (örn: fumigasyon).

Kalıntıanaliz sonuçlarına göre tespit edilen residü düzeyi, Çevre Koruma Örgütü tolerans düzeyinden %5 den daha fazla büyükse bu ürün organik olarak satılamaz.

Organik Üretimdeki Temel Amaç

Toprak, su ve havayı kirletmeden çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığının korunmasıdır. Organik tarımsal üretim faaliyeti ile başlıca amaçlananlar şunlardır;[3]

•Bitki, hayvan, insan sağlığı ve çevreyi korumak,

•Toprağın biyolojik yapısını koruyarak, çölleşme, erozyon ve bataklaşmayı önlemek,

•Doğada genetik çeşitliliği devam ettirmek,

•Toprak, bitki, hayvan, insan, çevre arasındaki bozulan ilişkileri yeniden kurmak,

•Tarımsal faaliyet sonucunda oluşan kirlilikleri önlemek,

•Bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yaparak karşılıklı desteklemeyi sağlamak,

•Üreticilere güvenli bir çevrede çalışma ve yeterli gelir olanağı sağlamak,

•Doğa ile uyumlu çalısmak,

•Sentetik kimyasal girdilerin toprak üstü tehditlerini ortadan kaldırmak,

ORGANİK TARIMLA İLE İLGİLİ ULUSLARARASI KURULUŞLAR

Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM)

Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM), tüm dünyada organik tarım faaliyetlerinin liderligini yürütmektedir. 1972 yılında Paris yakınlarındaki Versailles’da kurulmus olup, 108 ülkeden 700 dolayında kurulusun üyeligi bulunmaktadır (IFOAM 2007). Üyeleri arasında organik üretim yapan isletmeler, organik ürün ticaretini ve 12 isletmesini yapan firmalar, arastırma ve egitim kurumları gibi organik üretim faaliyetin her kesiminden kuruluslar yer almaktadır. IFOAM organik üretim faaliyetinin temsilcisi olarak tüm dünya için isbirligine yönelik bir platform olusturarak, organik tarım sistemlerinin sürdürebilirligi ile üreticinin refahını da göz önüne alarak, bütünsel bir yaklasımla organik tarımın gelisimini saglama ve üyelerinin yardımı ile bu hedefleri günlük hayata aktarma faaliyetini yürütmektedir. Kamuoyunun ve üyelerinin organik üretim faaliyeti konusundaki gelismelerden haberdar edilmesi, organik üretim hareketlerinin parlamenter ve karar mekanizmaları nezdinde temsil edilmesi, temel standartların günün kosullarına uygun olarak sürekli irdelenmesi ve akreditasyon programı ile kalitenin korunmasını saglaması yürüttügü baslıca faaliyetlerdir. IFOAM, tüm dünyada organik üretime iliskin kuralları tanımlayarak yazılı hale getiren ilk kurulustur.[4]

Birlesmis Milletler Gıda-Tarım Örgütü (FAO)

Birlesmis Milletler Gıda-Tarım Örgütü (FAO) ile Dünya Saglık Örgütü (WHO)’nun birlikte olusturdukları Codex Alimentarius bünyesinde yer alan Gıda Etiketleme Komitesi, organik olarak üretilen ve etiketlenen gıda maddelerine ait standartları hazırlamaktadır. FAO’nun organik tarımla ilgilenmesinin temel sebebi organik tarımdan elde edilecek faydaların FAO’nun amaçlarına uygunluk teskil etmesidir. Organik tarım sistemi dogal kaynaklardan, çevreye duyarlı bir biçimde fayda elde edilmesini amaçlayan FAO’nun hedefleri ile uyumludur. FAO uluslararası gıda kalitesi ve güvenligine iliskin standartların belirlenmesinde önemli rol oynamakta, böylelikle tüketici saglıgını koruyarak ve uluslararası ticareti kolaylastırmaktadır. Gıda kalitesi ve güvenligine katkıda bulunmayı amaç edinen organik tarım politikaları, FAO’nun bu hedefi ile uyusmaktadır.[5]

Organik Ticaret Birligi (OTA)

1985 yılında organik ürünlerin standartlarını korumak ve pazar payını artırmak amacıyla Kuzey Amerika’da kurulmustur. Kanada, Kuzey Amerika ve Meksika’da bulunan organik 14 üretici, tasıyıcı, isleyici, çiftçi birlikleri, komisyoncu, kontrolör, dagıtımcı ve perakendecileri kapsayan üyelerden olusmaktadır.

ORGANİK TARIMIN TARİHÇESİ VE GELİŞİMİ

Organik tarımın tarihçesine iliskin bilgiler 100 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Amerikalı bilim adamı F.H. King’in, 1900’lü yıllarda Çin, Kore, Japonya gibi ülkelerde tarımı inceleyerek yazmıs oldugu ve 1911’de yayımlanan “40. Yüzyılın Çiftçileri” adlı kitap, organik tarımla ilgili birçok çalısmaya kaynak teskil etmistir( Babaoglu, 2006). Çevreye dost üretim tekniklerini içeren ve üreticiden tüketiciye dek tüm zincirde refahın arttırılmasını hedefleyen organik tarım sisteminin yıllar boyunca geçirdigi süreç incelendiginde, tarımda kimyasal kullanımının basladıgı 1900’lü yılların ilk yarısında Avrupa’daki bazı öncülerin toprak verimliligi kavramına farklı yaklasımlar sergileyerek organik tarımın temelini olusturdukları görülmektedir (Aksoy, 2001). Bu konudaki ilk çalısma İngiltere’de 1910’lu yıllarda organik tarım görüsünün olusturulmasıdır. Bunu Albert Horward’ın “Tarımsal Vasiyetname”sinin 1940 yılında yayımlanması takip etmistir. Diger Avrupa ülkelerinde ise alternatif tarım arayıslarının ölçüleri arasında Dr. Rudolf Steiner görülmektedir. Bir diger alternatif arayısı 1930’lu yıllarda _sviçre’de görülmektedir. 1. ve 2. Dünya Savasları sırasında popüler olan organik tarım 1950 yılından sonra önemini yitirmis, saglanan ekonomik katkılar ve asırı desteklemeler sonucu ekstansif tarım süratle yayılmıs, makinelesme, kimyasal ilaçlar ve gübreler ile kimyasal katkı maddeleri kullanılmaya baslamıstır. Savas sonrası dönemde insanlıgın ana hedefi, ucuz gıda maddesi üretmek ve buldugu gıda maddeleri ile sadece karnını doyurmak olmustur. 60’lı yılların sonunda Avrupa Toplulugunun kurulması ve uyguladıgı tarımsal destekleme politikaları, 1970’de pestisitlerin ve kimyasal gübrenin kesfi de bu gelismeye katkıda bulunmustur ( Aksoy,1999). Tarımdaki degisim teknolojinin ve sanayinin gelisimi ile hız kazanmıstır. Özellikle hızlı nüfus artısı ile birlikte 1960-1970’li yıllarda tarımda yesil devrim adı verilen degisim baslatılmıstır. Bu amaçla degisimde sadece verim artısı hedeflenmis, sentetik kimyasal tarım ilaçları ve mineral gübrelerin kullanımı artmıstır. Bu girdilerin yarattıgı olumsuz etkiler ilk önce yogun olarak kullanıldıgı gelismis ülkelerde görülmüs, buna baglı olarak 20. 29 yüzyılın basında konvansiyonel tarım yönetimine alternatif arayısları baslatılmıstır (Esiyok vd., 2003). “Yesil Devrim” olarak adlandırılan bu tarımsal üretim artısının dünyadaki açlık sorununa bir çözüm getirmedigini, aksine dogal dengeyi ve insan saglıgını süratle bozdugunu gören kisi ve gruplar bu konuda arastırma yapmaya baslamıslardır. Bu arastırmaların sonucunda bilim çevreleri ve sivil toplum örgütlerinin baskısıyla 1979’dan itibaren DDT grubu pestisitlerin kullanımı ABD’den baslayarak tüm dünyada yasaklanmıstır. Bu durumda organik tarım tekrar gündeme gelmis,1980 yılından sonra da tüketicilerin baskısıyla aile isletmeciliginden seklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıstır. Birbirinden kopuk olarak devam eden organik tarım çalısmalarının 1972 yılında IFOAM’ın kurulması ile farklı bir boyut kazanarak bir çatı altında toplanması saglanmıstır. Üç kıtadan bes organizasyon tarafından olusturulan ve merkezi Tholey-Theley/ Almanya’da olan IFOAM ayrıca organik tarım hareketinin gelisimini saglıklı bir sekilde yönlendirmeyi, gerekli standart ve yönetmelikleri hazırlamayı, tüm gelismeleri üyelerine ve çiftçilere aktarmayı amaçlamaktadır (Aksoy, 1999). 1973 yılında ise _sviçre’de devlet öncülügünde halen dünyanın en büyük arastırma enstitüsü olan Organik Tarım Arastırma Enstitüsü (FIBL) kurulmustur. Bu gelismelerin paralelinde, 1975 yılında Japon Fukuoka’nın 35 yıllık çalısmalarının yer aldıgı ‘ One Straw Revolution “ adlı kitabı yayımlanmıs, aynı yıl, Almanya’da Ekoloji ve Tarım Vakfı (SOEL) kurulmustur. 1980’li yıllarda ise dünyada çesitli tarımsal organizasyonlar ve tüketici birlikleri kurularak hükümetler üzerinde olusturulan baskılar ve yürütülen kampanyalar sonucunda 1990’lı yıllarda organik tarımla ilgili yasal düzenlemeler yapılmaya baslanmıstır. 1990 yılında dünyada ilk ve halen en büyük organik tarım fuarı olan “BioFach” Almanya Nürnberg’te düzenlenmis olup, aynı yıl Amerika’da Organik Tarım Kanunu çıkarılmıstır. 30 Ardından, 1991 yılında Avrupa Birligi (AB) Komisyonu Resmi Gazetesinde Organik Tarım Yönetmeligi yayımlanmıs ve Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonunun Avrupa Birligi (AB) Bölgesel Grubu kurulmustur (Babaoglu, 2006). Organik ürünlerin dünya ticareti 1980’li yıllarda gelistigi halde, 1990’lı yılların sonlarında özellikle deli dana, dioksin ve GDO (genetik yapısı degistirilmis organizmalar, transgenik ürünler) gibi konulara karsı duyulan endise ve tepkiler nedeni ile organik ürünler için tüketici talebinde ciddi artıslar meydana gelmis ve organik tarım, birçok uluslararası kurulusun gündemine girmistir. _sviçre’nin hazırladıgı Bioswiss ve FAO tarafından 1999 yılında hazırlanan Codex Alimentarius’tan sonra, 2000 yılında hazırlanarak yürürlüge giren ABD National Organic Program (NOP) ve Japonya’da Japanese Agricultural Standards (JAS) adı verilen organik tarım standartları tüm dünyada özellikle küresel pazar hareketlerini etkilemistir. Aynı dönemde Danimarka Kopenhag’da ilk Avrupa Organik Tarım Aksiyon Planının adımı atılmıstır. OECD Çevre Bakanları, OECD 21. Yüzyıl’ın ilk 10 Yılında Çevresel Strateji adlı kararlarında sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde organik tarıma özellikle yer vermiştir.[6]

ORGANİK TARIM ÜRÜNLERİNİN İŞLENMESİ VE AMBALAJLANMASI

Türkiye’deki Uygulama

Ambalaj, islenmis ve islenmemis ürünlerin derimden, nihai tüketiciye ulasıncaya kadar ürünü dıs etkenlerden koruyan, saglık kurallarına uygun, üzerinde içindeki ürünün tüm özellikleri yazılı, kokusuz, istiflenebilir ve belli pazar taleplerine cevap verebilen, ürün özelliklerine göre çesitli materyallerden hazırlanmıs standart ölçülerdeki dıs örtü, kılıf veya kap olarak ifade edilmektedir. Organik tarım ürünlerinin ambalajlama süreci, bu ürünlerin yapısıyla uyum göstermelidir. Organik tarım metoduyla üretilen bitkisel, hayvansal ve su ürünleriyle ilgili organik girdiler hammadde, yarı ve /veya mamul madde biçiminde ambalajlanırken organik ürün niteliginin 19 bozulmamasına dikkat edilmelidir. Söz konusu ambalajlar pamuk veya keten bez torbalar, cam, kagıt, tahta veya odundan üretilmis malzemeler, mısır veya benzeri liflerle üretilmis hasır ve benzeri malzemeler ile özel olarak üretilmis uygun organik kaplama maddeleri ve malzemelerden yapılmalıdır.

Avrupa Birliği’nde Uygulama

Koruyucu önlemlere iliskin açık bir gereksinim yoktur. Rodentisitler bina dısında kullanılabilir ancak içinde kullanılamaz. Listelenmemis ürün kullanılması durumunda bu durumla ilgili bir prosedür yoktur. Eger ünitede konvansiyonel ürünlerde isleniyorsa, organik isleme öncesi tesisin temizlendigi dokümante edilmelidir. Temizlik islemlerinin etkinligi kontrol edilir ve kayıt altına alınır. Sertifikalı ürün tasınmasından önce kullanılan araçlar sadece organik ürünler için kullanılmıyorsa uygun bir sekilde temizlenmelidir.

ORGANİK TARIM ÜRÜNLERİNİN ETİKETLENMESİ

Türkiye’deki Uygulama

Organik ürün etiketinde ürünün adı ve açıkça ürünün organik ürün oldugu, ürünün hasat yılı ve hangi firmaya ait oldugu, bu yönetmelik ve eklerine uygun olarak üretilmis ve satın alınmıs oldugu belirtilmelidir. Etikette organik ürün logosu, kontrol ve sertifikasyon kurulusunun adı, logosu ve sertifika numarası ile kontrol ve sertifikasyon kurulusunun komite tarafından verilmis kod numarası bulunmalıdır. Ayrıca organik ürün içerigi tam liste 20 halinde etikette yer almalı, ürününün üretim yeri, üretim ve son kullanma tarihi belirtilmelidir. Herhangi bir ürünün organik ürün olup olmadıgının tespiti için organik ürün etiketi kullanacakların, kontrol ve sertifikasyon kurulusuna basvurması gerekmektedir. Kontrol ve sertifikasyon kurulusu gerekli incelemeleri ısıgında, sertifika düzenleyerek durumu Komiteye iletir. Komite, kontrol ve sertifikasyon kurulusundan aldıgı bilgi ve belgeleri Bakanlıgın ilgili Genel Müdürlügüne yasal izin için verir (Türk, 2006). Üretimin niteligi, ebadı ve ambalajın türüne göre asagıda verilen logo örneklerinden biri kullanılır. Logoların çapı, 20mm’den küçük 40mm’den büyük olamaz. Verilen renkler dısındaki renkler ve tonlar kullanılamaz. Logolar asagıda belirtilen tonlarda olmalıdır. Logolarda kullanılacak renkler; yesil, mavi, siyah ve beyazdır.[7]

İthal edilmis ürünlerde Türkçe etiket bilgileri yer almalıdır. Organik olmayan ürünler etiket ve ambalaj dizaynıyla, organik ürün etiket ve ambalaj dizaynını çagrıstıracak nitelikte ve benzerlikte olamaz. Böyle ürünler için organik tarımsal ürün olarak marka, patent ve tescil alınamaz. Organik olmayan ürünler için, tüketicide organik ürün izlenimi olusturacak, haksız rekabete neden olacak, bio, biyo, eco, eko, org ön ekleri kullanılamaz.

Bir ürün asagıda belirtilen sartları tasıması halinde, organik ürün olarak etiketlenir;

1) Ürünün yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmesi veya ithal edilmesi

2) İslenmis ürünlerde; ancak asagıda belirtilen kosulların saglanması

Ürün içerisinde bulunan tarımsal orijinli ürün veya türevlerinin minimum % 95’i yönetmelik hükümlerine göre üretilmis veya ithal edilmis olmalıdır. Ürün içeriginde bulunan organik olarak üretilmeyen tarımsal kaynaklı diger maddeler yönetmeligin Ek- 2 (C) bölümünde yer almıs olmalıdır. Ürün, tarımsal kaynaklı olmayan gıda maddelerini kullanmayı gerektiriyorsa yalnızca yönetmeligin Ek-2 (A) bölümünde listelenen tarımsal kaynaklı olmayan gıda katkı maddelerini içermelidir. Tarımsal orijinli ürün veya 22 türevlerinin islem görmesi gerekiyorsa yönetmeligin Ek-2 (B) bölümünde listelenen ürünlerle islem görmüs olması gereklidir.

Bir geçis ürünü; ancak asagıda belirtilen sartları tasıması halinde, geçis dönemi ürünü olarak etiketlenir:

1) Yönetmelik hükümlerine göre geçis süreci ürünü olmalıdır.

2) Hasattan önce minimum 12 ay geçis dönemine uyulmus olmalıdır.

3) Etiket üzerinde ürünün, “organik tarım geçis süreci ürünüdür.” cümlesinde, “organik” ifadesi, “geçis süreci” ifadesiyle aynı renk, punto ve yazım tarzında olmalıdır. Minimum % 70’i organik ürünlerden olusan islenmis ürün etiketinin asagıda belirtilen sartları tasıması gereklidir:

•İçindekiler kısmında organik tarım metoduyla üretildiginin belirtilebilmesi için içindeki tarımsal orijinli maddelerin veya bunların türevlerinin minimum % 70’i bu Yönetmelik hükümlerine göre üretilmis veya yönetmelige esdeger kurallara uygun olarak üretilmis ithal organik ürün olmalıdır. _çindekiler kısmında organik olanlar bilesimlerinin % X oranlarıyla birlikte “Organik tarım metoduyla üretilmistir” seklinde ifade edilmeli ve bu ifade içindekiler kısmında yer alan diger maddeler ile aynı renk, boyut ve yazı tarzında olmalıdır.

•İslenmis ürün içeriginde bulunan organik olarak üretilmeyen tarımsal kaynaklı diger maddeler yönetmeligin Ek-2 (C) bölümünde yer almıs olmalıdır.

•İslenmis ürün, yalnızca yönetmeligin Ek-2 (A) bölümünde listelenen, tarımsal kaynaklı olmayan gıda katkı maddelerini içermelidir.

•Tarımsal orijinli ürün veya türevleri yönetmeligin Ek-2 (B) bölümünde listelenen ürünlerle islem görmüs olmalıdır.

•Ürün isleme esnasında iyonik radyasyon kullanılmamalıdır.

•Ürün, yönetmelik hükümlerine göre Bakanlıkça yetkilendirilen kuruluslar tarafından

kontrolü yapılan mütesebbislerce üretilmis olmalıdır.

•Ürün genetigi degistirilmis organizma ve/veya bu organizmalardan elde edilen ürünler kullanılmadan üretilmis olmalıdır.

•Geçis sürecinde üretilen ürünler yönetmelik hükümlerine göre geçis süreci ürünü olarak etiketlenir.

Avrupa Birliği’ndeki Uygulama

Organik ibaresinin, bir ürünün satısı ile ilgili belgelerde yer alabilmesi için o ürün en az %95 oranında zirai kaynaklı ve organik olan girdi ihtiva etmelidir (5.3. madde). Kalan %5’lik katkı maddesi ek VI C’ deki listede belirtilen maddelerden seçilip eklenebilir. Eger mamul gıdanın içerdigi zirai orijinli girdilerin minimum %70’i organik kökenli ise organik ürünün gösterimi için “zirai kökenli girdilerin %X’ i organik tarım kurallarına uygun olarak üretilmistir“ (5.a. madde) seklinde farklı bir ifade kullanılmalıdır. Kalan %30’luk kısım sadece Ek VI C’ deki listedeki maddelerden seçilip eklenebilir. Geçis periyodundaki ürünler yalnız zirai kökenli tek bir girdi olarak islenmesi durumunda organik olarak etiketlenebilir ve “organik tarımda geçis periyodundaki ürün” ibaresi kullanılmalıdır. AB Yönetmeligine göre etikette bulunması gereken diger bilgiler: Ürün adı, üretici /son isleyici / perakendeci, kontrol organının kod numarası veya üçüncü ülkelerdeki kontrol organıdır (ithal ürünler). Bunun yanında tüm ürünler gıda ürünlerinin etiketlenmesine iliskin tüm ulusal kurallara da uygun olmalıdır. Organik, eco- veya bio ifadeleri kullanılabilir. Geçis dönemindeki ürünlerin etiketlenmesinde, organik yetistiricilik ifadesi geçis periyodu ürünü ifadesinden daha belirgin olmamalıdır. Bilesenler listesinin gösteriminde kullanılan aynı renk, tipik boyut ve harf karakterine sahip olmalıdır. Organik Yetistiricilik-AB Kontrol Sistemi ifadesi topluluk logosunun bir parçası olarak kullanılmalıdır.[8]

ORGANİK TARIM ÜRÜNLERİNİN DEPOLANMASI

Türkiye’deki Uygulama

Organik tarım metodunda hasat ve depolama islemlerine kendine özgü yöntemler ile yapılmaktadır. Organik tarım ürünlerinin, konvansiyonel olan ürünlerle aynı depoda saklanmaması ve bir arada tasınmaması gerekir. Aynı tezgâhta organik tarım ürünleri ile diger ürünlerin bir arada bulunmaması gerekir, çünkü organik olmayan ürünlerden kimyasalların bulasma riski bulunmaktadır. Organik tarım ürünlerinin depolandıgı alanlarda kullanılan yalıtım malzemeleri ve sogutma ile ilgili ekipmanlar da bulasma riski göz önünde bulundurularak seçilmelidir. Organik tarım ürünleri depolanırken, ürünün organik özelligini kaybettirecek hiçbir ilaç ya da sentetik kimyasal kullanılamaz. (Marangoz, 2008) Ayrı olarak depolamanın mümkün olmadıgı durumlarda organik ürünlerle konvansiyonel ürünlerin karısmasını engelleyecek tedbirler alınır ve bu tedbirlerin yeterliligi yetkilendirilmis kurulus tarafından kontrol edilir. Basınç, sıcaklık ve yetkilendirilmis kurulusça uygun görülen gazlarla kontrol edilebilen kosullarda depolama uygulamaları yapılabilir. Organik ürünlerin depolanmasında sentetik kimyasal maddeler kullanılamaz ve dogal olmayan uygulamalar yapılamaz; tüm bu islemler yetkilendirilmis kurulus tarafından kontrol edilir. Mütesebbis tarafından depolama kosulları ile depolanan organik ürünün giris ve çıkıs miktarları ve tarihine iliskin kayıtlar düzenli olarak tutulur. Mütesebbis tarafından imzalanan bu kayıtlar yetkilendirilmis kurulusa onaylatılır ve çizelgenin bir nüshası mütesebbis tarafından, diger nüshası yetkilendirilmis kurulus tarafından saklanır.[9]

Avrupa Birliği’ndeki Uygulama

Eğer bir mütesebbis organik ve konvansiyonel ürünleri aynı birimde isliyorsa depolama alanlarını kesin olarak ayrılmalıdır. Ayrı depolar kullanılmasına imkân olmayan durumlarda karısma ve bulasmayı önleyecek ve net tanımlanabilecek sekilde depolama yapılmalıdır. Bu konuda her iki standardın hükümleri temelde aynıdır. Ülkemiz standardı kosulları daha net açıklamaktadır.

MEVZUATLAR

AB’nin Organik Tarım Mevzuatı

AB’de organik tarımla ilgili temel mevzuat, Tarımsal Ürünlerin Organik Olarak Üretilmesi ve Tarımsal Ürünler ile Gıda Maddelerine ilişkin göstergeleri veren 24.07.1991 tarih ve 2092/91 (ECC) sayılı Konsey Tüzüğüdür. Bu tüzükte 2004 yılına kadar 29 farklı Konsey ve Komisyon Tüzüğü ile değişiklik ve eklemeler yapılmıştır. Bununla birlikte, Birliğe yeni üye olan ülkelerin uyumlarının sağlanmasına yönelik ek düzenlemeler de yapılmıştır (Anonymous, 2006e). Söz konusu Tüzükte ilgili organik olmayan tarımsal ürünlerin orijinleri ile üçüncü ülkelerden AB’ne organik ürünlerin ithalatını düzenleyen hükümler de bulunmaktadır (Anonymous, 2006i).[10]

Türkiye’nin Organik Tarım Mevzuatı

AB’nin 2092/91 sayılı Konsey Tüzüğü (Anonymous, 2006e)’nü esas alarak hazırlanan, 18.12.1994 tarih ve 22145 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik” (Anonymous, 1994), 29.06.1995 tarih ve 22328 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan düzeltme metni ile değiştirilmiştir (Anonymous, 1995). Söz konusu mevzuat daha sonra AB mevzuatında 1991 yılından sonra yapılan değişiklikleri içerecek şekilde güncellenmiş ve “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” 11.07.2002 tarih ve 24812 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir (Anonymous, 2002a). “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkındaki Yönetmelik” 22.08.2003 tarih ve 25207 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır (Anonymous, 2003a). Günümüzde ise 03.12.2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” (Anonymous, 2004a) ve 10.06.2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik” (Anonymous, 2005a) geçerlidir.

Ayrıca organik tarımla dolaylı olarak ilgili çok sayıda kanun ve yönetmelikler bulunmaktadır. Bunlar; 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun (Anonymous, 2004b), 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu (Anonymous, 1957), 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu (Anonymous, 2001a); 4342 sayılı Mer’a Kanunu (Anonymous, 1998), 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu (Anonymous, 1986), 1734 sayılı Yem Kanunu (Anonymous, 1973), 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu (Anonymous, 1971), 4703 sayılı, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun (Anonymous, 2001b)’dur. İlgili yönetmelikler ise Kimyasal Gübre Denetim Yönetmeliği (Anonymous, 2002b), Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik (Anonymous, 2004c) ve Tarımda Kullanılan Organik, Organomineral, Özel, Mikrobiyal ve Enzim İçerikli Organik Gübreler ile Toprak Düzenleyicilerin Üretimi, İthalatı, İhracatı, Piyasaya Arzı ve Denetimine Dair Yönetmeliktir (Anonymous, 2004d).

AB ile Türkiye’nin Organik Tarım Mevzuatlarının Karşılaştırılması

AB’nin organik tarım konusundaki mevzuatı -2092/91 sayılı organik tarım ile ilgili temelKonsey Tüzüğü ve buna ilişkin günümüze kadar yapılan düzenlemeler (Anonymous, 2006e)- ile Türkiye’nin organik tarımla ilgili mevzuatının uyum durumu -5262 sayılı Organik Tarım Kanunu (Anonymous, 2004a) ve Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelikte (Anonymous, 2005a) ortaya konulmuştur.

Buradan ülkemizdeki mevcut organik tarım mevzuatının, AB Konsey Tüzüğü maddelerinin birçoğunu karşıladığı anlaşılmaktadır. Bir başka anlatımla, Tüzüğün maddelerinin birçoğu ülkemiz ilgili mevzuatınca benzer (similar), özdeş (identical) veya eşdeğer (equivalent)’dir. Sadece organik tarım ve gıda ürünlerimiz Topluluğa üye ülkelerin ihracatçılarınınsorumluluğunda AB’ne ihraç edilebilmektedir (2092/91 sayılı Konsey Tüzüğü madde 11 bent 1). Ancak, organik ürünlerimizin henüz Birlik içinde serbest dolaşım hakkı sağlanamamıştır (söz konusu Tüzük madde 12). Bunun yanında ilgili Tüzüğün 13 ila 16. Maddelerinde yer alan idari ve yönetsel konular karşılaştırılamayacak niteliktedir. Bir başka anlatımla, genel olarak AB’nin kendi içinde, kendilerini bağlayan, organik tarımın yönetsel işleyişiyle ilgili konulardır. Diğer taraftan, AB’nin söz konusu Tüzüğü’nde yer alan eklerin de bir çoğu ülkemiz mevzuatınca benzer, özdeş veya eşdeğer niteliktedir (Anonymous, 2000; Anonymous, 2006e; Anonymous 2006j). Sonuç olarak, Türkiye’nin AB organik tarım mevzuatına yasal açıdan büyük ölçüde uyum gösterdiği söylenebilir. Sağlanılan yasal uyumun ilgili kuruluşlar (özellikle TKB) tarafından uygulayabilmesi için gerekli kurumsal yapılanmanın tamamlanması konusunda da gerekli çalışmalara devam edilmektedir.[11]

Türkiye’nin Organik Tarımla İlgili AB’ye Uyum Çalışmaları

AB Müktesebatının Üstlenilmesine ilişkin 24.07.2003 tarih ve 25178 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Türkiye Ulusal Programı (Anonymous, 2003b)’nda tarım başlıklı öncelikler listesinde yer alan yatay konulara ilişkin düzenlemelere uyum doğrultusunda Organik Tarım Kanunu ve ilgili yönetmelik çıkarılmıştır. Buna göre, TKB organik tarımla ilgili uyum çalışmalarının yürütülmesi ve yasal mevzuatın uygulanması ile doğrudan sorumludur. AB yasal düzenlemelerine uyum açısından bu tarihten itibaren gerek Bakanlık gerekse Tarım İl Müdürlükleri bünyesinde kurumsal düzenlemelere gidilmiş, çeşitli çalışmalar yapılmış ve ileriye yönelik çalışmalar da yürütülmektedir. Kurumsal yapılanma açısından TKB Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanlığı’nca organik tarımla ilgili eğitim, denetim, mevzuat hazırlama, yürürlüğe koyma, veri tabanı oluşturma ve ulusal düzeyde organik tarım projeleri hazırlama ve uygulama konularında çalışmalar yürütülmektedir. Merkezde kurulan Organik Tarım Komitesi organik tarımla ilgili konularda bir karar alma organı fonksiyonu görürken; Ulusal Organik Tarım Yönlendirme Komitesi ise bir danışma kurulu niteliğindedir. Denetimi alanda etkinleştirmek amacıyla da Tarım İl Müdürlükleri bünyesinde Organik Tarım Birimleri oluşturulmuştur (Anonymous, 2006a). TKB’nca AB organik tarım mevzuatına uyum sağlanması kapsamında yukarıda değinilen kurumsal yapılanma çalışmaları yanında, hâlihazırda yapılan ve yapılması planlanan çalışmalara aşağıda değinilmiştir.[12]

TÜRKİYE’DE ORGANİK PAMUK ÜRETİMİN YERİ

Türkiye’de Organik pamuk üretimi 1980’li yıllarda baslamıs ve1998 yılından itibaren hızlı bir sekilde artmıstır. Günümüzde en büyük organik pamuk üreticisi ülke Türkiye olmustur. 2005 yılı verilerine göre dünyada organik pamuk üretimi 100 kat artarak 100.000 tonun üstüne çıkmıstır.

2006/2007 sezonunda dünyada en önemli organik pamuk üreticisi ülkelerin sırasıyla Türkiye, Hindistan, Çin, Suriye, Peru, ABD, Uganda, Tanzanya, İsrail ve Pakistan oldu. 2007 Organik Borsası: Çiftlik ve Lif Raporu” na (2007 Organic Exchange: Farm and Fiber Report) göre 2006/2007 sezonunda dünyada üretilen 57 bin 931 ton organik pamuğun yüzde 40’nın, yani 23 bin 152 tonunun Türkiye tarafından üretildi, yüzde 32.4’ünün de, yani 18 bin 790 tonunun da Hindistan tarafından üretildi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın rakamlarına göre 2006/2007 sezonunda Türkiye’nin organik kütlü pamuk üretiminin 63 bin 236 ton olduğunu, bunun yüzde 80’ninden fazlasının Şanlıurfa’da, yüzde 10 kadarının da Aydın ilinde yetiştirilirken, “Hindistan’ın 2005/2006 sezonunda Türkiye’yi zorlamasına rağmen, son tahminlere göre 2006/2007 sezonunda Türkiye’deki üretimin Hindistan’a ve dünya ortalamasına nazaran daha hızlı artması sonucu Türkiye’nin tekrar dünya organik pamuk üretiminin yüzde 40’ını tek başına sağlar hale gelmiştir. Türkiye’nin organik pamuk üretimi:[13]

Yıllar Türkiye(Ton)/Dünya(Ton) Türkiye/Dünya(%)

1992/1993 125/ 2.075 6.02

1996/1997 850/ 5.507 15.43

2000/2001 1.750/ 6.480 27.0

2001/2002 7.550/ 18.000 41.9

2002/2003 12.000/ 20.000 60.0

2003/2004 10.665/ 25.394 41.9

2004/2005 10.460/ 25.394 41.4

2005/2006 14.360/ 37.799 37.9

2006/2007 23.152/ 57.931 40,0

Kaynak: Organic Exchange, Organic Cotton Farm and Fiber Report 2007

Türkiye Organik tarımda yüzde 40 ile zirvede

Ülke 05/06(Ton)06/07(Ton) Artış(%) Toplamdaki payı(%)

Türkiye 14.360 23.152 61.2 40

İsrail600 2.870 478.3 5.0

Hindistan 12.483 18.790 50.5 32.4

Pakistan 1.000 271 72.9 0.5

Çin 2.532 4.079 61.1 7

Afrika 2,477 4,360 139,8 7,5

ABD 2.512 1.91823.7 3.3

Latin Amerika 1.775 2.275 28.2 3.9

DÜNYA’DA ORGANİK PAMUK ÜRETİMİNİN YERİ

Dünyada yılda 23 milyon ton pamuk üretiliyor. Organik pamuk üretimi ise henüz 50 bin tonu bile bulmuyor. Türkiye 1997’de bin 800 ton olan üretimi, 1999 yılında 6 bin 82 tona çıkardı. Şu anda 13 bin ton civarında. 2003 yılında 9 bin 756 hektar arazide 34 bin 877 ton organik kütlü pamuk üretildi.

Organik pamuk ve tekstil pazarına girmek için sertifika zorunlu. Sertifikalar, Global Organik Tekstil Standartları’na (GOTS) uygunluk durumuna göre veriliyor. Ege pamuğu iyi kalitede bir pamuk olarak ABD’de yetiştirilen Memphis pamuğu ile yarışıyor. Ama memphis pamuğu makineyle hasat edilip, “saw-gin” ile çırçırlanıyor. Pamuğu yapraklarından ayırmak için de bolca “Defolyant” kullanılıyor. Oysa Ege’nin pamuğu, benzersiz bir şekilde az zirai ilaç kullanılarak yetiştirilen, elle toplanan ve “roller-gin” çırçırlanan iyi kalite bir pamuk. Bu yüzde piyasada “Better Cotton-Daha iyi pamuk” diye adlandırılıyor.

Türkiye organik tekstilde de yeterli tecrübe ve altyapıya sahip. Hatta, TÜBİTAK Tekstil Araştırma Merkezi, enzim, ultrasonik, ultraviyole, ozon gibi yeni teknolojileri kombine ederek pamuklu kumaşların önterbiyesini (haşıl sökme, hidrofilleştirme, ağartma) kimyasal madde kullanmadan yapabilecek bilgi birikimine ulaşmış durumda. TÜBİTAK Tekstil Araştırma Merkezi’nde yapılan araştırmaların sonuçlarına göre, dünyada ilk defa hiçbir kimyasal maddeyle muamele edilmeden hidrofil (nem, ter emici) hale getirilebiliyor. Böylece tarladan terbiye dairesine kadar hiçbir kimyasal madde kullanılmadan renkli ve hidrofil doğal tekstil mamuller elde edilebiliyor. [14]

Dünya organik pamuk üretim oranları, yıllara göre ortalama değerlerdir. Türkiye % 40’ını karşılamaktadır.[15]

Dünyada yetistirilen pamugun ancak %1’ i organik pamuk, Türkiye’de bu oran %2,4’tür.

Dünyada hedef, 2013 yılında %10’dur.

Dünyada Gerçeklesen Organik Pamuk Ticaret Hacmi-(milyon$)

Dünya organik pamuk pazar payları



DÜNYA GENELİNDE ORGANİK PAMUK İTHALATI VE İHRACATI

Dünya Pamuk İhracatları

(Milyon metrik ton)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Birleşmiş Devletler

2.8

3.0

2.9

2.6

2.6

2.9

Hindistan

1.0

1.5

0.5

1.3

1.3

1.2

Özbekistan

1.0

0.9

0.7

0.8

0.8

0.8

Brezilya

0.3

0.5

0.6

0.4

0.4

0.4

Avustralya

0.5

0.3

0.3

0.4

0.4

0.4

Afrika Serbest Bölgesi

0.5

0.4

0.3

0.3

0.3

0.3

AB-27

0.3

0.4

0.2

0.2

0.2

0.3

Türkmenistan

0.2

0.2

0.1

0.2

0.2

0.2

Yunanistan

0.3

0.3

0.2

0.2

0.2

0.2

Burkina Faso

0.3

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

Pakistan

0.0

0.1

0.1

0.2

0.2

0.2

Tacikistan

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

Mali

0.2

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

Kazakistan

0.2

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

Zimbabve

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

Diğerleri

1.1

0.9

0.7

0.7

0.7

0.8

Dünya Toplamı

8.1

8.4

6.6

7.4

7.5

7.8

%

Dünya Pamuk İthalatları

(Milyon metrik ton)

2006/07

2007/08

2008/09

2009/10

2009/10

2010/11

Nisan

Mayıs

Mayıs

Çin

2.3

2.5

1.5

2.1

2.2

2.5

Bangladeş

0.7

0.8

0.8

0.9

0.9

0.9

Türkiye

0.9

0.7

0.6

0.8

0.8

0.6

Endonezya

0.5

0.5

0.4

0.5

0.5

0.5

Pakistan

0.5

0.9

0.4

0.4

0.4

0.4

Tayland

0.4

0.4

0.3

0.4

0.4

0.4

Vietnam

0.2

0.3

0.3

0.3

0.4

0.4

Meksika

0.3

0.3

0.3

0.3

0.3

0.3

Kore

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

Tayvan

0.3

0.2

0.2

0.2

0.2

0.2

Rusya Federasyonu

0.3

0.2

0.2

0.1

0.1

0.1

Hindistan

0.1

0.1

0.2

0.1

0.1

0.1

Mısır

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

Hong Kong

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

0.1

Paylaşın

İlişkili Makaleler

About Author

admin