DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE ŞEKER

Eylül 15, 2022

|

Kategori:

İstemi Parman

14.09.2022

GİRİŞ

Şeker gıda güvenliği açısından stratejik bir üründür. Başlıca 3 tarımsal bitkinin işlenmesi ile  elde ediliyor: Şeker pancarı, şeker kamışı ve mısır şurubu (NBŞ).

 Osmanlı imparatorluğu topraklarında şeker üretimi yoktu. Halk ihtiyacını ithal şeker, üzüm ve üzümden elde edilen pekmez, bulamaç gibi ürünlerle giderirdi. Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte, Mustafa Kemal’in ilk hedeflerinden biri, tarım ve sanayii birlikte geliştirmek amacıyla pamuk işleyen iplik ve dokuma fabrikaları ile pancar işleyen şeker fabrikalarının kurulması olmuştur. Bu fabrikalar Anadolu’nun dörtbir yanına yayılarak çiftçilere yeni olanaklar sağlamış ve ayrıca  küçük şehirlerde sanayileşmenin, ekonomik ve sosyal gelişmenin öncüsü olmuştur. Asırlar boyunca ihmal edilmiş Anadolu’da ilk şeker fabrikası 1924 yılında Uşak’ta kurulmuş ve ham madde olarak ithal tohumlarla pancar üretimine başlanmıştır. Uşak fabrikasını takiben kurulan Alpullu, Eskişehir, Turhal ile sayısı 4’e ulaşan şeker fabrikalarının adlarını, çocukluk yıllarımızda, sanayileşmemizin ilk adımları olarak gururla sayıyorduk. Daha sonra faaliyete geçen fabrikaların makine aksamı, ilk fabrikalarımızın atölyelerinde yerli olarak üretilmiştir.

                  DÜNYADA ŞEKER ÜRETİMİ

Dünyada yaklaşık 170 milyon ton (mt) şeker üretiliyor. (kamış 136.000 mt %80, pancar 30.600 t. % 18 ve Nişasta bazlı şeker NBŞ’bazlı 3.500 mt % 2‘si ).

Başlıca üretici ülkeler : Brezilya 40 mt, Hindistan 28, Çin 14, Tayland 10, ABD 7,6, Pakistan ve Meksika 6’şar, Fransa, Almanya ve Avustralya 4,5 mt.

TÜRKİYE’DE ŞEKER ÜRETİMİ VE ÜRETİM KISITLAMASI

Türkiye 2020-21 üretim döneminde 3.090 mt. ile, 2,5 ila 3,5 mt. arasında şeker üreten 10 ülke arasında yer alıyor.

Bilindiği gibi, 2001 şeker kanunundan bu yana, ülkemizde pancar üretimi kotaya, şeker ihracatı izne bağlıdır. Bu kontrollerle üretimle tüketim arasında bir denge oluşması planlanarak çiftçinin kota kadar üretim yaparak tüm ürününü satabilmesi,  fabrikaların

                                                                                                                                                                1

da ürettikleri şekeri iç piyasada tamamen eritmesi amacı güttüğü için, israfın önlenmesine yönelik olarak doğru sayılabilirse  de bu varsayımın doğruluğunu ve günümüza uygunluğunu  daha sonra irdeleyeceğiz.

Türkiye’de bugün için 33 fabrika şeker üretimi yapıyo: kamu kurumu Türkşeker (15 fabrika ile üretimin % 35,5’i), özel sektör ( 12 fabrika ile % 36,9), Konya ve Kayseri kooperatifleri (6 fabrika ile % 27,6’9) . Bir kooperatif fabrikasının toplam üretim içindeki payı ortalama % 4,51 iken, bu oran özel sektör fabrikalarında % 2,95 ve Türkşeker fabrikalarında ise % 2,46’dır. Bu kıyaslamadan kooperatif fabrikalarının diğerlerine nazaran daha iyi yönetildikleri ve verimli çalıştıkları sonucu çıkarılabilirse de, bu varsayım yanıltıcı olabilir. Gerçekten, bu sonuç tamamen aritmetik bir hesaba dayanmaktadır ve fabrikaların kapasiteleri, toprak verimliliği, sulama, gübre ve tohumun kalitesi ve pancarın şeker içeriği gibi etkenler dikkate alınamamıştır. Sözkonusu başarının, fabrika yönetimi, çiftçi ve işçilerin ortak çıkar temelinde ahenkli çalışmaları sonucu ortaya çıkıyor olması da  büyük bir olasılıktır. Bazı teknik incelemeler sonucunda  verimlilik farkının kooperatif yönetimi ve çiftçilerin birlik ve ortaklık bağı  kaynaklı olduğu  belirlenirse, yapılırsa, bundan sonraki özelleştirmelerde bu hususun bir tercih unsuru olarak ön planda değerlendirilmesi yararlı olacaktır. Gerçekgten, Konya ve kayseri örnekleri başarılı birer örnektir. Aynı şekilde, mevcut özel ve kamu fabrikalarının çiftçilerle bütünleşmeleri  ve kooperatif yapılar oluşturmalarının yararlı olabileceği dikkate alınmalı ve bu alandaki gelişmeler de teşvik edilmelidir. Kooperatiflerin AŞ haline dönüştülerek çiftçilerin hisse payı sahibi sıfatı ile sözkonusu şirkete ortak olmaları üretimin devamlılığı ve üreticilerin finansal sağlığı açısından da yararlı olacaktır.

PANCAR ÜRETİMİ

   Ülkemizde şeker pancardan üretiliyor. Ortalama 20 milyon ton ile üretim ile dünyada 5. sırada yer alıyoruz. Buna karşılık, hektar başına verimlilikte ancak 16. sıradayız. Türkiye’de Pan tohum ve ayrıca bazı Avrupa tohum firmaları  bir süredir pancar tohumu üretiyor ve islah ediyor. Ayrıca kullanılan tohumun 1/3’ünü de ithal ediyoruz. 2020 yılında 171 milyon dolarlık toplam tohum ihracatına karşı 213 m.dolar ithalat yapılmış ve sadece tohum ticaretinde 41 milyon dolar açık verilmiştir (sadece pancar tohumu -11,3 mil.dolar). Bu arada bazı uzmanlar, pancarda verimliliğin düşük olmasının, Avrupa iklimine uygun fransız menşeli pancar tohumu ithalatından kaynaklandığını ileri sürmektedir.

                                                                                                                                                                2

ŞEKER VE PANCAR ÜRETİMİNİN YAN FAYDALARI

Herşeyden önce, pancar ve şeker üretimi, fabrikalarının, bulunduğu yerleşim merkezleri ile civar arazilerde diğer ürünlere ürünlere göre, daha çok istihdam yarattığı, esnafın daha çok kazandığı, sosyal hayatın önemli ölçüde geliştiği gözönünde tutulmalıdır.

Pancar şekeri üretim sürecinde etil alkol (ethanol), melas ve pancar küspesi gibi katma değeri yüksek yan ürünler de elde edilmektedir. Gerçekten, ethanol kimya sanayii, melas çeşitli ürünlerin ham maddesi ve melas ile pancar küspesi de hayvan yemi olarak son derece önem taşıyor. Melas, gübre ve hayvan yemi ithalatına 100 milyonlarca dolar ödediğimiz ve bu alanlarda yapılabilecek döviz tasarrufunun önemi de dikkate  alınmalıdır.

Öte yandan, 1 hektar pancar tarlasında elde edilen ürün hayvan yemi olarak kullanıldığı taktirde, 300 kg. canlı hayvan ağırlığı elde edileceği ifade ediliyor. Uzmanlar ayrıca pancarın dönüşümlü ekiminin tarlaların verimini arttırdığını da belirtmekteler.

ŞEKER TÜKETİMİ

Dünyada, kişi başına yıllık şeker tüketimi ortalama 21 kg’dır. Bu çerçevede, Dünyada üretim ve tüketim arasında bir denge olduğu söylenebilir. Türkiye’de ise, kişi başı tüketim 30 kg’ın üstündedir ve zaman zaman yapılan küçük miktarda ithalat dışında, hemen tamamen yurtiçi üretimle karşılanmaktadır.

Bu arada, tüketim miktarları açısından gelir düzeylerine bağlı olarak, ülkeler ve sosyal gruplar arasında önemli farklılıklar bulunduğunu da belirtmek gerekir.

TÜRKİYE’NİN ŞEKER POLİTİKASI

Üretimde uygulanan kısıtlamalatda daha önce sözetmiştik. Genel olarak tüm tarım ürünleri üretimi için olduğu gibi, olarak pancar üretimi için de çiftçinin yeterli ve güvenli bir gelire ulaşması önemli bir zorunluluktur. Bu çerçevede, ekim  alanlarını fazla genişlemesine yol açmadan doğru politikalarla pancar verimliliğini ve fabrikaIarın  randımanını yükselterek şeker üretimimizi arttırmak için tüm imkanları  kullanmalıyız.

Gereken organizyon yapılamaz ve  çiftçi yeterli gelir elde edemiyeceğini ve   beklediği kamu veya kooperatifnden  (şirketi) yeterli desteği de alamayacağını düşünürse, doğal olarak pancar ekimi yerine başka ürüne yönelecektir. Bu durumda, üretim azalacak, doğal olarak iç piyasada şeker fiyatları artacak, ithalat yapma zorunda kalınacak ve

                                                                                                                                                             3

hem geleneksel pancar üreticisi hem de tüketici olumsuz etkilenecektir(hep aynı denklem). Konunun dış açığımız açısından olumsuz etkisini hatırlatmaya gerek dahi yoktur. Tekrar vurgulayalım. Şeker gibi stratejik bir ürün konusunda böyle bir durumla karşılaşmamak için pancar ve şeker üretimimizi planlı bir şekilde arttırmak gerekiyor. Böylece hem artan nüfusumuzun ihtiyacı karşılacağımız  hem de sürdürülebilir yeni bir  ihracat olanağına kavuşmuş olacağımız kuşkusuzdur.

Tüm bu hususlar dikkate alındığında, her şeyden önce istikrarlı bir tarım politikası çerçevesinde  üretim planlamasına ihtiyaç olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekir. Nitekim, 2018 yılında özelleştirmelerin yarattığı belirsizlik ortamı nedeniyle, çiftçi çalışmasının karşılığını alamamış, yeterli gelir elde edememiş ve belirli bir istikrarsızlık dönemi oluşmuştur.

Daha önce de belirtildiği gibi. Türkiye’de pancar ve şeker üretim ve ticaretinin, yıllarca kota ve izin sistemi içinde, milyonlarca çiftçi , onlarca fabrika ortağı ile birlikte yönetildiği göz önünde tutulursa, yeni bir gelişme için uygun psikolojik ortamın kolaylıkla kabul göreceği söylenebilir. Gerçekten, tüm tarafların yararlanacağı yeni bir düzene itiraz edilmesi beklenemez. Çiftçi pancarını üretim giderleri+makul gelir üzerinden fabrikalara satacak fabrikalar da pancar fiyatı+üretim maliyeti+kâr hesabı yaparak ürününü iç ve dış piyasada değerlendirebilecektir.

DÜNYADA ŞEKER TİCARETİ

Şeker arzının genel olarak talebi karşılıyor olması nedeniyle, Dünya’da ve Türkiye’de son yıllarda, pancar ve şeker üretimin arttırılması için özel bir çaba gösterilmediği anlaşılıyor. Bu arada, son 2 üretim yılında, özellikle Covid nedeniyle, dünya üretiminin 2,5 milyon ton kadar azaldığını (yıllık % 1,5-1,7) ve arz açığındaki bu durumun uluslararası piyasada şeker fiyatının yükselmesine yol açtığını gözlemliyoruz. Öte yandan, üretimdeki düşüşün yanı sıra, şeker ihracat miktarlarındaki azalışın da 2 ayrı nedeni olduğunu belirtmeliyiz.   İlk olarak, en büyük üretici, Brezilya, son dönemde artan akaryakıt fiyatları nedeniyle kamışdan alkol üretimini arttırmaya öncelik vermiştir (bilindiği gibi, Brezilyada alkol büyük ölçüde akaryakıt olarak kullanılmaktadır). Öte yandan, Ortak Şeker Politikasında son yıllarda yapılan değişiklikler ve özellikle üretim ve ihracat teşviklerindeki kısıtlamalar sonucu AB’ nin şeker ihracatındaki  % 20 dolaylarında azalma dikkat çekmektedir.

                                                                                                                                                             4

Dünya şeker fiyatları (yaklaşık ortalama fiyatlar) :  Kamış şekeri 400 dolar/ton, pancar şekeri ortalama 550+dolar/ton) . Pancar şekeri %25-35 daha pahalı. Son günlerde Londra borsasında şekerin 540-560  usd/ton (10.000-10.500/t. TL) dolaylarında işlem gördüğünü belirtelim.

Geçtiğimiz aylarda ülkemizde şeker fiyatlarında görülen aşırı yükselişin (25+ TL/kg) küresel gelişmelerve uluslararası piyasalarla  ilişkisi olmadığı açıktır. Türkiye’deki fiyat artışları, döviz fiyatları ve genel fiyatlar düzeyindeki yükselişten ve bunun sonucu olarak pancar üreticileri ve fabrikaların artan girdi ve işletme maliyetlerinden kaynaklanıyor. Öte yandan, gelecek dönem pancar ekimi dönemlerinin olası girdi maliyetleri ile (tohum, gübre, mazot, elektrik ve işgücü) fabrika işletme maliyetlerinin de  bu olguyu ayrıca  tetiklediği düşünülebilir. Fiyatları  değerlendirirken, parekende ve toptan ihracat fiyatları arasındaki farkın da dikkate alınası gerekir. 2022-2023 üretim yılıı pancar ve şeker fiyatlarının, tüm diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi, bugün için tahmin etmek pek mümkün gözükmüyor.

2021 Toplam şeker ihracatı :  20+ milyar dolar(myd), karşılığı yaklaşık 50 milyon ton (mt)      Başlıca ihracatçılar : Brezilya (9,2 myd/27 mt); Hindistan (3,8 myd/9 mt); Tayland (1,5 myd /3,5 mt); Almanya ve Fransa (0,9 myd /1,6 mt) .

Başlıca ithalatçılar : Endonezya ( 2,4 myd/ 5,5 mt ); Çin ( 2,3 myd / 5,6 mt) ; ABD (1,8 myd / 2,1 mt) ; Malezya, Bengladeş, Kore vs ( 2-2,5 mt)

TÜRKİYE’NİN ŞEKER TİCARETİ

Türkiye, son 5 yıllık dönemde toplam 425 milyon dolarlık (yaklaşık 800 bin ton) şeker ithal etmiştir.(Ortalama fiyat 450+ ton/dolar). En çok Brezilyadan ithalat yapıyoruz.

 2021 yılında 151 milyon dolar karşılığı 341 bin ton ihracat yapılmıştır. En çok ihracat yaptığımız ülkeler :   Suriye 83 md, İrak 42 md vs. Bu arada, 2022 yazı başlangıcında da, 400.000 ton ithalat yapılması kararlaştırıldığın ıhatırlatalım. Fiilen ne kadarının ithal edildiğini yıl sonunda öğreneceğiz.

Bir yıl ara ile görülen bu çelişkili durum, yukarıda açıkladığımız gibi, şeker politikamızda, özellikle daha fazla üretimi hedefleyen yeni ve köklü bir değişikliğin gereğini açıkça göstermektedir. Gerçekten, bu suretle ülke ihtiyacı için hiçbir şekilde ithalata gerek duymayacağız.  Ayrıca, başta doğal pazarımız olan yakın  ülkelerin pancar şekeri ihtiyacını karşılamak için  bir  milyon ton ve belki  daha da büyük bir ihracat

                                                                                                                                                             5

potansiyeline de sahip olabileceğiz.  AB şeker politikasındaki son gelişmeler bu    alandaki hedeflere daha da yaklaşmamızı ve belki de aşmamıza yardımcı    olabilecekken, kendi kendimize getirdiğimiz kısıtlamalar nedeniyle bu olanaktan yararlanamıyoruz. Bu arada, iç piyasa fiyatlarını düşürmek için yapılacak ucuz kamış şekeri ithalatına başvurulmasının ve NBŞ’in iç piyasada tüketilmesinin, tarımımızın ve ekonomimizin geleceği açısından hiçbir şekilde yararlı olmayacağı açıktır. Üretimimizin yukarıdaki hedeflere uygun olarak planlı  bir şekilde arttırılması sonucunda, hem çiftçimiz, hem fabrikalarımızı, hem de pancar ekiminin yapıldığı bölgeler ve fabrikaların bulunduğu şehirlerde esnaf ve bölge halkı kuşkusuz daha müreffeh ve daha mutlu olacaktır. %30-35 oranında bir üretim artışı ile ekonomimize kazandırılacak 500 milyon /1 milyar dolar arası döviz geliri ise bu uygulamanın çileği olacaktır.

Sonuç olarak, yukarıdaki hususlar ve günümüzdeki gelişmeler dikkate alındığında sadece iç tüketim için değil,  ihracata da dönük bir üretim yapılmasını sağlayacak yeni bir anlayışa ve politika değişikliğine gidilmesi yararlı olacaktır. Bu çerçevede, yaklaşık 4+milyon ton civarında bir üretim planlanmalıdır. Pancar kaynaklı üretim yapan AB’nin ihracatındaki azalma ihracatımız için ayrıca yeni bir fırsat yaratmaktadır.

KRONİK DÖVİZ SORUNUMUZ

Ekonomimizin en temel ve önemli sorununun daha çok ithalat ve daha az ihracat yapmamız ve bu durumun yarattığı cari açık olduğu herkes tarafından biliniyor.        Hangi  konu ele alınırsa alınsın bu konu karşımıza çıkıyor ve bu hususun her durumda     ön planda ele alınması gerekiyor. Gerçekten ekonomi ve dış politikamızın en önemli sorununun döviz açığı ve daha ileri bir safhada döviz kıtlığı olduğu kuşkusuzdur.           Ben de bu yazıda pancar üretimimizi kısıtlamak ve şeker ihracatına yasak koymak suretiyle yanlış yaptığımızı, döviz önemini,  göreceli olarak küçük miktarda da olsa, döviz kazanç ve kaybımızın dikkate alınmadığdikkat çekmek istedim.

Gerçekten, AB son 50-60 yıldır üretime ve ihracata ciddi destek vermek suretiyle hem dışa bağımlı olmaktan kurtulmuş, hem de, milyonlarca ton ihracat yaparak, döviz gelirini arttırmış, çiftçi nüfusunun gelir düzeyinin artması için uzun yıllar çaba göstermiştir. Şeker ihracatımızın  sağlayacağı dövizin yanı sıra pancar ve şeker  üretimindeki artışın, melas ve hayvan yemi ithalatında tasarruf edimesine de olanak verecektir.

Gerçekten, şeker ihracatı ile kazanacağımız 500 milyon veya 1 milyar dolar arası bir meblağ, 500 milyar dolaylarında ticaret hacmimiz içinde,  bazılarınca önemsiz görülebilir. Ancak bu konu bir örnek olarak değerlendirilmeli ve döviz sorunu her ekonomik karar ve uygulamada önemle dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede  “yerli malı” kavramını bir kez daha hatırlamakta yarar var.                                                       6

1 milyon veya 1 milyar  doların doların göreceli önemi Türkiye için Avrupaya nazaran çok daha fazladır. İthale harcayacağımız her milyon dolar cari açığımıza eklenecek, borç stoğumuz artacak ve ayrıca sözkonusu 1 milyar doların giderek yükselmöekte olan faizini yıllarca ödemek durumunda kalacağız. Bu alanda bir seferberlik ve anlayış birliği içinde davranmadığız taktirde, gelecek yıllarda dış kaynak maliyetimizin daha da yükselmesi ve yeterli döviz bulamamamız gibi durumlarla karşılaşmak tehlikesi ile karşılaşmamız mümkündür. Bu olumsuz gelişmenin dış politikamız açısından ortaya çıkarabileceği  sorunlara değinmemize sanırım gerek dahi yoktur.

Bir kez daha belirtmek gerekir ki, burada sözkonusu olan Brezilya gibi 10 milyarlarca dolarlık ihracat yapmak değildir ve sadece bu sektörde belki 1 milyar dolara ulaşabilecek ihracat veya ithal tasarrufunun önemine dikkat çekmektir. Her  alanda  bu düşünceyi içselleştirebilirsek önemli  sonuçlar elde edilebileceğine inanıyorum.

 Kaldı ki, cari fazla verenler dahil, her sanayileşmiş ülke, büyük küçük ekonomik değeri olan her konuyu büyük bir özenle ele almakta ve halkına ve ekonomisine azami yararı sağlayacak şekilde davranmaktadır. Bu çerçevede, sözkonusu ülkelerin dahi, ihracat teşviklerine ve gerektiğinde  uluslararası kurallara uygun kısıtlamalara başvurmaktan kaçınmadıklarını görmekteyiz

                                                                                                                                                                Bu arada yeni özelleştirmeler yapılması sözkonusu olursa, bazı  hususlara dikkat etmek gerekiyor.   Özelleştirilen fabrikalar üretime en az 15 yıl üretime devam etmeli, makine, bina ve arazileri kesinlikle satılmamalı  ve bu koşullara uymayan işletmeler tekrar kamulaştırılmalıdır. Şeker fabrikaları ve her türlü özelleştirmenin temel amacının, bütçe açığı kapatmak değil, verimlilik, üretim ve istihdam artışı sağlamak olduğu her durumda önemle gözönünde tutulmalı ve özelleştirme ya da kamulaştırmalar, kesin olarak sözkonusu hedeflere uygun düştükleri taktirde yapılmalıdır.

Dünya tarımındaki son gelişmeler, geleceğe dönük beklentiler ve iklim değişiklikleri,  sözkonusu alanlarda bir an önce harekete geçmenin kaçılmaz lduğuna işaret ediyor.

 ( Ayrıca bakınız, www.istemiparman.com.tr sitesi, “Dünyada ve Türkiye’de tarım ve tarım politikaları” konulu yazımız).

                 NİŞASTA BAZLI ŞEKER KONUSU

Şeker sözkonusu olduğunda NBŞ’ere de değinmek gerekiyor. NBŞ mısır şurubundan elde ediliyor. Sağlık üzerindeki olumsuz etkileri konumuz dışında, ancak gene de uzmanlarca, früktoz’Iu şekerin (NBŞ) sağlık için zararlı olduğu (tabii aksi de) iddia ediliyor). Buna karşılık, pancar ve kamış şekeri (glükoz) tüketilmesi gerektiği sıklıkla vurgulanmaktadır.

                                                                                                                                                             7

Türkiye NBŞ ile 90’lı yıllarda tanıştı. Pancardan şeker üretim kotası o dönemlerde 2.340.000 ton idi ve NBŞ’e bu miktarın %10 ‘u (234.000 ton) kadar kota tanınmıştı. NBŞ kotası zaman zaman % 5 ilê 15 oranlarında değiştirilmiş, son olarak da % 2,5 ‘a (67.500 ton) indirilmiştir. Doğal olarak pancar üreticileri ve pancar üreten fabrikalar NBŞ kotasının en düşük düzeyde olması ve hatta sıfırlanmasınıistiyor, buna karşılık gıda sanayicileri meşrubat, şekerleme, bisküvi vs gibi ürünlerde kullandıkları NBŞ kotasının artırılmasını arzu ediyor ve bu yönde lobi yapıyor.

Ülkemizde 10 fabrika NBŞ üretiyor. Sadece 5’ine 67.500 tonluk kota içinde üretim yapma izni verilmir. Sözkonusu 5 fabrikanın kota dışındaki üretimi ile diğer 5 fabrikanın kotasız olan tüm üretiminin ihraç edilmesi gerekiyor (2020 yılı NBŞ üretimi 591.000ton). Üretimde en büyük pay Cargill’in. ikinci önemli fabrika Cargill ve bir yerli ortaklığına ait. Gıda sanayiinin NBŞ talebinin, fiyatının pancar şekerinden daha ucuz ve sıvı olması nedeniyle kolay kullanılmasından kaynaklandığını hatırlayalım Bu arada yeterli düzeyde de kontrol sağlanamadığı için kota dışı üretimin bir kısmının iç pazara yöneltildiği de iddia ediliyor.

Bu çerçevede ifade edilenler doğru ise, halkımızın sağlığını korumak ve pancar ve pancar şekeri üreticilerimizi kollamak için, Batı ülkelerinde uygulandığı gibi, tüm meşrubatların etiketleri ve gıda ürünlerinin paketlerinde katkı olarak glikoz mu (pancar şekeri), fruktoz mu (nişasta bazlı şeker) kullanıldığı açık olarak yazılmalıdır. Aynı şekilde, hamur tatlısı, helva vs. gibi ürünleri üreten ve satanların da dükkanlarında da tatlandırıcı olarak hangisinin kullanıldığını gösteren bir levha asılarak tüketiciler bilgilendirilmelidir. Tabii bu konuda kontrol, analiz ve gerektiğinde cezalandırmanın önemini belirtmeye gerek yoktur.

Türkiye yılda ortalama % 30 unu ithalle karşıladığı 24 milyon ton mısır tüketiyor ve ithalata 500 milyon dolar kadar bir bedel ödüyor. Mısır, hayvan yemi ve başka birçok alanda ve bu arada mısır şurubu elde etmek için kullanılıyor. Mısır ithalatının bir bölümünün NBŞ üretimi için yapıldığı ve bu nedenle döviz kaybını arttırdığı açıktır. Ancak, NBŞ’in tümü ihraç edildiği, taktirde, durumun ödemeler dengesi açısından yararlı  olduğu da söylenebilir.

AB üyesi ve diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye’nin Avrupa’da en fazla NBŞ üreten ülke olduğu görülüyor. Kaldı ki, Fransa dahil pancar şekeri üreten birçok üye ülkede NBŞ üretimine izin verilmemektedir. Dünyanın 5. büyük pancar üreticisi Türkiye’nin NBŞ üretimine izin vermiş olması talihsiz bir gelişmedir ve hangi ekonomik ve sosyal nedenlerle bu yönde bir kararın alınmış olduğunu anlamak zordur. Umarım bu yıl iç tüketim için %5 ’ten % 2,5’a indirilmiş olan NBŞ kotası tekrar yükseltilmemeli  ve hatta tamamen kaldırılarak NBŞ üretimi sadece ihracata yönelik yapılmalıdır.

Paylaşın

İlişkili Makaleler

CUMHURİYETİMİZİN İKİNCİ YÜZYILINA DAİR
14 Mayıs seçimleri: Yeni bir yol ayrımı

About Author

admin