Türkiye’de Teşvik Tedbirleri

Nisan 2, 2014

|

Kategori:

Banu BAYSEL

 

 

İstanbul

İçindekiler

Giriş….…………….……………………………………………………………………………………1

BİRİNCİ BÖLÜM

1.TÜRKİYE’DE TEŞVİKLERİN GEÇMİŞİ…….……………………………………………2

1.1.Teşvik Tanımı……..…………….………………………………………………………….….2

1.2.Geçmişten Günümüze Teşvik Politikalarımız..……………………………………..2

İKİNCİ BÖLÜM

2.TÜRKİYE’DE DIŞ TİCARET TEŞVİKLERİ.………………………………………………5

2.1.Cumhuriyet Öncesi.……………….………………………………………………………….5

2.1.1.İlk Dış Borç…………………..………..……………………………………………………..5

2.1.2.İlk İhracat Teşvikleri………………………………………………………………………5

2.1.3.İlk Teşvik Uygulama Birimi……..….………………………………………………..…6

2.2.Cumhuriyet Sonrası……………………………………………………………………………6

2.2.1.İlk Teşvik İptali ve İlk İhracat Vergisi İstisnası………………..…………………6

2.2.2.Planlı Dönem…………………………………………………….…………………………….6

2.2.3.1980 Sonrası Uygulamalar…………………………….………………………………….7

2.3.Günümüzdeki Uygulamalar……………………………..……………………………………8

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.İHRACATI TEŞVİK TEDBİRLERİ.……………………….………………..……………………9

3.1.İhracatı Teşvik Tedbirlerinin Tanımı…………………………………….…………………9

3.2.İhracatı Teşvik Tedbirleri Çeşitleri…………………………………………….……………9

3.2.1.İhracatta Vergi İadesi, Vergi İndirimi ve Muafiyeti………………….…………….9

3.2.2.Gümrük Tarifeleri ve Tarife Dışı Engeller……………………………………………..10

3.2.3.İhracatta Prim Sistemi…………………………………………….………………………….10

3.2.4.İhracatta Finansman Kolaylıkları…………………………………………………………11

3.2.5.Devlet Pazarlama Yardımları………………………………..……………………………..11

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.DTÖ ve SÜBVANSİYONLAR…………………………………………..…….…………………….12

4.1. Dünya Ticaret Örgütü….………………………………………….………………………………12

4.2. DTÖ’nün Sübvansiyon ve Korunma Önlemlerine İlişkin Hükümleri…….………13

4.2.1.Yasaklanan Sübvansiyonlar(Kırmızı Sübvansiyonlar)……………….…………….13

4.2.2.İzin Verilen Sübvansiyonlar……………………………………………..………………….13

4.2.2.1.Dava Edilebilir Sübvansiyonlar(Sarı Sübvansiyonlar)………………………….14

4.2.2.2.Dava Edilemeyen Sübvansiyonlar(Yeşil Sübvansiyonlar)……………….……14

 BEŞİNCİ BÖLÜM

5.TÜRKİYE’DE 2012 YENİ TEŞVİK SİSTEMİ…………………………..………………………15

5.1.Yeni Teşvik Sistemi……………………………………….…………………………………………15

5.1.1.Genel Teşvik Uygulamaları……………………………………………………………………15

5.1.2.Bölgesel Teşvik Uygulamaları……………………………….………………………………16

5.1.3.Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki…………………………….…………………………..18

5.1.4.Stratejik Yatırımların Teşviki…………………………………………………………………19

5.2. Türkiye’nin Sübvansiyon Mevzuatının DTÖ’nün Kuralları ile Uyumu…………..19

Sonuç…………………………………………………………………………………………………..20

Kaynakça……………………………………………………………………………………………21

GİRİŞ

Teşvik, belli ekonomik etkinliklerin diğerlerine nazaran daha fazla ve hızlı gelişmesini sağlamak için, devlet tarafından çeşitli yöntemlerle verilen maddi ve/veya maddi olmayan destek ve özendirmelerdir. Teşvikler, bilinen devlet algısının değişmesi ve devletin görev alanının genişlemesi ile birlikte, devletin ekonomiye müdahale araçlarından biri olmuştur. Teşvikler, toplam yatırım hacminin arttırılması, yatırımların verimli olacak sektörlere yapılmasının sağlanması, toplam yatırımlar içinde öz kaynakların arttırılması, gelişmemiş bölgelere yatırımların özendirilerek bölgesel gelişmişlik farklarının minimuma indirilmesi, teknolojik gelişmeleri yakalamak ve dış rekabete gücünün arttırılmasını amaçlamaktadır.

Gelişmiş ve de gelişmekte olan ülkelerde hükümetler özel sektöre yönelik teşvik tedbirlerini geçmişten günümüze uygulaya gelmektedir. Teşvik uygulamalarının makro açıdan amaçları; Büyüme, istihdam, ödemeler dengesinin sağlanmasıdır. Bölgesel açıdan bakıldığında; Sanayi, teknoloji, çevre, eğitim, enerji politikaları ile sosyal ve bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmektir. Devletin teşviklerle neleri amaçladığı uygulandıkları ekonomik rejime göre değişmekle beraber temel amaç halkın refah seviyesinin yükseltilmesidir.

Devletler, teşvik tedbirleriyle ekonomiye müdahalede bulunmaktadır. Her yıl yenilenerek gözden geçirilen teşvik tedbirleri ile devlet, gerekli gördüğü sektörlere ve bölgelere yönelik teşvik tedbirlerini arttırırken diğer gelişmiş bölgelerdeki teşvikleri kısmaktadır. Hükümetler bu şekilde bölgesel dengeyi sağlamayı amaçlamaktadırlar. Yatırımlar özel teşebbüsün özgür iradesi ile yapıldığından hükümetlerin yatırımcıyı engelleme hakkı yoktur. Devlet müdahalesini bazı bölgelerdeki yatırımları çekici hale getirip, diğerlerinden desteğini çekerek gerçekleştirmektedir.

Uygulanan teşvik tedbirleri milletlerarası anlaşmalarla sınırlandırılmaya çalışılsa da özellikle gelişmekte olan ülkelerde kapsamları genişleyerek uygulanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde de bölgesel farklılıklardan dolayı teşvikler açıkça olmasa da verilmektedir.

1.TÜRKİYE’DE TEŞVİKLERİN GEÇMİŞİ

 1.1.Teşvik Tanımı

“Ülkelerin kalkınma stratejilerine ve mevcut sosyo, ekonomik ve toplumsal yapılarına bağlı olarak belirli aktivitelerin yapılmasına veya yapılmamasına özendirmek amacıyla kamu tarafından sağlanan nakdi veya gayri nakdi destekler paketidir. Bu çerçevede, yatırımların teşvikini; bölgelerarası dengesizlikleri gidermek, sermayeyi tabana yaymak, istihdamı arttırmak, katma değeri yüksek ileri teknolojilerin kullanılmasını sağlamak ve uluslararası rekabet gücünü arttırmak amacıyla kamu tarafından desteklenmesi olarak tanımlanabilir.”[1]

1.2.Geçmişten Günümüze Teşvik Politikalarımız

Osmanlı’dan günümüze yatırım teşvik politikalarımızı genel hatlarıyla şu şekilde sıralayabiliriz;[2]

Sanayinin desteklenmesiyle ilgili ilk çalışmalar 1863 yılında kurulan “Islah-ı Sanayi Komisyonu” ile başlar. Çıkarılan ilk yasa 14.12.1913 tarihli sonraki uygulamalara da temel teşkil edecek olan “Teşvik-i Sanayi Kanunu Muvakkati”dir. Kanunun yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra 1. Dünya savasının başlaması ile bu kanunun uygulanabilirliği de fiilen ortadan kalkmıştır.[3]

1.İktisat Kongresinde revize edilen “Teşviki Sanayi Kanunu”, 1923’te tadil edilmiş, son halini 15.06.1927 tarihinde alarak yürürlüğe girmiştir. Teşvik-i Sanayi Kanunu ile öngörülen başlıca teşvik tedbirleri;

– Özel şahıstan kamulaştırma yolu ile alınan arazi ve binanın kredi ile girişimciye verilmesi,

– Altyapı yatırımlarında devletin aldığı: arazi ve binanın kredi ile girişimciye verilmesi,

– Sınaî isletmelerin kuruluş döneminde alınması gereken vergi resim ve harçlardan indirim yapılması ve muafiyet sağlanması,

– Makine, tesis, hammadde ve yardımcı madde alımlarında gümrük muafiyeti sağlanması,

– Demiryolu taşımacılığında ücret ve tarifelerde indirim yapılması, Devlet tarafından sağlanan ham ve yardımcı maddelerin fiyatlarında indirim yapılmasıdır.

– Bedelsiz arazi tahsisi sağlanması,

Teşvik-i Sanayi Kanunu 01.06.1943 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Kanunun kaldırılmasının başlıca nedenleri; Öncelikle sermayenin az oluşu, sermaye oluşumuna karşı gösterilen ilgisizlik, teknolojik yetersizlik, bilgi birikimi ve teşvik önlemlerine karşı duyarlı bir girişimci, sanayici kadroya sahip olunmayışıdır.[4] Ülkede sanayinin kurulması için gerekli altyapı yatırımlarının henüz gelişmemesi ve İkinci Dünya Savaşı ve 1929 Ekonomik Buhranın teşvik önlemlerini etkisiz kılması, kanunun tam olarak uygulanmasına engel teşkil eden diğer nedenlerdir. [5]

Girişimcilerin yaşanan kriz ortamında varlığının olmayışı, devletin ekonomiye müdahalesini beraberinde getirmiştir. Bunun için bir çok Kamu İktisadi Teşebbüsü oluşturulmuştur. 22.04.1930 tarihinde 2.Sanayi Kongresi yapılmıştır. 1933-1938 yılları arasında 1.Sanayi Planı hazırlanmıştır.

İkinci Dünya Savaşından 1960’lara kadar olan dönemde “Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu” ve “Petrol Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Aynı dönemde “Türkiye Sınayi Kalkınma Bankası kurulmuştur.

1962 yılında Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur. Teşvik tedbirlerinin asıl olarak uygulanmaya başladığı bu planlı dönemle, ithal ikameci sanayileşme politikalarının sistemli bir biçimde uygulandığı görülmektedir. Bu dönemde özellikle iç üretimi teşvik edici politikaların uygulandığı görülmektedir. Bu uygulama sayesinde, ülkenin bütün kaynaklarının kullanılarak, bölgelerarası gelişmişlik farklarının ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. Kamu ve özel sektörün belirlenen kalkınma planları hedefine beraberce ulaşmaları öngörülmüştür.[6]

19.02.1963 tarihinde Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapan 202 sayılı yasayla yatırım indirimi teşvik mevzuatına dâhil edilmiştir. 14.05.1964 tarihinde ithalden alınan vergi ve resimlerin taksitlendirilmesi olanağını sağlayan 474 sayılı kanun çıkarılmıştır.

İkinci Sanayi Planı döneminde 933 sayılı kanunla yatırım indirimi oranı bölgesel ve sektörel olarak arttırılmış. Gümrük vergisi muafiyeti, ihracatta vergi iadesi ve sanayi bölgeleri kurulabilmesi için arazi istimlaki uygulamaları getirilmiştir.

14.01.1980 tarihinde Teşvik ve Uygulama Dairesinin daha önce ikiye ayrılan Proje Değerlendirme ve Yatırım şubesi ile ihracata ilişkin birimleri birleştirilerek tekrar DTP’ye bağlanmıştır. Teşviklerle ilgili birimler 09.12.1994 teşviklerle ilgili birimler ihracatla ilgili kısmı Dış Ticaret Müsteşarlığına bağlanmış, yatırımlarla ilgili kısmı Hazine Müsteşarlığında kalmıştır.

24.01.1980 tarihinden sonra ithal ikamesiyle kalkınma stratejisi yerini, ihracata yönelten teşvik araçlarına ağırlık verilen döneme bırakmıştır. Bu dönemde, ihracata dayalı büyümenin teşvik’i için Türkiye’nin ihracatta rekabet gücünü artırabilmek amacıyla ihracat sübvansiyonları sağlanmış ve Türk lirasının reel olarak değer yitirmesine izin verilmiştir. Bu strateji değişikliğinin nedeni, ithal ikameci sanayileşme politikasının yarattığı yüksek gümrük duvarları ile korunma sonucu rasyonel kaynak dağılımının gerçekleştirilememesi ve iç pazara yönelik, dünya pazarlarında rekabet edebilme imkânına sahip olamayan bir sanayinin, dış rekabete açık bir üretim yapısına kavuşturulmak istenmesidir.[7]

1986 yılından sonra yatırımın %50’sine varan hibe seklindeki “Kaynak Kullanımın Destekleme Primi (KKDP)” uygulaması, kalkınmada öncelikli yöreler, organize sanayi bölgeleri, eğitim, sağlık ve turizm gibi özel önem taşıyan sektörlerde yatırımların artmasını sağlamıştır. 1990’lardan sonra ortaya çıkan kaynak sıkıntısı oluşmasıyla KKDP uygulaması kaldırılmış ve onun yerine yatırımın %60’ına kadar %10 faizli “Fon Kaynaklı Kredi (düşük faizli kredi) kullandırılmaya başlanmıştır. 1995 yılında uygulamaya başlanan 94/6411 sayılı Karar’dan sonra bu seneden itibaren “Yatırım dönemi kredi sistemleri” uygulamadan kaldırılmıştır.

 2.TÜRKİYE’DE DIŞ TİCARET TEŞVİKLERİ

Dış ticaret teşviklerini Cumhuriyet öncesi, Cumhuriyet sonrası ve 1980 sonrası uygulamaları olarak ele alacağız.[8]

2.1.Cumhuriyet Öncesi

2.1.1.İlk Dış Borç

Osmanlı Devleti’nin dış ticaret rejimi ile ilgili ilk değişiklikler, 1838’de İngiltere ve Fransa’nın siyasi ve ticari baskıları ile ithalatta gümrük resimlerinin yüzde 12’den, yüzde 3’e düşürülmesi ve ihracatta alınan gümrük resimlerinin tamamen kaldırılması veya yüzde 1’e düşürülmesi şeklini almıştır. Sonuç olarak, gümrük resimleri hasılatı iki katına çıkmış, başka bir deyişle ithalat sekiz kat artmıştır. İlginç olan, ilk bir kaç yıl, ihracatın da neredeyse ithalatı karşılayacak miktarlarda artış göstermesi olmuştur. Bütün bu gelişmelerin devamında 1844 yılında Osmanlı’nın bütün altın ve gümüş rezervi tükenmiş, Galata bankerleri vasıtasıyla bir çeşit iç borçlanmaya gidilmişse de, 1854 yılında Osmanlı Devleti ilk resmi dış borcunu almıştır.

2.1.2.İlk İhracat Teşvikleri

Osmanlı Devletinin, gün geçtikçe büyüyen dış borçlarını ödeme konusunda yaşadığı sıkıntılar, Osmanlı Devletini bu borçların nasıl ödeneceği sorusuna cevap aramak durumunda bıraktı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti ihracatının neden gelişemediği ve nasıl geliştirilebileceği sorusuna yanıt aramaya başladı. Bu sorunun yanıtı olarak;Ulaşım altyapısının yetersizliği ya da olmayışı ile ihraç ürünlerinin (tütün, yün, tiftik) işlenmemiş ürünler olması bulundu. Böylece, alacaklı devletler ve Osmanlı Devleti, bu ihtiyaçlar doğrultusunda çaba sarf etmeye başladılar. Bu girişimler sonucunda Osmanlı Devleti ve onun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk teşvik kararları (hem yatırım ve hem ihracat teşvikleri) alındı. Böylelikle ilk ihracat teşvik’i olarak, pamuğu işleyerek, pamuk ipliği olarak ihraç edecek olanlardan ihraç gümrük resminin alınmayacağının ilan edilmesi sayılabilir. Sonuç olarak, ilk ihracat teşvikleri, sınai katma değer içeren ürün ihracatının sağlanması amacına dönük olmuştur. Bugün de ülkemiz ihracat teşviklerinin temelini bu düşünce oluşturmaktadır.

2.1.3. İlk Teşvik Uygulama Birimi

İşlenmiş ürün ihracatının artırılması ile ilgili bu ilk teşvik tedbirlerinin uygulaması, 1881 yılında Muharrem Kararnamesi ile kurulan Duyun-u Umumiye İdaresince yapılmıştır. Duyun-u Umumiye İdaresinin, ihracatı artırmak ve böylelikle Osmanlı Devletinin dış borçlarını ödeyebilmek amacıyla aldığı tedbirler, tamamı ile ürün kalitesinin ve dolayısıyla katma değerinin artırılmasına yönündedir. Bunun için Duyun-u Umumiye İdaresi Bursa’da bir ipekçilik okulu açmış ve dışarıdan verimli tohum ithal edilmiştir. Osmanlı Tütünleri Reji Şirketi kurularak, tütünlerin işlenerek ihracatı yapılmış ve önemli döviz girdisi elde edilmiştir. Alınan tedbirler başarıyı sağlamış ve 1880’den 1914 yılına kadar ipek iplik ve kumaş ihracatı 5-6 kat artmıştır.

2.2. Cumhuriyet Sonrası

2.2.1. İlk Teşvik İptali ve İlk İhracat Vergisi İstisnası

1933 yılında asıl amacı yurt içinde üretilen hammaddeleri işlemeye yönelik endüstrilerin kurulmasını sağlamak olan ilk kalkınma planı hazırlanarak uygulamaya konulmuştur. Plan kapsamında ilk kez daha önce tanınan bazı gümrük muafiyetleri iptal edilmiştir. 1940 yılında üretimi devlet tekelinde olan malların ihracatında muamele vergisine istisna getiren 3848 sayılı kanun son şeklini alarak yürürlüğe girmiştir. İlk ihracat teşviki sayılan bu kanun 1956 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. Serbest piyasa ekonomisi prensiplerini muhafaza ederek Kalkınma Planı hazırlayan ve uygulayan ilk devlet Türkiye’dir. İlk kalkınma planı, kapsamı oldukça dar olmasına karşın en başarılı planlardan biri olmuş ve çimento, çelik, şeker, cam, mensucat, kömür gibi temel sanayiler bu dönemde kurulmuştur. Bu planın devamı niteliğinde olan II. plan, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle uygulanamamıştır.

2.2.2. Planlı Dönem

1963 yılında başlayan beş yıllık kalkınma planlarının tamamında ihracatın artırılmasının gerekliliğine değinilmiş ve bu amaçla birbirine yakın içerikleri olan önlemlerin alınmıştır. Aşağıdaki maddelerde beş yıllık kalkınma planlarında ihracatın geliştirilmesi amacıyla üzerinde durulmuş önemli noktalar şunlardır;

·Dış pazarlarla ilgili piyasa araştırmaları ve tanıtım faaliyetleri desteklenecektir.

·Mamul ihraç ürünlerinden alınan bütün dolaylı vergiler iade edilecektir.

·İhracatçıların ve ihracatçı birliklerinin dış ülkelerde temsilcilikler açması ve fuarlara katılması teşvik edilecektir. Potansiyel ihraç ürünlerinin yurt dışında etkin tanıtımı sağlanacaktır. Bu amaçla fuar ve sergilere katılım özendirilerek, yurt dışında pazarlamaya yönelik şirketleşmeler teşvik edilecektir.

·İhraç mallarının uluslararası standartlara uygunluğunu sağlanacaktır.

·İhraç mallarındaki ambalaj yetersizliğini gidermek amacıyla, modern ambalaj tesisleri kurulacaktır.

·Kalite kontrolü geliştirilecektir.

·İhracatçı birliklerinin kuruluşu teşvik edilecektir.

·İşlenmiş tarım ürünlerinin ihracatı teşvik edilecektir.

·İhracat kredi sistemi daha etkin hale getirilecektir.

·İhracat sigorta sistemi geliştirilecektir.

·İhracatçının ihtiyaç duyduğu bilgiye (ticari ve pazarlama) ulaşmasını sağlamak amacıyla İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi yeniden düzenlenecektir.

·Bütün kamu kuruluşları, gösterilecek ihracat hedeflerine uygun şekilde düzenlemeler yapacaktır.

·İkame politikaları ve ithalat rejimi, ihracata dönük sanayilerin geliştirilmesine dönük olarak organize edilecektir.

·İhracı yasak mallar dışındaki tüm malların ihracı serbest bırakılacaktır.

·İhracatçı Birliklerine üye olma zorunluluğu kaldırılacaktır (halen zorunludur).

·İhracat esnasında miktar, fiyat ve kalite denetimi dışında denetim yapılmayacaktır.

·İhracatla ilgili bürokratik işlemler kolaylaştırılıp, merkezileştirilecektir.

·Döviz tahsisleri, ihracat taahhüt değerleri ile ilişkilendirilecektir.

·İhracatta vergi iadesi sistemi, dış pazarlarda rekabet şartları zorlaşan, özellikle sanayi ürünlerine yöneltilecektir.

2.2.3. 1980 Sonrası Uygulamalar

Türkiye ihracatının dünyada var olan eğilimin aksine, yüksek oranda arttığı 1980’lerin ilk yarısı, uygulanan ekonomik politikaları ve yaşanan dönemin özelliği itibariyle ekonomik kalkınma açısından çok hareketli bir dönem olma özelliğine sahiptir

Bilinen ekonomi kuralları ile bakıldığında, aslında olağan dışı bir durum yoktu. Ülkenin potansiyelinin ortaya çıkarılması için zemin hazırlanmış ancak bütün bunlar çok iyi vitrinlenmişti. Ülkenin altyapı yetersizliği, ne pahasına olursa olsun giderilmeye çalışılmıştır. Pahalıya mal olsa da bu konuda oldukça başarı sağlanmıştır. Bu dönemde, iç piyasanın yeniden canlandırılması ve ekonomik gelişmenin sürdürülebilmesi için büyük öneme haiz olan döviz rezervlerinin artırılabilmesi için her türlü çareye başvurulmuştur.

İhracat teşvikleri açısından bakıldığında, bu dönemde “vergi iadesi” en popüler teşvik aracı olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak “vergi iadesi” en popüler ve aynı zamanda en çok istismar edilen araç olarak, ilk yürürlükten kaldırılan teşvik tedbiri olmuştur. İhraç ürünlerinin üretimi aşamasında alınan dolaylı veya doğrudan vergilerin iade edilmesi esasına dayanan bu tedbir, 1980 sonrası dönemde bazı ürünlerde, ödenmesi gereken oranların üzerinde bir iade anlayışına bürünmüştür.

2.3. Günümüzdeki Uygulamalar

Türkiye de uygulanmakta olan ihracat destekleme araçları, kredilendirmeden hibe yardımlara oldukça geniş bir yelpaze içinde yer almaktadır. Gümrük vergilerinden muafiyet sağlayan “Dâhilde İşleme Rejimi” en yaygın şekilde kullanılan araçtır. Son yıllarda mahsup sistemi, prim ödemesi ve ihracat iadesi gibi isimler altında vergi iadesi sistemine benzer uygulamalar münferit şekillerde kullanılmaktadır. Eximbank tarafından sunulan ihracat kredi programları da yaygın şekilde kullanılan araçlardandır.

İstisna ve muafiyet sağlayan yardımlar Yüksek Planlama Kurulu Kararlarını akabinde Bakanlar Kurulu Kararları ile uygulamaya konulurken, çoğunlukla daha fazla kaynak aktarımını gerektiren hibe devlet yardımları, Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu Kararları ile yürürlüğe konulabilmektedir.

Doğrudan nakdi hibe yardım uygulamaları 94/6401 sayılı “İhracata Yönelik Devlet Yardımları”na ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ve bu karara dayanarak çıkarılan Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu tebliğleri ile yürütülen başlıca programlar;Tarımsal İhracat İadeleri, Sanayi Geliştirme Yardımı, Ar-Ge Yardımı, Fuar Yardımı, Yurt Dışı Ofis-Mağaza Yardımı, Çevre Yardımı, Eğitim Yardımı, İstihdam Yardımı, Pazar Araştırması, Patent ve Endüstriyel Tasarım Yardımından oluşmaktadır.

3. İHRACATI TEŞVİK TEDBİRLERİ

3.1. İhracatı Teşvik Tedbirlerinin Tanımı

İhracat teşvik tedbirleri “Kısa dönemde ihracatın ve böylelikle döviz gelirlerinin arttırılmasını, uzun dönemde ise ülke kaynaklarının ihracat endüstrilerine kaymasını sağlamak amacıyla alınan önlemler bütünüdür.”[9]

3.2. İhracatı Teşvik Tedbirleri Çeşitleri

Uygulamada ihracatı teşvik tedbirleri, her ülkenin ekonomik koşullarına göre farklılıklar göstermektedir. Ancak, bu tedbirleri niteliklerine göre değişik başlıklar altında sınıflandırmak mümkündür. Bunlar;

1- İhracatta vergi iadesi, vergi indirimi ve muafiyeti,

2- Gümrük tarifeleri ve tarife dışı engeller,

3- İhracatta prim sistemi,

4- İhracatta finansman kolaylıkları,

5- Devlet pazarlama yardımları.

3.2.1. İhracatta Vergi İadesi, Vergi İndirimi ve Muafiyeti

Vergi mevzuatı içinde yer alan istisna, muafiyet, indirim olarak ortaya çıkan vergi teşvikleri, vergi mükelleflerinden teşvikten yararlananlara net bir gelir transferi sağlar. Bu teşviklerinden yararlananlar, devletten doğrudan yardım almak yerine, normal şartlarda ödemek durumunda oldukları vergileri ödemeyerek dolaylı olarak fayda elde ederler.[10]

İhracata konu olan mamulün dış pazarlarda rekabet gücünü arttırmak için maliyetini artıran (vergi, resim, harç, vb.) unsurlardan arındırılması gerekmektedir. Bunu da vergi iadesi sistemi, vergi muafiyet ve indirimi sistemi gerçekleştirmek mümkündür.

Vergi iadesi, bir malın üretiminden satışına kadar yüklenilen vergi, resim gibi maliyeti artıran yüklerden arındırır. İhracatta vergi iadesi, kısa vadede ülke içinde üretilen mallara ihraç imkânı sağlamayı, uluslararası piyasalarda aynı cins ve kalitedeki mallarla rekabet edebilme gücü kazanılmasını, uzun vadede; toplam ihracat içinde işlenmiş ürün payını arttırmayı ve ihracat yapısını değiştirmeyi hedeflemektedir.[11]Vergi muafiyet ve indirimi sisteminde ise; yapılan ihracat ya tamamıyla herhangi bir vergiye tabi değildir(muaflık durumu) ya da işlem vergiye tabidir. Ancak bir taahhüt karşılığında vergi yükümlülüğü ortadan kalkar. Vergi yükümlülüğü ortadan kalktığı bu duruma istisna durumu denir.

3.2.2. Gümrük Tarifeleri ve Tarife Dışı Engeller

Korumacılığın en yaygın araçları, gümrük tarifeleri ve tarife dışı engellerdir. Tarife dışı engeller, ihracat yasaklarından ithalat kotalarına ve ithal mallarının teknik standartlarına kadar uzanan geniş bir uygulanma alanı bulmaktadır.[12]

Gümrük tarifeleri ve tarife dışı engeller vasıtasıyla, yurt içi pazar çekici hale getirilmeye çalışılır. Uzun vadede, yerli sanayi korunarak güçlerine göre ölçek ekonomilerinden yararlanacak hale gelmelerine çalışılır. Bunun sonucunda, ihracata yönelik bir alt yapı hazırlanmış olur. İhracatta başarılı olabilmek adına, yerli sanayi bir süre gümrük tarifeleri ve tarife dışı engellerle korunmalıdır.[13]

3.2.3. İhracatta Prim Sistemi

Bu sistem ihracatçılara genel anlamda para olarak devlet tarafından yapılan yardımları içerir. Sistem bu şekliyle kısmi bir devalüasyon(deblokaj) niteliğinde olup, ithalatın miktar kısıtlamaları ve gümrük vergileriyle sınırlandığı ekonomilerde uygulanmaktadır. İhracatta prim ödemesi çeşitleri şunlardır;[14]

1- İhracatçıya döviz tutma yetkisinin verilmesi,

2- İhracatçıya döviz tahsisi yapılması,

3- Çoklu kur uygulaması,

4- İhracat bonoları ve sertifikaları uygulamasıdır.

3.2.4. İhracatta Finansman Kolaylıkları

İhracatta finansman kolaylıklarında amaç, ihracatçının gücünün sınırlı olduğu alanlarda yardımcı olarak ihracata yönlendirmektir. Bu tür finansman kolaylıklarını üç ana başlık altında ele alabiliriz. Bunlar; ihracat kredileri, ihracat kredi sigortası ve garantisi ile ucuz girdi teminidir.[15]

İhracat kredileri; İhracatın finansmanı için, ihracatçılara verilen düşük faizli kredilerdir. Genelde, yatırım ve işletme sermayesi ile üretim ve satışın finansmanında kullanılmaktadır.

İhracat kredi sigortası ve garantisinde, ihracatçıya hem kredi sağlamakta, hem de kredinin garantisi ve sigortasını temin edilmektedir.

Ucuz girdi temininde, ihracatçıya ucuza hammadde sağlanması, ulaşım ücretlerinde indirim ve personel eğitimi gibi diğer üretim faktörlerinin teşviki yapılır.

3.2.5. Devlet Pazarlama Yardımları

İhracatçı kuruluşlara özellikle gelişmekte olan ülkelerde, gelişmiş ülkelerdeki işletmelere oranla küçük ölçekli olan, mamullerini yurtdışına pazarlayacak ve bu konuda araştırma yapacak güce sahip olmayan işletmelere devlet pazarlama yardımları bir zorunluluktur. Söz konusu pazarlama yardımları, dış pazarlar hakkında bilgi toplama, dış ülkelerde sergi açma, ihracat elemanı yetiştirme, ambalajlama ile ilgili hizmetlerin kamu kuruluşlarınca düşük ücretle veya karşılıksız olarak yerine getirilmesi faaliyetlerini kapsar.[16]

4.DTÖ ve SÜBVANSİYONLAR

4.1.Dünya Ticaret Örgütü[17]

Uluslararası ticaretin serbestleştirilip, düzenli bir yapıya kavuşturmasını amaçlayan GATT, 01.01.1995 tarihinde kurumsal bir yapıya kavuşarak Dünya Ticaret Örgütüne dönüştürülmüştür.

Dünya Ticaret Örgütü(DTÖ) ile oluşturulan anlaşmazlıkların halline ilişkin mekanizma, kişiler veya kurumlar arasındaki ticari anlaşmazlıklara değil, devletlerarasındaki ticari uyuşmazlıklara uygulanabilmektedir.

Türkiye DTÖ’nün kurucu üyeleri arasındadır. Türkiye DTÖ’ye 26 Mart 1995 tarihinde üye olmuştur.

Türkiye dış ticaret mevzuat çalışmalarında anlaşmaya bağlı taahhüt ve yükümlülüklerini dikkate almakta, anlaşma ve uyuşmazlıklardan kaynaklanan bütün taahhüt ve bildirim yükümlülüklerini yerine getirmektedir.

DTÖ yaptığı düzenlemelerle hem ihracatçılara hem ithalatçılara faydalı olmuştur. Uruguay Round’un da kararlaştırılan “pazara giriş güvencesi” gelişme yolundaki ülkelerin pazara giriş koşullarını büyük ölçüde iyileştirmiştir. Bağlayıcı tarifelerin varlığı ithalatçı ülkelerin gümrük tarifelerinde yapacakları ani artışların başka kısıtlamaların olumsuz etkilerini engellemektedir. Hizmet ticaretinde, bu ürünlerin ve üreticilerinin pazara girişini belirtilen koşulların dışında kısıtlanamayacağına ilişkin bağlayıcı taahhütlerde bulunmuşlardır.

DTÖ üye ülkelerin, çeşitli anlaşmalarla, gümrüklerde ortak kurallar uygulanması yoluyla, ihraç pazarlarına girişte istikrar sağlamaktadır. İthalatta da tek tip gümrük uygulamalarla ithalatı kolaylaştırmaktadır.

DTÖ ayrıca KOBİ’lere korunma önlemleri ile sübvansiyonla ve anti-damping’le zarar gören işletmelere, ithalata karşı önlem almayı isteme hakkı vermiştir. Meydana gelen zararın ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler alınabilmesi için işletmelerin girişimde bulunabilmeleri imkânı vardır.

4.2. DTÖ’nün Sübvansiyon ve Korunma Önlemlerine İlişkin Hükümleri[18]

Sübvansiyon, mal veya hizmetlerin üretimini destekleme amacı güden devlet yardımları veya devlet harcamalarıdır.[19]

Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması(STÖ) uyarınca aşağıda belirtilen maddelerden bir sanayiye fayda sağlanıyorsa, o sanayi bir sübvansiyon elde etmiştir.

-Hükümetlerce doğrudan fon transferi veya hükümet garantili kredi ödemeleri

-Toplanması gereken hükümet gelirlerinden vazgeçilmesi

-Hükümetin mal ve hizmet temin etmesi veya mal satın alması

Anlaşmanın amacı devletlerin sübvansiyon yapmalarını tamamen ortadan kaldırmak değil, diğer ülkelerin ticareti üzerinde olumsuz etkiler bırakacak sübvansiyonları önlemektir. Anlaşma bu doğrultuda sübvansiyonları, yasaklanmış(kırmızı) ve izin verilen(sarı, yeşil) olarak iki ana başlıkta inceleyebiliriz.

4.2.1. Yasaklanan Sübvansiyonlar(Kırmızı Sübvansiyonlar)

-İhracat performansı şartına bağlı sübvansiyonlar

-İthal mallar yerine yerli malların kullanılması şartına bağlı sübvansiyonlar

Eskiden sanayi ürünlerine ihracat sübvansiyonu verilmesi yasağı gelişmiş ülkelere uygulanır iken, anlaşma bu kuralın gelişmekte olan ülkelerinde uygulamasını sağladı. Bu sübvansiyonların 1 Ocak 2003 tarihinde sona erecek sekiz yıllık bir geçiş dönemi zarfında peyderpey kaldırılabilecekleri belirtilmiştir.İthal mallar yerine yerli malların kullanılması şartına bağlı sübvansiyonların ise 1 Ocak 2000 tarihinde beş yıllık bir geçiş dönemiyle tamamen kaldırılması uygun görülmüştür.

4.2.2.İzin Verilen Sübvansiyonlar

STÖ anlaşması izin verilen sübvansiyonları ikiye ayırmıştır; Dava edilebilir sübvansiyonlar ve dava edilemeyen sübvansiyonlar.

4.2.2.1. Dava Edilebilir Sübvansiyonlar(Sarı Sübvansiyonlar)

STÖ anlaşmasına göre özgül olan bütün izin verilen sübvansiyonlar dava edilebilir. Bir sübvansiyon aşağıdakiler ile sınırlı olduğu ölçüde özgüldür;

-Bir işletme veya işletmeler grubu

-Bir sanayi sektörü veya sanayi grubu ya da

-Sübvansiyon veren merciin yetki alanı içindeki belirli bir coğrafi bölge

diğer üye ülkelerin menfaatleri üzerinde olumsuz etkilere sahip ise, bütün özgül sübvansiyonlar dava edilebilir niteliktedir. Bu olumsuz etkiler;

-Yerli sanayiye ciddi bir tehdit;

– İthalatçı ülke sanayine zarar;

-Bağlı tarife oranlarının faydalarının hükümsüz bırakılması ve bunlara zarar verilmesi

4.2.2.2. Dava Edilemeyen Sübvansiyonlar(Yeşil Sübvansiyonlar)

Sübvansiyonları objektif ekonomik kriterlere göre verildiği, yatay özellikli ve “diğerlerine oranla belirli işletmeleri gözetmeyen” sübvansiyon programları özgül değildir, dava edilemezler. Özgül olan bazı sübvansiyonlarda, verilmeleri için gereken belirli koşulların STÖ anlaşması kurallarıyla uyumlu olması şartıyla, dava edilemezler. Bu gruba giren sübvansiyonlar;

-Belirli gerekliliklerin yerine getirilmesi şartıyla, şirketlerce yürütülen araştırma çalışmalarına yönelik sübvansiyonlar.

-Bir kereye özgü ve yinelenmeyen bir önlem olması ve uyum maliyetinin %20’si ile sınırlı tutulmak koşuluyla, varolan üretim tesislerini yeni çevresel şartlara dönüştürmeye

yönelik sübvansiyonlar.

-Belirli koşulların yerine getirilmesi şartıyla, elverişsiz bölgelerdeki gelişmesini desteklemeye yönelik sübvansiyonlar.

İthalatçı ülkeler, dava edilemeyen sübvansiyonlardan yararlanan ürünlere telafi edici vergi koyamazlar.

5.TÜRKİYEDE 2012 YENİ TEŞVİK SİSTEMİ[20]

Genel Teşvik

Uygulamaları

Bölgesel Teşvik Uygulamaları

Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki

Stratejik Yatırımların Teşviki

KDV İstisnası

Gümrük Vergisi Muafiyeti

KDV İstisnası

Gümrük Vergisi Muafiyeti

Vergi İndirimi

Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği

Yatırım Yeri Tahsisi

Faiz Desteği

KDV İstisnası

 Gümrük Vergisi Muafiyeti

Vergi İndirimi

Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği

Yatırım Yeri Tahsisi

KDV İstisnası

Gümrük Vergisi Muafiyeti

Vergi İndirimi

Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği

Yatırım Yeri Tahsisi

Faiz Desteği

KDV İadesi

5.1. Yeni Teşvik Sistemi

2012 Yeni Teşvik Sistemine eski teşvik sistemindeki Genel, Bölgesel ve Büyük Ölçekli Yatırımların teşvikine ek olarak Stratejik Yatırımların Teşviki getirilmiştir. Genel hatlarıyla Yeni Teşvik Sistemi aşağıda ele alınacaktır.

5.1.1. Genel Teşvik Uygulamaları

Bölge ayrımı yapılmaksızın;

·Teşvik edilmeyecek yatırım konuları ile diğer teşvik uygulamaları kapsamında yer almayan ve

·Belirlenen asgari sabit yatırım tutarı şartını sağlayan yatırımların,

KDV İstisnası ve Gümrük Muafiyeti destekleri ile desteklenmesine devam edilecektir. Yatırımın 6. Bölgede yapılması halinde ise yeni bir uygulama olarak asgari ücret üzerinden hesaplanan Gelir Vergisi Stopajı Desteği ve Sigorta Primi İşçi Hissesi Desteği sağlanacaktır.

5.1.2. Bölgesel Teşvik Uygulamaları

·Yeni Bir Bölgesel Harita-İl Bazlı Bölgesel Teşvik Sistemine Geçiş

·Destek Unsurlarında Değişen Süreler ve Oranlar

·Desteklenecek Sektörlerin Güncellenmesi

·Sosyo-Ekonomik Açıdan Görece Az Gelişmiş Bölgeye (6. Bölge) Cazip Destekler

·Öncelik Arz Eden Yatırımlar

Bölgesel Teşviklerde değişiklik yapılan destek unsurları;

·Vergi İndirimi

·Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği

·Faiz Desteği eklenmiştir.

Vergi indirimi desteği; münhasıran teşvik belgesine konu yatırımdan elde edilecek kazançlara uygulanmakla birlikte, 2., 3., 4., 5. ve 6. bölgelerde yatırım yapan firmalar için, yatırıma katkı tutarının belirli bir kısmı yatırım döneminde tüm faaliyetlerinden elde ettiği kazançlar üzerinden uygulanabilecektir.

Gelir vergisi stopajı desteği ve sigorta primi işçi hissesi desteği;VI. Bölgede yer alan Ağrı, Ardahan, Batman,Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van illerinde gerçekleştirilecek yatırımlarla sağlanan istihdam için asgari ücret üzerinden hesaplanacak gelir vergisi stopajı ve sigorta primi işçi hissesi 10 yıl süreyle terkin edilecektir. Sadece 6. Bölgede yapılacak yatırımlar için Sigorta Primi İşçi ve İşveren Hissesi Destekleri ile Gelir Vergisi Stopajı desteğinin birlikte uygulanması sonucunda elde edilecek maddi karşılığın, brüt asgari ücretin yaklaşık %38’ine karşılık geldiği görülmektedir.

Finansman imkânlarının artırılması; 900 Bin Liraya kadar faiz desteği, yatırım döneminde yatırıma katkı tutarının %80’ine kadar olan kısmını, diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara uygulama imkânı sağlanıyor.

Öncelikli alanlarda yapılacak yatırımlar, 1. , 2. , 3. , 4. , 5. bölgelerde yer alması durumunda 5. Bölge desteklerinden yararlanacaklardır.

·Madencilik yatırımları,

·Demiryolu ve denizyolu ile yük veya yolcu taşımacılığına yönelik yatırımlar,

·Test merkezleri, rüzgâr tüneli ve benzeri nitelikteki yatırımlar,

·Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgelerinde yapılacak turizm yatırımları,

·Özel sektör tarafından gerçekleştirilecek ilk, orta ve lise eğitim yatırımları

·Yatırım tutarı 20 Milyon lira üzerinde olan;

·Belirli ilaç yatırımları,

·Savunma sanayi yatırımları,

Bölgesel Teşvik Uygulamalarının yatırım havzalarının oluşturulması ve kümelenmenin desteklenmesi hedefleri çerçevesinde;

·OSB’lerde yapılacak yatırımlar,

·Sektörel işbirliğine dayalı yatırımlar,

·TÜBİTAK tarafından desteklenen Ar-Ge projeleri neticesinde geliştirilen ürünün üretimine yönelik yatırımlar

Vergi indirimi ve sigorta primi işveren hissesi destekleri açısından bir alt bölgede uygulanan desteklerden yararlanırlar.

Bölgesel Teşvik uygulamalarında ayrıca;

·Demir cevheri ve linyit kömürü yatırımları bölgesel teşvik sistemi kapsamında desteklenecektir.

·Tersanelerin inşa edecekleri gemilerde, yatırım döneminde istihdam edilen işçiler için ödenmesi gereken sigorta primi işveren hissesinin asgari ücrete tekabül eden kısmı Ekonomi Bakanlığı tarafından karşılanacaktır.

5.1.3. Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki

·Teknoloji ve Ar- Ge kapasitesini artıracak

·Uluslararası alanda rekabet üstünlüğü sağlayacak

Büyük Ölçekli Yatırımların;

·KDV İstisnası,

·Gümrük Vergisi Muafiyeti,

·Vergi İndirimi,

·Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği ve

·Yatırım Yeri Tahsisi

ile desteklenmesine devam edilecektir.

Yatırımın 6. Bölgede yapılması halinde ise yeni bir uygulama olarak asgari ücret üzerinden hesaplanan Gelir Vergisi Stopajı Desteği ve Sigorta Primi İşçi Hissesi Desteği sağlanacaktır.

5.1.4. Stratejik Yatırımların Teşviki

Stratejik yatırım konuları; %50’den fazlası ithalatla karşılanan ara malları veya ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar

Sistemin amacı;

·GİTES ve İthalat Haritası çerçevesinde, cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek ara malları ve ürünlerin üretimine yönelik,

·Uluslararası rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli yatırımları teşvik etmektir.

Stratejik yatırımlar;

·İthalat bağımlılığı yüksek ara malı veya ürünlerin üretimine yönelik,

·Asgari yatırım tutarı 50 milyon lira olan,

 ·%50’den fazlası ithalatla karşılanan,

·Asgari %40 katma değer üreten,

 ·Üretilecek ürünle ilgili toplam ithalat değeri son 1 yıl itibariyle en az 50 Milyon $ olan (yurt içi üretimi olmayan mallarda bu şart aranmayacaktır) yatırımlar olacaktır.

5.2.Türkiye’nin Sübvansiyon Mevzuatının DTÖ’ nün Kuralları ile Uyumu

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Milletlerarası Anlaşmaları Uygun Bulma başlıklı 90’ıncı maddesinin 5. fıkrasına göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir.” denmektedir.

Yürürlükte bulunan 4412 sayılı Kanun ile değişik 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun, GATT Uruguay Round Ticaret Müzakereleri sonunda imzalanan ve ülkemiz tarafından 31.12.1994 tarihinden geçerli olmak üzere onaylanan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Kuruluş Anlaşması’nın ekindeki “GATT 1994’ün VI. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma” (Anti-Damping Anlaşması) ile “Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması” ile (Sübvansiyonlar Anlaşması) uyumludur.

—————————————–

[1] Metin Yerebakan, Türkiye İçin Model Olabilecek Ülkelerde Uygulanan Teşvik Uygulamaları ve Ülkemize Uygulanabilirliği, İstanbul: İTO Yayınları , 2007, s.23.

[2] a.g.e., ss.24-26.

[3] Nagihan Oktayer, “Dünden Bugüne Tesvik Sistemimiz”, Yaklasım, Sayı: 29, Eylül 2003, s.187.

[4] İlhan Tekeli , Selim İlkin, , 1929 Dünya Bunalımında Türkiye’nin İktisadi Politika Arayışları,

Ankara, ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi Yayını No:30, 1977, s. 65-68.

[5] İsmail Türk, “Atatürk ve Türk Mali Sistemi”, Atatürk Dönemi Ekonomi Politikası ve Türkiye’nin

Ekonomik Gelişmesi Semineri, Ankara, Ankara Üniversitesi S.B.F. Yayınları No: 513, 1982, s. 18.

[6] Oktayer, a.g.e., s.189.

[7] Ayhan, E. Haluk, “Geçmişten Günümüze İhracat Teşvikleri”, İgeme’den Bakış, (Temmuz-Eylül),

2000, s. 21, ss. 19-31.

[8] Metin Yerebakan, Türkiye İçin Model Olabilecek Ülkelerde Uygulanan Teşvik Uygulamaları ve Ülkemize Uygulanabilirliği, İstanbul: İTO Yayınları , 2007, ss.48-52.

 

[9] Mehmet Tomanbay, Dış Ticaret Rejimi ve İhracatın Finansmanı, Ankara: Hatiboğlu Yayınevi,

1995, s. 32

[10] M.Akif Hamzaçelebi,, “14 Yıllık Serbest Bölge Maceramız Bekleneni Vermedi”, DışTicaret Dergisi, sy.1, (Ocak-Subat 2002), s.7.

[11] Ziya Suer “İhracat Teşvikleri ve En Son Şekliyle İhracata Yönelik Devlet Yardımları”, Vergi Dünyası Dergisi Eki, 1998, s.18

[12] a.g.e., s.14.

[13] Osman Barbaros Kemer, Bir DışTicaret Politikası Aracı İhracat Teşvikleri Teori -Uygulama, 1.

Baskı, İstanbul: Alfa Yayınları 2003, s.40.

[14] Mehmet Tomanbay, a.g.e., s. 33.

[15]S. Rıdvan Karluk, Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika, 6.Baskı., İstanbul: Beta Yayınları,Eylül 2003, s.220.

[16] a.g.e

[17] The GATT Uruguay Round, A Negotiating History, Kulwar Law andTaxation Publishers

[18] International Trade Center and Comonwealth Secretariat, İşletmeler İçin Dünya Ticaret Sistemi Rehberi, 1999, s.s.149-153.

[19] Robert O’Brıen,: Subsidy Regulation and State Transformation in North America, the GATT and the EU, Hampshire 1997, s. 17-18.

[20] Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Yeni Teşvik Sistemi: Yatırımlarda Devlet Yardımları Sunumu, 6 Nisan 2012, www.ekonomi.gov.tr

 

SONUÇ

Günümüz uluslararası ticaret düzeninde şirketlerin diğer ülke şirketleriyle rekabet edebilmesi, ancak eşit koşullarda rekabet edebilme şansını yakalamalarına bağlıdır. Diğer ülke şirketlerine göre aynı avantajlara sahip olmadan üretim ve ihracat yapan şirketlerin, rakipleriyle rekabete girme olanakları zorlaşmaktadır.

Uluslararası ticarete dönük ve ihracata dayalı kalkınma stratejisini benimseyen ülkemizin başarı yakalayabilmesi için, ihracatın çeşitli politika araçlarıyla desteklenmesi gerekmektedir. Bu destekleme politikalarının, hem imzaladığımız uluslararası anlaşmalara hem de ülkemizin koşullarına uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.

Devletin sağladığı tüm teşviklerde olduğu gibi ihracata yönelik teşvikler de ekonomiye büyük katkılar sağlamaktadır. Bununla beraber, ekonominin her kesimini aynı oranda desteklemek mümkün olmadığından; teşvikler, rekabet eşitsizliğine yol açmakta ve bu teşviklerden istedikleri şekilde yararlanamayan şirketler tarafından eşit dağıtılmadığı yönünde eleştirilmektedir.

Teorik olarak ihracata yönelik birçok teşvik uygulamaları görünmesine rağmen, uygulamada ihracatçı firmalar tarafından yetersiz bulunmaktadır. Yeni teşvik sisteminin var olan eleştirileri ne ölçüde bertaraf edeceği ise uygulaması aşamasında kendini gösterecektir. Uluslararası piyasalarda rekabet edebilmek için ihracata yönelik teşvik uygulamalarının etkin bir şekilde arttırılması ve kullanılması gerekmektedir.

KAYNAKÇA

HALUK, Ayhan, E. “Geçmişten Günümüze İhracat Teşvikleri”. İgeme’den Bakıs, (Temmuz-Eylül). 2000. sayı 21.

HAMZAÇELEBİM.Akif. “14 Yıllık Serbest Bölge Maceramız Bekleneni Vermedi”. DışTicaret Dergisi. sy. 1. (Ocak-Şubat 2002).

KARLUK, S. Rıdvan. Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika.6.Baskı. İstanbul:Beta Yayınları.Eylül 2003.

KEMER Osman Barbaros. Bir DışTicaret Politikası Aracı İhracat Teşvikleri Teori –Uygulama. 1.Baskı. İstanbul: Alfa Yayınları. 2003.

O’BRIEN, Robert. Subsidy Regulation and State Transformation in North America.the GATT and the EU. Hampshire 1997.

OKTAYER Nagihan.“Dünden Bugüne Teşvik Sistemimiz”. Yaklaşım. Sayı:29.Eylül 2003

SUER Ziya. “İhracat Teşvikleri ve En Son Şekliyle İhracata Yönelik Devlet Yardımları”. Vergi Dünyası Dergisi Eki. 1998.

TOMANBAY Mehmet, Dış Ticaret Rejimi ve İhracatın Finansmanı. Ankara: Hatiboğlu Yayınevi. 1995.

TEKELİ İhan, Selim İkin.1929 Dünya Bunalımında Türkiye’nin İktisadi Politika Arayışları. Ankara. ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi Yayını No:30. 1977.

TÜRK İsmail. “Atatürk ve Türk Mali Sistemi”. Atatürk Dönemi Ekonomi Politikası ve Türkiye’nin Ekonomik Gelişmesi Semineri. Ankara. Ankara Üniversitesi S.B.F. Yayınları. No: 513. 1982.

YEREBAKAN Metin.Türkiye İçin Model Olabilecek Ülkelerde Uygulanan Teşvik Uygulamaları ve Ülkemize Uygulanabilirliği. İstanbul: İTO Yayınları. 2007.

The GATT Uruguay Round, A Negotiating History, Kulwar Law andTaxation Publishers

International Trade Center and Comonwealth Secretariat. İşletmeler İçin Dünya Ticaret Sistemi Rehberi. 1999.

Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Yeni Teşvik Sistemi: Yatırımlarda Devlet Yardımları Sunumu, 6 Nisan 2012, www.ekonomi.gov.tr

Paylaşın

İlişkili Makaleler

About Author

admin