Türk Yan Sanayi

Mart 2, 2014

|

Kategori:

 Berna YURTSEVEN

A. TÜRK YAN SANAYİİ DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Ülkemiz ekonomisinin kalbi olan sanayimizin ve yan sanayimizin günümüze kadar olan seyrine bakıldığında kısaca 1980 öncesinde ve sonrasında benimsenen sanayileşmestratejileri ve uygulanan ekonomi politikaları sanayimizi yönlendirdiğini söyleyebiliriz.1980 yılına kadar ithal ikamesi politikası uygulanmış, 1980 yılından sonra ise ihracat ithal ikameci bir politika uygularken, piyasa ekonomisinin ilke ve esaslarınıngeliştirilmesi yönünde önemligelişmeler kaydedilmiştir.Son yıllarda artan endüstriyel büyümenin kaynağını özel sektörün yatırımlarının ve dinamizminin oluşturduğunu görmekteyiz.Bu büyümenin en önemli yansıması da dış ticaretimizde gözlenmiş olup, ihracatımızda büyük bir artış sağlanmıştır. Türk Yan Sanayi ağırlıklı olarak özel sektör faaliyetlerinden oluşmaktadır. İmalat sanayinde üretimin %80’inden fazlası ve sermaye yatırımlarının yaklaşık %95’i özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda, KOBİ olarak tanımlanan yan sanayicilerimiz genel sanayi içerisinde önemli bir yapı taşı olarak göze çarpmaktadır Ekonomimizin kalbisanayimiz, sanayimizin kalbi ise yan sanayimiz, özel sektör ve girişimci iş adamlarımızdır.

Yan sanayici firmalarımızın gerçekleştirdiği kalite ve iyileştirmeye yönelik modernizasyon yatırımları sayesinde yan sanayimizin rekabet gücü gelişmiştir. [1]

B.TÜRK YAN SANAYİ SORUNLARI

Yan sanayimizdeki tüm olumlu gelişmelerin yanı sırayan sanayicimizin sorunlarına genel olarak baktığımızda, yetersiz sermaye birikiminin dışında, makroekonomik istikrarızorlayan dengeler, yüksek vergiler sermayenin ve temel sınai girdilerin yüksek maliyetleri, teknolojigelişmelere ayak uydurma konusundaki zorluklar,yenilikve yeni teknoloji üretmedeyetersizlik, Türk yan sanayicisinin rekabet gücünü olumsuz olarak etkileyen unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Haksız bir rekabet ortamı oluşmasına neden olan kayıt dışı istihdam halen sorun teşkil etmektedir. Sanayimizin ve yan sanayimizin mekansal dağılımına baktığımızda ise işletmelerin bölgesel dağılımlarının dengeli olmayıp daha çok Türkiye’nin sanayi katma değerinin %51.8’ini oluşturan Marmara bölgesinde yoğunlaşmakta olduğu görülmektedir.[2]

C.TÜRK YAN SANAYİ KOLLARI

Türk yan sanayi sektörü genel olarak çalıştıkları ana sanayi müşterilerine bağımlı bir sanayi koludur.Yan sanayi sektörlerinin bağımlı olduğu sanayi kollarının başlıcalarını taşıt araçları, beyaz eşya ve dayanıklı tüketim malları, makine imalatı, elektrik, elektronik, elektro mekanik ve savunma sanayileri oluşturmaktadır. Bu sanayi kollarının içinde yan sanayi sektörü açısından kurumsallaşmış ve itici güç haline gelmiş sektörlerin başında otomotiv yan sanayisi gelmektedir. Ülkemiz yan sanayisinin lokomotif sektörlerinden otomotiv yan sanayine bakıldığında bugün, mamul üretim kapasitesi, mamul çeşitliliğive ulaştığı standartlar itibarıyla Türkiye’de üretilentaşıt araçlarıiçin gerekli olan yedek parçaların tamamını karşılayabilecek düzeye geldiğini görmekteyiz. Yan sanayicilerimizin yeni talep kaynaklarınave ihracat imkanlarınaulaşması sağlanmalıdır. Yatırımların teşvik edilmesinedevam edilmedir . İmalat sanayinde, bilgi ve iletişim teknolojileri başta olmak üzere yeni ürün ve teknoloji geliştirmeye dönük yatırımlardesteklenmeyedevam edilmelidir.

Çoğunlukla çok küçük ve orta ölçekli firmaların (KOBİ), ana sanayicinin öncedenbelirlediği teknik tasarım ve tanımlar doğrultusunda yaptıkları üretim ve verdiklerihizmetlerin bütünü ‘ endüstriyel Yan sanayii‘ olaraktanımlanmaktadır.

Endüstriyel yan sanayi ilişkisi içinde yan sanayici firmaların ana sanayicilerin talepleri ile buluşturmak, onları üretimden pazarlamaya her aşamada yönlendirmekve bilgilendirmekamacıyla oluşturulan birimler ise ‘yan sanayi Borsası ‘olarak tanım bulmaktadır.[3]

D.ENDÜSTRİYEL YAN SANAYİSEKTÖRLERİ NELERDİR?

Endüstriyel yan sanayisektörleri, metal eşya, plastik, kauçuk, elektrik-elektronik ve endüstriyel hizmetler sektörlerini kapsamaktadır

Metal eşya sektörü; döküm dövme talaşlı imalat, preslemeve sac şekillendirme,kaynak toz metalürjisi, ve kalıp imalatı dallarında çalışan firmalar,

Plastik sektörü: enjeksiyon ve şişirme yöntemleriyle, üretim yapan firmalar ile profilimalatçılarını,

Kauçuk sektörü ; imalatlarında enjeksiyon ve şişirme yöntemlerini kullanan , profil çeken, kauçuk – metal karışımlı parçaüreten yan sanayicileri,

Elektrik ve elektronik sektörleri;bu dallarda üretim yapan yan sanayicilere parça ve aksanimal eden işletmeleri,

Endüstriyel hizmetler ise; kalite kontrolü,ürün testleri ve belgelendirme hizmetlerini gerçekleştiren kuruluşları kapsamaktadır.[4]

E.OTOMOTİV YAN SANAYİ

“Otomotiv yan sanayii, ekonomilerin lokomotifi durumundaki otomotiv ana sanayine aksam ve parça tedarik eden bir sanayi koludur. Sektör, taşıt araçları üreticilerine üretim aşamasında ekipman desteği vermenin yanında yedek parça ve aksesuar tedariki de sağlamaktadır. Otomotiv yan sanayi kuruluşları, otomotiv üreticisinin bir yan kuruluşu olabildiği gibi, ana sanayinden bağımsız olarak otomotiv yan sanayii ürünleri ile birlikte birçok başka ürün üreten firmalar da olabilmektedirler.

Otomotiv ana sanayine sağlanan ürünlerden bazıları şu şekilde sıralanmaktadır: Komple motor ve motor parçaları, aktarma organları, fren sistemleri ve parçaları, hidrolik ve pnömatik aksamlar, süspansiyon parçaları, emniyet aksamları, şasi aksam ve parçaları, dövme ve döküm parçaları, elektrik ekipmanları ve aydınlatma sistemleri, akü, oto camları, koltuklar…

E.1.Otomotiv Yan Sanayi Sektörün Türkiye’deki Gelişimi

1960’lı yıllarda tüm parçalar ana sanayi üretici firmaları içinde üretilirken, kapasitelerin artması ve yan sanayideki yatırımların gelişmesiyle birlikte sektörde önemi ve ağırlığı bulunan yan sanayi oluşmuştur. Türkiye oto yan sanayi 1964 yılında çıkarılan Montaj sanayi talimatıyla tam anlamıyla korumaya alınmıştır. Ana sanayide yerli yüzde oranının artırılması mecburiyeti ile yan sanayiimizin giderek güçlenmesi ve gelişmesi sağlanmıştır.

Ana üreticilerin teknik ve ekonomik desteği ile kurulan ve gelişen yan sanayi bugün kendi alanında önemli bir potansiyel göstermektedir. Yan sanayide AB firmalarının ağırlığı daha da fazladır. 130’un üzerinde AB ve 10’un üzerinde AB dışı firma, yan sanayide lisans ve ortak yatırım kurmak suretiyle işbirliği içindedir.[5]

Türkiye’de otomotiv yan sanayi, otomotiv sanayiindeki gelişmelerin sonucunda hızla gelişmiştir. Türk otomotiv yan sanayi yüksek kapasitesi, geniş ürün yelpazesi ve yüksek standartlarıyla otomotiv sanayine ve 14,2 milyon adet olan Türkiye taşıt araçları parkına parça sağlamaktadır. Ayrıca ihracat potansiyeli yüksek bir sektördür. Otomotiv ana sanayiimizde 1964’lerde %15 olan yerli parça kullanım oranı bugün bazı araçlarda % 90’lar seviyesini aşmıştır. Türkiye’de Otomotiv Yan Sanayinde mevcut durum Türk otomotiv ana sanayiinde faaliyette bulunan firmalar, 1120 oto yan sanayi firması ile doğrudan çalışmaktadır. Türkiye’de 4000 adet yan sanayi firması mevcuttur. TAYSAD’a (Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği) göre 2009 yılında, Türk oto yan sanayinin cirosunun 2008 yılına göre % 27 azalarak 13,3 milyar USD seviyelerinde gerçekleştiği tahmin edilmektedir.Otomotiv yan sanayii, mamul üretim kapasitesi, mamul çeşitliliği ve ulaştığı standartlar itibariyle, ülkemizde imal edilen taşıt araçları için gerekli olan yedek parçaların en az % 80’ini karşılayabilecek düzeye erişmiştir. Bu parçalar:

∙ Komple motor ve motor parçaları

∙ Aktarma organları

∙ Fren sistemleri ve parçaları

∙ Hidrolik ve havalı aksamlar

∙ Süspansiyon parçaları

∙ Emniyet aksamları

∙ Kauçuk ve lastik parçalar

∙ Şasi aksam ve parçaları

∙ Dövme ve döküm parçalar

∙ Elektrik ekipmanları ve aydınlatma sistemleri

∙ Aküler

∙ Oto camları

∙ Koltuklar

Türk otomotiv ana ve yan sanayi, başta Bursa olmak üzere Marmara Bölgesi’nde

yoğunlaşmıştır. İki büyük otomobil fabrikasının Bursa’da bulunması ve iki adet “Organize Sanayi Bölgesi”nin kurulmuş olması otomotiv sanayiinin özellikle bu ilde yoğunlaşmasına neden olmuştur. Endüstrinin yoğun olduğu diğer şehirler İstanbul, İzmir, Kocaeli, Ankara, Konya, Adana ve Manisa olarak sıralanmaktadır.[6]

E.2.TAŞIT ARAÇLARI YAN SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (TAYSAD)

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde dağınık bir şekilde faaliyet gösteren ve otomotiv sektörüne parça üreten TAYSAD (Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği) mensubu 210 üyeden 59’u bir araya gelerek, sorunlarının çözümünü sağlamak üzere ortak girişim grubu oluşturmuş ve TOSB’u (Taysad Organize Sanayi Bölgesi) kurmuşlardır. TOSB, Otomotiv Sektörüne parça üreten yerli ve yabancı sermayeli tüm firmaların, Türkiye’de gerçekleştirecekleri yatırımları için seçtikleri en önemli merkez özelliğini taşımaktadır.

Halen üretim faaliyetinde bulunan 40 üye ve 7.000 kişinin çalıştığı 40 fabrika bulunmaktadır. Sektördeki bilgi birikimi, tecrübe, geniş ürün yelpazesi, yüksek ihracat potansiyeli ve Türkiye’nin coğrafi avantajlarından dolayı, oto yan sanayi sektörü yabancı yatırımcıları kendine çekmektedir. Şu anda otomotiv yan sanayinde 192 yabancı sermaye ortaklığı bulunmaktadır. Dünyadaki büyük şirketlerin pek çoğu Türk firmalarıyla ortak yatırımlar yapmaktadır.Oto yan sanayi kalite belgelendirmeleri için yoğun çabalar sarf etmektedir. [7]

TAYSAD üyelerinden 115 tanesi ISO 9000 Serisi kalite belgelerine sahiptirler. Türk oto yan sanayicileri Avrupa Kalite Ödülleri’nde (European Quality Award) Türk firmalarının öncüleri olmuşlardır. Oto lastiği imalatçısı BRİSA, 1996’da Avrupa Kalite Ödülü’nü alan ilk Türk firması olmuştur. Daha sonra BEKSA, 1997’de KOBİ dalında Avrupa Kalite Ödülü’nü almıştır. 1987’de kurulmuş olan BEKSA, lastiklerde kullanılan çelik kuşaklar ve yüksek basınç hortumları için hortum telleri üretmektedir. 2003 yılında, dünyanın ikinci en büyük otomotiv sistemleri üreticisi Bosch Grubuna ait Bosch San. ve Tic. A.Ş. Bursa Fabrikası, dünyanın kurumsal mükemmellik alanında en saygın ödülleri arasında yer alan Avrupa Kalite Büyük Ödülü’nü kazanmıştır. Bosch San. ve Tic. AŞ enjektör, enjektör gövdesi, raylı sistemler için enjektör üretmektedir. Bosch Bursa fabrikası 2008 yılında aynı ödülü ikinci kez alan tek Türk firması olmuştur[8]

Sektörün en yetkin temsilcisi olan Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) bugün 261 üyesi ile üretimin % 65’ini, ihracatın ise %70’ini temsil etmektedir. TAYSAD üyelerinin % 85’i Marmara’da faaliyet göstermektedir. Söz konusu 261 firmada toplam çalışan sayısı 72 bin kişidir. İstihdam, tedarikçileri ile birlikte yaklaşık 127 bin kişiye çıkmaktadır.

F.SEKTÖREL PANORAMA

Bugün otomotiv yan sanayinde 35 yıllık deneyime sahip yerli üreticilerle imal edilen taşıt araçları için gerekli olan parça ve komponentlerin en az yüzde 80’ini karşılayabilecek düzeye erişilmiştir. Türk otomotiv yan sanayi üreticileri, yakaladıkları kalite standardıyla, öncelikle müşterileri olan taşıt üreticilerinden takdir toplamaktadırlar.
Otomotiv yan sanayi bugün Türkiye’de ve küresel pazarda üretilen araçlara, OEM (Original Equipment
Manufacturer= orijinal ürün üreticisi) ve yenileme pazarına aksam ve parça üretmektedir. Türk otomotiv yan sanayi üretiminin yüzde 90’ını dünya pazarları için üretilen araçlara veya yedek parça pazarına satmaktadır.Türk Otomotiv Yan Sanayi’nde faaliyet gösteren firmalar ağırlıklı olarak KOBİ statüsündeyer almaktadır. Bazı işletmelerde otomotiv sektörü dışında başka sektörlere de üretim yapılması, diğer bazı sektörlerde olduğu gibi, otomotiv yan sanayinde de firma sayılarının sağlıklı saptanmasını zorlaştırmaktadır.Kabul edilebilir üretim standartlarına sahip, taşıt araçları imalat sanayine direkt olarak orijinal parça imal eden, uluslararası pazarlarda rekabet ederek ihracat yapan firma sayısının 300 – 350 civarında olduğu bilinmektedir. Diğer firmalar ise küçük ölçekli üretim tesislerini oluşturmakta ve büyük çoğunluğu da genellikle yenileme pazarına yönelik üretim yapmaktadır.

G.SEKTÖREL ANALİZ

Küresel ekonomik krizin ardından Avrupa ülkelerinde açıklanan teşvik paketleri ile otomobil ihracatı 388 bin 994 adet olarak gerçekleşmiştir.  239 bin 976 adetlik hafif ve ağır ticari araç ihracatı ile 2009 yılı toplam ihracatı traktör dahil 637 bin 855 adet olmuştur.Yıl sonundaki ihracat tutarı, otomotiv ana sanayi için 9,6 milyar USD ve yan sanayi için 4,9 milyar USD olmak üzere toplam 14,5 milyar USD olarak öngörüldüğü şekilde gerçekleşmiştir.Öte yandan Otomotiv Yan Sanayi’nin iş hacmi 2008 yılında 18,3 milyar USD iken, 2009’da  11,40 milyar USD’ye gerilemiştir.

Otomotiv Yan Sanayi kriz dönemi boyunca işlerin yarı yarıya daraldığı bir ortamda, yeni müşteriler bulmak, yeni pazarlara açılmak için büyük çabalar vermektedir.Sektör oyuncuları;  iç pazarı canlandırma, nitelikli hale gelen çalışanları kaybetmeme, geleceğe dönük yatırımlara devam etme ve finans sektörü ile sanayi sektörünün birlikte projeler yapması konusunda çalışmaya odaklanmış durumdadır.

2010 yılı için, yeni teknolojiler ve yeni nesil araçların son derece önem arz edecektir.İlerleyen dönemde yanmalı motorların ötesinde elektrikli / hibrid motorlar ve bunlara bağlı olarak da farklı aktarma organları ve farklı hafif metallerin kullanılması, plastik oranının artmasının söz konusu olacağına işaret edilirken, bu teknolojilere şimdiden yatırım yapılması gerektiği belirtilmektedir.[9]

H.İSTANBUL TİCARET ODASI -TÜRK YAN SANAYİ BORSASI

İstanbul Ticaret Odası (İTO), Birleşmiş MilletlerSınai Kalkınma Teşkilatı, (UNIDO) ile sürdürdüğü iş birliği sonucu, 1990 yıllında ülkemizin ilk ve tek yan sanayi borsası’nı kurmuştur. Önceleriİstanbul Yan Sanayi Borsasıolarakadlandırılan bu birimin adı, daha sonra çalışmalarının ulusal niteliğini ifade etmek amacıyla ‘TÜRK YAN SANAYİ BORSASI’ olarak değiştirilmiştir.

Türk Yan Sanayi Borsası 1990 yılından bu yana, sayıları giderek artan ve bugün 2000’i aşan yan sanayici üyelerinin , ana sanayicilerle çeşitli alanlardaki ilişkilerini sağlamaya ve geliştirmeyeyönelik faaliyetlerini sürdürmektedir.[10]

H.1.TYSB Üyelerinin Profili:

Ana ve yan sanayici firmalar arasındaki bir teknik bilgi bankası ve ticareti geliştirme ofisi olarak görev yapan ve böylece uzmanlık gerektiren sektörlerde kapasite kullanımının ve verimliliğin arttırılmasına katkıda bulunan Türk Yan Sanayi Borsası bünyesindeki üye firmalara dönük olara yapılan istatistik çalışmalar sonunda elde edilen istatistikler şu şekildedir;

·Metal eşya, plastik, kauçuk, elektrik ve elektronik sektörlerinde faaliyet gösteren firmalardır.

·Üye sayısı 2093 olup, % 81’i KOBİ niteliğindedir.

·Ölçek:

– 1— 9 arası işçi çalıştıran firma oranı%6,7

-10-49 arası işçi çalıştıran firma oranı%49,2

-50-99 arası işçi çalıştıran firma oranı%15,0

-100-149 arası işçi çalıştıran firma oranı%10,0

-150’den fazla işçi çalıştıran firma oranı%19,1[11]

·Uzmanlık alanlarının sektörel dağılımı;

-Metal işleme%77,5

-Plastik&Kauçuk%9,2

-Elektrik-elektronik-elektromekanik%3,4

-Diğer (cam, kimya vb.)%10

·Hizmet Verilen Sektörler;

-Otomotiv%50,26

-Makine imalatı%16,29

-Beyaz eşya%9,07

-İnşaat%5,67

-Elektrik%3,92

-Elektronik% 1,92

-Diğer% 11,71

·%82’si ihracatçı konumunda olan üye yan sanayicilerin, %20’si ihracat pazarlaması sırasında Türk Yan Sanayi Borsası’nı tercih etmektedir.

Türk Yan Sanayi Borsası, ülkemiz yan sanayicilerinin yeni talep kaynaklarına ulaşmasına ve ihracatına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Yan Sanayi Borsası UNIDO (Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı) desteği ile kurulduğu 1990 yılından beri sadece İstanbul’daki İTO üyesi yan sanayicilerine değil, tüm Türkiye’de faaliyet gösteren nitelikli yan sanayicilere hizmet vermektedir. [12]

I.AVRUPA BİRLİĞİ UYUMLULUĞU ve ANA SANAYİ – YAN SANAYİ

AB uyumluluğukapsamında 2009 yılı ilerleme raporunda detaylandırılan ilerleme düzeyleri, sağlıklı bir ana sanayi yan sanayiilişkisinin oluşturulmasında ki temel esasları derinden etkilemektedir AB entegrasyon sürecindeki ilerleme düzeyi, ana sanayi-yan sanayi ilişkilerindeki geleneksel mesafeli yapının yakın ilişkiye dönüşmesine katkı sağlamaktadır.

Ana sanayi-yan sanayi yardımlaşmasına karşı olmanınbir bakıma kaliteye, hatta kararlılığakarşı olmakla eşdeğer olduğuna dair bir görüşün yaygın olduğu söylenebilir ilişkilerdeki riskleri etkileyen başka etmenler arasında firma ölçeği belirsizlik ve ilişkide bulunulan partnerin özelliklerinden söz edilebilir.[13]

Uzun dönemde ” orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrupa ve Avrasya’nın üretim üssü olmak” vizyonu doğrultusunda 2010-2013 yıllarını kapsayanTürkiye sanayi stratejisi’nin genel amacı ,”Türk sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerekdünya ihracatından daha fazla pay alan , ağırlıklıolarak yüksek katma değerli, verileri teknolojili çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak” olarak belirlenmiştir.

Bu vizyona ve genel amaca yönelik;

Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının arıttırılması,

Düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünleregeçişin sağlanması

Becerilerini sürekli geliştirilebilen şirketlerin ekonomideki ağırlığının artırılması

şeklinde üç temel stratejikhedef tespit edilmiştir.

Bu hedeflerinçizdiği çerçevede;

ÖncelikleAr-gE yatırımlarının geliştirilmesi ve artırılması,

Her türlüyenilikçilikfaaliyetinin önünün açılması , kolaylaştırılması

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanımının yaygınlaştırılması,

Gelişmeyi ve ölçek büyütmeyi mümkün kılacak sinerjikyapılarınteşkiledilmesi,

Pazarınişletilmesi ve dinleştirilmesiaçık ve rekabetçipazarların oluşumuna katkıdabulunulması,

Daha rekabetçi iş ortamının desteklenmesi , geliştirilmesi,

Daha iyi mevzuatve düzenlemeleryardımıyla özel girişimin cesaretlendirilmesi , girişimcilik kültürününgeliştirilmesigibi hususlaryan sanayininAB uyumluluğu sürecindeki yol haritasının ana unsurları olacaktır.[14]

J.BEYAZ EŞYA SEKTÖRÜ

Beyaz Eşya Sektörü, iç pazarın % 90–95’ini meydana getiren 6 büyük beyaz eşya üreticisinin yanı sıra, 50’nin üzerinde orta ölçekli imalatçı ile yaklaşık 500 aksam ve parça imalatçısından oluşmaktadır.

Ülkemizde sektörün mevcut durumu incelendiğinde 2008 cirosunun 8 milyar Dolar olduğu görülmektedir. Sektörün 2008 yılı ihracatı toplam 3,4 milyar Dolardır. Beyaz eşya olarak anılan sektörün ürün yelpazesi buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, bulaşık makinesi, kurutucu, derin dondurucu, küçük ev aletleri v.b. ürünlerden oluşmaktadır.

2009/15081 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de, 16.06.2009 tarihinden 30.09.2009 tarihine kadar beyaz eşya ürünlerinde ÖTV oranı % 2 olarak devam ettirilmiştir. Söz konusu KDV-ÖTV indirimi hamlesi umulduğundan çok daha büyük bir etki yaparak tüm ülkedeki resesyonu engellemiştir. İstihdam kayıplarını anında durdurarak tüm piyasayı ve sektörü büyük ölçüde canlandırmıştır. Çok önemli bir kırılma noktasıdır. Beyaz eşyada tamamen ithalat yolu ile döviz ödenerek ülkemize gelen paslanmaz Cr-Ni çelik sacın Türkiye’de üretimine başlanması konusunda stratejik olarak girişimlerde bulunulması planlanmaktadır. Beyaz eşya sektörümüz yıllık 25 milyon adet ürünü aşan üretim kapasitesi ile Avrupa’nın ikinci büyük üretim üssüdür.

Ürünler yüksek standartlara sahip ve oldukça kaliteli olup sektörün aldığı patent sayısı da oldukça yüksektir. Sektör AB’ye yaptığı ihracatın yanı sıra Rusya ve Çin’de de yaptığı yatırımlarla geniş pazarlara hitap etmektedir. Navlun ücretlerinin yüksekliği nedeniyle Uzak Doğu pazarlarında etkin olunamamaktadır. Ayrıca, navlun ücretleri Uzakdoğu pazarına karşı iç piyasayı da korumaktadır.

J.1.Beyaz Eşya İhracatında Başlıca Pazarlar (2008 – %)

Buzdolabı – Derin Dondurucu İngiltere(16), Fransa(12), Almanya(9), İtalya(7), Irak(6)

Çamaşır Makinası Fransa(11), Almanya(10), İtalya(10), İngiltere(9), İspanya(8)

Bulaşık Makinası Fransa(16), İspanya(15), İngiltere(12), İtalya(8), Almanya(7)

Fırın – Ocak İngiltere(15), Romanya(10), Fransa(9), Rusya(6), Ukrayna(5)

Diğer Elektrikli Ev Aletleri İngiltere(16), Almanya(12), Rusya(7),Fransa(7), İtalya(4) (DTM)

J.2.Beyaz Eşya Sektöründeki Üretim Eğilimleri ve Üretilen Başlıca Ürünler

Sektörde bugüne kadar çeşitli firmalar faaliyet göstermiş, bunların bir kısmı zaman içinde birleşme ve devralmalar yoluyla el değiştirmiştir. Bu Şirketler beyaz eşyada ana ürünlerde iç piyasa talebinin yaklaşık %90’ını karşılamaktadır. Yerleşik markaların yanında, ithalat ve son yıllarda patlama gösteren yabancı tekno marketler de vasıtasıyla hemen hemen tüm yabancı markalar Türk pazarına girmiştir.

Beyaz Eşya Sektöründe Türkiye, son on yılda yaptığı atılımla üretimini % 400 arttırmış ve Avrupa’da % 22’lik pazar payıyla İtalya’dan sonra ikinci büyük üretici haline gelmiştir. Beyaz Eşya sektöründe yerli malzeme kullanım oranı % 70’dir. Sektörün bu kadar hızlı

büyümesinin altında yatan en önemli faktör, gelişmiş ve uluslararası standartlarda üretim yapan yan sanayi firmalarının, ana üreticilere sağladığı destek ve kaliteli üretim olmuştur.

J.3.Beyaz Eşya Sektörünün Dış Ticareti

4 Ana Ürün İstatistikleri(Adet) Beyaz Eşya sektörü büyük beyaz eşyalarda, yaklaşık 25 Milyon adetlik kurulu üretim kapasitesiyle AB’nin ikinci büyük üretim üssü konumundadır. Sektör, üretim tesisleri, yardımcı sanayileri, satış ve servis teşkilatlarıyla; direkt ve dolaylı olarak yaklaşık 4 milyon kişinin geçimini sağlamaktadır.

Beyaz Eşya Sanayi Dış Ticareti(US $ 1.000) DTM’nin en son verilerine göre beyaz eşya sanayiinin ihracat rakamı 2.96 milyar dolara ulaşmıştır. Bu ihracatın % 66’sı AB ülkelerine yapılmaktadır. AB’nin sektör için en önemli pazar olmasının yanında Türk beyaz eşya üreticileri özellikle Rusya ve Çin’deki üretim tesisleri ile Dünya’nın hemen hemen her ülkesine ulaşma yeteneğine sahiptir[15]

Sektörde yoğunlukla üretim yapılan bölgeler İstanbul, Manisa, Eskişehir, Bolu, Bursa, İzmir, Ankara, Kocaeli, Yalova, Kayseri, Konya ve Bileciktir.2 milyonun üzerinde kişiye geçim kaynağı sağlayan sektör, yıllık 25 milyon adedi aşan üretim kapasitesi ile AB’de İtalya’dan sonra ikinci büyük üretim üssüdür.Türk beyaz eşya üreticileri basit montaj hatlarıyla başladıkları imalat faaliyetlerini, bugün kendi tasarım ve teknolojilerini yaratacak hatta dışarı teknoloji transfer edecek düzeye getirmişlerdir.

Sektördeki başlıca markalar şunlardır: Arçelik, Beko, Altus, Aygaz, (Arçelik); Profilo, Bosch, Siemens (BSH-Profilo); Vestel (Vestel); Ariston, Indesit (Indesit).Her zaman en yeni ürünleri tercih eden Türk tüketicilerini tercihi yerli ürünlerden yana olmaktadır. Bu durum sektörün iç pazardaki başarısına işaret etmektedir. Sektör aynı zamanda sıkı müşteri bağlılığına sahip güçlü markalar yaratmıştır ve başta Avrupa Birliği (AB) olmak üzere dış pazarlarda varlığını güçlendirmektedir. İç pazarın yanı sıra, Türk Beyaz Eşya Sektörü AB pazarında da önemli bir paya sahiptir. Dört büyük beyaz eşya olarak tabir edilen buzdolabı, fırın, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi pazarında yıllık 50 milyon adet satışın gerçekleştiği AB pazarının yaklaşık % 15i Türk malı ürünlerden oluşmaktadır.[16]

K.MAKİNA İMALAT SANAYİİNİN

Sektörün AR-GE harcamaları binde 9 gibi çok düşük bir düzeydedir. Makina imalatında daha yüksek katma değer ancak Ar–Ge ve inovasyon alt yapısının geliştirilmesi ve özgün tasarım yeteneğinin oluşturulması ile gerçekleşecektir.

Bu da sektörde kalifiye işgücünün istihdamını zorunlu kılmaktadır. Ancak Türkiye’deki işletmelerin büyük bir bölümünü oluşturan 200.000’i aşkın küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarında hala mühendis istihdam geleneği oluşturulamamıştır. Makina imalatında mühendis istihdamı oldukça düşüktür, toplam istihdam içinde mühendis oranı % 1,5’tur. Aksi olması gerekirken, sektörde niteliksiz işgücü oranı yüksektir ve % 67,9’u bulmaktadır. Sektör içindeki mühendislerin % 56’sı 1.500 YTL’ye kadar ücret almaktadır.

Bu durum mühendis yoğun bir sanayi için kolay kabullenilecek bir tablo yaratmamaktadır.

Makine imalat sanayinin Türkiye imalat sanayi içindeki payı, 2006 yılında % 4,7’dir. 1970 yılında % 47 olan yatırım yoğunluğu 2007’de % 14 olmuştur. Makina imalat sanayinin toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payı ise yalnızca % 2,2’dir. Ülkemizde firmaların önemli bir kısmı düşük ve orta-düşük teknoloji kategorisindeki makineleri üretmektedir. Ancak aynı kategoride üretim yapan Çin, Hindistan, Malezya gibi ülkelerin avantajı, fiyatlarının daha düşük olmasıdır. Yani Türkiye ya daha ileri bir teknoloji üretimi kategorisine geçecek ya da düşük fiyatlı fason üretimle çalışacaktır.

Makine imalatı sanayinde hiçbir alt sektör gelişmiş ülkeler düzeyinde bir ölçeğe (kapasite) sahip değildir.Ülkemizde makine imalat sanayinin son beş yıllık büyüme hızları ile kapasite kullanımı oranları önemli verilere işaret etmektedir.

MAKİNA İMALAT SANAYİİNDE BÜYÜME ORANLARI VE KAPASİTE KULLANIMI (%)


YILLAR

BÜYÜME ORANI (%)

KAPASİTE KULLANIMI (%)

2002

21,3

79,5

2003

31,9

80,5

2004

21,0

84,9

2005

17,2

78,9

2006

12,1

76,4

2007*

10,2

77,1

Kaynak: DPT 9. Plan ve İGEME Sektör Raporu.
* Kesinleşmemiş tahmini değeri.

Burada dikkati çeken nokta, büyüme hızlarının 2003’ten itibaren kapasite kullanımı oranlarıyla beraber düşüş göstermesidir. Bunun uygulanan sanayileşme politikasını da içeren ekonomik politika ile yakından ilgisi vardır. Yüksek faiz ve düşük kur uygulaması ihracatı frenlemekte, maliyetleri artırmakta bu da üretimin büyüme oranlarını aşağıya çekmektedir.

2004 yılından itibaren üretim büyüme oranı ve ihracat artış hızı düşmeye başlamış, ithalatta ise büyüme hızlanmıştır. Burada ekonomik uygulamalardan kaynaklanan zaaflar açıkça görülmektedir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2001’den itibaren sürekli artış göstermiş, ancak iç pazardaki ithal ürün payı da artarak 2006 yılında % 53’e ulaşmıştır. Bu da ithalatta yatırım ve ara malı ürünlerinin yurt içi üretime karşı önemli bir üstünlük kazandırdığını ortaya koymaktadır.

Makine imalat sanayiinin ihracat içindeki ürün grupları incelendiğinde, özel makineler grubunun toplam ihracat içindeki oranının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Motor ve aks parçaları ile aksesuar, aksam ve yedek parçalar ihracatın ağırlığını oluşturmaktadır.

Genel olarak Türkiye sanayisi, özel olarak da makine imalat sektörü düşük teknolojik ürünler imal etmektedir. Bu durum ihracata da yansımakta, düşük ve orta–düşük teknolojik ürünlerin Türkiye ihracatındaki payı % 73 olmaktadır. Makine imalat sektörünün ithalatı ele alındığında, son iki yılın dağılım oranlarının en önemli noktalarından birinin katma değeri yüksek ürünlerin ithalata, katma değeri düşük ürünlerinse ihracata esas olduğu görülmektedir. Bu durum makine imalat sanayinin yapısal değişimini gündeme getirmektedir.

Yıllara göre makine imalatı önemli oranda artarken, yerli imalatın yurt içi satışları sürekli azalış göstermektedir.  Bu oran 2006 yılında % 60 olmuştur. Böylece talep ithal makinelere kaymıştır. Yerli üreticiler bunu ihracat ile karşılamaya çalışmakta ancak “yüksek faiz, düşük kar” politikasından dolayı maliyet/kalite optimizasyonu yapmakta zorlanmaktadırlar. Bu durum KOBİ’lerin aleyhine işlemektedir.

Bir başka tehlike sinyali ise ara malların ithalatının giderek artması ve makine imalatçılarının fiyat nedeniyle ucuz ara mal ithalatını tercih etmeleridir. Böylece ithal girdi oranı yıllara göre artmakta ve yan sanayi çalışamaz duruma gelmektedir.[17]

KAYNAKLAR

1.Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010

2.http://www.igeme.org.tr

3.http://www.istekobi.com.tr

4.http://www.sanayi.gov.tr

5.http://www.subconturkey.com

6.http://www.makinesektorplatformu.org


[1]Mert Özcömert; Türk Yan Sanayi Sektörü; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010;Sh 30

[2] Mert Özcömert; Türk Yan Sanayi Sektörü; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010;Sh 33

[3] Mert Özcömert; Türk Yan Sanayi Sektörü; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010; Sh. 33

[4] Mert Özcömert; Türk Yan Sanayi Sektörü; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010; Sh. 33

[5]http://www.igeme.org.tr/pg/assets/sektor/Otomotiv%20Ana%20ve%20Yan%20Sanayi.pdf

[6]http://www.igeme.org.tr/pg/assets/sektor/Otomotiv%20Ana%20ve%20Yan%20Sanayi.pdf

[7]http://www.igeme.org.tr/pg/assets/sektor/Otomotiv%20Ana%20ve%20Yan%20Sanayi.pdf

[8]http://www.igeme.org.tr/pg/assets/sektor/Otomotiv%20Ana%20ve%20Yan%20Sanayi.pdf

[9]http://www.istekobi.com.tr/sektorler/otomotiv-yan-sanayi-s3/sektore-bakis/otomotiv-yan-sanayi-b3.aspx Kaynak Gazetesi, Güncellenme Tarihi:16.03.2010

[10] Mert Özcömert; Türk Yan Sanayi Sektörü; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010;Sh 33

[11] Mert Özcömert; Türk Yan Sanayi Sektörü; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010;Sh 34

[12] Mert Özcömert; Türk Yan Sanayi Sektörü; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010;Sh 34

[13] F.Coşkun Kukul;Avrupa Birliği Uyumluluğu ve Ana Sanayi- Yan Sanayi İlişkileri; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010;Sh 41

[14] F.Coşkun Kukul;Avrupa Birliği Uyumluluğu ve Ana Sanayi- Yan Sanayi İlişkileri; Standard Ekonomik ve Teknik Dergi; Sayı:574; Mart 2010;Sh 43

[15] http://www.sanayi.gov.tr/Files/Documents/beyaz_esya_sektoru-07052010154103.pdf

[16] http://www.subconturkey.com/2010/Nisan/haber-Beyaz-Esya-Sanayi.html

[17]http://www.makinesektorplatformu.org/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF3754CB9777885187

Paylaşın

İlişkili Makaleler

Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkelerine  yaş meyve-sebze ihracatı ve karşılaşılan engeller: Turunçgil Meyveler Örneği

About Author

admin