Ortak Tarım Politikası ve Türkiye
Bilal Osman ULUDAĞ
İÇİNDEKİLER
-
AB’nin Ortak Tarım Politikası Oluşturma Sebepleri ve İlkeleri
-
OTP’nin Günümüzdeki Yapısı Nasıldır
-
Tek Ödeme Planı (Single Payment Scheme)
-
Tümüyle Üretimden Bağımsızlık
-
Kısmi Üretimden Bağımsızlık
-
İlave Bağlantılı Ödemeler
-
Süt Ödemeleri
-
Alan Koruma (Set Aside)
-
Zorunlu Çapraz Uyum
-
Gıda Kalitesi Önlemleri
-
Standartları Karşılama
-
Hayvan Refahı
-
Genç Çiftçilerin Desteklenmesi
-
Natura 2000 Uygulamalarının Desteklenmesi
-
Orman Önlemleri
-
Modülasyon ve Finansal Disiplin
-
Güçlendirilmiş Kırsal Kalkınma Politikaları
-
Temel Destekleme Fiyatları / Doğrudan Yardım Kararları
-
Türkiye’nin Tarım alanında AB’deki Yeri
-
AB Uyum Sürecinde Türkiye’nin Tarım Politikası ve Eksikleri
-
Türkiye’nin Korkusu: “İthalatçı konumuna düşme tehlikesi”
-
Stratejik Belgeler
-
AB İle Türkiye Tarımı Arasındaki Farklılıklar
-
OTP’ ye Uyumla İlgili Başlıklar
-
Teknoloji ve Prodüktivite
-
Finansal Yapı Değerlendirmesi
-
Tüketiciyi Koruma Mekanizmaları
-
SONUÇ
Özet Tarım, insanların en temel ihtiyacı olan beslenme gereksinimini karşılayan bir sektör olmasından dolayı, ülke ekonomilerinde ve toplumların gündelik hayatında oldukça önemli bir yere sahiptir. İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa Birliği geçmişte yapılan hatalardan ders alarak Ortak Tarım Politikasını uygulamaya koymuş ve bu politikayı her geçen gün geliştirmiş yeni reformlar yapmıştır. Avrupa Birliği-Türkiye arasında uyum sürecinde yaşanan sorunlardan biriside Tarım alanındadır. OTP ile Türk Tarım Politikaları uygulamaları arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Uygulamalarda ki bu farklılıklar uyum sürecinde ki Türkiye’ye ciddi bir şekilde etkilemektedir. Bu çalışmada Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılım Ortak Tarım Politikası’na (OTP) uyum öncesi ve sonrası alınması gereken önlemleri ortaya koymayı amaçlamıştır. Ayrıca çalışmada, Türkiye-AB arasındaki Tarım sektöründeki uygulama farklılıkları ve Türkiye’nin yapması gereken tarımsal ödevleri incelenerek, bu ödevler yerine getirilirken Türkiye’nin karşılaşacağı sorunlar analiz edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Türkiye’nin uyum sağlaması gereken Topluluğun Ortak Tarım Politikası, reformları ve gelecek için öngörüler incelenerek, Türk tarım sektörü ve tarım politikası irdelenmiş, Topluluk Ortak Tarım Politikası ile karşılaştırılarak bu politikaya uyumu değerlendirilmiştir. Giriş Tarım, insanların en temel ihtiyacı olan beslenme gereksinimini karşılayan bir sektör olmasından dolayı, ülke ekonomilerinde ve toplumların gündelik hayatında oldukça önemli bir yere sahiptir. Tarım politikası İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun birlik bünyesinde oluşturduğu ilk politika olması neden ile oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu politika savaş sonrası kıtlık ve ürün yetersizliğinin önüne geçilmesi, yeni tarım alanlarının bir an önce açılması, acil gereksinim duyulan ürünlerin eksikliğinin giderilmesi, üye devletlerin tarım alanında kendi kendine yeter hale gelmesi adına yapılan bir girişimdir. Ortak Tarım Politikası’nın üye devletlerdeki hitap ettiği geniş kitle ve AB bütçesinin yarısına yakınının ayrıldığı düşünülürse, Birliğin en önemli politikalarından birisi olduğu söylenebilir. OTP ilk kurulduğu yıllarda Topluluk içerisindeki tarım ürünleri kendi kendine yeter olmaktan çok uzakken, uygulamaların aşırı ürün artışı ile kendi kendisinin kurbanı olan bir politika haline gelmesi ve reform hareketlerinin gündeme getirilmesine neden olmuştur. Zengin toprak rezervleri, sulanabilir arazi ve su kalitesinin yüksekliği, bölgesel coğrafya ve iklim özelliklerinin tam uygun olması, Türkiye’ de ürün çeşitliliğinin yelpazesini oldukça geniş kılmaktadır. Bununla birlikte, üretimin efektif yapılamaması teknolojik eksiklikler, bilinçsiz tarım uygulamaları, suyun gerekli kullanılmaması, ilaç ve gübre kullanımındaki hatalar ile sektörel gelişmenin küçük ve orta boy işletme boyutlarında kalmasına neden olmaktadır. Bu da Türkiye’de tarımcılığı olumsuz etkilemektedir. 1963 Yılında yapılan Ankara Anlaşması ile başlayan Türkiye AET ilişkilerinde, ortaklık rejiminin tarım ürünlerini de kapsadığı vurgulanmıştır. Ardından 1973 Yılında yürürlüğe giren ve yirmi iki yıllık geçiş dönemini içeren Katma Protokol ile tarım ürünlerinin serbest dolaşıma açılabilmesi için bu geçiş döneminde OTP’ ye uyum sağlanması gerekliliği konusunda kararlar alınmıştır. Geçiş dönemi ardından 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı imzalanmış ve burada işlenmiş tarım ürünleri kapsama alınırken, işlenmemiş tarım ürünleri bu anlaşma dışında bırakılmıştır. Katma Protokol ile gelen uygulamalardan birisi de, tarım ürünlerinde serbest dolaşım gerçekleştirilinceye kadar, tarım ürünlerinde tercihli ticaret rejimi uygulaması başlamıştır. Ankara Antlaşması’nın 11. maddesinde, tarım ürünlerinden kast edilenin Roma Antlaşması’nın II sayılı Ekini oluşturan listede yer alan ürünler olduğu belirtilmektedir. Topluluğun Ortak Tarım Politikası, Roma Antlaşması II sayılı Ekinde yer alan ürünlere ilişkin olup, Ek II’ de yer almayan ürünler olarak da tabir edilen, imalatında hububat, seker, süt ve süt tozu gibi temel tarım ürünleri kullanılan islenmiş tarım ürünleri AT ile ticarette gümrük birliği kapsamında yer almaktadır. Katma Protokol ile tarım ürünlerinde serbest dolaşım sağlanıncaya kadar taraflar birbirlerine tercihli bir rejim uygulayacakları hükmü bağlanmıştır. Bu çerçevede AET, Katma Protokol ve Ortaklık Konseyi Kararları ile Türkiye’ye çeşitli tavizler tanımıştır. Aynı şekilde Türkiye böyle bir sorumluluğu olmasına rağmen AET taviz vermekten kaçınmıştır. Bunun üzerine 1993 yılında karşılıklı tavizler verilmesi hususunda görüşmeler başlamış ve müzakereler 1997 yılında tamamlanmış, 1 Ocak 1998 yılı itibari ile Ortaklık Konseyi Kararı ile yürürlüğe girmiştir. Bu çalışmada, Türkiye-AB arasındaki Tarım sektöründeki uygulama farklılıkları ve Türkiye’nin yapması gereken tarımsal ödevleri incelenerek, bu ödevler yerine getirilirken Türkiye’nin karşılaşacağı sorunlar analiz edilecektir. Ayrıca Türkiye’nin uyum sağlaması gereken Topluluğun Ortak Tarım Politikası, reformları ve gelecek için öngörüler incelenerek, Türk tarım sektörü ve tarım politikası irdelenmiş, topluluk Ortak Tarım Politikası ile karsılaştırılarak bu politikaya uyumu değerlendirilecektir. 1. AB’nin Ortak Tarım Politikası Oluşturma Sebepleri ve İlkeleri İnsanlar üç temel ihtiyaç olan gıda, giyim ve barınmanın hepsi de tarımsal üretime dayanır. Gıda ihtiyacının tamamı tarımsal ürünlerden ( bitkisel, hayvansal, balıkçılık ve Orman ürünleri) karşılanmaktadır. Giyim ve kuşam ihtiyaçları ise Pamuk, ipek ve yün-yapağı gibi tarım kaynaklı doğal elyaflardan karşılanmaktadır. Barınma da ise başta tahta olmak üzere tarım kaynaklı ürünler kullanılmaktadır. Avrupa Topluluğu’nun kuruluş aşamalarından itibaren tarım konusu Avrupa ülkeleri arasında son derece önemli konu olarak algılanmıştır. Özellikle İkinci Dünya Savaşında çok sayıda insan gıda maddesi yokluğu gibi savaş dışı nedenlerden dolayı hayatlarını kaybetmişlerdir. Geçmişte yaşanan bu kötü olaylar Avrupa Ülkelerini harekete geçirmiş ve Avrupa ülkeleri geçmişten ders çıkartarak tarımın önemini vurgulamıştır. Roma Anlaşmaları’nda ortak bir tarım politikasının ana hatları çizilirken, bir yıl sonra Stresa Konferansı’nda üye devletler bu politikanın temel ilkelerini belirlemişlerdir. Daha sonra bu ilkeler somutlaştırılarak 1960 yılında kabul edilmiş ve 1962 yılında Ortak Tarım Politikası yürürlüğe girmiştir. Roma Anlaşmaları’ndan biri olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun 33.Maddesi Ortak Tarım Politikası’nın (OTP) amaçlarını şu şekilde belirtmektedir. Buna göre; • Teknik ilerlemeyi destekleyerek, tarımsal üretimi rasyonel hale getirmek ve üretim özelliklerini, özellikle işgücünü uygun değer şekilde kullanarak verimliliği arttırmak, • Tarımda verimliliği artırmak, • Ürün arzının güvenliğini sağlamak • Tarımsal üretim araçlarının etkili kullanımını sağlamak, • Tarım sektöründe çalışanların gelirini artırmak, • Tüketicilere daha gerçekçi ve uygun fiyatlar sunmak, • Piyasalarda istikrarı sağlamak, • Fiyatların üye ülkeler arasında haksız rekabete yol açmasının önüne geçmektir. Aynı anlaşmanın 34. Maddesinde bu amaçlara ulamsak için bir Tarımsal Pazarların Ortak Örgütü kurulması karara bağlamıştır. Bu örgütlenme çerçevesinde üye devletler tarımsal rekabete ortak standartlar belirlemeyi, ulusal pazarlarındaki örgütlenmelerini diğer ülkelerle uyumlu hale getirmeyi ve bir Avrupa Pazarı kurmayı kabul etmişlerdir. Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası üç temel ilkeye dayanmaktadır. Bunlar; tek Pazar ilkesi, Topluluk Tercihi İlkesi ve Mali Dayanışma İlkesidir. Tek Pazar İlkesi OTP kapsamında tarım ürünlerinin serbest dolaşımını engelleyen tüm kısıtlamaların kaldırılarak tek bir pazar oluşturulmasını öngörmektedir. Bunu için ise üye devletlerinde, ortak fiyat ve rekabet kurallarını, istikrarlı bir döviz kurunu ve dış pazarlara karşı sınırlarda ortak bir koruma anlayışı olması gerektirmektedir. Tek Pazar, İlkesi’nin hayata geçirilebilmesi için üye ülkelerin kullanacakları kural ve mekanizmaların aynı olması ve Topluluk tarafından bir çatı altında idare edilmesi gerekmektedir. Topluluk tercihi ilkesi ile AB iç pazarında üretilen ürünlere öncelik tanınması amaçlanmıştır. Bu ilke doğrultusunda AB üretilen tarım ürünlerini, üçüncü ülkelerden yapılan ithalata karşı korurken, ihracat söz konusu olduğunda bu ürünlere sübvansiyon vermektedir. Ortak mali sorumluluk ilkesi ile AB ülkeleri OTP kapsamındaki tüm harcamaların üye devletler tarafından ortaklaşa üstlenilmesini hedeflenmiştir. Bu bağlamda Nisan 1962’de Topluluk bütçesi içerisinde “Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu” (“FEOGA” veya “EAGGF”) oluşturulmuştur. AB 2003 yılı itibari ile Birlik bütçesinin %45’ni ‘FEOGA” veya EAGGF’ ayırmıştır. Bu fondan AB yaklaşık %60’ı bitkisel üretim faaliyetleri için, %30’u hayvansal üretim ve %10’u kırsal kalkınma için ayırmıştır. OTP ile birlik üyesi ülkelerde tarımsal faaliyetlerde ve kazanç oranlarında ciddi artışlar sağlanmıştır. 2. OTP’nin Günümüzdeki Yapısı Nasıldır AB Tarım Bakanları Konseyi, 23 Ocak 2003 tarihli komisyon önerisine dayanarak, Lüksemburg’da 26 Haziran 2003’te, ortak tarım politikasında temel bir reform yapılması konusunda bir anlaşmaya varmışlardır. Gündem 2000’in amaçları doğrultusunda, reform 2004 ve 2005 yılından itibaren yürürlüğe girmektedir. Yeni reform, OTP’yi desteklerden çiftlik sektörüne ve kırsal ekonomiye kaydırmaya odaklanmaktadır. Reformun gerçekleştirildiği tarihte AB Komisyonu’nun tarımdan sorumlu komiseri olan Franz Fischler konu ile ilgili olarak şunları söylemekte idi; “Bu karar yeni bir çağın açılışına işaret etmektedir. Çiftlik politikalarımız kökten değişecektir. Bugün Avrupa, yeni ve etkili bir çiftlik politikasını gündeme getirmektedir. Doğrudan gelir desteğimiz, bundan böyle üretimle bağlantılı olmayacaktır. Yeni politikalarımız, üreticilerimizin gelirlerini stabilize ederken, onları tüketicilerin istediği ürünleri üretmeye yönlendirecektir. Tüketicilerimiz ve vergi ödeyenlerimiz daha şeffaf ve paralarının daha iyi değerlendirildikleri bir yapıya kavuşacaklardır. Bu reform ayrıca dünyaya güçlü bir mesaj yollayacaktır. Yeni politikamız ticaret dostudur. Uluslararası ticareti bozan ve ülkelerin gelişmelerine zarar veren eski sübvansiyon sistemine elveda diyoruz. Reform, DOHA gelişim gündemindeki görüşmelerde Avrupa’nın elini güçlendirmektedir. AB ev ödevini yapmıştır, DTÖ görüşmelerinin başarıyla sonuçlandırılması için şimdi sıra diğerlerindedir. Ancak şunun yanlış değerlendirilmemesi gerekir. Cancun bakanlar toplantısında AB, ancak diğer tarafların görüşmelerde değişim için öneriler getirmesi durumunda kendi yükselmiş görüşme kapasitesini kullanacaktır. Tek taraflı silahsızlanma söz konusu değildir. Top şimdi ABD gibi hala ticarete zarar veren politikalar sürdüren diğer takımların kampındadır”. Bu noktada, Franz Fischler’in sözlerinin yorumlanmasına olanak tanıyacak şekilde, OTP 2003 reformunun temel özelliklerine bakmakta yarar vardır; Tek Ödeme Planı (Single Payment Scheme) Tek ödeme planı, halen üreticilere ödenmekte olan doğrudan gelir desteğinin (direct aid payments) yerini alacaktır. Yeni tek ödeme planı, bundan böyle, üreticinin ürettiği ile bağlantılı olmayacak, başka bir deyişle decoupled olacaktır. Ödeme miktarları, 2000 – 2002 yılları olarak saptanan referans yıllarında üreticinin aldığı doğrudan ödeme dikkate alınarak hesap edilecektir. AB doğrudan ödemelerinden yararlanmak isteyenler, topraklarında iyi tarım uygulamaları yapmak ve çevresel değerlere saygı göstermek durumunda olacaklardır. Bu koşullara uymayan üreticiler, “çapraz uyum” (cros compliance) çerçevesinde, daha az doğrudan ödeme alabileceklerdir. Tümüyle Üretimden Bağımsızlık Tek ödeme planı 1 Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe girecektir. Üye devletler, 2007’ye kadar uygulamayı geciktirebilecek, ancak en geç 2007 başında, tüm üye devletler tek ödeme planına geçmiş olacaklardır. Kısmi Üretimden Bağımsızlık 2005’ten itibaren genel ilke, tümüyle üretimden bağımsızlıktır. Bununla birlikte, tek ödeme planına geçişin tarımsal piyasalarında bozulma ya da üretim kapasitelerinde düşüşlere yol açacağına inanan üye devletler, doğrudan ödemelerin bir kısmının, halen uygulanmakta olan şekilde ödenmesine karar verebilirler. Üye devletler, çok iyi tanımlanmış koşullarda ve kesin limitler içinde, ulusal ya da bölgesel düzeyde, birkaç seçenek uygulayabilirler. Tek ödeme planının cop bileşenlerinin (tahıllar ve diğer ekilebilir ürünler için temel alan ödemeleri) % 25’ini koruyabilirler. Ayrıca, bunun alternatifi olarak, halen uygulanmakta olan üretimle bağlantılı hektar başına yardımları yukarıda belirtilen oran düzeyine kadar sürdürmek için, ilave makarnalık buğday yardımlarının % 40’ını koruyabilirler. Koyun ve keçi primlerinin % 50’si üretimle bağlantılı ödeme olarak yapılabilir. Büyükbaş hayvan sektöründe, üye devletler gebe inek priminin % 100’ünü ve kesim priminin % 40’ını koruma opsiyonuna sahiptirler. Buna alternatif olarak ta, kesim priminin tamamını ya da bunun yerine özel dişi priminin % 75’ini koruyabilirler. Süt sektöründe, üretimden bağlantısızlık reformun tümüyle yürürlüğe girdiği 2007 başında uygulanmaya başlanacaktır. Bununla birlikte üye devletler, 2005’ten itibaren üretimden bağlantısızlığı uygulamaya koyabilirler. En dıştaki bölgeler ve ege adalarındaki kurutma yardımları, tohum yardımları ve doğrudan ödemelerin de tek ödeme planına entegre edilmeleri gereklidir. İlave Bağlantılı Ödemeler Üye devletler, tarımsal ürünlerin kalitesini ve pazarlanmasını yükseltmek ya da çevreyi korumak ve geliştirmek için önemli olan tarımsal faaliyetleri desteklemek için, ilave ödemeler yapabilirler. Bu ilave ödemeler, üye ülkelerin tek ödeme planlarına dahil belirli sektörlere tahsis edilmiş fonların % 10’una kadar olanaklıdır ve sözü edilen sektör için belirlenen bu limitler içinde kalmak zorundadır. Süt Ödemeleri Süt doğrudan yardımları aşama aşama devreye sokulacak ve 2007 yılında tümüyle uygulanacaktır. Genel olarak süt yardımları, üye devletlerce tek ödeme planının bölgeselleştirilmiş uygulamaları içinde üretimle bağlantısız bir şekilde daha evvel uygulamaya konulmazsa, 2006/2007 yılından itibaren tek ödeme planının bir parçası olacaktır. Tek ödeme planının tüm üye ülkelerce iki yıllık uygulamasının ardından, komisyon konsey’e bir rapor sunacak ve gerekmesi halinde, sektörlere özel doğrudan ödeme uygulamalarının bir sonucu olarak ortaya çıkan yapısal gelişmeler ve pazar bozulmalarına ilişkin uygun öneriler geliştirecektir. Alan Koruma (Set Aside) Tek ödeme planı içinde, üreticiler, tarihi referans temelinde hesaplanacak alan koruma ödemelerinden yararlanacaklardır. Alan koruma ödemeleri, ancak seçilebilir alanlarını üretim dışı bırakan (sürekli nadas hariç) üreticilere ödenecektir. Bu şekilde korunan alanlar, rotasyona konu olabilirler veya enerji ürünleri üretiminde kullanılabilirler. Organik üretim yapanlar, alan koruma yükümlülüğünden muaftırlar. Korunan alanlar en az 1 dekar ve genişliklerinin de yine en az 10 metre olması gerekir. Çevresel gereklilikler uyarınca, genişlik, 5 metreye kadar indirilebilir. 3. Zorunlu Çapraz Uyum Reforme edilmiş OTP’de, çapraz uyum önlemleri büyük önem taşımaktadır. Geçmişte çapraz uyum, üye ülkeler için bir gönüllülük uygulaması idi ve yalnızca çevre standartları için söz konusu idi. Çapraz uyum artık bir zorunluluktur. Doğrudan ödemelerden yararlanan tüm üreticiler, çapraz uyum önlemlerine uymak zorundadırlar. Çevre, gıda güvenliği, hayvan sağlığı ve refahı konularında Avrupa standartlarına ilişkin 18 tüzük, bir “öncelik listesi” olarak kabul edilmiş olup; bu standartlara uymayan üreticiler, doğrudan ödemelerinin indirgenmesi yaptırımına tabi tutulacaklardır. Bunlara ilişkin temel belirlemeler aşağıda verilmektedir; Gıda Kalitesi Önlemleri Tarımsal ürünlerin kalitesinin, üretim süreçlerinin, pazarlama ve yardımların geliştirilmesi için kurgulanan plana katılan üreticilere sağlanan teşvik edici yardımlar altında, 5 yıla kadar uzanacak bir dönemde ve üretici başına yılda en çok 1500 Euro ödenmek üzere, yıllık ödemeler gerçekleştirilecektir. Tüketici bilgilendirme faaliyetlerini taahhüt eden ve kalite planları altında üretim yapan üretici grupları için de, seçilebilir proje masraflarının % 70’ini geçmeyecek şekilde, ilave kamusal destekler sağlanacaktır. Standartları Karşılama Üreticilerin, AB mevzuatına girmiş fakat henüz ulusal mevzuata dahil edilmemiş olan çevre, kamu, hayvan ve bitki sağlığı, hayvan refahı ve meslek güvenliği ile ilgili standartlara ulaşmalarını sağlamada, geçici ve aşamalı destekler yardımcı olacaktır. Yardımlar düz oran temelinde ve en çok beş yıllık dönemde olmak üzere aşamalı olarak verilecektir. Yardımların yıllık üst sınırı, işletme başına 10 000 Euro olarak belirlenmiştir. Üreticilere verilen destekler, çiftlik danışma hizmetlerinin masraflarını karşılamada, onlara yardımcı olacaktır. Üreticiler, en çok 1500 Euro olmak üzere, bu çeşit hizmetlerin masraflarının % 80’ine kadarını, kamusal destek olarak geri alacaklardır. Hayvan Refahı Hayvan refahı önlemleri, ancak yasal standartların ötesindeki taahhütlere uygulanabilir. Yasal standartlar ise, üreticilerin kendi harcamaları ile karşılanmak zorundadır. Yalnızca yeni konulan bu çeşit standartlara ilişkin önlemler, çeşitli yardım uyarlamalarına konu olabilirler. Bununla birlikte, ab, iyi hayvan yetiştiriciliği uygulamalarının ötesine geçen ve çiftlik hayvanlarının refahını geliştiren taahhütlere en az beş yıl süreyle giren üreticileri destekleyecektir. Bu destek yıllık masrafları ve gelir kayıplarını kapsamak üzere, hayvan ünitesi başına yılda 500 EURO’ya kadar ödenecektir. Genç Çiftçilerin Desteklenmesi Genç üreticilere yapılan yardımlar güçlendirilecektir. Bu önlemler kapsamında, daha yüksek derecede yatırım yardımları yapılacaktır. Natura 2000 Uygulamalarının Desteklenmesi Kuşlar ve habitat direktifi (natura 2000)’den kaynaklanan gereklilikler doğrultusunda, özel çevresel kısıtlar gerektiren alanlara yardım edilecektir. Yardım düzeyi, 500 Euro/ha’dan başlayacak ve beş yıl içinde 200 Euro/ha’a indirgenecektir. Orman Önlemleri Devlet ormanlarına yapılacak yatırımlar, ekolojik ve sosyal nedenlerle desteklenecektir. Özel kiralanan yerler için de yıllık primler verilebilecektir. Doğrudan ödeme alanlar, toprakların yanlış kullanımını ve çevre sorunlarının ortaya çıkmasını önlemek için, tarım arazilerinde çevre koşullarına uygun iyi tarım uygulamaları yapmak zorundadırlar. Aksi takdirde, doğrudan ödemelerde bir indirim yaptırımı ile karşı karşıya kalacaklardır. Çapraz uyum önlemlerinin kontrolü, ıacs:integrated administration and control system (birleştirilmiş yönetim kontrol sistemleri) temelinde yürütülecektir. Kontrol, alan dikkate alınarak yapılan mevcut mekanizmaya dayandırılacaktır. Üye ülkeler, çapraz uyum çerçevesinde, önlemlere uymayan üreticilerden toplanan paraların % 25’ini muhafaza edebilirler. Ayrıca, üye ülkeler, toplam nadas alanlarında önemli bir indirime gitmeyeceklerdir. 4. Modülasyon ve Finansal Disiplin Kırsal kalkınmanın desteklenmesi gereksinimi, geçtiğimiz dönemlerde OTP üzerine yapılan tartışmaların önemli bir elementini oluşturmaktadır. Kararlaştırılan ilave kırsal kalkınma önlemlerinin finansmanı için, “modülasyon” olarak tanımlanan önlemler çerçevesinde, büyük üreticilere verilen doğrudan ödemeler 2005 yılında % 3, 2006 yılında % 4 ve 2007 yılı ve devamında % 5 azaltılacaktır. 5000 EURO’ya kadar olan ödemelerde ise, herhangi bir indirim söz konusu olmayacaktır.
Bütçe yılı |
2005 |
2006 |
2007 |
2008’den 2013’e |
Yılda 5000 EURO’ya kadar doğrudan ödeme alan çiftlikler |
% 0 |
% 0 |
% 0 |
% 0 |
5000 EURO’nun üzerinde doğrudan ödeme alan çiftlikler |
% 3 |
% 4 |
% 5 |
% 5 |