DTÖ TİCARETİN KOLAYLAŞTIRILMASI ANLAŞMASI

Ocak 17, 2016

|

Kategori:

GİRİŞ

GATT’ın yürürlüğe girdiği 1947 yılından sonra, uluslar arası diş ticaret hacminde önemli artışlar olmuştur. Taraf  ülkeler arasında 7 kez yapılan ticaret müzakerelerinde sağlanan gümrük indirimlerinden tüm üyelerin yararlanması, miktar kısıtlamaların azaltılması bu artışta en önemli etkenler olmuştur. 1947 -1979 arasında gerçekleşen 7 müzakere süreci  sonucunda gümrük vergileri önemli ölçüde indirilmiştir. Bu düşüşte , bölgesel düzeyde de olsa, gümrük birliği, serbest ticaret anlaşmaları ve GYÜ’lere tek taraflı olarak tanınan bazı gümrük avantajlarının da ayrıca etkili olduğu kuşkusuzdur. Bu dönemde dünya ticareti, ülkelerin ekonomik gelişmelerinin de üstünde bir artış sağlamışsa da, 1979 da sona eren TOKYO müzakereleri sırasında Dünya ticaretinin düzenlemesini hedefleyen GATT sisteminin yetersiz olduğu ortaya çıkınca 80’li yılların ikinci yarısında başlatılan Uruguay müzakereleri neticesinde 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulmuş ve gümrük vergileri %5- %10 düzeylerine inmiştir.

DTÖ anlaşmaları ile uluslar arası ticaret düzenine, “Hizmet Ticareti” ve  “Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları” anlaşmaları ile yeni unsurlar getirilmesi, tekstil kotalarının kaldırılması, tarım sektörünün serbest ticaret sistemine dahil edilmesi , son 20 yıl içinde Çin ve Rusya gibi dünya ticaretinde önemli 2 aktör dahil  30 dan fazla ülkenin DTÖ’ye üye olmasıyla yeni gümrük indirimleri sonucu dünya ticareti  20 trılyon abd dolarına yaklaşmıştır. Günümüzde DTÖ üyesi 161 ülkenin dünya ticaretindeki payı % 98’e ulaşmıştır.

Bütün bu olumlu unsurlara rağmen, son yıllarda gözlemlenen ekonomik durgunluğun  yanı sıra, dünya ticaret hacminin gelişmesinde, geçmiş yıllara göre, belirgin bir yavaşlama da görülmektedir. Bu durumun genel olarak ekonomik gelişme ve özel olarak da kalkınma yolundaki çabalar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla bir seri tedbirler alınması kaçınılmaz hale gelmiştir. GATT döneminde gelişme yolundaki ülkelere gelişmiş ülkelerce “Genel Tercihler Sistemi “ ile tek taraflı olarak sağlanan gümrük vergisi indirimleri ile bu alanda ilk adımlar atılmıştı. Sözkonusu çabalara daha sonra DTÖ döneminde en az gelişmiş ülkelere tanınan “silah hariç her şey”i (EBA) kapsayan vergi muafiyetleri ile katkı sağlanmıştır. Bu gelişmelerin az gelişmiş ülkelerin ve özellikle en az gelişmiş  48 ülkenin yeni yatırımlar çekmelerine, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmalarına ve bu çerçevede ihracatlarını arttırarak, kalkınmaları için gerekli dış kaynaklara ulaşmalarına yardımcı olacağı açıktır. Kaldı ki gelişme yolundaki ülkelerin döviz kazançlarının, ithalatlarının da artmasına yol açacak ve bu durumun sanayileşmiş ülkelerin de yararına olacağı kuşkusuzdur.

Özetle ifade etmek gerekirse, Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşmasının ortaya çıkmasında , son yıllarda GATT ve DTÖ çerçevesinde, bölgesel veya ikili gümrük birliği ve serbest ticaret anlaşmaları ve az gelişmiş ülkelere tanınan avantajlar sonucu yapılmış olan gümrük vergisi indirimlerine ve miktar kısıtlamalarının kaldırılmasına rağmen ticaret serbestisinin hedeflendiği gibi gerçekleşememesi başlıca etken olmuştur. Gerçekten, sınırlarda karşılaşılan formalite sorunları ve diğer güçlükler nedeniyle üye ülkeler uluslar arası düzeyde oluşan sözkonusu hukuki serbesti ortamından yeterince yararlanamamışlardır.

 

 

TARİHÇE

Ticaretin gelişmesi için gümrük indirimlerinin ve miktar kısıtlamalarının kaldrılmasının yanı sıra başka bazı tedbirlerin de gerektiğini değerlendiren DTÖ üye ülkeleri, 1996 Singapur bakanlar konseyi toplantısında, Ticaret komitesine  ihracat ve ithalat işlemlerinin basitleştirilmesi hususunu inceleme görevi vermiştir. Bu konuda yapılan uzun görüşmeler sonucunda nihayet 2004 yılında “Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması” ( TKA ) müzakerelerine başlanabilmiştir. Bilindiği gibi uluslar arası ticaret karmaşık bir konudur ve hem dış politika hem de ülkenin  ekonomik durumu ve  istihdam gibi nedenlerle  iç politika ile doğrudan ilgilidir. Son dönemlerdeki teknik ve teknolojik yenilikler, artan ulaşım olanakları sonucu ortaya çıkan rekabet ortamı bu alandaki müzakere zorluklarını daha da arttırmaktadır. Bu çerçevede, sadece üye ülkelerin değil, gelişmişlik düzeylerine göre ülke gruplarının çıkarları da çatışmaktadır. Bunun neticesi olarak  müzakereler öncesi danışmalar, üye ülkelerin ve ülke gruplarının çıkarlarını bağdaştıran formüllerin bulunması ve bizatihi müzakereler uzun süre almaktadır. Nitekim TKA anlaşması da ancak 2013 yılında tamamlanmış ve aralık 2013’teki Bali Bakanlar konseyinde kabul edilerek üye ülkelerin onayına açılmıştır. TKA, 1995  DTÖ anlaşmalarından  sonra yapılan ilk genel uluslararası anlaşmadır.

TKA , esas itibaryle, GATT 1994 anlaşmasının, transit serbestisi, ithalat ve ihracat formalitelerinin, üye ülkelerin uyguladıkları ticari yönetmelik ve kuralların yayınlanması ve uygulanması ile ilgili, V, VIII ve X’uncu maddelerinin netleştirilmesi ve iyileştirilerek gelişen koşullara uydurulması hedefini gütmektedir. Aynı şekilde, ulusal düzeyde, gümrük idareleri ve diğer ilgili kurumlar  ve uluslar arası alanda, bunlarla Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Gümrük Örgütü, OECD  gibi  kurumlar arasında daha sıkı işbirliği yapılması ve bu çerçevede  maddi olanakları ve teknik kapasiteleri az olan gelişme yolundaki ülkelere ve özellikle en az gelişmiş ülkelere teknik yardım yapılması konularını da  dikkate alınmaktadır. Sözkonusu ülkelerin olanaklarını aşan yatırımlar yapmaya mecbur kalmamaları için de gerekli özen gözetilmelidir.

Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşmasının işletilmesine ilişkin uygulamalar sırasında, Dünya Ticatret Örgütü’nün “En çok kayrılan Ülke”, “Şeffaflık”, Adil İşlem” ve gelişme yolundaki ülkelerin  ihracat ve ticaretlerinin  arttırılarak kalkınmalarına katkı sağlanmasına ilişkin temel ilkeleri göz önünde tutulacaktır.

TKA ‘NIN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞİ

TKA , DTÖ üyesi 161 ülkenin üçte ikisinin ( 108 üye) iç hukukuna göre onaylama işlemlerinin sonuçlandır  masından sonra yürürlüğe girecektir. Son dönemde onay işlemleri bir miktar artmışsa da 12 0cak 2015 itibariyle onaylayan ülke sayısı ancak 66’ya ulaşmıştır. ( 28’i AB üyesi ). AB’nin yanı sıra ABD, Japonya, İsvçre gibi gelişmiş ülkelerle, Çin Halk Cumhuriyeti, Hong Kong, Malezya, Güney Kore gibi Asya ülkeleri, ve Botsuana, Togo, Niger, Balize, Mauricius, Tayland gibi bazı gelişme yolundaki ülkeler de TKA’nı onaylamışlardır. Son G.20 toplantısına katılan DTÖ genel müdürü geçen aralık ayında yapılan Nairobi 10 uncu DTÖ bakanlar Konseyi toplantısında ele alınan tarım ve kalkınma konularının yanı sıra TKA’nın onay işlemlerinin tamamlanmasının önemi üzerinde   ısrarla durmuştur. Antalya’daki G 20 toplantısında da konunun önemi vurgulanmıştır.

Bilindiği gibi, DTÖ anlaşmaları üye ülkeler tarafından istisnasız uygulanmaktadır. Bununla birlikte üye ülkeler arasında teknik ve mali kapasite farklılıkları dikkate alınarak, gelişmiş ülkelerin Anlaşma yükümlülüklerini 2,5 yılda, düşük gelir gruplarına dahil ülkelerin  ise 5,5 yılda yerine getirmeleri öngörülmüştür. Ayrıca, özel ve farklı işlemlerden yararlanan az gelişmiş ülkelerin, Anlaşma’nın çeşitli hükümlerini hangi tarihlerde uygulayacakları ve hangi hükümleri uygulamak için teknik yardım yardım almak istediklerini bildirmeleri hususu da kabul edilmiştir. Sözkonusu teknik yardımların, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Gümrük Örgütü, OECD, UNCTAD vs. gibi uluslararası kuruluşlarla  bazı üye ülkeler tarafından yapılması,  DTÖ  çerçevesinde bir teknik yardım komitesi kurulması öngörülmüştür.

TKA’NIN GEREKÇE VE AMAÇLARI

TKA her şeyden önce sınır ötesi mal dolaşımıyla ilgili gümrük ve benzer işlemlerin basitleştirilmesini öngörmektedir. Bu çerçevede alınacak tedbirlerin dünyadaki en uygun ve en pratik uıygulamalardan esinlenerek alınacağı kuşkusuzdur. Sözkonusu basitleştirme ile ithalat ve ihracat işlemleri ile ilgili giderlerin  önemli ölçüde azalacağı beklenmektedir.

Gerçekten, 2014 yılında Dünya Bankası tarafından yapılan bir araştırmada ortaya çıkan verilere göre ihracat yapılırken gerek duyulan gümrük işlemleri için, farklı ülkelere göre, 2 – 11 adet belge’ye İhtiyaç duyulmaktadır. Bu işlemler en az 6 en çok 86 gün sürmektedir.  İthalatta ise belge sayısının 2 ile 17 olduğu olduğu, işlemlerin ise 4 ie 13 0 gün arası sürdüğü saptanmıştır.

Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması yürürlüğe girdiğinde ve uygulandığında bu durumdan en çok gelişme yolundaki ülkelerle en az gelişmiş  ülkelerin yararlanacağı hususu dikkate alınmıştır. Ülke içinde ise, , orta ve küçük boy işletmelerin yeni sistemden daha fazla yararlanacakları kuşkusuzdur.  Gerçekten, yeterli eleman çalıştırmanın büyük mali külfet getirdiği, işlemlerin üçüncü şahıs ve kurumlarca yürütülmesine gerek duyulan bir ortamdan, bürokrasinin ve ihtiyaç duyulan belgelerin azalacağı,  gümrük vergisi ve benzeri ödemelerin tek bir veznede yapılabileceği bir düzeye geçilmesi küçük işletmeler için önemli bir tasarruf kaynağı olacaktır.

Gümrük işlemlerinin mallar yola çıktığında, elektronik ortamda başlatılarak sonuçlandırılması, hem ithalatçı hem de ihracatçı açısından  gerekli transit ve gümrükleme sürelerinin kısalmasına, mal hareketlerinin hızlandırılarak zaman kazanılmasına olanak verecektir. Bu suretle, ihracatçılar ihraç ettikleri malların daha çabuk nakde dönüştüğünü, ithalatçılar ise nakit ve akreditif açılması gibi konularda  bağladıkları özsermaye ve kredilerinin daha kısa sürede çözülebildiğini de  göreceklerdir.  Bu husus başta Kobiler olak üzere, tüm şirketlere ve dolayıyla  ülke ekonomisine milyarlarca dolar kazandırabilecektir. Gerçekten, finans kaynaklarının  daha hızlı döndürülmesinin, üretimin, ihracatın ve doğal olarak şirket kârlarının artmasına ve ülke ekonomilerinin daha yüksek bir kalkınma ve gelişme hızına kavuşmasına olanak vereceği kuşkusuzdur. Aynı şekilde, ticari bankaların dış işlemlerden kaynaklanan yükümlülüklerinin süresi kısalacak, özellikle az gelişmiş ülkelerde, kaynakları esasen sınırlı olan, banka ve finansal kurumlar limitlerini daha hızlı ve daha çeşitli bir şekilde kullandırarak, bu gelişmelere ayrıca katkıda bulunabileceklerdir.

Genel olarak TKA’nın maliyetinin. ithalat veya  ihracatta ya da transit ticarette, malların sınırlardan kolaylaştırılmış yöntemlerle geçisinin faydaları yanında çok düşük olacağı hesaplanmaktadır. Nitekim, bazı tahminlere göre, gümrükleme giderlerinde %5 civarında bir azalma ilgili kurumlara yüz milyarlarca dolar doğrudan kazanç sağlayabilecektir. Öte yandan, sınır ötesi mal ticaretinin kolaylaştırılması ve  hızlandırılmasının dünya ticaret hacmini önemli ölçüde arttırabileceği de ileri sürülmektedir. Sözkonusu artışın ekonomik etkilerinin boyutunu tam olarak öngörmek mümkün değilse de, bu durumun özellikle az gelişmiş ülkelerin kalkınma çabalarına çok önemli katkı sağlayacağı söylenebilir.

Bilindiği gibi, son yıllarda, Afrika, Asya-Pasifik ve Latin Amerika ülkeleri arasında ikili ve bölgesel ticaretin geliştirilmesi için çok sayıda gümrük birliği ve serbest ticaret anlaşması yapılmıştır. Bu amaçla karşılıklı olarak tanınan gümrük vergisi indirimlerinin ve diğer tedbirlerin etkisinin, gümrükleme vr transit işlemlerindeki zorluk ve gecikmeler nedeniyle arzulanan amaçlara ulaşamadığı gözlemlenmiştir. TK Anlaşması hükümlerinin uygulanması ile, bu ülkeler arasında, sözü edilen gümrük indirimleri  düzeyinde veya onlara yakın oranda ticaret artışı sağlanması mümkün görülmektedir. Transit geçişlerle ilgili kolaylıklardan ise daha çok sahili olmayan az gelişmiş ve en az gelişmiş ülkelerin yararlanacakları kuşkusuzdur.

OECD tarafından yapılan bir araştırmada, TKA’nın tam olarak uygulanması halinde, düşük gelir grubundaki ülkelerin hudutlardaki işlemlerle ilgili harcamalarında ortalama % 17 oranında tasarruf sağlayacakları hesaplanmıştır. Bu oran orta gelir grubu için % 15 , OECD üyeleri için % 12 civarındadır. Bu arada, Anlaşma’dan doğan yükümlülüklere daha az uyan ve daha düşük düzeyde  uygulayan ülkelerin kazacının   daha az olacağı öngörülmektedir ( ülke gruplarına göre yukarıdaki oranların2-4 puan altında). Her ne kadar gelişmiş ülkeler sahip oldukları mali ve teknik olanaklar nedeniyle Anlaşmayı tümüyle uygulayacak olsalar da, ortaya çıkacak kazançlarının , göreceli olarak, düşük gelir grubundaki ülkelerin ekonomileri için olduğundan daha fazla olacağı ileri sürülmektedir. Bu konuda gelişmiş ülkelerin sınırlarındaki uygulamaların esasen belli bir kolaylığa ulaşmış olduğu hususu dikkate alınmalıdır.

TKA UYGULAMALARININ ETKİLİ OLACAĞI ALANLAR

TKA’nın aşağıdaki alanlardaki uygulamalarda etkili olması öngörülmektedir. Bu yazımızda  bunları ayrıntılı olarak incelemek olanağımız bulunmadığından sadece ana  temalarını belirtmekle yetineceğiz:

  • Ulusal yönetimlerin, malların sınıflandırılması, menşei, değer tespiti yöntemleri, özellik arzeden malların ithalinde uygulanacak hükümler ve bütün bu konularla ilgili kural ve uygulama usullerinin açık  olması, ithalat ve ihracatçılardan istenen bilgi ve belgelerin net olarak belirlenmesi,

  • İdarelerin kararlarına karşı itiraz etme hakkı ve itirazla ilgili yöntemlerin belirgin olması,

  • Sınır komşuları başta olmak üzere, üçüncü ülkeler gümrük iradeleri, ilgili diğer idareler ve ticaret mercileriyle iyi ilişkiler kurulması

  • -İthalat,ihracat ve transit ticaretine ilişkin yükümlülükler konusunda disiplinli davranılması,

  • Elektronik bilgi alışverişi konusunda uluslar arası standartlarla uyumlu davranılması,

  • Gümrük idarelerinin yapısı ve bu alandaki ahlaki kriterlerle ilgili politikalar,

  • Ticari bilgilerin yayınlanması

  • İthalat ve ihracat yapan kişi ve kurumlarla danışmalar yapılması.

Yukarıda belirtilenler arasında, formalite ve belgelerin azaltılması, gümrük işlemleri ve uygulamalarında otomasyon’a gidilmesi, belgelerin açık ve net olması ve  bilgiye kolaylıkla ulaşılması , en çok kazanç sağlıyacak alanlar olarak gözükmektedir.              

TÜRKİYE ve TKA

Ticeret’te kolaylık uygulamalarının ve örneğin transit ticaretini ele aldığımızda coğrafi mevkii dolayıyla Türkiye’nin çeşitli faydalar sağlayacağı açıktır. Gümrük birliği çerçevesinde AB ile ülkemiz arasında malların serbest dolaşımının gerçekleştirilmesi gerekirken, bu alanda, vize sorunları, geçiş kotaları, normalin çok üstünde geçiş ücretleri gibi nedenlerle AB ülkelerine ihracatımızda zorluklarla karşılaşmaktayız. Öte yandan, teknik sorunlar çözülebildiği taktirde Bulgaristan ve Yunanistan  ile hudut kapılarımızda tek gişe uygulamalarının çeşitli yararlar sağlaması ve kapılardaki tıkanıklıkları azaltıcı ve hatta ortadan kaldırıcı olabilir. Doğu ve güneyimizdeki komşular ve onlar üzerinden ticaretimizde, gerek siyasi sorunlar, gerek bu ülkelerden bir bölümünün DTÖ üyesi olmamaları nedeniyle TKA hükümlerinin uygulanması pek mümkün görülmemektedir. DTÖ üyesi olmakla birlikte, kuzey komşumuzun, özellikle ülkemize karşı uygulamalarında uluslararası kurallara ve bu arada     TKA’ na ne ölçüde uyacacağı tahmin edilebilir. Bütün olumsuz koşullara rağmen, Türkiye’nin sözünü ettiğimiz alanlarda çalışmaları ciddiyetle yürütmesi tüm ülkelerle işbirliğine açık olduğunu göstermesi belki kısa dönemde değil ama orta ve uzun vadede mutlaka yararlı olacaktır.

DTÖ üyesi olarak Türkiye TKA ile öngörülen hususları uygulamak durumundadır. OECD tarafından yapılan bir araştırmada Türkiye’nin sözkonusu kolaylıklarla ilgili olarak birçok alanda OECD ortalamasının üstünde bir performans gösterdiği, başka bazı alanlarda ise OECD ortalamasının çok gerisinde kaldığı saptanmıştır. Türkiye, AB’ye aday bir ülkedir ve AB ile gümrük birliği anlaşması vardır.  Avrupa Birliğinde malların sınır ötesine taşınmasına  ilişkin gümrük formaliteleri transit geçişler ve sair konularla ilgili yeni kolaylaştırıcı kurallar, hem AB ile önemli ticaret hacmimiz hem de uyum çalışmaları dolayısıyla Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir. “AB  modern  gümrük Kod”u, “elektronik gümrük projesi” gibi konular yakından izlenmeli, transit ticareti, tek gişe uygulaması ve diğer ilgili alanlarda  çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Finansal kaynak ihtiyacını azaltarak KOBİ’lerin faaliyetlerini önemli ölçüde arttırabilecek bu konularda, gümrük idaresi, maliye ve diğer ilgili bakanlıklar , finans kuruluşları, ticaret ve sanayi ve tarım odaları, ithalat ve ihracatçı birlikleri, lojistik şirketleri yetkililerinin, akademisyenlerin ve  gümrük komisyoncuları temsilcilerinin, belli gruplar halinde kendi konularında çalışmalar yapması, bu çalışmalar sonucunda  gerekli önerilerin ortaya konması büyük önem arzetmektedir. Bu suretle konu’nun sağlayacağı yararlara en hızlı bir şekilde ulaşılması mümkün olabilecektir. Malların sınır geçişlerini kolaylaştırma çalışmalarının bazı sakıncaları da olması mümkündür. Güvenlikle ilgili endişeler bunlardan biridir. İlgili çalışma gruplarında bu gibi konuların da ele alınacağı tabiidir.

Kurumlarımızın ve yetkililerimizin bütün bu konuları en iyi şekilde değerlendirecek bilgi birikimine sahip oldukları kuşkusuzdur ve bu alanda çalışmalara ve hatta bazı uygulamalara başlanmış olması memnuniyet vericidir. Bu çerçevede, bütün bu çalışmaları koordine edecek bir sekreteryanın nasıl ve hangi kuruluş şapkası altında ortaya çıkacağı önem arzetmektedir. Konunun bürokratik tıkanmalara yol açmayacak şekilde ele alınması yararlı olacaktır.

SONUÇ

Bu konuda sadece bazı temel unsurlarla hatırlatmak istedik. Biraz ayrıntıya inildiğinde konuların çok çeşitli ve ayrı ayrı önemli oldukları görülecektir. Bunların hepsini derinlemesine irdelemek olanağına sahip değiliz. Ülkemizde bu alanda çok fazla araştırma mevcut değildir. Ticareti kolaylaştırma’nın uluslar arası ticaret hacmi ve ekonomik kalkınma  konusunda hemen bütün uluslar arası kuruluşlar, dünya üniversiteleri ve bazı ulusal kurumlar yıllarca araştırma  yapmışlardır. Bu konuda  çok sayıda yayın mevcuttur. TKA bu çalışmaklar sonucunda ortaya çıkmıştır denebilir. Buna karşılık, Dış ticaretin ekonomimiz açısından taşıdığı büyük öneme rağmen, bugüne kadar ilgili kuruluşlarımızın ve kişilerin  GATT, DTÖ anlaşmaları  ve tabiatıyla Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması konularına yeterince ilgi gösterdikleri söylenemez. Dış dünya ile entegre olmamız, sadece siyasi ve parasal değil, ekonomik ve sosyal açılardan da gelişmeleri ve değişimleri yakından izlememiz, dünyayı doğru algılamamıza ve  bu değişimin içinde  yer almamıza olanak verecektir. Bu durumun,  ülkemizin kalkınması, sosyal barışın sağlanması ve özetle gelecek nesillerin mutluluk ve refahı açısından çok büyük önem taşıdığı kuşkusuzdur.

 

Ocak 2016

İstemi Parman

 

 

Not: Bu yazının hazırlanmasında, DTÖ, OECD, Dünya Gümrük Örgütü, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu gibi kuruluşların yayınlarından ve Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması ve hudut ötesi ticaret konusundaki KYOTO sözleşmesi hükümlerinden yararlanılmıştır.

Paylaşın

İlişkili Makaleler

Dünya Ticaret Örgütü

About Author

admin